Mehmet Şimşir
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
38 / 2017
280
döneminde Beytü’l-Mâl’in varlığı ve işleyişinden bahsederek Hz. Ömer’in onun Beytü’l-Mâl
görevlisi
olduğunu zikretmektedir (Kalkaşendî, 1987: I/413). İbn Sa’d, Suyûtî, Kâsânî ve Huzâî de Hz. Ebu Bekir
döneminde bu dîvânın varlığı ve işleyişini kabul etmekte, bununla ilgili rivayetler aktarmaktadırlar (Suyûtî,
trz.: 88; Kâsânî, 1328: II/44-45; İbn Sa’d, 1968: III/186, 213; Huzâî, 1985: 246-247). Hz. Ebu Bekir’in
tüm din ve devlet işlerinde Hz. Peygamber’i aynen takip ettiği, hemen hemen hiçbir konuda ilave ya da
eksiltme yapmadığı, kendisine “Allah’ın Halifesi” denildiğinde buna karşı çıkarak “Ben Rasulullah’ın
Halifesiyim” (Ya’kûbî, trz.: II/136; Ahmed b. Hanbel, trz.: I/10-11; İbn Sa’d, 1968: III/183-184) dediği
herkes tarafından bilinen ve kabul edilen bir durum olduğuna göre bu kurumun Hz. Peygamber zamanında
işleyişine başladığı ifade edilmelidir. Hz. Ebu Bekir döneminde, daha önce başlamış olan Beytü’l-Mâl
işleyişi aynen devam etmiştir. Zekât, fey, harac, öşür vs. gelirleri ve bu gelirlerden yapılan harcamaları,
başta halife olmak üzere devlet memurlarının maaşları, belirli kimselere ödenen atâlar
önceki usul üzere
kalmıştır.
********
Dolayısıyla Hz. Ömer döneminden önce “Beytü’l-Mâl” ya da “Hazine Evi” adı altında
malî bir kurumun, bununla alakalı defterlerin ve ilgili memurların varlığı kesinlik kazanmaktadır.
Dostları ilə paylaş: