Cilt: sayı: Yıl: 2020 Sayfa: 37-52



Yüklə 0,67 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/14
tarix29.03.2023
ölçüsü0,67 Mb.
#91147
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14
Rusya-Çin askeri ilişkileri

RELATİONS 
ABSTRACT 
As we know, the first thing that comes to mind when we talk about the concept of power in international relations 
is the big states. These states have the elements of political, economic and military power together. In this article 
which will be written and presented, we will talk about the history, economic relations, diplomatic relations 
between the two countries, Russia and China, which are the biggest Powers or actors of the world, and the 
border conflicts between them. First, when we look at the history of the pair, we will see that relations with 
China become more regula after the collapse of the Soviet Union and the establishment of the Russian 
Federation in 1991. As American international relations researcher Joseph Nye says: With the collapse of the 
Soviet Union, US-China alliance ended and Chinese- Russian rapprochement began. In 1992, the two countries 
declared that they were seeking a constructive partnership, in 1996 they moved towards a strategic partnership 
and in 2001 they signed a friendship and cooperation agreement. In the context of diplomatic relations, 
economic relations between the two countries will be discussed. Finally, the 1969 border conflicts will be 
mentioned and the two countries will be compared in terms of political, economic and military. 
Key Words: Russia; China; USA; diplomatic relations. 
1
KAEÜ SBE Yüksek Lisans Öğrencisi, kazimovu70@gmail.com, ORCID: 0000-0001-7340-5955 


ULVİ KAZIMOV  
GİRİŞ 
Gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki ağırlığı hızla büyümüş ve bunun sonucunda 
onların siyasi önemi de artmıştır. Belki de bunun en belirgin tezahürü G20 ülkeler grubunun 
kurulması ve tartışma forumu olarak genişleyen rolüdür. Aynı zamanda, yükselen büyük 
ekonomiler, BRICS grubunun resmi olmayan ittifakı çerçevesinde sürekli karşılıklı işbirliğini 
güçlendirmeye çalışmaktadırlar ( Larionova & Shelepov, 2016). Elbette Çin, bu yükselen grup 
arasında baskın oyuncu rolünü üstlenmektedir. Bununla beraber Rusya da, dünyanın 
büyümesinden büyük ölçüde yararlanmağa başladı. Dünyada enerji ve hammaddeye artan 
talep ve artan ihracat fiyatları yoluyla ekonomisini daha da büyütmeye başladılar. Aynı 
zamanda Rusya, BRICS ve Şangay İşbirliği Teşkilatı gibi yeni uluslararası gruplarda, 
özellikle Çin ile yakın ilişki içinde aktif rol alarak, daha önceki ekonomik ve siyasi ağırlık 
kayıplarını telafi etmeye çalışmıştır. Bununla birlikte, Rusya ile Çin arasındaki ilişkiler 
tartışmasız her zamankinden daha iyi olsa bile ve aralarındaki ticaret hızla arttığı halde, bazı 
üstünlük ve vizyon eksikliği ilişkilerini olumsuz etkilemektedir ve daha derin ekonomik 
entegrasyon umutları pek umut verici olamamıştır. 
Öncelikle, Rusya ile Çin arasındaki ekonomik ilişkileri ve daha derin ekonomik 
bütünleşmelerinin önündeki engelleri incelenecektir. Fakat, yoğunluk daha çok Rusya 
üzerinden tartışılmaktadır. İlk olarak Rusya ve Çin ekonomilerinin büyüklüğü ve gelişimini 
gözden geçiriyoruz, çünkü bu faktörler büyük ölçüde işbirliği potansiyelini belirliyor ve 
ayrıca ülkelerin birbirlerini nasıl değerlendirdiğini de etkiliyor. Daha sonra ülkeler arasındaki 
ticaretin büyümesini analiz edeceğiz ve pazar payındaki gelişmelere ve ticaret yapısındaki 
değişikliklere odaklanacağız. Günümüzdeki pazar payı analizi, Bağımsız Devletler Topluluğu 
(BDT) ülkelerine göre genişletilmiştir, çünkü bu bölgelerde olan devletler Rusya-Çin 
ilişkilerine ilginç bir boyut katmaktadır. İki ülke arasındaki enerji sorunları, Rusya ve Çin'in 
ekonomik ilişkileri için büyük önem taşıdığından, genelde ayrı olarak incelenmektedir. 
Bundan sonra, Rusya ve Çin'in sanayi politikalarının iki ülke arasındaki ekonomik 
bütünleşmeyi nasıl engelleyebileceğini tartışacağız. Son on yıldaki gelişmeler, ikili 
ilişkilerinin gelişimini anlamak için önemli olan Rusya ve Çin'in göreceli ekonomik gücünde 
ilginç değişiklikler olduğunu ortaya koymaktadır. Son on yılın başından beri, Rusya 
ekonomisinin küresel finansal krizi nedeniyle Rusya’yı etkilese de, 2009 yılından bu yana 
zorda olsa güçlü büyüme kaydedildi. Çin’de Rusya’dan daha yüksek büyüme oranlarının bir 
sonucu olarak, ikisi arasındaki yaşam standartlarındaki eşitsizlik de göreceli olarak 
azalmıştır. Son on yıl boyunca Rusya ve Çin'de ekonomik büyümeyi düşündüğümüzde, 


RUSYA ÇİN İLİŞKİLERİ VE SOĞUK SAVAŞ SONRASI ASKERİ İLİŞKİLER 
  
Rusya'nın yükselişinin enerji ve hammaddelerdeki fiyat gelişmelerinden önemli ölçüde 
etkilendiğine dikkat çekmekte fayda var. Buna karşılık, Çin, büyüme politikasındaki 
başarılarını vurgulayan girdi fiyatlarındaki artışa rağmen Rusya’ya karşı büyüme oranını 
yükseltmeyi başardı. Uçucu ihracat fiyatlarına aşırı bağımlılık Rusya’nın iş ortamını sorunlu 
hale getirmekteydi. Ayrıca, gelecekte enerji fiyatları yüksek kalabilmesi için, son on yılda 
görülen hızda artması beklenmemektedir ve bu nedenle Rusya'daki fiyat gelişmelerinden 
ekonomik büyümeye daha az destek verilecektir (Grigorenko, Denis A. Klyuchnikov, 
Aleksandra V. Gridchina, Inna L. Litvinenko, & Eugeny P. Kolpak, 2016). 
İkinci Dünya Savaşı öncesi coğrafya ve ulaşım yetersizliği, bağlantıların yanı sıra karmaşık 
bir ekonomik ve politik durum Her iki ülkede de ticari ilişkilerin gelişmesini engelledi. 
1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin doğuşu ve Sovyetler Birliği’nden büyük destek alarak 
Sovyet tipi bir ekonomik sistemin inşası, ülkeler arasındaki ticaret ve ekonomik ilişkilerin 
hızla büyümesine yol açtı (Mitter, 2013). Bu ilişkilerin önemi, Doğu-Batı çatışmasının yanı 
sıra komünist ülkelerin ekonomik olarak kendi kendine yeterli olma hedefinin altını çizmiştir. 
Bununla birlikte, uzun süredir devam eden karşılıklı şüpheler, komünist blok içindeki rekabet 
ve Rusya ile Çin liderleri arasında güven eksikliği, ülkeler arasındaki ihtilafların artmasına 
neden olmuş ve nihayetinde tam bir siyasi kırılma ve ticaretin çöküşüne neden olmuştur. 
Çin’in Sovyetler Birliği’nin dış ticaretindeki payı, on yılın ortasında sadece yüzde birkaç 
puandı ve 1969’daki sınır çatışmasından sonra, Rusya ile Çin arasında hiçbir ticaret yoktu 
(MacHaffie, 2011). İlişkiler geliştiği halde, özellikle Cumhurbaşkanı Gorbaçov'un iktidara 
geldiği 1985'ten sonra ticaret mütevazı kaldı. Sovyetler Birliği'nin son yıllarında Çin’in dış 
ticaretteki payı % 2’den azdı. Çin’in dış ticaretindeki Sovyetler Birliği’nin payı, 1960’ların 
ortalarında % 10’un altına düştü ve bir yüzyıl sonra, Sovyetler Birliği dağılmadan hemen 
önce, bu oran % 3 civarındaydı. Rusya ile Çin arasındaki siyasi ilişkiler, 1990'larda Sovyetler 
Birliği'nin dağılmasından sonra gelişmeye devam etse de, ekonomik ilişkileri Rusya’nın 
dengesiz koşulları ve düşük ekonomik performansı ile zayıf gözükmekteydi (Olga V. 
Grigorenko, 2016). Buna ek olarak, Çin ekonomisi henüz Rusya'dan Çin'e yapılan mal 
ihracatı konusunda daha derin bir işbirliğine yol açacak kadar kritik bir kitleye ulaşmamıştı. 
Son olarak, on yılın ikinci yarısındaki Asya krizi, Çin'deki büyüme endişelerine yol açtığı ve 
petrol fiyatlarındaki çöküş nedeniyle Rusya’nın düşüşünü hızlandırdığı için işbirliğini daha 
da zorlaştırdı. 1998’de tam ölçekli bir finansal kriz haline geldi. Milenyumun dönmesinden 
sonra, Rusya ile Çin arasındaki ticaret nihayet çok düşük bir seviyeden de olsa yeni bir ivme 
kazandı. Çin’in güçlü büyümesi, enerji ve hammadde talebinin fiyatlarını artırması nedeniyle, 



Yüklə 0,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin