ABD’NİN KUZEY SURİYE POLİTİKASI
43
açısından tam bir dönüm noktası yaşanmıştır. Yeltsin ile 1992’de askeri-teknolojik işbirliği
imzalanmasının sonrasında, 1994’te “Yapıcı Ortaklık” antlaşması ile iki ülke nükleer silahları
birbirlerine karşı hedef yapmama konusunda yeni antlaşmalar imzalamışlardır. Çin
Cumhurbaşkanı Zemin’in 1994’de Moskova ziyaretinde taraflar, “Stratejik Ortaklık”
kurulması kararlarını ilan etmenin yanı sıra bu çerçeveleri tamamlayıcı nitelikte 100 yeni
antlaşmayı imza etmişlerdir. 1995’de Çin Başbakanı Li Peng’in
Moskova ziyaretinde ise
taraflar arasında nükleer enerji santralleri anlaşmaları imzalanmıştır (Roth, 2015).
1996’daki “stratejik işbirliği” bildirgesi ile Pekin-Moskova arasındaki işbirliğinin stratejik
boyutu 1950 yılındaki Rus-Çin anlaşmasından beri görülmemiş bir öneme sahip olmuş ve her
iki ülke bu tarihten itibaren birbirlerini ABD’nin süper gücünün etkinliğini sınırlamaya
yönelik birer stratejik kanat olarak görmeye başlamışlardır. Bu bağlamda Çin Devlet Başkanı
Jiang Zemin ve Rusya Devlet Başkanı Yeltsin arasında 1997 Moskova Zirvesi’nde “İyi
Komşuluk, İşbirliği ve Dostluk Antlaşması” imzalanmıştır (China and Russia: partnership of
strategic coordination). Başkan Putin’in yönetime gelmesinin hemen ertesinde, 18 Temmuz
2000’de Başkan Zemin ile “Pekin Deklarasyonu” ile ekonomik işbirliği, komşuluk ve dostluk
antlaşmasına imza koymuştur.
Putin bu suretle, Çin’in silah alımında İsrail pazarı yerine Rus
silah pazarının ön plana geçmesi avantajını edinirken, stratejik anlamda ABD’nin “çok
kutuplu” güçler dengesine doğru çekilmesine yönelik daha değişik bir yaklaşımı faaliyete
geçirmiştir. 2001 yılında Çin ve Rusya arasındaki stratejik ortaklık münasebetleri
yeni bir
boyuta taşınmıştır. İki taraf arasındaki karşılıklı siyasi güven derinleştirilirken, yüksek
seviyede temaslar yoğunlaşmıştır. İki ülkenin liderleri arasında 2001’de imza edilen “Çin ve
Rusya Arasında İyi Komşuluk, Dostluk ve İşbirliği Anlaşması” ve yayınlanan ortak bildiride,
iki ülke ve iki ülke halkları arasında nesilden nesile aktarılan dostluğun sürdürülmesi ve
ebediyen düşman olmama biçimindeki barış düşüncesi hukuki belge haline getirilmiştir.
Rusya ve Çin arasındaki Uyum Noktaları şunlardır: a) İnsan Hakları, b)Ulusal Azınlıkların
Statüsü, c) İnsancıl Müdahale, d) Nükleer
Silahlar, e) Batı Gücünün İzdüşümü.
İnsan hakları ile ilgili olarak her iki taraf da siyasal özgürlükleri nelerin oluşturduğu
konusunda kararın devletlere bağlı olduğunu düşünmektedir. İki ülke de Batılı hükümetlerin
diğer ülkelerdeki özgürlüklerle ilgili endişelerini en iyi ihtimalle müdahale, en kötü ihtimalle
ideolojik bir saldırı olarak görmektedirler. Hem Moskova hem de Pekin ister tasarımlama
olsun, ister gelecek olsun Batılı insan hakları kampanyalarının içeride, yakın ülkelerde
muhalif hareketleri teşvik edeceğini ve kendileri için önemli ülkelerde istikrarsızlık tohumları
ekeceğini düşünmektedirler. Bu durum her iki ülkenin de insan hakları sicillerine
yönelik