Çukurova üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ İKTİsat anabiLİm dali



Yüklə 1,26 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə40/87
tarix02.01.2022
ölçüsü1,26 Mb.
#39572
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   87
2.1.1.1.2. Keynesyen İktisadi Düşünce 
 
Keynes  1930’lu  yıllarda  Dünya  ekonomisinin  içinde  bulunduğu  yüksek 
derecedeki işsizlik ve ekonomik daralma üzerine hazırladığı “Genel Teori “ adlı eseri ile 
iktisat  literatüründe  önemli  bir  yer  elde  etmiştir.  Bu  eserinde  esas  vurguladığı,  işsizlik 
probleminin  çözülmek  zorunda  olduğu  ve  sürdürülebilir  bir  büyümenin  güvenilirliği 
konularıdır.  DYY’ler  hakkında  direk  fikirler  ortaya  koymamasına  karşın  yatırımın 
kaynağını  ve  oranını  dışsal  bir  değişken  olarak  hayvani  dürtüler  (animal  sprit)  ile 
açıklamaya çalışmıştır (Gürak, 1990). 
 
Keynes‘e  göre,  bir  ekonomideki  istihdamın  kısa  dönemli  olarak  milli  hasılaya, 
milli  hasıla  düzeyinin  ise,  toplam  efektif  talebe  bağlı  olduğunu  ifade  etmiştir.  Toplam 
efektif talep, kullanılabilecek (realize olmuş) bir satın alma gücü  ile desteklenmiş talep 
olup, belli bir dönemdeki tüm harcamalara eşdeğerdir. 
 
Efektif  talebin  iki  unsuru  vardır.  Bunlar,  tüketim  ve  yatırımdır. Tüketim  talebi, 
reel gelire; yatırım talebi ise, kârlılığa bağlıdır. 
 
Keynes,  tüketimi,  reel  gelirin  istikrarlı  bir  fonksiyonu  kabul  ederek,  tüketimi 
gelir  dışında  etkileyebilecek  beklenmedik  kazanç  ve  kayıpların,  faiz  haddi 
değişmelerinin,  maliye  politikası  değişmelerinin  ve  malların  piyasada  bulunup 
bulunmadığı ile ilgili bekleyişlerin etkileyemeyeceğini varsaymaktadır. Ancak bir bütün 
olarak toplumun tüketim talebi, toplam gelirlerinin altındadır. Oran olarak ta artış olarak 
ta aynı özelliklere sahiptir. 


 
 
61 
 
 
Tasarruflara gelince, Keynes’e göre insanlar her şeyden önce kabul edilebilir bir 
tüketim  düzeyi  elde  etmeye  çalışmakta  ve  ancak  gelirin  tüketim  ihtiyaçlarını 
karşılayacak  olandan  fazlasının  bulunması  durumunda  tasarrufa  yönelecektir.  Gelir 
arttıkça,  tasarruf  hem  oran  olarak  hem  de  mutlak  anlamda  artacaktır.  Bunun  zengin 
toplumlar  bakımından  anlamı,  tam  istihdamın  sağlanabilmesi  için  yatırımların  giderek 
artmasının zorunlu bir şart olduğudur. 
Tüketimin gelirin istikrarlı bir fonksiyonu olduğu yukarıda ifade edilmişti. Geliri 
uyaracak etken ise, yatırımlardır.  
 
Keynes’e  göre  özel  sektörün  yatırım  kararları  üç  faktör  tarafından  belirlenir. 
Bunlar: 
- Yeni kapital eşyanın ikame maliyeti, 
- Bunun ömrü süresince kullanılmasından beklenen (geleceğe ait) yıllık hasılat, 
- piyasa faiz haddi, 
 
Keynes  yatırımların  kârlılığına,  sermayenin  marjinal  verimliliği  ile  piyasa  faiz 
oranlarının  mukayese  edilmesi  ile  karar  vermektedir.  Yatırımların  artması  üzerinde 
getiri  oranının  artması  kadar,  faiz  oranlarının  da  yatırımlar  üzerinde  teşvik  edici  etkisi 
olabilecektir.  Faiz  oranlarındaki  bir  düşme  durumunda  yatırımlarda  bir  artış  ortaya 
çıkabilecektir.
10
 
 
Bir  firmanın  yatırımı  arttıkça,  firmanın sermaye  stoku  artar.  Firma  öncelikle  en 
kârlı  sermaye  projelerini  hayata  geçirir.  Sermaye  stoku  arttıkça,  azalan  verimler 
koşulunun geçerli olması  nedeniyle marjinal  sermaye biriminin içsel getiri oranı düşer. 
Firma  kârlılığını  maksimize  etmek  amacıyla  marjinal  sermaye  biriminin  getiri  oranı 
piyasa  faiz  oranına  eşit  oluncaya  kadar  yatırım  projelerini  gerçekleştirmeye  devam 
edecektir.  Bu  ilişkiyi  DYY’ler  ile  ifade  edersek, yurt dışındaki  beklenen  kâr  oranı  faiz 
oranını  aşarken,  DYY’ler  devam  edecektir.  Yapılan  birçok  çalışmada  gerçekleşen  kâr 
oranı  GOÜ’ler  için  gelişmiş  ülkelerden  daha  yüksek  olduğu  için  DYY’ler  daha  çok 
GOÜ’lere yönelmektedir (Parasız, 1995; Gürak, 1990).  
 
Kısaca  Keynes,  sermaye  birikiminin  istihdam  üzerinde  etkili  olduğunu  ifade 
ederken, bunun niteliği üzerinde şu ifadeye yer vermiştir.  
“Bir  ülkenin  kapital  genişlemesi,  bir  kumarhanenin  yan  ürünü  haline  gelir  ise,  bu  işin 
kötü  yapılıyor  olması  muhtemeldir.”  Burada  ifade  edilmek  istenen  yatırımların 
                                                
10
  Sermayenin  marjinal  verimliliği;  sermayenin  hayatı  süresince  sağladığı  getirinin  şimdiki  değerini 
maliyetine  eşitleyen  orandır,  MİE,  piyasa  faiz  oranından  büyük  ve  eşit  olduğu  sürece  yatırımlar 
sürdürülecektir. Parasız, 1995,  110. 


 
 
62 
 
yapılması kadar yatırımların yapıldığı sektörün niteliği de oldukça önem arz etmektedir. 
Yapılan  yatırımların  ekonominin  diğer  sektörleri  ile  tamamlayıcı  bağlantı  kurarak 
ekonomide canlanma yaratıp yaratmadığı önemli bir husustur (Hiç, 1981). 
 
Harrod-  Domar  modeli  olarak  bilinen,  Roy  Harrod  ve  Evsey  Domar  tarafından 
Keynes’in  kapalı  ekonomi,  kısa  dönem  ve  statik  analizi,  uzun  dönemli  ve  dinamik  bir 
model haline getirilerek, modern büyüme kuramı oluşturulmuştur. Oluşturulan bu madel 
Keynesçi bir yapıya sahiptir, çünkü, tasarruf gelirin bir fonksiyonu olup gelir dengesinin 
tasarruf  ve  yatırımın  eşit  olduğu  noktada  sağlanacağı  kabul  edilmektedir.  İki  iktisatçı 
birbirinden  bağımsız  olarak  yaptıkları  çalışmalarında  aşağı  yukarı  aynı  şeyleri  ifade 
etmelerinden dolayı ortak bir isim çatısı altında anılmaktadır (Düğer, 1996,  535). 
 
Harrod-Domar  büyüme  modeli,  toplam  hasıla  oluşumunu  sermaye  hasıla 
aracılığıyla  sermaye  stokuna  bağlayan  bir  üretim  fonksiyonu  içermektedir.  Harrod- 
Domar  yatırımlardaki  bir  artış  yoluyla  sağlanacak  sermaye  birikiminin,  sürdürülebilir 
bir  büyüme  üzerindeki  etkisi  hususunda  çalışma  yapmıştır.  Onlara  göre,  yatırımların 
çifte rolü vardır: 
1-) Yatırımlar çoğaltan etkisiyle gelire etki gösterirler, 
2-)  Yatırımlar,  sermaye  stokunu  arttırarak,  ekonomide  verimlilik  kapasitesini 
arttıracaktır. 
Harrod’un  modeli: 
Eksik  istihdamdaki  bir  ekonominin  uzun  dönemde  tam  istihdam  milli  gelir 
seviyesine nasıl geçeceğini ve kısa dönem dalgalanma olayını açıklamaktadır. 
 
Harrod’un  modelinde,  tasarruflar  çıktıya  tüketim  fonksiyonu  ile  bağlanırken;  
yatırımlar çoğaltan prensibi ile bağlanmıştır. 
 
Tasarrufları,  gelir  seviyesinin  basit  oranlı  bir  fonksiyonu  olarak  kabul  ederken, 

Yüklə 1,26 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   87




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin