Cilt: sayı: Yıl: 2020 Sayfa: 37-52



Yüklə 0,67 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə11/14
tarix29.03.2023
ölçüsü0,67 Mb.
#91147
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14
Rusya-Çin askeri ilişkileri

HAKAN KILIÇ  
ülkenin yaptığı ortak tatbikat, Washington tarafından askeri bir birliğin kurulmasına yönelik 
bir girişim olarak değerlendirilmiş, bundan ötürü kaygı ile karşılanmıştır. Bunun yanı sıra 
Rusya-Çin münasebetleri yalnızca askeri alan ile sınırlı kalmamış, enerji alanına da 
taşınmıştır. Bu çerçevede 2006 Mart’ında Putin’in gerçekleştirdiği Pekin ziyareti önemlidir. 
Zira 29 anlaşmanın imzalandığı bu anlaşma esnasında taraflar arasında 2011 yılından itibaren 
Doğu ve Batı Sibirya’dan geçecek iki boru hattı aracılığıyla senelik 60-80 milyar metreküp 
Rus doğal gazının Çin’e gönderilmesi konusunda anlaşmaya varılmıştır (Skalamera, 2014). 
Rusya ve Çin arasında önemli bir başka konu ise Orta Asya’dır. Burada her iki ülkede beraber 
iyi bir biçimde çalışmaktadır. Şanghay İşbirliği Örgütü bunun iyi bir örneğini oluşturmaktadır. 
Her ne kadar bu örgütün Doğu’nun NATO’su olarak değerlendirilmesi aşırı bir 
kavramlaştırma ise de, bu örgüt her iki ülke için de hayati olan ve kritik bir yerde ortak olarak 
çalışmalarına olanak sağlamaktadır. Buradaki sorunlu alanlar olarak Kazakistan ve 
Özbekistan gibi ülkelerde militan İslami hareketlerin kök salmış olması, sorunlu Afganistan 
ve Pakistan’ın varlığından dolayı meydana gelen dini aşırılıklar ve terörizmdir. Bunun yanı 
sıra terörist grupların Rusya ve Çin’e düzenlemiş oldukları saldırılar veya Rusya’nın 
istikrarsız Kuzey Kafkasya ve Çin yönetimi karşıtı Müslüman Türk Uygur milliyetçiliğinin 
olduğu Xinjiang bölgesine sızmalar, uyuşturucu ticareti, yolsuzluk ve organize suç 
ilgilenilmesi gereken önemli konulardır. Şanghay İşbirliği Örgütü, Orta Asya devletleri 
arasında terörle mücadele, istihbarat değişimi ve askeri münasebetle r konusunda bir platform 
oluşturmaktadır. Bunun sekretaryası Pekin’de, anti terörizm merkezi ise Özbekistan’ın 
Taşkent şehrinde yer almaktadır. Bu örgüt 2005 ve 2007 yıllarında Peace Mission adlı iki adet 
askeri tatbikat yapmıştır. Örgütün temel mevcudiyet sebebi güvenlik olmasına rağmen Çin bu 
örgütün çok taraflı 
ekonomik işbirliğinin geliştirilmesine 
odaklanması gerektiğini 
tavsiye etmektedir ki bu durum Çin’in güçlü tarafını oluşturmaktadır (Giustozzi, 2008). 
Gözlemci ülke statüsünde bulunmasına rağmen Hindistan bu görüşe katılmaktadır çünkü Yeni 
Delhi anti -Amerikan bir koalisyona katılmak istememektedir. Burada önemli başka bir husus 
ise Orta Asya devletleri diğer başka devletleri bölgeye çekerek Rus ve Çin etkisine karşı bir 
dengenin nasıl sağlanacağını öğrenmiş olmalarıdır. 
İki devin geliştirdiği iktisadi münasebetler küresel politik ekonomik bakımından tartışmasız 
olarak çok önemli bir noktada yer almaktadır. Moskova’nın en büyük ortağı Pekin ile işbirliği 
özellikle Sibirya bölgesinin kalkınmasında öne çıkmaktadır. Bu durum 2009 yılında 
Başbakan Putin’in Çin ziyareti esnasında imzalanan anlaşmalar
ile 
ortaya 
k o n m u ş t u r . Buna 
ilaveten Çin ekonomisinde birtakım 
kalemlerin 
ya 


ABD’NİN KUZEY SURİYE POLİTİKASI  
47 
tamamını (askeri teçhizat) ya da kayda değer bir bölümü (petrol, kereste veya hammadde) 
Rusya tarafından tedarik edilmektedir. Rusya-Çin iktisadi münasebetlerinde kilit kalemi 
enerji oluşturmaktadır. Moskova, en büyük petrol üreticisi durumunda iken, Çin de sadece en 
hızlı büyüyen ekonomi değil, aynı zamanda dünyanın en büyük enerji tüketicisi konumuna 
sahiptir. 2007’den itibaren Çin’in silah sistemleri ve diğer teknoloji ürünlerinin ithalini 
azaltması, iki ülke arasındaki ticari münasebetlerde dengeyi Çin lehine çevirdi. Bundan 
dolayı, ikili savunma sanayi münasebeti, Soğuk Savaş ertesi dönemin kurucu yapısı olmaktan 
uzaklaşarak ticari dengeye zarar veren bir unsur olmaya doğru evrilmektedir. Moskova’nın 
Pekin’e olan ihracatının yarısını oluşturan petrol, münasebetlerde özel bir öneme sahiptir. Zira 
dışsal şoklar, Moskova’nın Pekin ile ticaret dengesini derinden etkilemektedir. Örnek 
vermek 
gerekirse, 
2008 
yılında hammadde fiyatlarındaki büyük düşüşten 
dolayı Moskova, Pekin ile dış ticaretinde 13,5 milyar dolarlık açık meydana gelmişti. Eylül 
2011 itibarıyla Çin’i ziyaret eden Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’in ardından 
geçtiğimiz günlerde Pekin’e resmi bir ziyaret gerçekleştiren Vladimir Putin de iki ülke 
arasındaki ilişkilerin öneminin altını çizmiş ve Medvedev’in ziyareti esnasında üzerinde 
anlaşılmış olan birçok konuda antlaşmalara imza koymuştur (Trickett, 2019). AB’nin, 
yaşadığı ekonomik kriz nedeniyle Rus doğalgaz devi Gazprom’a fiyatları düşürmesi 
yönündeki baskıları arttırdığı bir dönemde Çin ile imzalanabilecek karlı bir antlaşma 
Rusya’yı da rahatlatabilecektir. Rusya ile Çin arasında uzun zamandan bu yana yürütülen 
enerji odaklı pazarlıklar bağlamında son aşamaya gelindiği bizzat Putin tarafından açıklanmış 
olmasına karşın, fiyat noktasında süregelen anlaşmazlık işbirliğinin hayata geçirilmesini 
engelleyici bir faktördür. Vladimir Putin, ziyaret çerçevesinde verdiği beyanatlarda Rusya ile 
Çin arasındaki ilişkilerin tamamıyla petrol ve doğalgaz eksenli olarak geliştirilmeyeceğini 
ifade etse de, Volga Bölgesi’ndeki petrol ve doğalgaz rezervleri ile Uzakdoğu Bölgesi’ndeki 
Sahalin-3 ve Magadan-1 Projeleri üzerinde anlaşma sağlanmış olması oldukça öneme haizdir. 
Putin’in Çin ziyareti esnasında iki ülkenin 4 milyar dolar sermayeye sahip ortak bir yatırım 
fonu kuracağı da ilan edilmiş ve böylece ikili ilişkilere finans sektörü de ilave edilmiştir. Bu 
yatırım fonunun üzerine odaklanacağı alan ise ağırlıklı olarak Rusya ve BDT toprakları 
olacaktır. 
Rusya ile Çin arasındaki ilişkilerle ilgili son gelişme ise; Çin’in Nobel Barış Ödülü’nün 
alternatifi olarak gündeme getirdiği Konfüçyüs Barış Ödülü’nü Rusya Başbakanı Vladimir 
Putin’e vermesidir (WONG, 2011). 2000-2008 arasında Devlet Başkanı olarak görevde 
kaldığı sürede “Rusya’nın siyasi itibarını arttırdığı, Çeçenistan’da hükümet karşıtlarını 


HAKAN KILIÇ  
hezimete uğrattığı” ve “Libya’daki NATO saldırılarına muhalif olduğu” için Putin’in bu yıl 
ödüle layık görüldüğü ifade edildi. Çin Uluslararası Barış Araştırma Merkezi yetkilisi Qiao 
Damo, Pekin Dil ve Kültür Üniversitesi’nden iki Rus değişim öğrencisinin ödülü Putin’in 
adına aldığını söyledi. 2010 Nobel Barış Ödülü’nün Çinli muhalif yazar Liu Şiaobo’ya 
verilmesi ardından Konfüçyüs Barış Ödülü, Nobel Barış Ödülü’ne karşı atak olarak geçen yıl 
verilmeye başlanmıştır. Çin’deki tek parti yönetimini eleştiren bir bildirinin yazarlarından 
olan ve hükümeti devirmeye teşebbüs suçundan 11 yıl hapisle cezalandırılan Liu Şiaobo
“Çin’de insan hakları yararına şiddetten uzak, daimi çabalarından” dolayı 2010 Nobel Barış 
Ödülü’ne layık görülmüştü. Çin’de iktidardaki Komünist Parti, ödülün muhalif yazara 
verilmesini tepki ile karşılamış; Liu, Norveç’in başkenti Oslo’da yapılan ve katılamadığı ödül 
töreninde dev boyuttaki portresi ve boş bir sandalyeyle temsil edilmişti (Walker, 2010). 

Yüklə 0,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin