33
Adem ORAKÇI
International Journal of
Languages’ Education and Teaching
Volume 6, Issue 2, June 2018
İncelediğimiz dönem romanlarındaki öğretmen şahısların yetiştikleri kurumların oranları şu şekilde
dağılmaktadır;
Öğretmen yetiştiren kurumlar: %18,
Medreseler: %7,
Yabancı okullar: %10,
Öğretmen yetiştirmeyen diğer kurumlar: %55,
Belirsiz: %10
Bu veriler, incelediğimiz dönemdeki öğretmen yetiştirme çalışmalarının az da olsa yansımaları olarak
yorumlanabilir. Araştırmamızın giriş bölümünde yer alan Türk Millî Eğitim sistemindeki öğretmen
yetiştirme faaliyetleri ile incelediğimiz romanlardaki öğretmen şahısların yetiştiği kurumlar, bir
biriyle örtüşmektedir.
5. Sonuç
Edebiyat ve eğitim gibi iki ayrı disiplin arasındaki ilgiden hareketle yapılan araştırmamızla ilgili
sonuç ve önerilerimizi, şu noktalarda toplamak mümkündür:
Ülkemizin medeni dünyada yerini alabilmesi için önce kendi insanını iyi eğitmesi gerekmektedir.
Eğitimin aslî unsurunu öğretmenler oluşturmaktadır. Onların, çağdaş eğitim anlayışıyla geleceğe
yönelik objektif kriterlerle yetiştirilmeleri şarttır. Anadolu'nun problemlerine "eğitimle” çözüm
arayacak olan öğretmenlerin içerisinde de mesleğin önemine inananlar ne yazık ki azınlıktadır.
Birçokları bu işi alelâde bir geçim kaynağı olarak seçmişlerdir. Bu yüzden kura sonucu atandıkları
yerlere gitmek istemezler. Devreye aracılar koyarak görev yerlerini değiştirmek isterler. Anadolu'ya
gitmekten yılandan, akrepten kaçar gibi korkarlar. Hep kendi rahatları için ihtiyaç olmayan büyük
yerleşim birimlerini tercih ederler. Bütün bunlar, genç öğretmen adaylarına gereği gibi meslekî
formasyon ve görev aşkının verilemeyişinden veya devletin dezavantajlı bölgelere yeterince eğitim
altyapısını götüremeyişinden kaynaklanmaktadır.
Öğretmen yetiştiren kurumların dışındaki kaynaklardan mesleğe dâhil edilen kimseler, eğitim adına
büyük bir yanlışlıktır. Bütün bu aksaklıkların asıl nedenlerini, yaklaşık yüz elli yıldır devam ede gelen
öğretmen yetiştirme sistemindeki yanlışlıklarda ve acele kararlarla dolu olan siyasi ve bürokratik
hatalarda aramak gerekir. Zira eğitim bir gelenek işidir.
Öğretmen açığı veya fazlalığı, Millî Eğitim’in kanayan bir yarasıdır. Yetkililerin insanımızı cahil
bırakmama adına büyük sorumlulukları vardır. Öğretmen dağılımı âdil ve dengeli yapılmalıdır. Bir
tarafta öğretmen fazlalığı varken diğer tarafta okulların öğretmensizlik nedeniyle kapalı olması,
Anadolu insanını eğitimsiz ve geri bırakmıştır. Bu yaklaşım, sisteme duyulan güveni sarsmaktadır.
Öğretmen atamalarında kalıcı, âdil ve uygulanabilir bir sisteme acilen geçilmelidir.
Öğretmenler nemelazımcı ve pasif olmamalıdır. Ülkemizin yığınlarla dolu problemleri karşısında,
onlar da üzerlerine düşen görevi seve seve yerine getirmelidirler. Öğrencileriyle yakından ilgilenerek
onları kendilerine ve okullarına bağlamak ve daima kazanma yolunu seçmelidirler.