Darabe meselen : örnek verdi, isnad etti



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə64/100
tarix24.05.2020
ölçüsü1,08 Mb.
#31493
1   ...   60   61   62   63   64   65   66   67   ...   100
Arab Azer1


resûlen

: bir resûl, elçi, mürşid

resûli

: resûl

resûli allâhi

: Allah'ın Resûlü

resûli-hî

: onun resûlü, kendi resûlü

resûlin

: resûl, elçi

resûlu allâhi

: Allah'ın Resûl'ü

resûlu-hâ

: onun (kendi) resûlü

resûlu-hu

: 'nun resûlü

resûlun

: resûl, elçi

resulu-nâ

: doğarken

retkan

: bitişik

revâkide

: yürümeyen, hareketsiz, sabit duran

revâsiye

: sabit ve yüksek dağlar

revhun

: rahat, ferah, sevinç

reybe

: şüphe, belirsizlik, ansızın olabilecek olan

rezaka-hum

: onlara rızık verdi

rezaka-kum allâhu

: Allah'ın sizi rızıklandırdığı

rezaknâ-hum

: onları rızıklandırdık

rezaknâ-kum

: size rızık verdik, rızıklandırdık

riâe

: riya, gösteriş

riayeti-hâ

: riayet

rıbbiyyûne

: rabbiyyun, kendini Allah'a adayanlar

ricâlen

: erkekler, adamlar, rical

ricâlun

: erkekler

ricâlun

: adamlar

riczen

: azap

riczen

: korkunç azap, habis azap (taun

riczin

: ricz, pis, iğrenç, çirkin, azap

rid'en

: yardım, destek

rıdvane

: rıza

rıdvâne allâhi

: Allah'ın rızası

rıdvâne-hu

: onun rızası

rîha yûsufe

: Yusuf'un kokusu (esintisi, rüzgârı, rayihası)

rîhan

: rüzgâr (kasırga)

rîhin

: kavurucu, dondurucu bir rüzgâr

rıhlete

: yolculuk, göçler

rîhun

: bir rüzgâr

rîın

: tepe

rikâbin

: binek olarak kullanılan develer

risâlâti allâhi

: Allah'ın risaleti

rızka-hâ

: onun rızkı

rizka-hu

: onun rızkı, rızkını

rizka-kum

: sizin rızkınız

rızkan

: bir rızık: rızık olarak

rızkan hasenen

: güzel bir rızık

rızkı-him

: onların rızıklarını

rızku-hâ

: onun rızkı

rızku-hu

: onun rızkı

rızku-hum

: onların rızıkları

rızku-hunne

: onların rızıkları

rızku-kum

: sizin rızkınız

rizkun

: bir rızık

rızku-nâ

: bizim rızkımız

rubemâ

: ihtimal ki

ru'ben

: korku ile (korkarak)

ruccet(i)

: sarsıldı

ruci'tu

: döndürüldüm

rucûmen

: taşlar

ruddet

: iade edildi, geri verildi

ruddû

: döndürülürdüler, çağırılırdılar

ruddû-hâ

: onu döndürün, geri getirin

ruddû-hu

: onu arz edin, götürün

rufiat

: yükseltilmiş

ruhâen

: yumuşak, hafif

rûhan

: ruh

rûha-nâ

: ruhumuz

ruhmen

: merhamet (açısından)

rûhu el kudusi

: Ruh'ûl Kudüs

rukâmen

: küme küme, küme hali

rukbânen

: binekte iken

ruşde-hu

: onun rüşdü (onun irşad yetkisi)

ruşden

: rüşde ulaşma

ruşden

: rüşt, yeterlilik, olgunluk

rusule-hu

: onun resûlleri, kendi resûlleri

rusulen

: resûller, elçiler

rusule-nâ

: bizim resûllerimiz

rusûlu

: resûller, elçiler

rusulu-hum

: onların resûlleri

rusulu-kum

: sizin resûlleriniz

rusulun

: resûller, elçiler

rusûlu-nâ

: bizim resûllerimiz

rutaben

: taze

ruûse-hum

: onların başları, başlarını

ruûsi-hum

: onların başları

ruûsu

: ana mallar, ana para

ruveyden

: biraz

ru'yâ-ke

: senin rüyan

ru'yâye

: benim rüyam

ruzık-nâ

: biz rızıklandırıldık

ruzikû

: rızıklandırılırlar

saaden

: çok şiddetli, meşakkatli

şâallâhu (şâe allâhu)

: Allah diledi

sâaten

: bir saat

sâatin

: bir saat

sabâhu

: sabah

sabbârin

: çok sabreden: sabredenler

sabbe

: çarptı, salladı, indirdi, kırbaçladı

sabbeha-hum

: onlara bir sabah vakti ..... oldu

sabben

: akıtarak

sabebnâ

: akıttık

sabere

: sabretti

sabertum

: sabrettiniz

saberû

: sabrın sahipleridir

saberû

: sabrettiler

saberû

: sabrettiler, sabrın sahibi oldular

sâbigâtin

: bedeni örten uzun, geniş zırh

sâbikîne

: geçenler (kurtulanlar)

sâbikun

: hayırlarda yarışanlar, öne geçenler

sâbikun

: öne geçen

sâbikûne

: öne geçenlerdir

sâbiren

: sabreden (sabırlı olan)

sâbiren

: sabırlı

sâbitun

: sabit

sabiyyen

: sabi, bebek

sabren

: sabırlı olarak, sabırlı olma

sabrun

: sabır

sabrun cemîlun

: güzel (bir) sabırdır

sâciden

: secde eden

sâcidîne

: secde edenler, secde ederek

sâd

: Sad

sadaka allâhu

: Allah doğruyu söyledi

sadaka-kumu allâhu

: Allah size sadık kaldı

sadaka-nâ

: bize sadık oldu, bizim için yerine getirdi

sadakaten

: sadaka

sadakâti-kum

: sadakalarınızı

sadakâtin

: sadaka

sadaknâ-hum

: onlara sadık kaldık

sadakte

: doğru söyledin

sadakû

: sadık oldular, doğru söylediler

sadakû

: sadık kaldılar

saddaka

: doğruladı, yerine getirdi

saddakte

: sen sadık kaldın

sadde

: yüz çevirdi

sadde-hum

: onları men etti, alıkoydu

sadde-hum

: onları alıkoydu

saddû an

: men ettiler

sadednâ-kum

: biz sizi engelledik, mani olduk

saded-tum

: men ettiniz, saptınız, yüz çevirdiniz

sadekûllâhe

: Allah'a sadakat gösterdi, sadık oldu

sâdete-nâ

: sâdatlarımız, dînde ileri gelenlerimiz

sadîdin

: irin, kanla karışık mayi (sıvı)

sâdıka

: doğru olan, sadık olan

sâdikan

: sadık, doğru söyleyen

sadikîne

: sadıklar, doğru söyleyenler

sâdıkîne

: sadık(lar), yeminlerine, sözlerine sadık olanlar, doğru söyleyenler

sâdisu-hum

: onların altıncısı

sadran

: göğüs

sadre-hu

: onun göğsü

sadre-ke

: senin göğsün, göğsün

sadr-î

: benim göğsüm

sadru-ke

: senin göğsün

sadukâti-hinne

: onların mehirlerini

sâe

: kötü oldu, kötü yaptı: (ne) kötü

şâe allâhu

: Allah diledi

sâet

: kötü: kötü oldu

saffan

: saf saf olarak

sâffâtin

: saf saf, saflar halinde

saffen

: saf saf, sıra halinde

saffen

: saf saf, sırayla

saffen

: saflar halinde, saf bağlayarak

saffen

: saflar halinde, saf bağlayarak

saffen saffen

: saflar halinde, saf saf

sâfile-hâ

: onu en alçak (yaptı)

sâfile-hâ
(ceale âliye-hâ sâfile-hâ)

: onu en alçak
: (onun altını üstüne getirdi)

safsafen

: boş, dümdüz

safvânin

: sert kaya

sagat

: meyletti, kaydı

sagîran

: küçük

sagîran

: küçük

sagîren

: küçük iken

sagîreten

: küçük

sagîrin

: küçük

sâgırûne

: küçük düşenler, hor görülenler

sâheme

: kur'aya katıldı, kur'a çekti.

sahhara

: musahhar (emre amade) kıldı

sahhara-hâ

: onu emre amade kıldı, onu musallat etti

sahhare

: musahhar kıldı, emre amade kıldı

sahharnâ

: biz musahhar kıldık, emre amade kıldık

sahharnâ

: musahhar kıldık, emre amade kıldık

sahharnâ-hâ

: onu musahhar kıldık, ona boyun eğdirdik

sâhibe-hum

: arkadaşlarını

sâhibeten

: bir sahibe, eş

sâhıbi

: sahibi

sâhıbi-hi

: onun arkadaşı

sâhib-kum

: sizin arkadaşınız

sâhıbu-hu

: onun arkadaşı

sâhıbu-kum

: sizin sahibiniz, arkadaşınız

şâhiden

: şahit olarak

şâhidîne

: şahitler, şahit olanlar

şâhidun

: şahittir

şâhidun

: bir şahit

şâhidûne

: şahit oldular

sâhirun

: büyücü, sihirbaz

sâhırun

: sihir yapan, sihirbaz, büyücü


Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   60   61   62   63   64   65   66   67   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin