Hiçbir aile, "Çocuklarımı sarsmak, uğruna çaba sarf ettikleri şey
leri yıkmak, öğrenme dürtülerini sonlandırmak ve başarılarını sınır
landırmak için bugün ne yapabilirim?" diye tabi ki düşünmez. On
lar, "Çocuklarımın başarılı olmaları için her şeyimi veririm, gereken
her şeyi yaparım" diye düşünürler. Oysa yaptıkları şeylerin çoğu ters
teper. Yardım etmek isteyen yargılamaları, verdikleri dersler, istek
lendirme teknikleri genelde yanlış mesaj gönderir.
Aslında, her sözcük, her davranış bir mesaj gönderebilir. Bun
lar çocuklara -ya da öğrencilere, atletlere- kendileri hakkında nasıl
düşüneceklerini anlatır. Bir davranış, bir sabitlenmiş düşünce me
sajı olabilir ve şunu söyleyebilir:
Değişmez özelliklerin var ve ben
onları yargılıyorum.
Davranış da bir gelişme düşüncesinin mesajı
olabilir ve şöyle diyebilir:
Sen gelişen bir insansın ve ben senin geli
şimine ilgi duyuyorum.
Çocukların bu mesajlara karşı ne kadar hassas oldukları ve bu me
sajlar hakkında ne kadar kaygılandıkları dikkat çekicidir. 1 950 ile
70'ler arasında çocuk yetiştirme bilgesi olan Haim Ginott hikayeyi
anlatıyor: Beş yaşındaki Bruce annesi ile anaokuluna gitti. Okula var
dıklarında Bruce duvardaki resimlere baktı ve "Bu çirkin resimleri
kim yaptı?" diye sordu. Annesi lafını düzeltmek için araya girdi: "Bu
kadar hoş resimlere çirkin demek hiç hoş değil" ama öğretmeni onun
ne demek istediğini tam olarak biliyordu. "Burada hoş resimler yap
mak zorunda değilsin. Eğer öyle hissedersen kaba resimler de yapabi
lirsin." Bruce ona içten gülümsedi. Öğretmen onun gerçek sorusunu
cevaplamıştı: Bir erkek çocuk iyi resim yapmadığında ne olur?
239
Dostları ilə paylaş: