Mektupların Mühürlenmesi; Hz. Peygamber döneminde oluşturulan ilk dîvânın “Resâil Dîvânı”
olduğunu daha önce ifade etmiştik. Bu hükmümüzün birçok delili bulunmaktadır. Sadece birkaç tanesini
burada zikredelim. Hz. Peygamber Rum ülkesine mektup yazmak istediğinde kendisine “Onlar yalnızca
mühürlenmiş kâğıtları okurlar” denilmiş, bunun üzerine O, gümüşten bir mühür edinmiş ve üzerine
“Muhammed Rasul Allah” ibaresini kazıtmış ve tüm yazışmalarında bu mührü kullanmıştır (Ebu Dâvûd,
Hatem, 4; Belâzurî, 1957: 646; İbn Sa’d, 1968: I/470; İbn Haldun, 1988: I/670; Hamidullah, 1993:
II/1026). Buhârî ve Müslim’de geçen benzer rivayette ilave olarak şu bilgiler de bulunmaktadır; “Üç satırda
üç kelime yazılmıştı. Bu mühür yüzük olarak kullanılmaktaydı. Peygamber ‘kimse yüzüğüne bu kelimeleri
nakşetmesin’ demişti. Ebu Bekir, Ömer ve Osman da bu yüzüğü mühür olarak kullanmışlardı. Daha sonra
bu yüzük Osman’ın parmağından Eris kuyusuna düşmüştü. Kuyunun suyu çoktu, yüzük düştükten sonra
kuyunun dibini bulmak mümkün olmadı, Osman buna üzüldü ve bunu uğursuzluğa yordu, yerine onun
gibi bir yüzük yaptırdı” (Buhârî, Libâs, 46, 50-55; Müslim, Mesâcid, 222; İbn Haldun, 1988: I/670).
Rivayetlerden anlaşılacağı üzere Hz. Peygamber döneminde hayata geçirilen bu sistem daha sonra Hulefâ-i
Râşidîn döneminde de devam ettirilmiştir. Ancak ilk zamanlarda bu sisteme bir isimlendirme
yapılmamışken daha sonraları Emeviler döneminde “Resâil” ya da “Hatem” Dîvânı (Hammâş, 1990: 22)
diye isim verilmiştir.
Haber Alma ve Ulaştırma Konusunda Yoğun Faaliyetler; Gerek güvenliğin sağlanması gerekse iş
ve işlemlerin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için daha Mekke döneminde iken başlatılan bu faaliyetler
casuslar, haberciler, resmi görevliler, keşif birlikleri, sorgulama, şiir/hutbe vb. birçok yöntemle Hz.
Peygamber döneminden itibaren kullanılmıştır. Bu yöntemler çoğu zaman güvenlik ve gizlilik gerekçesiyle
sözlü olarak yürütülmüşken bazı zamanlarda ve özellikle resmi iş ve işlemlerde ise yazı ile gerçekleştirilmiş,
kayıt altına alınarak özel yerlerde muhafaza edilmiştir.
††††††††
Dolayısıyla Berid teşkilatıyla alakalı ciddi
adımların Hz. Peygamber döneminden itibaren atılmış olduğu görülmektedir.
Bütün bu serdettiklerimizden anlaşılacağı üzere, Hz. Peygamber’in kurduğu bu devlette; ilk andan itibaren
dîvân sistemi oluşturulmaya başlanmış, imkânlar ölçüsünde her alanla ilgili gerekli ön tedbirler alınarak
sonraki zamanlara nüve teşkil edecek adımlar atılmıştır. Kettânî de; “Dîvân yönetimi, kâtiplikten ibarettir.
Rasulullah ve kendisinden sonra gelen halifelerin kâtipleri vardı” (Kettânî, 1990: I/300) diyerek Hz.
Peygamber ve Hz. Ebu Bekir dönemlerinde “Dîvân” teşkilatının olduğuna işaret etmektedir. Bu açıdan
bakıldığında eldeki verilerden hareketle ilk “İslam Devleti”nde başta Dîvân-ı Resâil olmak üzere Beytü’l-
Mâl, Cünd/Ceyş, Haraç ve Berid Dîvânlarının kurulmuş ve işleyişine başlamış olduğu kabul edilmelidir.