Aklını En
Doğru
Şekilde Kullan
yönlendireceklerine ve en iyi nasıl motive edeceklerine karar vermek
zorundaydılar. En iyi yöntemleri keşfetmek için, çalışan üretkenliği
üzerinden aldıkları verilere göre kararlarını durmadan gözdeiı geçir
mek zorundaydılar.
Araştırmacılar işletme öğrencilerini ikiye böldüler.
Bir grup, sa
bitlenmiş düşünce tarzına konulan öğrencilerdi.
Onlara bu görevin
onların temel, esaslı yeterliliklerini ölçtüğü anlatıldı. Yeterlilikleri ne
kadar yüksekse, yaptıkları iş o kadar iyi olacaktı.
Diğer grup ise,
gelişme düşüncesine konulan öğrencilerdi. Onlara yönetim beceri
lerinin çalışma ile geliştiği ve bu görevin becerilerini geliştirmek için
bir fırsat olduğu anlatıldı.
Görev zordu, çünkü öğrenciler yüksek üretim beklentilerini kar
şılamak durumundaydılar ve -özellikle ilk denemelerinde- bu hedefe
erişemediler. Enron'da
olduğu gibi, sabitlenmiş düşünce tarzına sa
hip olanlar yaptıkları hatalardan faydalanamadılar.
Gelişme düşüncesine sahip olanlar ise öğrenmeyi sürdürdüler.
Durumun onların sabit yeteneklerini
ölçüp ölçmediği konusunda
kaygılanmıyorlar ya da onları koruyamamaktan endişe duymuyor
lardı. Doğrudan yaptıkları hatalara baktılar, çalışanlardan aldıkları
verileri kullandılar ve bu verilere göre yöntemlerini değiştirdiler. Ça
lışanları görevlendirme kararlarını daha iyi verdiler ve onlarda çalış
ma isteği uyandırmakta daha etkili oldular. Üretkenlikleri artmaya
devam etti. Hatta, sabitlenmiş düşünce tarzına
sahip olanlara göre
daha üretken bir sona ulaştılar. Ayrıca
gelişme düşüncesine sahip
olanlar, bu karmaşık görev boyunca özgüven duygularını güçlü bi
çimde korudular. İşletmeyi Alan Wurtzel gibi yönettiler.
LİDERLİK VE SABİTLENMİŞ DÜŞÜNCE TARZI
Alan Wurtzel'in aksine, Collins'in karşılaştırdığı şirketlerin yöneti
cileri sabitlenmiş düşünce tarzına ait her türlü belirtiyi gösteriyorlardı.
1 57
Dostları ilə paylaş: