• Sevinç AKSİN - Canan SEYFELİ • |
223 |
doğurma anlamına gelmesidir. Burada ölüm, yani yıl varolma ile yok olmada etkili neden olarak iş görür.
62
Dolayısıyla doğumdan ölüm ve ölümden doğum çıkması söz konusudur. Upanişad metinlerinde de yıl ile
ölümün bu anlam ve ilişkisini ortaya koyan mantralar vardır: “
Yıl bazı şeylerin yok olmasına neden olur ve bazılarının var olmasını sağlar.” ve “
Yıldan bütün canlılar doğar. Yıldan çıkan canlılar büyürler ve yıl için- de kaybolurlar.” 63 . Hindu teolojide mutlak tanrı Brahman’ın ölümü yaratma anlatısında yıl diye ifade edilen
zamanın yaratılışı da zikredilmektedir. Bu şöyledir:
“O ‘ikinci bir ben edinmek’ istedi. O (açlık ve ölüm) akıl aracılığıyla sözle (vaç) birleşti. Sonra tohum yıl oldu. Bundan önce yıl yoktu. O (Vaç) yıl boyunca giden zamanı doğurdu. Sonra onu uzun zamanlar olarak çıkardı. O çıkınca Ölüm ağzını açtı. ‘Bhan!’ diye bağır- dı. Bu söz oldu.” 64 Burada ölümün başlangıcı Brahman’a atfedilir. Bunun anlamı ölümden sonraki doğuşta
yönelişin yine Brahman’a olduğunu gösterir.
Ölümün sınırlı bir zaman dilimi olarak ifadesi Hinduizm’in doğum, yaşam, ölüm, ruhgöçü,
karma ve
mok- şa öğretileriyle doğrudan ilişkisi vardır. Katha Upanishad, Yajurveda’ya ait
yajna (kurban) sunumuyla ilgili
bir anlatıyı geliştirmiştir. Bu, Naçiketa isminde bir çocuğun ölüm tanrısı Yama ile karşılaşma hikayesidir.
Hikayenin sonunda Yama, Naçiketa’ya yaşam ve ölümün sırrını açıklarken fiziksel bedenin altında hiç ölme
-
yen bir benlik
(atman) olduğunu, beden öldüğünde
atmanın ölmediğini söyler. Ölümün sırrı ise bu derinlerde
yatan asıl benliğin varlığını idrak etmektir. Bu, sadece kurban sunumuyla değil, aynı zamanda meditasyon
yoluyla bu derinlerde yaşamayı öğrenmeyle mümkündür. Yama, aynı yerde bunu savaş arabası benzetmesiyle
de açıklar
65
. Burada ruhgöçü ve
mokşa fikrinin daha açık hale gelerek geliştiği görülmektedir. Asıl benliği
idrak etmeden ölenlerin eylemlerine (
karma ) bağlı olarak ya yeniden doğması (
punar janam =reenkarnasyon)
ya da daha düşük bir evrimsel duruma geri dönmesi söz konusudur. İdrak ederek ölenler ise doğum ve ölüm
döngüsünden (
samsara ) kurtularak (
mokşa ) sonsuza dek ebedi huzurda kalırlar
66
.
Hinduizm’de beden ölümlü, ruh ise ölümsüzdür. Bu nedenle her şey ruh içindir ve beş elementten oluşan
fiziksel beden yakılıp yok edilirken ruha hizmet etsin diye yapılır. Ölümle tanrısal aleme doğan ruhun tekrar
bedenlenerek doğumu ruhgöçü anlamına gelir. Ruhgöçünün temel nedeni ruhun geldiği yere, sonsuzluğa
dönmesi hedefiyle kurtuluş için yeni deneyimler kazanması, bir daha denemesidir. Dolayısıyla ruhgöçü,
ruhun özgürleşene ve mutlak gerçeklikle birleşene kadar insan, hayvan veya bazen bitki formunda yeniden
doğmasıdır
67
. Manu’ya göre akıldan, konuşmadan ve bedenden kaynaklanan eylem iyi ya da kötü sonuçlar
doğurur. Bu eylemler insanın şartlarının en yüksek, orta ve en düşük olmasına neden olur. Bir insan, iyi
veya kötü zihinsel eylemlerin sonucunu zihninde, sözlü bir eylemin sonucunu konuşmasında, bedensel bir
eylemin sonucunu ise vücudunda yaşar. Bedenle yapılan günahkar eylemin sonucu cansız beden, sözle iş
-
lenenlerinki bir kuş veya bir canavar bedeni
68
, zihinsel bir eyleminki ise düşük bir kasttır
69
.
Ruhun bedene girmesiyle yaşam, bedenden göçmesiyle de ölüm gerçekleşir. Ölüm ile bireysellik sona
erer. Ancak ruh ebedi evrensel ruhla (Brahman) birleşene kadar ruhgöçüne tabi olmak zorundadır. Ruhgöçü
doğumu, ölümü, tanrısal alemde duruşu, yeniden doğum döngüsünde her aşamada ve her döngüde sonlulu
-
ğu, yani zaman, mekân ve nedensellikle sınırlılığı, bu nedenle acı ve ızdırabı ifade eder. Bunların ötesinde
olan Evrensel Brahman’da bir olma esastır ve ruhgöçü sonsuzluğa ulaşma aracıdır. Geçitler arasında yol
-
culuk anlamındadır ve bununla iyi bir
karma imkanı sunar. Bununla birlikte varolan tek gerçeklik evrensel
ruh Brahman’dır. Gerçekte dünya hayatına ne kimse gelir ne de gider. İnsanın eskiyen bir giysiyi çıkarıp
yeni giysiler giymesi gibi ruh da eskimiş bedeni atarak yeni beden giyinir. Hint felsefesinde ölüm ve yaşam,
uyku ve uyanmaya benzetilmiştir. Bedenin dağılması yani ölüm uyku, doğum ise uyanmaktır. Bu sebeple
ölüm daha iyi deneyim kazanmak için hayat kapısını açan altın anahtarlı melek olarak görülmüştür.
70
62
Gonda,
Prajapati and the Year , 13.
63
Upanishadlar , 333,334.
64
Upanishadlar , 4.
65
Kenneth Paul Kramer,
The Sacred Art of Dying: How World Religions Understand Death (Mahwah, New Jersey: Pau
-
list Press, 1988), 30.
66 Arora, “Death Beliefs in Hinduism”, 12.
67 Jones - Ryan,
Encyclopedia of Hinduism , 364.
68 Yitik,
Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi , 107.
69 “Manu Smriti Sanskrit Text With English Translation” (Erişim 07 Kasım 2021),12.3, 8-9.
70 Sivananda,
What Becomes After Death? , 4, 5.