Ateşin dostlarıyla cennetin dostları bir olmaz. Cennetin dostları, kurtuluşu/zaferi elde edenlerin ta kendileridir.
Yusuf Ali (English)
Not equal are the Companions of the Fire and the Companions of the Garden: it is the Companions of the Garden, that will achieve Felicity.(5397) *
M. Pickthall (English)
Not equal are the owners of the Fire and the owners of the Garden. The owners of the Garden, they are the victorious.
Hicr Suresi 45
إِنَّ الْمُتَّقِينَ
muttakiler ise
فِي جَنَّاتٍ
cennetlerde
وَعُيُونٍ
pınar başlarındadırlar
Türkçe Transcript (*)
İnne-lmuttekîne fî cennâtin ve’uyûn(in)
Ali Bulaç Meali
Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır.
Edip Yüksel Meali
Erdemliler ise bahçeler ve pınarlar içindedir.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Allahtan korkanlar, elbette cennetlerde ve pınarların başındadırlar.
Süleyman Ateş Meali
(Şeytana uymaktan, küfür ve isyandan) korunanlar ise cennetlerde, pınar başlarındadırlar.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Sakınılması gereken şeylerden sakınanlar ise cennetlerde pınarlar içindedir.
Yusuf Ali (English)
The righteous (will be) amid gardens and fountains (of clear-flowing water).
M. Pickthall (English)
Lo! those who ward off (evil) are among gardens and water springs.
Hicr Suresi 46
ادْخُلُوهَا
oraya girin
بِسَلَامٍ
esenlikle
آمِنِينَ
güven içinde
Türkçe Transcript (*)
Udḣulûhâ biselâmin âminîn(e)
Ali Bulaç Meali
Oraya esenlikle ve güvenlikle girin.
Edip Yüksel Meali
Oraya barış ve güvenlik içinde girin.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Onlara: "Selametle güven içinde oraya girin" denir.
Süleyman Ateş Meali
(Onlara): "Oraya esenlikle, güven içinde girin!" (denilir). *
Yaşar Nuri Öztürk Meali
"Güvene kavuşmuş olarak selamla girin oraya."
Yusuf Ali (English)
(Their greeting will be): "Enter ye here in peace and security."
M. Pickthall (English)
(And it is said unto them): Enter them in peace, secure.
Hicr Suresi 47
وَنَزَعْنَا
çıkarıp atmışızdır
مَا فِي صُدُورِهِمْ
göğüslerindeki
مِنْ غِلٍّ
kini
إِخْوَانًا
kardeşler olarak
عَلَىٰ
üzerinde
سُرُرٍ
divanlar
مُتَقَابِلِينَ
karşı karşıya otururlar
Türkçe Transcript (*)
Veneza’nâ mâ fî sudûrihim min ġillin iḣvânen ‘alâ sururin mutekâbilîn(e)
Ali Bulaç Meali
Göğüslerinde kinden (hasetten ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar.
Edip Yüksel Meali
Göğüslerindeki kıskançlığı kaldırırız; kardeşçe karşılıklı yerleştirilmiş koltuklar üzerindedirler.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Biz o cennetliklerin kalblerindeki kinleri çıkarır atarız. Hepsi kardeşler olarak sevinç içinde karşılıklı koltuklara otururlar.
Süleyman Ateş Meali
Onların göğüslerindeki kini çıkarıp atmışızdır; (hepsi) kardeşler olarak divanlar üzerinde karşı karşıya oturur (sohbet eder)ler.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Göğüslerindeki düşmanlığı çekip almışızdır. Köşkler/divanlar üzerinde karşı karşıya oturan kardeşler olmuşlardır.
Yusuf Ali (English)
And We shall remove from their hearts any lurking sense of injury:(1978) (they will be) brothers (joyfully) facing each other on thrones (of dignity). *
M. Pickthall (English)
And We remove whatever rancour may be in their breasts. As brethren, face to face, (they rest) on couches raised.