Travma Hastalarının Sınıflandırılması
Travma hastaları üç gruba ayrılabilir:
Evre 1:
Resussitasyona rağmen hemodinamik olarak
stabil olmayan hastalar direkt ameliyathaneye alı-
nırlar ve toraks veya batını öncelikle açmaya karar
vermek için FAST (Focused Assessment with So-
nography for Trauma) uygulanır.
Evre 2:
Nispeten stabil hastalardır ve muhtemelen cer-
rahi gerekecektir. Stabil olmayan pelvik fraktürlü
hastalara öncelikle eksternal ortopedik fiksasyon
uygulanır; eğer pelvik kanama devam ederse an-
jiografik değerlendirme gerekebilir. Bu hastalara
gerekli hemodinamik stabilizasyon yapıldıktan
sonra toraks ve batın BT’si çekilmelidir.
Evre 3:
Hemodinamik olarak stabil hastalardır ve BT
ile değerlendirilmelidir.
Hasta sınıflamasında Hemoperitoneumun
Önemi
US ve BT diagnostik peritoneal lavaja gerek kal-
maksızın hemoperitoneumu büyük doğruluk oranı ile
saptayabilir. Peritoneal sıvı visseral kanamayı gösterir
ancak hemostaz ihtiyacını gösteren güvenilir bir indi-
katör değildir. Nadirde olsa travma geçiren erişkin has-
talarda hemoperitoneum abdominal organ yaralanması
olmadan da görülebilir; benzer şekilde orta ağırlıkta
hepatosplenik yaralanmalarda hemoperitoneum gö-
rülmeyebilir. Hemoperitoneum miktarı ile splenik ya-
ralanma derecesi arasında bir korelasyon varken he-
patik yaralanma için genelde bu geçerli değildir.
153
Notlar
Acil başvurulardan hastaların yüksek düzeyde yararlanabilmesi için tanı ve tedavide radyolojinin doğru uygula-
nabilmesi önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle radyologlar kadar diğer branşlardaki klinisyenlerin de hızla
ilerleyen bu alanda oluşan yeni eğilim ve kavramlarla son gelişmeleri bilmeleri gerekmektedir. Bu bölümde
travmaya bağlı veya travmatik olmayan acil damar hastalıklarında görüntüleme ve girişimsel acil damar hasta-
lıklarında görüntüleme ve girişimsel radyolojik yöntemlerle tanı ve tedavide güncel uygulamalar anlatılacaktır.
Resim 1: Selektif süperior mezenterik arter anjiografisinde
jejunal dallardan birinde distal seviyede oluşmuş ekstra-
vazasyon izleniyor.
Prensipler:
1. Rezorbe olabilen materyel (gelfoam) ile geçici vas-
küler oklüzyon lokal trombus oluşumunu başlat-
makta yeterli olabilir. Geç damar rekanalizasyonu
sorun teşkil etmez.
2. Vazooklüzyon tam vasküler yaralanma yerinde ol-
malıdır, proksimal oklüzyonlar gereksiz doku kay-
bına yol açar.
3. Embolizasyonla minimal organ hasarı hedeflenme-
lidir.
4. Rekürren kanama stabil pıhtı oluşumu ile engelle-
nebilir.
Anjiografide öncelikle ilgili organı besleyen tüm
damarlar gösterilmelidir. Daha sonra kanayan arter
dalı mümkün olduğu kadar selektif olarak kateterize
edilmelidir; bu istenmeyen doku nekrozunu veya organ
fonksiyon amputasyonunu önleyecektir. Selektif kate-
terizasyon için genelde koaksial yöntemle ilerletilen
2-3F kateterler kullanılır. El enjeksiyonu ile selektif
DSA yapılarak kateter pozisyonu ve akım durumu
kontrol edilir.
Travmada vazo-oklüzyon için kullanılan temel ajan-
lar gelfoam, polivinil alkol partikülleri (PVA) ve sar-
mallar (coil) dır. Bunların seçimi uygulanacak yer, en-
dikasyon ve kullanıcı deneyimine bağlıdır.
Gelfoam geçici embolizasyon sağlamakta olup daha
Aktif Kanamanın Gösterilmesi
BT minimal dansite farklılıklarını gösterebildiğin-
den, kontrast madde ekstravazasyonu az miktarda da
olsa BT ile gösterilebilir. Aktif kanama (25- 370 HU,
ortalama 132) pıhtılaşmış kandan (40-70 HU) dansite
ölçümü ile ayrılabilir.
BT intraparenkimal kanamayı, psödoanevrizmayı,
A-V fistülü veya organ kapsülü dışındaki kontrast bi-
rikimini veya peritoneal sıvı içindeki kontrast dilüs-
yonunu veya hematom içindeki seviyelenmeyi göste-
rebilir. Seri BT incelemelerinde kontrast dilüsyonu,
peritoneal sıvıda seviyelenme ve hematom çapında ar-
tış aktif kanamanın bulgularıdır.
Anjiografi İndikasyonları
Hasta triajının klinik değerlendirme ve BT ile ya-
pıldığı günümüzde tanısal anjiografi torakoabdominal
yaralanmayı göstermede primer değerlendirme aracı
değildir. Ancak vasküler yaralanması ya da kanaması
olan hastalarda yaralanmayı açığa çıkarmada veya
doğrulamada kullanılabilir. Selektif anjiografi belirgin
olmayan kanamaları ortaya koyabilir ve embolizasyon
veya cerrahiye yönlendirmede yardımcı olabilir. (Re-
sim 1)
Arteryel Hemostatik Embolizasyon Teknikleri
Hemostatik endovasküler embolizasyonda hemos-
taz vasokonstriksiyon veya vasküler yaralanma yerinde
pıhtı formasyonu ile sağlanabilir.
154
Prof. Dr. Bülent Acunaş, Doç. Dr. Koray Güven
Kontrast madde extravazasyonu
Arteryel ani kesinti
Mural düzensizlik veya flep
Laserasyon
Tromboz
Disseksiyon
İntraparenkimal kontrast madde stazı
Arteryel veya venöz akımda stagnasyon
Diffüz vasokonstriksiyon
Psödo-anevrizma
A-V fistül
İntraparenkimal avasküler zonlar
Organ deplasmanı, organ konturunda kesinti
Tablo 1. Vasküler veya parenkim hasarında anjiografik
bulgular
Resim 2: a. Sol internal iliak arter posterior trunkus da-
lında oluşmuş travmatik yaralanma ve ekstravazasyon
izleniyor. b.Gelfoam ile embolizasyon sonrası ekstrava-
zasyon izlenmiyor, diğer dallar ise korunmuş olarak gö-
rülüyor.
Resim 3: a. Splenik arterde araç içi trafik kazası nedeniyle
oluşmuş bütünlük kaybı ve ekstravazasyon mevcut.
b.Mikrokateter ile rüptür distalindeki sağlam splenik arter
segmentine geçildikten sonra, mikrosarmallar (coil) ile
ilgili tüm segmenti içine alacak şekilde yapılan emboli-
zasyon sonrası kanamanın durdurulduğu görülüyor.
olmadığı arter rüptürlerinde ve psödoanevrizmalarda
sandviç tekniği (lezyonun distali ve proksimali sarmalla
tıkanır) uygulanır. Travmatik psödoanevrizmaların du-
varları çok frajil olduğundan rüptüre yol açmamak
için anevrizma içine sarmal yerleştirilmez (Resim 3a,
3b).
PVA absorbe olmayan, kalıcı embolik bir ajandır;
çapları 50-1200 mikron arasında değişir. Hemoptzide,
alt GİS ve pelvik kanamalarda tercih edilebilecek bir
ajandır.
Bunun dışında, stent-greler psödoanevrizma, akut
rüptür ve intimal disseksiyon tedavisinde; örtüsüz
stentler ise geniş boyunlu anevrizmaların sarmalla te-
davisinde yardımcı olarak kullanılır.
çok küçük arterlerin tek veya multipl yaralanmalarında
ya da daha distal oklüzyon gerekli olduğunda kullanı-
labilir. Gelfoam embolizasyonundan sonra rekanali-
zasyon zamanı genellikle 3 haa ile 4 ay arasında de-
ğişir. (Resim 2a, 2b).
Sarmallar çelik veya platinyumdan yapılır; bir kıs-
mının üzerinde trombojeniteyi artıracak materyel bu-
lunur, çapları 2-15 mm arasındadır. Devamlı akımın
155
Travmatik ve Travmatik Olmayan Acil Damar Hastalıklarında Görüntüleme ve Girişimsel Radyoloji
Organ spesifik embolizasyon
KARACİĞER
Karaciğer en sık yaralanan abdominal organdır ve
abdominal travma nedeniyle ölümün en sık nedenidir
(Resim 4a, 4b)
Karaciğer Yaralanmasında BT Bulguları
1. Laserasyon. Basit lineer, dallanan hipodens alanlar
olarak görülür; sağ lobda daha sıktır.
2. Periportal hipodansitenin olması. Bazen yaralan-
manın tek bulgusu olabilir.
3. Parenkimal hematom. Kontrastsız incelemede hi-
perdens, kontrast sonrası hipodens görülür.
4. Subkapsüler hematom. Lens şeklinde, sağ lob an-
teriorunda görülür.
Resim 4: a.Batın yaralanması sonrası oluşan karaciğer
parenkiminde hematom alanı hipodens olrak izlenirken,
bu alanın santralinde psödoanevrizmaya ait görünüm
mevcut. b.Aynı psödoanevrizmanın DSA görüntüsü iz-
leniyor.
Tablo 2. Karaciğer Yaralanmalarında AAST Evrelendir-
mesi
5. İnfarkt
6. Aktif hemoraji
7. Hemoperitoneum. Pıhtılaşma kanama kaynağına
en yakın yerden başladığı için burası daha yüksek
dansiteye sahiptir. Buna “sentinel” (nöbetçi) pıhtı
işareti denir.
Hepatik Arter Embolizasyon İndikasyonları
1. Devam eden kanama veya resussitasyona sınırlı ce-
vap verme, BT’de kontrast madde ekstravazasyonu
veya intraparenkimal kanama görülmesi.
2. Primer cerrahi hemostazdan sonra devam eden ka-
nama.
3. Başarılı embolizasyondan sonra tekrar kanayan has-
talar.
Stabil hastalarda yüksek evreli karaciğer yaralan-
maları embolizasyon ile başarılı şekilde tedavi edilebilir.
Embolizasyonda mümkün olduğunca selektif olmak
gerekir. Sistik arter korunmazsa kolesistit, safra kesesi
nekrozu oluşabilir; yeteri kadar selektif çalışılmazsa
156
Prof. Dr. Bülent Acunaş, Doç. Dr. Koray Güven
EVRE
BULGULAR
1
Subkapsüler hematom < %10,
Laserasyon: kapsüler yırtılma < 1 cm
parenkimal
derinlik
2
Subkapsüler hematom % 10-50,
Laserasyon: 1-3 cm parenkimal
derinlik <10 cm uzunlukta,
İntraparenkimal hematom < 10 cm
çapında
3
Subkapsüler hematom > %50,
Laserasyon > 3 cm parenkimal
derinlik, İntraparenkimal hematom >
10 cm
4
Laserasyon: Hepatik lobun %25-75’i /
1-3 segment
5
Laserasyon>%75 Vasküler:
Jukstahepatik venöz yaralanma
(intrahepatik VK/ santral major
hepatik venler)
6
Vasküler: Hepatik avülsiyon
3. Büyük hemoperitoneum
4. Yüksek evreli yaralanma (Evre III–V)
Embolizasyonun splenik arter proksimalinden mi
distalinden mi yapılması gerektiği tartışmalıdır. Prok-
simal embolizasyonda genellikle sarmallar kullanılır
ve sarmallar dorsal pankreatik arterin distaline yer-
leştirilir. Proksimal splenik arter embolizasyonu per-
füzyon basıncını düşürürken, gastrica brevisler, gas-
troepiploik arter ve pankreatik dallardan gelen
kollateraller yoluyla kan akımının devamı sonucunda
infarktlarönlenmiş olur. Bu teknik özellikle multipl ka-
nayan damarların olduğu diffüz dalak yaralanmasında
veya distal embolizasyonun zor ya da zaman alıcı ol-
duğu durumlarda uygulanır. Dezavantajı tekrar ka-
nama olduğunda embolizasyon tekrarı mümkün ola-
mayacaktır. Distal embolizasyonda PVA veya gelfoam
kullanılmaktadır. Bu teknik özellikle fokal kanama du-
rumlarında uygundur ve mikrokateterle mümkün ol-
duğu kadar distal embolizasyon yapmak gerekmektedir.
Distal embolizasyonda infarkt gelişme şansı fazladır;
bununla birlikte, bu infarktların çoğu klinik olarak ses-
siz seyreder (Resim 5a,b,c). Ancak massif infarkta ne-
den olabileceğinden gastrika brevislerin distalindeki
ana splenik arter embolize edilmemelidir. Hedef dışı
organ embolizasyonu, splenik infarkt ve abse ve splenik
arter disseksiyonu komplikasyonlar arasında sayılabilir.
Embolizasyondan sonra dalakta hava görülmesi en-
feksiyon için spesifik bir bulgu değildir; klinik bulgu
yoksa drenaj indikasyonu yoktur.
BÖBREK
BT renal yaralanmanın değerlendirilmesinde seçi-
lecek modalitedir. Erken faz görüntüleme vasküler ha-
sar; nefrografik faz ise parenkim hasarının değerlen-
dirilmesini sağlar. Eksresyon fazı da değerlendirilmeye
katılmalıdır; böylelikle toplayıcı sistemin bütünlüğünün
korunup korunmadığı ortaya konabilir.
Renal kontüzyonlarçoğu olguda konservatif olarak
kollaterallerle kanama devam edebilir. Ancak geniş
subkapsüler kanama kapsülü parçaladığında yırtılmış
kapsüler damarları tıkamak için gelfoam veya PVA ile
daha proksimal embolizasyon gerekebilir.
Yaralanmayı maskeleyen spazm, damar çapından
daha küçük sarmal kullanımı, kısmi trombüs, kollate-
rallerden gelen geri kanama, rekanalizasyon, psödoa-
nevrizma gelişimi ve venöz kanama embolizasyonda
geç dönem başarısızlık nedenleri arasındadır. Travma-
tik hemobili yaralanmadan 4-6 haa sonra ortaya çıkar;
üst veya alt GİS kanama, ağrı ve sarılıksemptomlardır,
tedavi embolizasyondur. Yüksek evreli yaralanma son-
rası karaciğer absesi, enfekte hematom ve enfekte bi-
loma sıklıkla görülür, tedavisi perkütan drenajdır.
DALAK
Dalak karaciğerden sonra abdominal travmada en
sık yaralanan ikinci organdır. Dalak yaralanmasında
geleneksel tedevi cerrahi idi. Ancak post-splenektomi
sepsisinin fatal olabilmesi nedeniyle günümüzde trend
non-operatif tedaviye dönmüştür. Non-operatif tedavi
gözlemi veya embolizasyonu içerir.
Dalak Yaralanmasında BT Bulguları
1. Subkapsüler hematom. Dalağın lateral kenarında
lens şeklinde hipodens alan olarak görülür.
2. Parenkimal yaralanma. Kenarları düzensiz, lineer
veya dallanmış şekilde heterojen parenkim.
3. Parçalanmış (shattered) dalak. Dalak parçalarının
komple ayrışması söz konusudur.
4. Kontrast madde extravazasyonu.
5. Psödo-anevrizma
6. A-V fistül
7. Hemoperitoneum. Kapsül yaralanmasına eşlik eder.
Splenik Arter Embolizasyon İndikasyonları
1. Aktif kontrast madde extravazasyonu
2. Psödo-anevrizma veya A-V fistül
157
Travmatik ve Travmatik Olmayan Acil Damar Hastalıklarında Görüntüleme ve Girişimsel Radyoloji
EVRE
I
II
III
IV
V
Hematom
<%10
%10-50
>%50
>5cm
Laserasyon
<1cm
1-3cm
>3cm>
%25 devaskülarizasyon
Tamamen parçalanmış
dalak
Vasküler
Hiler vasküler yaralanma,
Yaralanma
devasküler dalak
Tablo 3. Dalak Yaralanmasında AAST Evrelendirmesi
tedavi edilir; ancak vasküler pedikül yaralanması varsa
renal fonksiyonu korumak için travmayı takip eden
ilk saatlerde cerrahi uygulanmalıdır. BT’de böbrek
içinde veya çevresinde kontrast madde extravazasyonu
ve/veya genişleyen retroperitoneal hematom varsa an-
jiografi ve embolizasyon indikasyonu ortaya çıkar.
Ciddi yaralanmalarda cerrahi girişim Gerota fasyasının
bütünlüğünü bozarak perinefritik hematomun tam-
ponat etkisini ortadan kaldırır; kanama hızla kontrol
altına alınamazsa, girişim genellikle nefrektomi ile so-
nuçlanır. Bu nedenle, embolizasyonun öncelikle de-
nenmesi önerilir (Resim 6 a,b,c).
Aortografide kontralateral böbrek damarı varsa ak-
sesuar dallar değerlendirilir. Kanama alanı veya alanları
saptandıktan sonra mümkün olduğu kadar süper-se-
lektif girilerek embolizasyon gerçekleştirilir. Renal ar-
terler gerçek terminal arterler olup distalde kollateraller
çok azdır. Bu nedenle, kanama tekrarı beklenmez ancak
embolizasyon distaldeki parenkimin infarktına ve
fonksiyon kaybına neden olur. Embolizasyonda gel-
foam, sarmal veya NBCA (glue) kullanılabilir.
Eğer total nefrektomiyi gerektirecek kadar fazla da-
mar kanıyorsa, renal arterin tümden kapatılması bir
alternatiir; hasta stabilize olduktan sonra nefrektomi
yapılabilir.
Resim 5: a. Trafik kazası sonrasında oluşmuş, dalak hilu-
suna yakın yerleşimli yüksek akımlı A-V fistül izleniyor. b.
Yüksek akım nedeniyle splenik arterden gelen akım hızla
splenik vene geçiş gösteriyor. Bu nedenle splenik vende
anevrizmatik genişleme görülürken, dalak parenkim per-
füzyonu yok denecek kadar azalmış. c.Coil embolizas-
yonu tam olarak A-V fistül seviyesinde gerçekleştirilmiş.
Embolizasyon sonrasında A-V fistül ortadan kaldırılmış,
dalak perfüzyonu restore edilmiş olarak izleniyor.
158
Prof. Dr. Bülent Acunaş, Doç. Dr. Koray Güven
Evre I
Kontüzyon: Hematüri
Hematom: Subkapsüler
(genişlemeyen)
Evre II
Hematom: Perirenal
Laserasyon: Parenkimal derinlik<1
cm, üriner extravazasyon yok
Evre III Laserasyon: Parenkimal derinlik>1cm,
üriner extravazasyon yok
Evre IV
Laserasyon: Renal korteks, medulla ve
toplayıcı sistem boyunca uzanan
Vasküler: Hemoraji ile birlikte ana
renal arter ve ven hasarı
Evre V Laserasyon: Tamamen parçalanmış
böbrek
Vasküler: Böbreği devaskülarize eden
renal hiler avulsiyon
Tablo 4. Böbrek Yaralanmalarında AAST değerlendirmesi
Embolizasyon komplikasyonları arasında sepsis,
üriner fistül ve renal infarkt sayılabilir.
Retroperitoneal yaralanma
Posttravmatik retroperitoneal kanama anjiografik
olarak araştırılmalı ve tedavi edilmelidir. Genellikle bir
veya daha fazla lomber arter kanar; dev psödoanev-
rizmalar bulunabilir (Resim 7 a,b,c). Ayrıca interkostal,
inferior frenik, adrenal ve pankreatikoduodenal arter
yaralanması da retroperitoneal kanamaya neden ola-
bilir. Retroperitoneal kanama miktarı artış gösterirse,
bu arterler selektif olarak kateterize edilmelidir. Tora-
kolomber bölgede lomber veya interkostal arter em-
bolize ederken anterior spinal arterin (ASA) çıkış se-
viyesine çok dikkat etmek gerekir; ASA saptanırsa
distal embolizasyon ve büyük partikül kullanımı öne-
rilir. Kanayan bir lomber arterin komşuluğundaki nor-
mal lomber arterlerinde embolizasyonu kolaterallerle
oluşacak tekrar kanamayı engelleyecektir.
Pelvik yaralanma
Posttravmatik pelvik kanama arteryel, venöz veya
ossöz orijinli olabilir. İnstabil pelvik kemik kırıklarında
öncelikle ortopedik fiksasyon daha sonra embolizasyon
yapılmalıdır (Resim 8a,b).
Retroperitoneal kanamada olduğu gibi hemostazı
sağlamak için cerrahi girişim önerilmez; gerek cerrahi
gerek ürolojik girişimler anjiografik girişim sonrasına
ertelenmelidir.
Posttravmatik pelvik kanamaya sıklık sırasına göre
süperior gluteal, internal pudental, lateral sakral, ilio-
lomber, obturator, mesane ve inferior gluteal arter ya-
ralanması neden olur. Kontralateral girişle bu arterler
selektif olarak kateterize edilir; embolizasyonda sar-
mallar ve gelfoam kullanılır (Resim 9 a,b,c).
Embolizasyonun komplikasyonları arasında pelvik
viseral nekroz, fistülizasyon, impotans, hedef dışı damar
embolizasyonu sayılabilir.
Major vasküler travma
Aorta ve major dallarının travmatik yaralanması
hayatı tehdit eden bir durumdur. Hastanın prognozunu
travma ile tedaviye başlama arasındaki zaman belirler.
Kontrastlı BT inceleme ilk başvurulacak tanı yönte-
midir.
Resim 6: a. Sol retroperitoneal alanda ve perirenal me-
safede yüksekten düşme sonrasında oluşmuş hematom
mevcut. b. Sol selektif renal arter enjeksiyonunda böbrek
üst polü düzeyinde ekstravazasyon saptanmış. c. Gel-
foam ile embolizasyon sonrasında kanama görülmüyor,
geri kalan böbrek parenkiminin perfüzyonu korunmuş
olarak izleniyor.
159
Travmatik ve Travmatik Olmayan Acil Damar Hastalıklarında Görüntüleme ve Girişimsel Radyoloji
160
Prof. Dr. Bülent Acunaş, Doç. Dr. Koray Güven
Resim 7: a. Bıçaklanma sonrası solda retroperitoneal ve
perirenal alanda oluşmuş hematom, sol böbrek paren-
kiminde yaralanma ve toplayıcı sistem içerisindeki plastik
stent izleniyor. b,c. Posteriorda bıçak giriş yerinde kana-
mayı durdurmak için yerleştirilmiş tamponlar, psoas kası
içinde retroperitoneal alanda hematom ve sol paraver-
tebral alanda dev psödoanvrizma izleniyor.
Resim 8: a. Yüksekten düşme sonrasında oluşmuş pelvik
multipl fraktür ve bunları sabitlemek için kullanılmış eks-
ternal fiksatörler izleniyor. Solda pudental arter distalinde
ekstravazasyon izleniyor. b. Gelfoam embolizasyonu son-
rası kanama durdurulmuş
Aortanın tam travmatik perforasyonunda hasta ge-
nellikle kaybedilir; bununla birlikte, mediastene ve ret-
roperitona kanama ile birlikte olan küçük perforas-
yonlarda hasta uzun süre hemodinamik olarak stabil
kalabilir.
Kompleks güçlerin dağılımında ve yönünde çok
değişkenlik görüleceğinden künt bir travmanın neden
olabileceği yaralanma sonuçlarını penetran bir travma
ile karşılaştırıldığında önceden belirlemek zordur.
161
Travmatik ve Travmatik Olmayan Acil Damar Hastalıklarında Görüntüleme ve Girişimsel Radyoloji
Resim 9: a. Maske koyulmadan elde edilen DSA incele-
mesinde pelvik bölgede saçmalara ait pekçok sayıda kur-
şun çekirdeği izleniyor. b. İnternal iliak arter posterior
trunkusu seviyesinde vasküler yaralanma ve ekstrava-
zasyon izleniyor. c. Embolizasyon sonrası kanama dur-
durulmuş.
Vasküler yaralanma sonucu aşağıdakiler gelişebilir:
1.
Kanama
a. Travmatik transeksiyon
b. Perforan yaralanma
c. Psödoanevrizma rüptürü, disseksiyon
2.
Tromboz
a. Travmatik damar yaralanması
b. Hiperkoagulabilite sendromu
3.
Embolizasyon
a. Yabancı cisim embolizasyonu
b. Organ damarına veya periferik bir artere
embolizasyon
c. Pulmoner arter embolizasyonu
4.
Malperfüzyon sendromu
a. Travmatik kompresyon veya spazm
b. Damar avülsiyonu
c. Tromboz
d. Disseksiyonda statik veya dinamik gerçek
lumen kompresyonu
Brakiosefalik trunkus, subklavian ve
aksiller arter yaralanması
En sık yaralanma nedeni penetran travmalardır.
Periferik nabız varlığı proksimal bir damar yaralan-
masını ekarte ettirmez; bu hastalara BT anjiografi yap-
mak gerekir.
Bu bölgenin cerrahi eksplorasyonu güç olduğundan
seçilmiş olgularda endovasküler gre-stent yerleştirme
alternatif tedavi seçeneğidir (Resim 10a,b).
Karotis ve vertebral arter
yaralanması
Künt travma sonrasında karotis ve vertebral arter
yaralanması tahmin edildiğinden daha sık görülür.
Vertebral arter yaralanması servikal vertebra kırıkla-
rında sıklıkla görülür.
Bu arterlerde künt travma sonrası gelişecek olası
bir disseksiyonun tanısı için öncelikle Doppler US ya-
pılmalıdır; bununla birlikte disseksiyon MR ve MRA
ile verifiye edilmelidir. Serebrovasküler yaralanmalarda
DSA halen altın standarttır.
Resim 10: a. Sol subklavian arterde bıçaklanma sonrası oluşmuş psödoanevrizma ve A-V fistül izleniyor. b. Aynı düzeye
endovasküler olarak stent-graft yerleştirildikten sonra akım normale döndürülmüş
Resim 11: a. Sağ CCA’da
travma sonrası oluşmuş
ekstravasyon izleniyor. b.
Bu seviyeye stent-graft ile
tedavi uygulanmış.
162
Prof. Dr. Bülent Acunaş, Doç. Dr. Koray Güven
Evre I-II’de hasta uygun medikal tedavi ile takip
edilir ancak bu hastalarda ileri dönemde psödoanev-
rizma gelişebilir; böyle bir durumda stent yerleştirme
tercih edilecek tedavi yöntemi olacaktır (Resim 11a,b).
1>1cm>10> Dostları ilə paylaş: |