Prof. Dr. Uğur Bengisun*
Uzm. Dr. Ömer Arda Çetinkaya**
* Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
**Genel Cerrahi Uzmanı
Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Üst Ekstremite Akut İskemileri
ve Travmatik Damar
Yaralanmaları
Notlar
Üst ekstremitenin, özellikle de elin günlük yaşamdaki önemi düşünüldüğünde, işlev kaybı veya amputasyon
sonucunda ortaya dramatik tablolar çıkabilmektedir. Üst ekstremitenin akut iskemileri, alt ekstremite akut
iskemileri ile karşılaştırıldığında daha nadir görülmektedir. Kolda gelişebilecek akut iskemi sebepleri içerisinde
emboli, tromboz veya travma gibi sık karşılaşılan durumlar ile birlikte uyuşturucu madde suistimali, arterit,
torasik outlet sendromu ve hiperkoagülopati gibi nadir patolojiler de vardır. Koroner veya periferik vasküler iş-
lemlere ikincil, kateterizasyona bağlı olarak gelişen iyatrojenik brakial arter yaralanmaları günümüzde en sık kar-
şılaşılan cerrahi tedavi gerektiren direkt arter yaralanması sebebidir. Üst ekstremitelerdeki akut iskeminin en sık
sebebi embolizmdir ve balon kateter ile embolektomi ideal tedavi yöntemidir. Alt ekstremite ile üst ekstremite
akut iskemileri prognoz açısından karşılaştırıldığında, beslenmesi gereken kas ve yumuşak doku miktarı ve işlev
farkları nedeniyle üst ekstremite akut iskemileri daha iyi seyretmektedir.
3 parça halinde uzanır. İlk parça pektoralis minör ka-
sının üzerinde, ikinci parça arkasında ve üçüncü parça
da bu kasın altında seyretmektedir. Birinci parçanın
torasik yanında aksiller ven, arterle üst üste pozisyonda
yer almaktadır. İkinci parça; brakiyal pleksusun dalları
ile çevrelenmektedir. Üçüncü parçanın sadece fasya
ile sarılmış olan bölümünde medyan sinir ile çapraz
yapmaktadır. Aksiller arter, popliteal arterden sonra
çıkıklar gibi aşırı zorlanmaların olduğu durumlarda
Anatomi
Aksiller arter, subklavyen arterin doğrudan deva-
mıdır. Birinci kostanın dış sınırından başlayıp teres
majör kasının tendonunun sonunda brakiyal arter
adını alarak devam eder. Aksiller fossa içerisinde derin
seyirli olmakla birlikte distalde yüzeyelleşerek sadece
cilt ve fasyanın hemen altında bulunur. Aksiller arter
Etyoloji
Üst ekstremite akut iskemilerinde etkenler travma-
tik ve travmatik olmayan sebepler olarak 2 ana başlıkta
incelenebilir. Travmatik sebepler içerisinde ateşli silah
ve kesici-delici alet yaralanmaları gibi penetran sebep-
ler veya künt yaralanmalar vardır. Künt veya penetran
yaralanmalar damar ile birlikte genellikle çevresindeki
yumuşak ve kemik dokularda da yaralanmaya sebep
olmaktadır. Travmatik olmayan damar yaralanmaları
etyolojisi içerisinde de özellikle kardiyovasküler se-
bepler ön plana çıkmaktadır. Tüm damar yaralanma-
100
Resim 1
Prof. Dr. Uğur Bengisun, Uzm. Dr. Ömer Arda Çetinkaya
en sık zarar gören arterdir. Brakiyal arterin proksimal
kısmındaki anevrizmalarda veya subklavyen arterin
distalindeki anevrizmalarda aksiller arterin bağlanması
gerekebilir. Aksiller arterin bağlanması gereken bö-
lümleri bu tür durumlarda birinci ve üçüncü bölüm-
leridir. Bunun nedeni de aksiller arterin ikinci bölü-
münün diğer bölümlerine göre daha derinde ve
sinirlerle ilişkisinin yoğun olmasıdır. Aksiller arter to-
rako-akromiyal alandaki çıkış noktasından bağlanırsa,
subklavyen arterden gelen kollateraller ön plana çık-
maktadır. Torako-akromiyal ile subskapular arterler
arasındaki daha alt seviyeden bağlandığında ise yine
başta subklavyen olmak üzere uzun torasik arter dalları
ön plana çıkar. En alt seviyeden yapılan bağlamalarda
da subskapular, posterior ve anterior sirkumfleks dalları
beslenmeyi sağlamaktadır1. Brakiyal arterin üst koldaki
majör dalı, derin brakial arter (a.profunda brakii) dir.
Humorus ortası kırıklarında yaralanır.
Brakiyal arter teres majör kasının tendonunun alt
sınırından köken alarak iç ve anterior yüzde seyrederek
dirseğin 1-2 cm alt seviyesinde radyal ve ulnar arterlere
ayrılır. Brakiyal arter başlangıçta humerusun iç kıs-
mında seyreder. Sonrasında humerusun önünden geçip
2 kondilin arasından geçerek ilerler. Medyan bazilik
ven ve medyan sinir ile komşulukları akılda tutulma-
lıdır. Bazilik ven, arterin iç kısmında uzanmaktadır.
1
Radyal arter brakiyal arterin devamı gibi seyreder
ancak boyut olarak ulnar arterden daha küçüktür. Rad-
yal arter yaralanmaları en sık olarak üçüncü kısmı ola-
rak değerlendirilen el bileği hizasında olmaktadır. Ya-
ralanmalar da sıklıkla anevrizma ile sonuçlanmaktadır.
1
Ulnar arter brakiyal arterden ayrıldıktan sonra ön-
kolun iç kısmına doğru oblik olarak seyrederek psiform
kemiğin radyal kısmından derin palmar arka katılır.
Arterin dirseğe yakın kısımları derin yerleşimlidir. Dir-
sek ekleminin medialinden yapılan kesilerle arterin
ortaya konulması önerilmektedir.
1
Alt ekstremitede olduğu gibi üst ekstremitede de
derin ve yüzeyel venler vardır. Derin venler çiler ha-
linde, arterlerin isimleriyle seyreder. Yüzeyel venler ise
sefalik ve bazilik venler ve bunların dalları olarak bu-
lunurlar. Sefalik ven el bileğinin lateralinden köken
alır ve önkolun ventral yüzünde devam eder. Üst kolda
sefalik ven infraklavikular fossada sonlanır ve klavi-
pektoral fasyayı delerek aksiller vene dökülür. Bazilik
ven önkolun medialinde seyreder ve üst kolda dirsek
seviyesinde derin fasyaya penetre olur. Daha sonra de-
rin brakiyal venlere dahil olarak aksiller ven ortaya çı-
kar. Medyan kubital ven dirsek seviyesinde ventral
yüzde sefalik ve bazilik venlere katılır. İlk kaburganın
lateral sınırında da aksiller ven subklavyen ven olarak
devam eder. Anterior skalen kasın medial sınırında
suklavyen ven internal juguler ven ile birlikte brakyo-
sefalik veni oluşturur ve superior vena kavaya katılarak
sağ atriuma dökülür
2
(Resim 1).
larının %2-%3’ü sivil ve yaklaşık %7’si de askeri alan
travmaları nedeniyle görülmektedir. Üst ekstremitede
akut iskeminin görülme insidansı ortalama %17 (%7-
%32) olarak bildirilmektedir ve alt ekstremite iskemisi
görülen hastalara göre daha ileri yaşlarda (ortalama
78, 27-93) ve kadınlarda (%64) daha sık görülmektedir.
Andersen ve arkadaşları, üst ekstremite tromboembo-
lektomisi yapılan 1377 hastayı değerlendirdikleri ça-
lışmalarında, hastaların %36.6’sının erkek, %63.4’ünün
kadın olduğunu, hastaların %57.6’sında sağ kol,
%42.4’ünde de sol kol patolojisi bulunduğunu ve has-
taların yaklaşık %62.7’sinde her iki cinsiyette de benzer
şekilde atriyal fibrilasyon olduğunu bildirmişlerdir. Da-
nimarka’da yapılan bu çalışmada, 1377 hastanın sadece
27’sinde brakiyal iskeminin travma, 2’sinin kardiyak
amaçlı kateterizasyon işlemi sırasında radyal arter gi-
rişimi ve 4’ünün arteryel kan gazı girişimi nedeniyle
olduğu saptanmıştır.
3
Sri Lanka’da yapılan bir çalışmada
ise akut iskemi nedeni olarak penetran yaralanmalar
ve daha genç yaştaki hastaların etkilendiği ortaya ko-
nulmuştur4. Coğrafi ve sosyal farklılıklar insidans ve
etyoloji açısından da farklılıklar yaratmaktadır ve ho-
mojen bir dağılım bulunmamaktadır.
3-7
Travmatik olmayan akut iskemi sebepleri
Embolizm
Akut arter iskemilerinde en sık görülen sebep %74
ile embolizmdir. Emboli çeşitli kaynaklardan gelişebil-
mektedir. Ancak %70-95 arasında değişen oranlarla
kardiyak embolizm (genellikle de atriyal fibrilasyon
sebebiyle) ilk sırayı almaktadır. Geçmiş yıllarda em-
bolizm kaynağı akut romatizmal ateşe ikincil kapak
hastalıkları iken son yıllarda sebep sıklıkla koroner is-
kemi ve myokardiyal infarktlardır. Daha nadir kardiyak
sebepler ise endokardit, atriyal miksoma, ventriküler
anevrizma, kalp yetmezliği ve paradoksal embolizmdir.
Sağ el 2. parmağında uyuşma ve renk değişikliği ile
başvuran bir hastada yapılan etyolojik araştırmada
asendan aort içerisinde pedikül ile aort duvarına bağlı
yaklaşık 1.5 cm çaplı trombüs ile uyumlu lezyon sap-
tandığı bildirilmiştir8. Kardiyak olmayan embolizm
görülme oranı %30 civarındadır. Aterosklerotik plağa
veya dıştan kot basısına bağlı olarak gelişen proksimal
arter iskemileri tromboembolizm veya ateroembolizm
ile sonuçlanarak büyük damar oklüzyonuna veya akut
dijital iskemiye sebep olabilmektedir. Diğer sebepler
arasında arkus aortada aterom, subklavyen anevrizma
veya torasik outlet sendromundaki dış basıya ikincil
anevrizma, eski fraktür veya kronik travma gibi pato-
lojiler vardır. Torasik outlet sendromunda %94-96 ora-
nında brakiyal pleksus tutulumu ve buna bağlı kolda
nörolojik bulgular görülmekle birlikte vasküler tutu-
lum %1-6 oranındadır. Daha nadir nedenler içerisinde
de aksillofemoral gre tıkanıklığı, arterit, tümör em-
bolisi ve fibromüsküler displaziler bulunmaktadır. Kla-
sik embolizm tablosu olan hastaların yaklaşık
%10’unda emboli kaynağı bulunamamaktadır. Embo-
lizm tanısı için kabul edilen majör kriterler ani baş-
langıç, periferik ateroskleroz olmaması ve ameliyatta
pıhtının saptanmasıdır. Hastanın hikayesi ve fizik mua-
yene ile doğru tanı oranı %88 olarak bildirilmektedir.
Yatkınlığın sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte
muhtemelen sağ karotisin brakiyosefalik arterden ay-
rılması nedeniyle embolizm daha çok sağ kolu (%61-
75) etkilemektedir. Embolizm tanısı alanların 3 ve 5
yıllık sağkalım oranları sırasıyla %54 ve %34 olarak
bildirilmektedir. Mortalitede önde gelen sebepler kar-
diyovasküler ve serebrovasküler patolojilerdir. Üst eks-
tremite tromboembolizminin nüks oranı %50 civa-
rında olup alt ekstremitede nüks oranı %10.7’dir.
3,5-10
Tromboz
Toplumsal çalışmalarının %5’inde ve cerrahi seri-
lerin %9-35’inde trombozla karşılaşıldığı bildirilmek-
tedir. Jivegard ve arkadaşları da embolektomi yapılan
hastaların %5.5’inde gerçek nedenin tromboz oldu-
ğunu öne sürmüşlerdir11. Emboliye neden olan ate-
rosklerotik plak, anevrizma, aort diseksiyonu ve arterit
gibi pek çok proksimal arter lezyonu tromboz ile so-
nuçlanabilmektedir. Üst ekstremitede ateroskleroz ço-
ğunlukla ileri yaştaki erkekleri etkilemektedir. Brakial
veya aksiller arterin distalinde daha sık olarak saptan-
maktadır. Subklavyen veya aksiller arterin anevriz-
maları iki mekanizma ile üst ekstremite iskemisine ne-
den olabilmektedir. Doğrudan tromboz nedeniyle veya
distal dolaşımı engelleyen emboli oluşumu ile iskemi
(Raynaud fenomeni) ortaya çıkabilmektedir. Daha
nadir sebepler içerisinde konnektif doku bozuklukla-
rına bağlı gelişen arterit (skleroderma), radyasyon ar-
teriti, tromboz eğilimi ve malignite veya steroid kulla-
nımı ile ilişkili trombozlar vardır.
5-12
Phlegmasia cerulae dolens
Büyük derin venlerin masif trombozu sonucu aşırı
sıvı sekestrasyonu ile kolda ödem ve ağrı ile seyreden
arteryel dolaşımın da bozulmasına yol açabilen bir
tablodur. Tedavisiz bırakıldığında venöz gangren ge-
lişebilir ve amputasyonla sonuçlanabilir.
13
101
Üst Ekstremite Akut İskemileri ve Travmatik Damar Yaralanmaları
Travmatik akut iskemi sebepleri
Travma
Üst ekstremitenin akut iskemilerinin %15 ile
%45’inden künt ya da penetran travma sorumludur.
Penetran travmalarda özellikle ateşli silah yaralanma-
ları sonucunda arter doğrudan ve/veya kemiğin par-
çalanması nedeniyle hasar görmektedir (Şekil 1). Bu
tür yaralanmalar genellikle arterin tam kesisi ile so-
nuçlanır. Yaralanan arterin proksimal ve distal uçla-
rında sıklıkla retraksiyon geliştiği için kanama pek gö-
rülmez ancak ekstremitenin distalinde ciddi iskemi
ortaya çıkabilir. Sri Lanka’da yapılan bir çalışmada in-
celenen 81 damar yaralanmasından %22’sinde brakiyal
arter ve %15’inde radyal arter hasarı saptanmıştır.
4
Bu
hastalarda etyolojide yüksek veya düşük enerjili silah-
lara bağlı yaralanmalar olduğu bildirilmiştir. Kanama
ile başvuran hastalarda en sık yaralanan damarların
radyal ve ulnar arterler olduğu görülmüştür (Resim 2,
Resim 3). Penetran travmalar ateşli silah veya kesici-
delici alet yaralanmaları nedeniyle oluşabilse de gü-
nümüzde en sık karşılaşılan penetran arter yaralanması
nedeni kardiyovasküler işlemler için yapılan kateteri-
zasyonlardır.
4,5
Künt yaralanmalarda olay daha çok lüminal yü-
zeydedir. Bu nedenle çoğu kez dıştan hafif peteşiyel
kanamalar ve spazm dışında arterin görünümü nor-
maldir. Arteriyotomi yapıldığında ise dıştan görünü-
mün tersine çok yaygın intimal hasar olduğu saptanır.
İntimadaki hasar travma anında lümeni tıkamamış
olsa bile, travmayı izleyen dönem içinde tromboza ne-
den olabilir (Şekil 2). Künt travmada yaralanma eklem
çıkıkları ya da kemik fraktürleri nedeniyle görülmek-
102
Resim 2. Araç içi trafik kazasında emniyet kemerinin hatalı
kullanımına bağlı humerus başı kırığı ve aksiller arter
yaralanması gelişen 28 yaşındaki erkek olgu.
Resim 3.
Prof. Dr. Uğur Bengisun, Uzm. Dr. Ömer Arda Çetinkaya
Şekil 1. Penetran travma
Şekil 2. Künt travma
tedir. Bu yaralanmalar damarların kompresyon veya
laserasyon nedeniyle longitudinal olarak ciddi şekilde
gerilmesine, intimal ayrışmaya, subintimal hematoma
ve takiben de tromboza sebep olmaktadır. İntimal hasar
nedeniyle gecikmiş arter tıkanıklığı olasılığı nedeniyle
bazı olgularda anjiyografik inceleme gerekmektedir.
5
Dupleks sonografinin anjiyografiye üstün olduğu du-
rumlar da vardır. Baker ve arkadaşları tarafından ya-
yınlanan bir olgu sunumunda, ateşli silah yaralanması
nedeniyle nörolojik bulgular ortaya çıkan hastada ya-
pılan arteriyogramda sağ üst ekstremitede distale kadar
dolum olduğu izlenmiş ancak hastanın bulgularına
açıklık getirilememiştir; sonrasında yapılan dupleks
sonografide brakiyal arterde intraluminal trombüs ve
bu seviyeyle ilişkili tromboze psödoanevrizma olduğu,
bu lezyonun da sinir basısı yaptığı saptanmıştır.
14
İyatrojenik arteryel travma
Son yıllarda perkütan translüminal anjiyoplasti ve
intravasküler aletlerin kullanımının artması nedeniyle
üst ekstremite akut iskemisi artmaktadır. Bu kompli-
kasyonlar girişimi yapan kişinin deneyimine, hastanın
koagülasyon durumuna, girişimin lokalizasyonuna,
hastanın mevcut arteryel patolojilerine, kullanılan ka-
teterlerin tipi ve çapına, tromboliz yapılıp yapılmadı-
ğına ve işlem sonrası ponksiyon yeri bakımının kali-
tesine bağlıdır. Kan gazları için yapılan arteryel
ponksiyonlar, santral kateter yerleştirilmesi sırasında
arterlerin yaralanması, monitörizasyon kateterlerinin
yerleştirilmesi ve girişimsel radyolojik işlemler arteryel
sistemde bütünlüğün bozulması sonucu kanama, ya-
lancı anevrizma gelişimi ve tromboz ile sonuçlanan
arteryel yaralanmalara neden olabilir. Yine de şu anki
verilere göre tüm brakiyal arter girişimlerinin %1’inden
azında bu durum görülmektedir. Akut arteryel oklüz-
yon intimal flep veya kılavuz tel veya kateterin yol aç-
tığı diseksiyon sonucunda ortaya çıkmaktadır. İşlem
terapötik amaçlı ise veya kateter uzun süreli kalacaksa
tromboz riski de artar. İskemi ciddi ise izlem yeterli
olmaz ve cerrahi kaçınılmaz hale gelir. Lokal anestezi
altında erken dönemde yapılan basit trombektomi ge-
nellikle yeterlidir. Ancak olgunun durumuna göre yama
anjiyoplasti veya segmental rezeksiyon ve uç-uca anas-
tomoz da gerekebilmektedir. Diğer yandan basınç mo-
nitörizasyonu için radyal arter kanülasyonu sonucunda
hastaların %10-20’sinde tromboz gelişebilmekte ancak
palmar arkus sayesinde genellikle ciddi iskemi görül-
memektedir.
5,12,14
Kırık-çıkıklar ile ilişkili vasküler travma
Ortopedik travmalara bağlı damar yaralanmaları
sık görülmemektedir (%3.8-6.5). Ancak ortopedik trav-
manın durumuna göre yaralanmanın şiddeti ve insi-
dansı da değişkenlik göstermektedir. Uzun kemik kı-
rıklarında damar yaralanması nadir iken, eklem
çıkıklarında ciddi damar yaralanmaları daha sık gö-
rülmektedir. Künt travmalarda özellikle antekübital
fossanın hemen altında ve üzerinde brakiyal arter ya-
ralanması ile karşılaşılmaktadır. Omuzun künt trav-
masına bağlı arter yaralanması oldukça nadir olmakla
birlikte görüldüğünde yaralanma oldukça ciddi bo-
yutlarda olabilmektedir. Omuz ekleminin hareket ka-
biliyeti nedeniyle barındırdığı damar ve sinir yapıları-
nın gerimi ve kopması olasıdır (Resim 2, 3). Omuz
bölgesinde meydana gelen yaralanmalarda suprakla-
viküler hematom gelişimi nedeniyle nabız veya kan
basıncı defisitleri görülebilmektedir. İyi bir kollateral
damar ağı sayesinde iskemi çok ciddi olmayabilir ancak
brakiyal pleksus hasarına bağlı distalde nörolojik defi-
sitler ortaya çıkabilir. Ayrıca, brakiyal pleksus yaralan-
masına yaklaşık %35 oranında damar yaralanmasının
da eşlik edebileceği akılda tutularak vasküler açıdan
olgular değerlendirilmelidir. Bu nedenlerle arteriyografi
önemli bir yer tutmaktadır ve değerlendirme suprak-
lavikuler bölgeden yapılabilmektedir. Üst ekstremitede
en sık görülen künt yaralanmalar el bileğinin supra-
kondiler kırıkları veya çıkıklarıdır. Suprakondiler kı-
rıkların %3’ünde ve açık çıkıkların %10’unda damar
yaralanması olduğu bildirilmektedir. Suprakondiler kı-
rıkta veya çıkıkta ortaya çıkan gerilim sebebiyle da-
marların tam kesisi veya intimanın ayrışması görüle-
bilmektedir. Palpasyon ile nabza bakılması veya dupleks
ultrasonografi ile kolaylıkla değerlendirme yapılabilir.
Ancak hastaların %10’unda eldeki kollateral dolaşım
sayesinde nabız alınabilmekte ve bu durum var olan
yaralanmayı saklayabilmektedir. Ciddi distal iskemi
halinde kırık ve çıkıklar acilen onarılmalıdır. Eklemin-
kemiğin onarımı sonrasında perfüzyon sağlanıyor an-
cak nabız alınamıyorsa arteriyografi yapılmalıdır. Bra-
kiyal arter yaralanmalarındaki majör morbidite sebebi
sinir yaralanmaları olup alt ekstremiteye göre iki kat
daha sık görülmektedir. Vasküler onarım ile ekstremi-
tenin canlılığı sağlanabilse de işlevsellik sinir yaralan-
masının durumuna bağlıdır.
5-7,12,15
İyatrojenik intraarteryel enjeksiyon
İntraarteryel enjeksiyona bağlı olarak üst ekstre-
mitenin akut iskemisi oldukça nadir görülen bir du-
rumdur. Ancak geliştiğinde de prognozu oldukça kötü
103
Üst Ekstremite Akut İskemileri ve Travmatik Damar Yaralanmaları
ve tedavi genelde başarısızlıkla sonuçlanmaktadır.
Uyuşturucu madde kullanıcılarında daha sık görül-
mektedir. Ani veya gecikmiş olarak gelişen dijital arter
trombozu, iskemi ve nekrozla sonuçlanmaktadır. Va-
zokonstrüksiyon, ilacın kristal formasyonu ile küçük
damarları tıkaması, direkt toksisite, intimal hasar, staz
ve tromboz gibi pek çok mekanizma ile oluşabilmek-
tedir. Enjekte edilen ilacın tipi ve doku hasarının mik-
tarı sonucun çeşitliliğine sebep olmaktadır. Tanı için
dupleks ultrason yeterlidir. Vazospazmı ve intimal ha-
sarı arttırabileceği için arteriyografi önerilmemektedir.
Doku kaybını azaltabilmek ve ilerlemeyi geciktirebil-
mek için antikoagülasyona başlanmalıdır. Litik tedavi,
özellikle hayvan modellerinde gösterildiği üzere eks-
travazasyonu arttırıp kompartman sendromuna sebep
olabileceği için önerilmemektedir. İntravenöz papave-
rin, prostoglandin E1 veya iloprost (PGI2) yararlı ola-
bilir. Yumuşak dokuda gelişebilecek enfeksiyonlara
karşı proflaktik antibiyotik kullanımı da önerilir.
5
Fizyopatoloji
Damar yaralanması kanama, tromboz ve bunu takip
eden iskemi, arteryel spazm, yalancı anevrizma gelişimi
ve arteriyovenöz fistül gibi değişik komplikasyonlarla
sonuçlanabilir. Daha çok penetran travmalar sonucu
basit cilt altı hematomundan hemorajik şoka kadar
değişen derecelerde kanama görülebilir. Kanamanın
varlığı hemen müdahale yapılması gerekliliğini ortaya
koyar. Penetran yaralanmalar çoğu kez kanama ve
tromboz; künt ve gerilme yaralanmaları ise intimal
yaprağın kıvrılması ve takiben tromboz gelişimi ile
sonuçlanabilir. Bazen başlangıçta intimal yaralanmaya
rağmen kan akımı devam edebilir ve zaman içinde
tam tıkanıklık gelişebilir. Hastaların belirli aralıklarla
distal perfüzyon ve diğer komplikasyonlar yönünden
değerlendirilmesi önemlidir. Travma sonrası iskemi,
intralüminal tromboz ve damarın kopması sonucu dis-
tal perfüzyonun olmayışına bağlıdır. İskeminin derecesi
yaralanan arterin lokalizasyonuna, tek arter olup ol-
madığına ve kollaterallerin durumuna göre farklılık
gösterebilir. Arterde başka patoloji yoksa spazm ken-
diliğinden geriler. Arteryel spazm saptandığında eşlik
eden gerçek bir arter yaralanması mutlak araştırılma-
lıdır. Bu nedenle klinik anlamda aksi ispatlanıncaya
kadar spazm tromboz olarak kabul edilir. Nadiren künt
travma, ama sıklıkla penetran arteriyel travma sonrası
oluşur. Kanın arter lümeninden çıkıp çevre dokular
arasında yayılması ve bir süre sonra pıhtılaşıp tam ola-
rak fibrozise gitmemesi sonucu lümenle bağlantılı ve
içinde kan dolaşımının olduğu bir kese gelişir. Yalancı
anevrizma akut durumlarda ekimoz ve pulsatil kitle
şeklinde kendini belli eder ve büyüyüp sonunda rüp-
türe olabilir. Özellikle akut durumlarda yalancı anev-
rizmanın hematomdan ayırt edilmesi güç olabilir. Hem
arter hem de veni hasarlayan penetran bir travma;
arter ile ven arasında direkt kan geçişinin olduğu ar-
teriyovenöz fistüle neden olabilir. Fistülün üzerine ba-
sılarak kapatılması Branham belirtisi olarak adlandı-
rılan nabız sayısında azalmaya neden olur. Daha büyük
fistüllerde kalp debisinde artışla karakterize hiperdi-
namik dolaşım tablosu, distalde iskemi belirtileri gö-
rülebilir.
4,5,8,9
Klinik
Travmatik yaralanmalar genellikle akut iskemi, ka-
nama ve psödoanevrizmalar ile kendisini göstermek-
tedir. Akut iskemi gelişen üst ekstremitedeki semptom
ve bulgular alt ekstremitede görülenlerle aynıdır ve
Pratt tarafından 6P olarak tanımlanmıştır: ağrı (pain),
solukluk (paleness), paralizi, parestezi, nabızsızlık (pul-
selessness) ve soğukluk (perishing cold) ya da bitkinlik
(prostration). Hasta, ekstremitesinde ani başlayan can-
sızlık ve hissizlik tarifler. Ağrının derecesi değişkenlik
gösterir. Semptomların şiddeti etkilenen seviye ve ani
gelişimine bağlıdır. Üst ekstremitede en sık etkilenen
damarlar aksiller ve brakiyal arterlerdir. Akut değişik-
likler sadece elde görülüyor ise etkilenen arterin dis-
talde olduğu veya ortada bir mikrovasküler fenomen
olduğu düşünülür (Resim 4, 5).
4,5
104
Prof. Dr. Uğur Bengisun, Uzm. Dr. Ömer Arda Çetinkaya
Resim 4. Tromboanjiitis obliterans sonucunda sekonder
Raynaud fenomeni bulunan hastanın sağ el 2. parmakta
solukluk, soğukluk ve ağrısı mevcuttu.
|