Ayakları üzerine dikkatli yavaş yatma ve zorlanarak kalkma vardır
İkinci devre
Göğüs üstü yatma
Bilinç yarı yarıya kaybolmuştur.
Başını böğrüne dayayarak yatar
Ayağa kalkamaz
Bacaklar, vücut soğumuştur, beden ısısı düşmüştür
Nabız hızlı ve yüzlektir
Rumen şişkin ve atoniktir. Rumen durur
İşeme ve dışkılama durur
Üçüncü devre
Yan pozisyonda yatar
Vücut soğur
Kalp atımları hızlıdır zor hissedilir
Karın şişmiştir
Tanı
Akut diffuz peritonitis
Akut mastitis, septik metritis
Güç doğumlara bağlı sinir ezilmeleri, kas yırtılmaları
Üç gün hastalığı( efemeral fever)
Botulismus
Karaciğer yağlanması
Tedavi
% 24 Ca, % 3.5-5 Mg, ve dextroz içeren serumlar (ort 500 ml)
İlk uygulama damariçi
Bu yoğunlukta ca enj. Hipokalsemi dışındaki durumlarda kalbe zarar verir
Kalp sürekli kontrol edilmelidir
Koruma
Doğumdan önce Vit D enj yapılmalı
Son iki ay kuruya çıkarılmalı
Doğum sonrası bu hastalık yönünden dikkatli olunmalı
K E T O Z I S
Doğum sonrası laktasyona giren yüksek süt verimli hayvanlarda
Süt veriminin en yüksek olduğu yaşlardaki ineklerde görülür.
Ilk doğumunu yapan ineklerde sık görülmez.
Doğumu izleyen birkaç gün ila 6-7. haftalar arasında görülebilmesine rağmen en fazla 6. haftada görüldüğü bildirilmektedir.
Belirli oranlarda keton cisimciği oluşumu ruminantlarda normal bir durumdur.
Ketozisli hayvanlarda bu durum aşırı düzeyde şekillenmiştir.Vücutta biriken keton cisimciklerinin miktarına ve klinik semptomların oluşup oluşmamasına göre
klinik ve
subklinik ketozisten bahsedilebilir.
Hem merada hem de ahırda beslenen ineklerde ketozis görülebilir.
nedenleri
Ketozis modern yetiştiriciliğin bir hastalığıdır.
Süt sığırları genetik olarak yüksek verimli hayvanlar arasından seçildiğinden süt verimi için harcanan enerji yüksek olmakta, alınan enerji bu kaybı karşılayamazsa hastalık oluşmaktadır
( Negatif enerji dengesi ).
Süt verimi doğum sonrası yaklaşık olarak 4. haftada doruğa ulaşmakta fakat kuru madde esasına dayalı besin alımı 7-8. haftaya kadar maksimum seviyeye çıkamamaktadır
Bu nedenle aradaki sürede hayvan sürekli vücudundan besin kaybetmektedir
. Protein ve yağ depolarından salınan amino asit ve trigliseritler glukoz sentezinde kullanılır.
Verilen yemlerdeki karbonhidrat miktarının azlığı
Rasyonun ketojenik özellikli gıdalardan oluşması ( Silaj yemleri laktik ve butirik asitten zengin bir gıda olması nedeniyle ketojenik özellik gösterir. )
Yağlı tohum küspeleri ve protein miktarı yüksek sellüloz miktarı düşük olan lipojenik özellikteki yemlerin fazla verilmesi
Süt ineklerinde klinik ketozis süt yapımı için gerekli glukozun diyet ve yağ mobilizasyonundan sağlanamaması durumunda görülür.
Süt ineklerinin normal glukoz ihtiyaçları ileri gebelikte % 30, laktasyonun başlaması ile % 75 oranında artar
KLINIK BULGULAR
Klinik ketozis birkaç gün içinde iştahın kaybolması ve süt veriminin azalması şeklinde ortaya çıkar.
Hayvan başlangıçta sadece kuru ot yemeyi tercih ederken, ilerleyen zamanda tamamen iştahsızlaşır.
Dışkı kuru ve üzeri muhatlıdır.Hareket etmek istemez.
Karında özellikle karaciğer bölgesinde hafif-orta dereceli bir ağrı vardır.
Rumen hareketleri azalmıştır, pika görülebilir.
Nefes ve sütte aseton kokusu algılanır.
Sütün miktarı çok azalmış, kıvamı ise artmıştır, pişirildiğinde pıhtılaşır.
Beden ısısı, nabız ve solunum sayıları normal sınırlar içindedir. Bunlara ilaveten sinirsel belirti olarak böğürme, baş sallama, gözlerde dönme, ayakları yere vurma, kendi etrafında dönme, aşırı yalanma belirtileri ve salya akışı görülebilir.
Aşırı duyarlılık, titreme ve tetani şekillenebilir.
Insanlara ve cansız materyale karşı sinirli hareketler gösterir.
Sinirsel belirtiler 1-2 saatlik sürelerde 8-10 saat ara ile ortaya çıkabilmektedir.
Kan şekeri 20-40 mg/dl. ye kadar düşebilir.
Total kan keton miktarı 30 mg/dl nin üzerine çıkmıştır.
Total idrar keton miktarı 84 mg/dl
total süt keton miktarı ise 10 mg/dl nin üzerindedir.
EPIDEMIYOLOJI :
Ketozisin görülme sıklığı bakım ve beslenme şartlarına bağlı olarak bölgeden bölgeye değişmektedir.
En sık olarak doğum sonrası 6. haftada görülmektedir. Genetik eğilim ve ırklar arasında farklılık mevcuttur.
En fazla 5. ve 6. laktasyonunda olan ineklerde gözlenir. Bir kez ketozis gösteren inekler diğer senedeki doğumlarında da risk altındadırlar.
Süt verimi, hayvanın metabolik düzeni ve sindirim kapasitesi tekrarların oluşmasında etkili faktörlerdir.
Genel olarak klinik ve subklinik ketozisli sığırlar yüksek verimli ve buzağılama periyodunda yüksek kondüsyonludurlar.
Yağlı sığırlar normal sığırlara göre % 25 daha az gıda alırlar ve yağ asidi dönüşüm oranları daha fazladır.
Ketozisi etkileyen çevresel faktörler şunlardır.
- Kış aylarında oluşum oranı yüksektir.
- Ahır ortamında ‘’ ‘’ ‘’
- Gıda maddesi çeşitliliğinde ve günlük az sayıdaki yemleme periyodunda yüksektir.
- Doğum öncesi dönemde kuru maddede protein oranı % 8 den düşük diyetle besleme veya doğumdan sonra yüksek proteinli ( % 20 ) yemlerle besleme ketozis oranını arttırır.
SAĞALTIM :
Sağaltıma diyetin düzeltilmesi ile başlanır. Lipojenik yemler ve silaj yemlerinin diyetteki miktarı azaltılır. Diyetin karbonhidrat miktarı ayarlanır.
100 - 500 ml % 50 lik Dekstroz solüsyonu
Ancak 12-24 saat sonra tekrar görülebilir.
Hayvana glukoz prekürsörleri içirmek veya yedirmek
Propilen glikol ilk iki gün günde iki kez 225 gr devamında iki gün süreyle günde bir kez 110 gr miktarında içirilir.
Gliserol 500 gr. günde iki kez 10 gün süreyle kullanılır.
Sodyum propiyonat 25-250 gr. günde iki kez
Amonyum laktat 120 gr. günde iki kez
Sodyum laktat 350 gr. günde iki kez bir hahta süreyle kullanılabilir.
Hormon tedavisi :
Glukokortikoitler 3 gün süreyle dokuların glukoz kullanımını ve süt verimini azaltmak amacıyla kullanılır.
Deksametazon 0.04 mg/kg 6-9 gün süreyle kan şekerini arttır ve 1-7 gün süreyle süt verimini azaltır. Ancak fazlasının gıda alımını azaltması ve karaciğer yağlanmasına neden olabileceği unutulmamalıdır.
Prednizolon 125-200 mg total günlük dozda 3 gün süreyle
Vitamin tedavisi:
Vitamin B-12 propiyonat metabolizmasının esansiyel kofaktörüdür. Yeme kobalt katılması veya B12 vitamini enjeksiyonları yararlı olmaktadır.Ayrıca 10-12 gr Nikotinik asit de verilebilir.
Kloralhidrat rumende nişasta sindirimini arttırır ve propiyonat üretimini etkiler. Başlangıçta 30 gr. daha sonra 7 şer gr. olmak üzere 2-3 gün süreyle kullanılır.
KORUMA VE KONTROL :
- Hayvanların doğum öncesinde fazla zayıflaması veya fazla yağlanması önlenmeli, ineklerin buzağılama dönemine iyi kondüsyonda girmesi sağlanmalıdır.
- Doğum sonrası laktasyon döneminde 3 kg. süt için 1 kg konsantre yem ve 100 kg canlı ağırlık için 3 kg iyi kalite kuru ot yedirilmelidir. Yedirilen yemin protein oranı % 16-18 i geçmemelidir. Karbonhidrat miktarı yeterli olmalıdır.
- Tane yem veriliyorsa ezilip verilmelidir.
- Yeme iz elementler ve vitaminler katılmalıdır.
- Yüksek oranda butirat içeren silaj yemleri dikkatli kullanılmalıdır.
- Yemlere koruyucu olarak 100 gr. Sodyum propiyonat katılabilir.
- Doğum sonrası 8. haftaya kadar keton testleri kullanılarak kontroller yapılmalıdır.
KOYUNLARDA GEBELIK TOKSEMISI
Gebelik toksemisi gebe koyunların bir metabolik hastalığı olmakla beraber keçi ve sığırlarda da görülebilir.
Hastalık hipoglisemi, hiperketonemi, klinik olarak ortaya çıkan sinir sistemi bozuklukları ve yere yatma gibi semptomlarla ortaya çıkar.
Hastalık metabolik olaylar için gerekli glukozun sentezindeki aksamalardan ileri gelir.
. Genellikle ikiz veya üçüz yavru taşıyan koyunlarda enerji ihtiyacının artması nedeniyle meydana gelir. Vücudun yağ dokularında mobilizasyon vardır.
Gebe koyunlarda gebelik toksemisi gebeliğin son 6 haftasında şekillenir.
Çünkü gelişen fötüsün glukoz ihtiyacı bu dönemde fazlalaşır. Tek yavru taşıyan koyunlarda da görülebilmesine rağmen genellikle çok yavru taşıyan koyunlar daha duyarlıdır.
Sıklıkla ölümle sonlanabilir ve sürülerde gıda alımını azaltıcı etkilerin sonucu sürü problemi olarak ta karşımıza çıkabilir.
Gebelik toksemisinin açığa çıkmasında düşük kaliteli kaba yemlerin verilmesi, mevsimsel etkilerle meraların bitki örtüsünün kalitesizleşmesi yanında
Hayvanların gıda alımlarının kendi isteklerine bırakılması durumlarında aşırı yağlanmaları, hayvanların yeni çevrelere taşınmaları, yem değişiklikleri, tekrarlayan ayak enfeksiyonları ve intestinal parazitizm gibi durumlar da hastalığa yatkınlık sağlar.
Gıda alımında ani veya dereceli azalmalar gebelik toksemisini meydana getirir.
Çok fötüs taşıyan koyunların besin ihtiyaçları gebeliğin son iki ayı içinde fötusların çok süratli, büyümesi nedeniyle normalin iki katına çıkar.
Gebelik toksemisinde oluşan hipoglisemi merkezi sinir sisteminin depresyonuna neden olur.
Keton cisimlerinin aşırı artışı organizmada aşırı artışı organizmada asidozise yol açar
Çünkü aseton ve B-hidroksi butirik asit kuvvetli asitlerdir. Bunlar böbrekten atılırken sodyum, potasyum ve plazma alkali rezervlerinin atılmasına neden olurlar.
Ketoasidozis dispneye neden olur ve üremi, bilinç kaybı ve dehidrasyon oluşur.
Bunlar merkezi sinir sistemi depresyonunu arttırır.
Yağ asitlerinin karaciğere girmesi karaciğerde trigliseritlerin toplanıp karekteristik karaciğer yağlanmasına neden olurlar.
KLİNİK BELRTILER :
Sürüde oluşan hastalıkta birkaç haftalık periyotta genellikle her gün birkaç koyunda klinik semptomlar görülür.
Hastalığın süresi 7 güne kadar uzayabilmesine rağmen hastalar genellikle son dönemlerinde fark edilir.
Başlangıçtaki depresyon ve bilinçsizlik kısa zamanda ilerler ve kas bozuklukları, duruş bozuklukları, müsküler tonusun kaybolması denge ve hareket yeteneğinin yitirilmesi sonunda göğüs üstüne yatma, koma ve ölüm görülür.
Hastalar sürü hareket ettirildiğinde geride kalır.
Körlük semptomları vardır.
Hareket etmeye zorlandığında amaçsız hareketlerde bulunur, eşyalara dayanırlar, pupillar ışık refleksi azalmış, gözü koruma refleksi kaybolmuştur.
Vücut ısısı, nabız, solunum sayısı ve rumen hareketleri normaldir.
baş kaslarında titreme, kulak ve dudaklarda titremeler ve bazen konvülzyonlar şeklinde ortaya çıkabilir.
Diş gıcırtısı, çenenin birbirine vurması vardır.
Hayvan sternum üzerine yatıp başını böğrüne dayar durumda yada lateral pozisyonda yatar.
Ilerleyen zamanlarda solunum güçleşir, koma durumu şekillenir ve hayvan 3-4 gün içinde ölür.
Bazen fötüs ölür ve anne geçici bir düzelme gösterebilir.
Ancak fötüs dekompoze olur ve abort oluşmazsa hayvan toksemiye girer.
Ölen fötüs atılırsa hayvan iyileşebilir.
SAĞALTIM:
Sağaltım hastalığın başlangıç dönemindeki ve ayağa kalkabilen hayvanlarda başarılıdır.
Yerde yatan veya koma durumundaki hastalar sağaltıma rağmen ölebilir.
Glukoz, elektrolit ve glisin içeren oral rehidratasyon solüsyonları 4-8 saat ara ile kullanılabilir.
Değerli hayvanlara damar içi yolla elektrolitik solüsyonlarla birlikte glukoz verilmelidir.
Gıda ilavesi yapılmalıdır. 50 kg lık ve ikiz yavru taşıyan bir koyun ilave mera imkanı yoksa günde 2 kg yulaf yemelidir.
Hasta hayvanlara % 50 lik gliserol solüsyonundan 200 ml. veya oral yolla propilen glikol günde iki kez iştah normale dönene kadar verilmelidir.
Anabolik steroitlerden Trenbolone asetat ( Finajet ) 30mg. i.v veya i.m verilerek iştah arttırılıp kandaki keton cisimleri ve yağ asitleri miktarı azaltılabilir.
Sezeryan operasyonu veya doğumun başlatılması ile koyunun metabolik kaybı azaltılabilir. Renal bozukluk veya şiddetli asidoz göstermeyen koyunlarda sezeryan başarılı bir tedavi yöntemidir.
Deksametazon ile doğumun başlatılması da annenin ve yavrunun yaşatılmasında etkilidir.
KORUMA :
Gebeliğin son haftalarındaki koyunlar dikkatle izlenmelidir.
Kan glukoz konsantrasyonlarının belirlenmesi risk altındaki koyunların belirlenmesinde yardımcı olur.
Gebeliğin son haftalarında plazma B Hidroksi butirat konsantrasyonları ölçülerek bu dönemde gıdalara ilave enerji verici maddeler katılmalıdır.
Sürünün % 10 unda analiz yapılıp B Hidroksi butirik asit konsantrasyonu 4.8 mg/dl nin üzerinde bulunursa gıda arttırılmalıdır.
Eğer koyunlar düzenli bir şekilde besleniyorlarsa gebeliğin son üç ayında tek yavru taşıyanların en az 4, çift yavru taşıyanların ise 7.5 kg alması gerekir.
Koyunlar çiftleştirme döneminde aşırı kilolu ise kiloları diyetle % 20 azaltılmalıdır.
Daha sonraki dönemlerde gıda ilavesi yapılır.
Ileri gebelikte aşırı kilolu koyunlara günlük egzersizler yaptırılmalıdır.
Paraziter hastalıklar tedavi edilmelidir.
Diş problemleri olan yaşlı koyunlar yetiştirmeden çıkarılmalıdır.
MİDENİN YERDEĞİŞTİRMESİ
Normalde karın boşluğunun tabanında bulunan abomasumun gaz ve sıvıyla dolarak, genişlemiş bir şekilde (dilatasyon) sola-yukarı veya sağa-yukarı doğru yer değiştirmesi
solda rumen ile sol karın duvarı arasında,
sağda bağırsaklar ile sağ karın duvarı arasında yer almasıdır.
Özellikle yüksek verimli süt ineklerinde doğuma yakın ve doğumu izleyen dönemlerde görülen bir hastalıktır. Bu dönemde görülen metabolik hastalıklarla ilişkilidir.
Ketozis
yağlı karaciğer sendromu
retentio secundinarum,
hipokalsemik doğum felci,
metritis,
mastitis,
kronik tırnak hastalıkları,
RPT, ruminitis, abomasitis,
1. Abomasumun hipotonisi veya atonisi
konsantre yemden zengin, kaba yemden fakir beslemelerde açığa çıkan fazla uçucu yağ asitleri abomasum hareketlerinin azalmasına ve tonusun kaybolmasına neden olmaktadır.
üretilen gaz miktarı önemlidir
Kaba yemin yetersiz alımı gıdanın rumende kısa süre kalmasına ( gıda ile birlikte gaz da geçer) ve UYA zengin olarak abomasuma geçmesine neden olmaktadır.
Ayrıca mekanik olarak ileri gebelerde büyümüş olan uterus, rumenin altına doğru girerek rumeni yukarı kaldırmakta ve abomasum üzerindeki baskıyı hafifleterek abomasumu normal pozisyonundan kaydırabilir doğumdan sonra ise uterus küçülüp kendi yerine çekildiğinde bu sefer rumen eski normal yerine inerek abomasumu bulunduğu yerde sıkıştırır ve yerini değiştirmesine yolaçabilir.
Semptomlar
Hastalığa genellikle doğumuna az kalmış veya yeni doğum yapmış hayvanlarda çok rastlanır.
Anemnezde çoğu kez, hayvanının doğumdan beri iştahsız olduğu öğrenilir
Süt verimi düşer,
hayvan zayıflar.
Karın duvarı hafif gergin olabilir.
Karında oluşan asimetriyi saptamak zordur.
Nabız, solunum ve beden ısıları normal sınırlarda bulunur. Şiddetli torsiyonlarda değişebilir
Torsiyonlar sağa deplasmanlarda daha fazla sözkonusudur
Torsiyonda genel durum hızla bozulur, inleme, diş gıcırdatma, sancı, konjuktivalar kirli sarı, akut gelişir 1-3 günde ölüme neden olabilir,
sindirim sisteminde Rumen hareketleri ve ruminasyon azalmıştır.
Metalik çınlama sesi oskültasyon ve perküsyonun birlikte yapılmasıyla da duyulabilir Perküsyon çekici veya parmak yardımıyla fiske tarzında ard arda hafif darbeler indirilir. Bu darbeler esnasında ping sesleri (çınlama, tınlama) duyulur.
Dışkı koyu renkte, yağlı, yapışkan, çamur kıvamında ve kan ihtiva edebilir (deplasman uzun süredir olmuşsa);
Genellikle subakut veya kronik seyirli olan hastalık tedavi edilmediğinde, hayvanda ilerleyici bir zayıflama oluşur ve genel durum bozukluğu sonucu birkaç haftada mecburen kesilir veya ölür.
Tedavi
Operasyon uygulanır
Operasyon öncesinde gerekli ise sıvı- elektrolit desteği yapılır,
Operasyon sonrası, kaliteli kaba yemden zengin yem ve taze Rumen sıvısı verilebilir, polivitamin, Ca, P preperatları verilir.