Geliş tarihi: 26.01.2009
Kabul tarihi: 06.02.2009
* Bu makalenin bulguları Sokakta Yaşayan ve Sokakta Çalışan Çocuklar IV. İzmir Sempozyumu’nda sunulmuştur. 30 Eylül–2 Ekim
2005, İzmir
G
T
İZMİR’DE 2004–2005 TARİHLERİ ARASINDA
SUÇA KARIŞTIKLARI TESPİT EDİLEN ÇOCUK VE
GENÇLERİN SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ
VE GEREKSİNİM ALANLARI
Sociodemographic Features of the Children and
Adolescents Committed to A Crime and the Areas
Needing Support in Izmir Between 2004 and 2005
Nagehan DEMİRAL
1
Saniye KORKMAZ ÇETİN
1
Cahide AYDIN
1
Tezan BİLDİK
1
Burcu ÖZBARAN
1
İbrahim ALTITAŞ
2
1
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk
Psikiyatrisi Anabilim Dalı
2
İzmir Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı
Demiral ve ark.
2
GİRİŞ
Geleceğin ve toplumun teminatı olan çocuk ve
gençlerin gelişimi çeşitli unsurları içeren
dinamik ve çok yönlü bir süreçtir. Bu süreçte
çocuğun kendisinden kaynaklanan gelişimsel ve
ruhsal özellikler ile sosyokültürel özellikler etki-
leşim içerisindedir. Hızlı kentleşme, sanayileş-
me, göç, ekonomik krizler ve değişen değer
yargıları toplumda ve bireylerde karmaşa yarat-
maktadır. Aile içi ilişki ve iletişim sorunları,
gençlerin dönemsel özellikleri ve gelişimsel
zorlukları ya da ruhsal bozukluklar da çocuk ve
gençleri suç davranışında bulunmaya yönelt-
mektedir. Çocuğu suça iten nedenler genel
olarak aile, okul, toplum ve kişinin bireysel
özellikleri olarak sınıflandırılmaktadır (1).
Çocuk 18 yaşını doldurmamış birey olarak
tanımlanmakta ve 18 yaşına kadar olan gençleri
de kapsamaktadır. Ülkemiz 0–18 yaş grubun-
daki çocukların tüm haklarının korunması için
1990’da Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Söz-
leşmesi’ni imzalamıştır. Çocuk hakları sözleş-
mesi, 27 Ocak 1995 tarihinde 22184 sayılı
Resmi Gazete’de yayınlanarak 4058 sayılı yasa
ile iç hukuk kuralına dönüşmüştür. Bu sözleş-
meden sonra temel iki kavram giderek önem
kazanmıştır. Bunlar çocuğun birey olarak hak-
larının bulunduğu ve çocuğun yararları ilkesinin
temel ilke olarak değerlendirilmesi gerektiğidir
(2). Çocuk suçları ve çocuk yargılama sistemin-
de de çocuk yetişkinden ayrı olarak ele alınmak-
tadır. Çocuklar tarafından işlenen suçlar her
açıdan büyüklerden farklıdır. Bu nedenle 7
Kasım 1979 tarihinde 2253 sayılı “Çocuk mah-
kemelerinin kuruluşu, görev ve yargılama usul-
leri hakkında kanun” çıkarılmış ve 1982 tarihin-
de yürürlüğe girmiştir (3). Daha sonra 15 Tem-
muz 2005 tarihinde kabul edilen 5395 sayılı
Çocuk Koruma Kanunu ile çocuk hukukundaki
uluslararası gelişmeler ve tedbir kararlarının
infazındaki eksiklikler nedeniyle, uluslararası
sözleşmelere uygun ve daha modern bir çocuk
mevzuatı ile sonuçlanmıştır. Çocuk Koruma
Kanunu, özellikle Uluslararası Birleşmiş Milletler
Çocuk Hakları sözleşmesinde yer alan temel
ilkeleri içermektedir. Çocuk Koruma Kanunu ile
risk altında, suç mağduru ve suça sürüklenen
tüm çocuklar “korunma ihtiyacı içindeki çocuk”
olarak ele alınmıştır. Çocuk hakkında mahkeme
tarafından alınan tedbirlerin infazında, görevli
kişi ve kurumların işbirliği için il ve ilçelerde
koordinasyon kurulları oluşturulmuştur. Bu
amaçla İzmir’de risk altında ve suça sürüklenen
çocuk ve aileleri destekleme amacı ile Koruma
ve Destekleme Merkezi (KORDEM) Ekim 2004’de
İzmir Valiliği ile İzmir Çocuk Mahkemeleri ara-
sında yapılan protokol ile kurulmuştur. Tedbir-
lerin infazı sırasında çocuk ve ailenin yanında
denetim, yardım ve yol gösterme amaçları ile
onlara el uzatacak görevli ve uzman yardımı da
2005 yılında kabul edilen Denetimli Serbestlik
ve Yardım Kurulları Kanunu ile sağlanmıştır.(4)
Ülkemizde 2007 yılında, İzmir’de 11 tane olmak
üzere toplam 35 adet Çocuk ve Çocuk Ağır Ceza
mahkemeleri görev yapmaktadır. İzmir Çocuk
ve Çocuk Ağır Ceza Mahkemelerinde 2007 yılı
içerisinde yeni açılan dava sayısı 4166 olarak
belirtilmektedir(5).
Suça sürüklenen çocuk tanımından yasalarda
suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile
hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan
ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik
tedbirine karar verilen çocuk anlaşılmaktadır
(6). Suça sürüklenen çocuklar da korunma
ihtiyacı içerisindedir. Yasalara göre bir kişinin
cezalandırılabilmesi için bazı koşullar bulun-
malıdır. Bunlar koşullar yaş, zihinsel ve beden-
sel gelişim açısından belli bir düzeye ulaşmış
olmak; gerçekleştirdiği eylemin anlamını, sonuç-
larını ve bunların toplumun değer yargılarından
farkını bilmek, eylemin işlendiği anda kişinin
hareket ile iradi ve şuur serbestisinin bulun-
masıdır. Ayrıca kişinin gerçekleştirdiği eylem
nedeniyle uygulanan ceza ve infazdan olumlu
sonuçlar çıkarabilmesi de yer almaktadır (7).
Suça karıştıkları tespit edilen çocukların ruhsal
ve ailelerinin ekonomik ve sosyal durumlarını
tespit ederek yapılacak yardım ve katkıların
İzmir’de 2004–2005 Tarihleri Arasında Suça Karıştıkları Tespit Edilen Çocuk ve Gençlerin Sosyodemografik Özellikleri ve Gereksinim Alanları
3
niteliğini belirlemek çocuk suçluluğunu önleme
ve topluma yeniden kazandırma adına önemli-
dir. Ne yazık ki çocuklar alınan mahkeme karar-
larından sonra kendilerini suça iten ortamlara
geri dönmektedir.
Kesitsel nitelikteki bu çalışmada; son yıllarda
ülkemizde artış gösteren çocuk suçluluğu ile
ilgili olarak İzmir ilindeki durumu tespit etmek,
bu çocukların sosyodemografik özelliklerini, aile
yapılarını, suç davranışlarını, risk faktörlerini
belirlemek ve çocuk suçluluğunu önlemede
üzerinde durulması gereken etmenleri sapta-
mak amaçlanmıştır.
GEREÇ VE YÖNTEM
2004-2005 tarihleri arasında İzmir çocuk mah-
kemelerinden gelen, tedbir ve koruma kararları
ile suça karıştıkları tespit edilen 331 çocuğun
sosyal incelemeleri yapılmıştır. Bu incelemede
olguların sosyodemografik özellikleri, aile
yapıları (ana baba eğitimi, göç durumu) suç
davranışları, suçun olası nedenleri, çocukların
yardım gereksinimi olan alanları belirlenmiştir.
Araştırma verilerinin analizinde SPSS 10.0 paket
programı kullanılmıştır. Kategorik verilerin
değerlendirilmesinde “Chi kare testi”, sayısal
ortalamaların karşılaştırılmasında “t-testi” kul-
lanılmıştır. Anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak
seçilmiştir.
BULGULAR
A. Genel grubun sosyodemografik özellik-leri:
Çalışmamızda değerlendirilen 10–18 yaş-ları
arasında 331 olgunun 297’si (%89.7) erkek,
34’ü (%10.3) kızdır. Olguların suç işledikleri
sırada yaş dağılımı %72.8 oranında 16–18 yaş-
ları arasında saptanmıştır. Olguların çoğunluğu-
nun (%85.2) eğitimi ilköğretim düzeyindedir
(Tablo I).
Suça karışan çocukların anne baba eğitimi, işi,
ailenin aylık geliri, göç durumu ve kaç yıl önce
göç edildiği Tablo II’de sunulmuştur. Annelerin
çoğunluğu (%48.9) okur-yazar değil iken, baba-
ların çoğunluğunun (%50.5) eğitim düzeyi 1–8
yıl arasındadır. Ailelerin çoğunluğunun (%43.2)
aylık gelir düzeyi asgari ücret ve altındadır.
Ailelerin çoğunluğu göç (%47.4) etmiştir. Göç
edenler arasında 12–24 yıl önce göç edenler
(%24.8) en yüksek orandadır. Göç edilen bölge
sırası ile en fazla Doğu Anadolu (%28.4) ve
Güneydoğu Anadolu (%8.8) bölgesidir (Tablo II).
Suça karıştıkları tespit edilen çocukların suç
dağılımı, suç nedenleri ve saptanan gereksinim-
Tablo I. Suça karıştığı tespit edilen çocukların cinsiyet, yaş ve eğitim durumunun suç türüne göre dağılımı.
Değişkenler
Cana
Yönelik
n (%)
Mala Yönelik
n (%)
Diğer
n (%)
Genel Toplam
n (%)
Chi-
kare
p
Cinsiyet Kız
Erkek
1 (29.0)
34 (11.4)
30 (88.2)
230 (77.4)
3 (8.8)
33 (11.1)
34 (10.3)
297 (89.7)
2.68
0.26
Toplam
35 (10.6)
260 (78.5)
36 (10.9)
331 (100.0)
Yaş Dağılımı 11
yaş altı
1 (10.0)
9 (90.0)
0
10 (3.0)
11-15
yaş
3 (3.8)
67 (83.8)
10 (12.5)
80 (24.2)
16-18
yaş
31 (12.9)
184 (76.3)
26 (10.8)
241 (72.8)
6.59
1.59
Eğitim. Eğitimsiz
0
14 (82.4)
3 (17.6)
17 (5.1)
İlköğretim
27 (9.6)
229 (81.2)
26 (9.2)
282 (85.2)
Lise
8 (25.0)
17 (53.1)
7 (21.9)
32 (9.7)
16.26 0.003*
*p<0,05
Demiral ve ark.
4
ler Tablo III’de sunulmuştur. Buna göre hırsızlık
% 78.5 oranında en fazla işlenen suç türüdür.
Kasten adam öldürmek %0.6 oranında en az
işlenen suç türüdür. Suç nedeni olarak %70.4
oranında arkadaş etkisi en belirgin neden olarak
görülmektedir. Bunu %12.7 oranında ekonomik
nedenler izlemektedir. Saptanan gereksinimler
doğrultusunda eğitim (%51.4), ekonomik (%40.2)
ve sağlık yardımı (%43.2) birbirlerine yakın
oranlarda belirlenmiştir. (Tablo III).
Tablo II. Suça karıştıkları tespit edilen çocukların aile
özellikleri.
Değişkenler f
%
Ebeveynler birlikte
271
81.9
Aile tipi
Tek ebeveyn
58
17.5
Tek çocuk
6
1.8
2-3 çocuk
120
36.3
Kardeş
durumu
3-13 çocuk
203
61.3
Okur-yazar değil 162 48.9
Okur-yazar
42
12.7
1-8. sınıf 106
32.0
Anne eğitimi
9. sınıf ve üstü
21
6.3
Okur-yazar değil
48 14.5
Okur-yazar
74
22.4
1-8. sınıf 167
50.5
Baba eğitimi
9. sınıf ve üstü
42
12.7
Ev hanımı 281
84.9
Düzensiz çalışma
26
7.9
Anne iş
Düzenli çalışma
24
7.3
İşsiz
87
26.2
Düzensiz çalışma 123 37.2
Baba iş
Düzenli çalışma 121
36.6
Asgari ücret ve altı 143 43.2
500-1000 TL
89
26.9
1000 TL ve üstü
30
9.1
Aylık gelir
Düzensiz gelir
69
20.8
Var 159
47.4
Ailede göç
Yok 174
52.6
1-5 yıl
6
1.8
6-11 yıl
34
10.3
12-24 yıl
82
24.8
Kaç yıl önce
göç edilmiş
25-52 yıl
32
9.7
Tablo III. Suça
karıştıkları tespit edilen çocukların suç dağı-
lımı, suç nedenleri ve saptanan gereksinimler.
Değişkenler f
%
Hırsızlık 260
78.5
Gasp 11
3.3
Yaralama 7
2.1
Tehdit 10
3.0
Cinsel suçlar
5
1.5
Kasten adam öldürmek
2
0.6
Madde kullanmak /satmak
7
2.1
Devlet malına zarar
13
3.9
Hafif suçlar meyve çalma v.b.
9
2.7
Suç türü
Diğer 7
2.1
Ekonomik 42
12.7
Psikolojik 24
7.3
Arkadaş 233
70.4
Suç nedeni
Diğer 32
9.6
Evet 143
43.2
Sağlık
Hayır 188
56.8
Evet 170
51.4
Eğitim
Hayır 161
47.6
Evet 163
49.2
Ekonomik
Hayır 168
50.7
Evet 83
25.1
Ruhsal
Hayır 239
74.9
Evet 84
25.4
Saptanan
gereksinim
alanları
Sosyal
Hayır 238
74.6
B. Değişkenlerin suç türlerine göre dağılımı
Suça karıştığı tespit edilen çocukların suç türü
ile cinsiyet, yaş ve eğitim durumu arasındaki
ilişki Tablo I’de sunulmuştur. Suç türü genel
olarak 3 gruba ayrılmıştır: Cana yönelik gasp,
yaralama, tehdit, cinsel suçlar, kasten adam
öldürme (%10.6); Mala yönelik hırsızlık (%78.5);
Diğerleri madde kullanmak ya da satmak, devlet
malına zarar vermek, meyve çalmak v.b. hafif
suçlardır (%10.9).
Değişkenlerin suç türü ile ilişkisi incelenmiş Chi
kare analizi uygulanmıştır. Suç türü ile anlamlı
ilişki saptanan değişkenlerin istatiksel sonuçları
belirtilmiştir (Tablo I).
İzmir’de 2004–2005 Tarihleri Arasında Suça Karıştıkları Tespit Edilen Çocuk ve Gençlerin Sosyodemografik Özellikleri ve Gereksinim Alanları
5
Cinsiyet
Kızların %88.2’inde, erkeklerin %77.4’ünde en
fazla olarak mala yönelik suçlar belirlenmiştir.
Yaş
11 yaş altı: 10 kişinin 9’u (%90), 11–15 yaş arası
80 kişinin 67’si (%83.8) ve 16–18 yaş arası 241
kişinin 184’ünün (%76.3) de en fazla mala yöne-
lik suçlar işlediği belirlenmiştir. Cana yönelik
suçlar 11 yaşın altında 1 kişi (%10), 11–15 yaş
arasında 3 kişi (%3.8), 16–18 yaş arasında ise
31 kişide (%12.9) belirlenmiştir. Diğer suç türü
en küçük yaş grubunda hiç tanımlanmamıştır
(Tablo I).
Okul
Suç türü ile çocukların bitirdikleri okulun sınıf
düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır.
(Chi kare=16.26; p=0,003). Her bir grup suç
türünde en fazla ilköğretim düzeyindeki çocuk-
larda (genel toplamdaki oranı %85.2) suçluluk
görülürken, okur-yazar olmayanlarda cana yö-
nelik suç saptanmamıştır. Bu sonuç, okur-yazar
olmayan grubun daha karışık bir suç olan cana
yönelik suçları işlemedeki “yeterlilik” düzeyi ile
açıklanabilir. Genel toplamda okur-yazar olma-
yanlar 17 (%5.1) ve lise düzeyindekiler 32 (%9.7)
kişi olarak belirlenmiştir. Hiç eğitim almayanlara
göre lise düzeyinde eğitim alanlar da 2 kat daha
fazla suçluluk görülmekle birlikte orta düzeyde
eğitimi olanlar daha riskli bulunmuştur. Yaş
grubuna bakıldığında en fazla 16–18 yaşları
arasında (241 kişi %72.8) çocuk bulunmaktadır
(Tablo I).
Bir başka suçlu kardeş
Suç türü ile çocukların bir başka suçlu kardeş
olması arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır.
(Chi kare=5.59; p=0.05). Mala yönelik suçları
işleyen çocukların %77.7 oranında başka bir
suçlu kardeşi olduğu belirtilmiştir.
Suçun olası nedenleri
Suç nedeni olarak hem genel toplamda (%71.7)
hem de her bir suç türünde en fazla arkadaş
etkisi gösterilmektedir. Özellikle mala yönelik
suçlarda arkadaş etkisi %70 iken, ekonomik
nedenlerin oranı %13 olarak belirtilmiştir.
Çocukların belirlenen gereksinim alanları
1. Suç türü ile çocukların sağlık alanında yardım
gereksinimi arasında anlamlı bir ilişki saptan-
mıştır (Chi-kare=10.78; p=0,005). Cana yö-
nelik ve diğer suçlarda gereksinim belirtil-
mezken, mala yönelik suç işleyen çocuklarda
%50 oranında sağlık alanında yardım gerek-
sinimi bulunduğu bildirilmiştir.
2. Suç türü ile çocukların ekonomi yardım ge-
reksinimi arasında anlamlı bir ilişki saptan-
mıştır (Chi-kare=5.69; p=0.05). Cana yönelik
ve mala yönelik suçlarda ekonomik yardım
talebi isteyenlerle istemeyenler arasında an-
lamlı bir fark bulunmazken, diğer suçlarda
ekonomik yardım gereksinimi olanlar daha
düşük oranda bildirilmiştir
3. Eğitim, psikolojik ve sosyal yardım alanında
hem genel toplamda hem de ayrı ayrı her üç
suç türünde de yardım almak istemeyenler
daha fazladır (Tablo III).
TARTIŞMA
Geç ergenlik dönemine (15–18 yaş) riskli dav-
ranışlar açısından bakıldığında suç, şiddet ve
madde kullanımı gibi davranışların ortaya çıktığı
ve sorun halinde yaşandığı dönem olarak bil-
dirilmektedir (8). Çalışmamızda suça karışan
çocukların % 72.8’i 16–18 yaşları arasında geç
ergenlik dönemindedir. Yazında en çok suç işle-
nen yaş olarak 14 yaş bildirilmektedir (9, 10).
Hancı ve arkadaşlarının İzmir ilinde yaptıkları
benzer bir çalışmada da suç işleyenlerin çoğun-
luğu (%69.1), 12–14 yaşları arasında, %24.8’i 15
yaş ve üstünde saptanmıştır(11). Çalışmamızda
suç işleme yaşı önceki yıllarda yapılan çalışma-
lara göre daha yüksek bulunmuştur ve geç
ergenlik döneminde yoğunlaşmıştır. Bu durum
sosyal ve ekonomik koşulların gençler için ye-
tersiz olduğunu ve suç davranışının ileride genç
yetişkinlik döneminde de artabileceğini düşün-
dürmüştür.
Demiral ve ark.
6
Suç davranışları cinsiyet açısından değerlendir-
diğimizde pek çok çalışmada erkek çocuklar
kızlara oranla daha yüksek bulunmaktadır (8,
11,12). Çalışmamızda da benzer şekilde suça
karışan çocukların çoğunluğunun (%89.7) erkek
olması yazınla uyumludur. Bu durum erkek
çocuklarda kızlara göre eyleme vuruk, dışa
yönelik davranışların daha fazla olması ve
ebeveyn denetimi az olan erkek çocukların ev
dışında olabilmesi, uygunsuz ortamlarda, suça
elverişli koşullarda bulunmaları ile açıklanabilir.
Çalışmamızda, 16–18 yaşlarında lise düzeyinde
olmaları beklenen çocukların eğitim düzeyleri
ayrıntılı olarak incelendiğinde; bu yaş dönemin-
deki 241 gencin 163’ü (%48.9) ilkokul terk,
42’si (%12.7) ilkokul mezunu, 32’si (%9.7) lise
terk, ancak 4’ü (%1.2) lise mezunu olarak bu-
lunmuştur. Ayrıca suç türü ile çocukların bitir-
dikleri okul ve sınıf düzeyleri arasında anlamlı
ilişki saptanması eğitimin suç davranışını engel-
lenmedeki önemini göstermiştir (Tablo I). Dü-
zenli olarak okuldan kaçan, okumayı reddeden,
okul başarısı düşük olan çocukların bu davranışı
bir yaşam tarzı haline getirmesi, riskli davranış-
ları oluşturmaktadır. Okulu bırakmanın yanı sıra
okul başarısızlığı ve okul devamsızlığının da
suça karışma ve pek çok olumsuz davranış için
risk faktörü olduğu bilinmektedir. Gençler ara-
sında riskli ve olumsuz davranışların madde kul-
lanımı, okuldan atılma, erken yaşta cinsel ilişki
ve suç işlemeye geçiş sağladığı bildirilmektedir
(13).
Çocuğun suç eylemine yönelmesinde ailenin,
çocuk sayısının, ekonomik sorunların, eğitim
sisteminin, genetik faktörlerin, zekânın, köyden
kente göçün, evsiz sokakta yaşamanın, beden-
sel-ruhsal hastalıkların, uyuşturucu ve alkol
bağımlığının önemli rolü olduğu belirtilmektedir
(8, 14). Bunlar içerisinde göç olaylarının özel-
likle genç kuşakları etkileyerek suç potansiyelini
arttırdığı vurgulanmaktadır (15). Çalışmamızda
suça karışan çocukların ailelerinin %47.4’ü baş-
ka bir bölgeden göç etmiş ve %43.2’nin aylık
gelir düzeyi asgari ücret ve altındadır. Göç
edenlerin %24.8’ü 12–24 yıl önce göç etmiştir.
Bu bulgumuz suç işleyen çocukların daha ön-
ceki erken çocukluk ve çocukluk gelişim dö-
nemlerinde ailelerinin ekonomik ve sosyal ko-
şullarının yetersiz olduğunu düşündürmüştür.
Ebeveynlerin geldikleri kente uyum sağlama
güçlüğünün aile içi ilişkilere de yansıması ve
çocuğun zayıf gözetimine yol açması söz konu-
su olabilir. Bu ortamda yetişen çocukların er-
genlik döneminde suç davranışında buluna-
bileceği düşünülmüştür.
Çalışmamızda anne-babaların eğitim ve iş du-
rumlarını değerlendirdiğimizde; annelerin yarıya
yakınının (%48.9), okuryazar olmadığı, babala-
rın ise yarısının (%50.5) 1–8 yıl arasında temel
eğitimi aldığı görülmektedir. Suç türlerini cana
yönelik, mala yönelik ve diğer grup diye ayır-
dığımızda; suç türü ile baba eğitim düzeyi ara-
sında bir ilişki saptanmazken, suç türü ile anne
eğitim arasında anlamlı bir ilişki saptanmış
olması bize anne eğitiminin toplumun huzuru
ve çocukların rehberliği açısından önemini gös-
termiştir. Ayrıca, suç türü ile baba eğitimi ara-
sında bir ilişki bulunmazken, suç türü ile baba-
nın işi arasında anlamlı bir ilişki olması ailenin
ekonomik düzeyini ve geçimini babanın düzenli
bir işi ve geliri olmasının belirlediği şeklinde
yorumlanmıştır. Özellikle mala yönelik suçlarda
babaların daha çok mevsimlik işçi olarak veya iş
bulduğunda çalıştığı belirlenmiştir. Genel olarak
ailenin geliri arttıkça, suçun türü ne olursa olsun
suç işleme oranının düştüğü saptanmıştır.
Annelerin eğitim düzeyini arttırmanın ve aile
ekonomisine katkıda bulunmalarının çocukların
suç davranışlarının azalmasında önemli bir yeri
olduğu düşünülmüştür.
Çalışmalarda işlenen suç türleri arasında mala
yönelik suçlardan hırsızlık en fazla bildirilmek-
tedir (10, 11, 16). Çalışmamızda yazınla benzer
olarak işlenen suç türleri arasında hırsızlık
%78.5 ile ilk sırada yer almaktadır. T.C. Baş-
bakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 2004 yılı
verilerine göre İzmir ilinde suç isnadı ile güven-
lik birimine (jandarma ve polis) gelen veya geti-
rilen 5367 çocuk belirlenmiştir. Bunların 1532’si
(%28.5) hırsızlık suçu ve 78’i (%1.5) uyuşturucu
İzmir’de 2004–2005 Tarihleri Arasında Suça Karıştıkları Tespit Edilen Çocuk ve Gençlerin Sosyodemografik Özellikleri ve Gereksinim Alanları
7
madde kullanmak, satmak ve satın almak
suçları atfedilmiştir (17). Bu oran çalışmamıza
göre daha düşük olarak görünse de suça
karıştıkları mahkeme tarafından saptandığında
hırsızlık suç türünün daha yüksek olarak belir-
lendiğini göstermektedir. Ayrıca çalışmamızda
suç türleri arasında madde kullanma ve satma
suçu %2.1 olarak belirlenmiştir. Türkiye’de
madde kullanım oranının Avrupa ülkeleri’ ne ve
Amerika Birleşik Devletleri’ ne göre daha düşük
oranda olmakla birlikte zaman içerisinde madde
kullanım sıklığında artış olduğu bildirilmektedir
(18). Gençler arasında yasadışı madde kullanı-
mının giderek yaygınlaşma eğiliminde olması
nedeniyle gençlere yönelik yeni tedavi stratejile-
rinin geliştirilmesi gerektiği de belirtilmektedir
(19). Önceki yıllarda İzmir’de (11) ve Elazığ’da
(20) yapılan çalışmalarda madde kullanma ve
satma suçuna hiç rastlanmaz iken Samsun’da
yakın zamanda yapılan bir çalışmada madde
kullanma oranı % 39.6 olarak saptanmıştır (21).
Çalışmamızdaki madde kullanma suç oranı
%2.1 gibi çok düşük olarak belirlenmiş olmakla
birlikte, bu çocukların % 38.9’unun sigara,
uçucu, esrar ve çoğul madde gibi bağımlılık
yapıcı madde kullandığı belirlenmiştir. Bu genç-
ler ileride davranım sorunları ve suça karışma
açısından risk altındadır. Ülkemizde özellikle
büyük kentlerde bağımlılık yapıcı maddelerin
toplum ve özellikle gençler kullanımının kontrol
ve denetimi, kullanıcıların ise tedaviye yönlen-
dirmeleri suç davranışının azaltılması açısından
önemli olduğu düşünülmüştür.
Çocuk suçluluğunu değerlendirirken suç neden-
lerinin çeşitliği ve bu nedenlerin birbirleriyle
etkileşim içerisindedir. Ergenlik döneminin özel-
liği olarak arkadaş ilişkilerinin önceliği ve önemli
olduğu bilinmektedir (22) Ayrıca gelişimsel
özellikler ile sosyoekonomik yetersizlikler akran
grubunu bir suçluluk çetesine dönüştürebildiği,
mala yönelik suçlarda gruplar halinde suç iş-
lemenin daha yüksek olduğu da belirtilmektedir
(11). Çalışmamızda suç nedeni olarak hem
genel toplamda (%71.7) hem de her bir suç
türünde en fazla arkadaş etkisi gösterilmiştir.
Özellikle mala yönelik suçlarda arkadaş etkisi
%70 iken, ekonomik nedenlerin oranı %13
belirtilmesi dikkat çekicidir. Suç davranışında
arkadaş grubunun etkisi ve önemi yazın bilgileri
ile benzerdir. Gençlerin akran ilişkilerinin dik-
kate alınması, kontrolsüz bırakılmaması, risk
grupları ile ilişkilerinin engellenmesinin önemli
olduğu düşünülmüştür.
Çocuk suçluluğunu önlemede alınması gereken
önlemler ve desteklenmesi gereken gereksinim
alanlarına belirlemek önemlidir. Bu durum
çocukların tekrar suça karışmasını da engelleye-
bilecektir. Çalışmamızda çocukların gereksinim
alanları sağlık ve ekonomik yardım sağlanma-
sında yoğunlaşmaktadır. Suç türü ile sağlık ve
ekonomik yardım alanında anlamlı bir ilişki
belirlenmesi suç davranışlarının önlenmesinde
bize yol göstermektedir. Özellikle mala yönelik
suçlarda sağlık ve ekonomik yardım ihtiyacı
belirtilmesi anlamlıdır. Eğitim, psikolojik ve sos-
yal yardım alanında hem genel toplamda, hem
de ayrı ayrı her 3 suç türünde de yardım almak
istemeyenler daha fazla saptanmıştır. Bu sonuç,
Maslow’un “ihtiyaçlar hiyerarşisi” kuramından da
hatırlanacağı gibi suçluların daha çok yaşamsal
önemi olan temel gereksinimlerinin henüz gide-
rilmeden ihtiyaçlar hiyerarşisinde bir üst sınıfta
yer alan ait olma ve sevgi, değerli hissetme ve
kendini gerçekleştirme gibi psikososyal gereksi-
nimlerini henüz talep etmediklerini göstermek-
tedir (22).
Sonuç olarak, çeşitli nedenlerle suça karışmış
çocukların bedensel, ruhsal, sosyal ve kültürel
yönden sağlıklı gelişmelerini sağlamak toplum-
sal sorumluluğumuz ve görevlerimiz arasında-
dır. Çocukları aileleri ile birlikte ele alarak koru-
mak, desteklemek ve topluma yeniden kazan-
dırmak çocukların suça karışmasını önleyebile-
cektir. Bu amaçla, annelerin eğitim düzeylerinin
arttırılması, ailenin ekonomik koşullarının iyileş-
tirilmesi ve göçün olumsuz etkilerinin önlen-
mesi önemlidir. Gençlerin okul eğitimlerini sür-
dürmesi ve akran ilişkilerinin dikkate alınması,
kontrolsüz bırakılmaması ve risk grupları ile
ilişkilerinin engellenmesinin önemli olduğu
düşünülmüştür.
Demiral ve ark.
8
KAYNAKLAR
1. Kepenekçi KY, Özcan AY. Okullarda Çocuk Suçluluğunun Önlenmesi, 1. Ulusal Çocuk ve Suç: Nedenler ve Önleme Çalışmaları
Sempozyumu. Ankara: Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı Yayını, 2002: 256–257.
2. Polat O, İnanıcı MA, Aksoy ME. Adli Tıp Ders Kitabı. İstanbul: Nobel Tıp Kitapevleri, 1997: 291–314.
3. Uluğtekin SS. Çocuk Mahkemeleri ve Sosyal İnceme Raporları. Ankara: Türkiye Barolar Birliği Yayını, 2004: 55–78.
4. http://www.abchukuk.com/cezahukuku/denetimli-serbestlik.html. erişim tarihi, 28 Ocak 2009
5. http://www.adli-sicil.gov.tr/istatistik_2007 .erişim tarihi 26 Ocak 2007.
6. http://www.turkhukuksitesi.com/makale_474.htm,erişim tarihi 22 Ocak 2009.
7. Dinçmen K. Adli Psikiyatri. İstanbul: Birlik Yayınları, 1984, 16–27.
8. Ögel K. Psikososyal gelişim perspektifi. Riskli Davranış Gösteren Çocuk ve Ergenler. İstanbul: Ajans Plaza, 2007:27–31.
9. Aydın C, Kabaklıoğlu MT. Çocuk hükümlülerde suç tipi ile sosyodemografik özelliklerin ilişkisi Ege Tıp Dergisi 1989; 26:625–634.
10. Katkıcı U, Doğaner İ, Aydın C, Saygılı R. 1980–1985 yıllarında İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığı’na gönderilen kriminal davranışı çocuk ve
ergenlerde retrospektif bir değerlendirme. Ege Tıp Dergisi 1990; 29: 368–371.
11. Hancı İH, Aktaş EÖ, Keleş H, Yavuz C, Ertürk S, Demircin S. İzmir Çocuk Mahkemesinde davaları sonuçlanan çocukların demografik
özellikleri. Adli Tıp Dergisi 1994; 10: 29–35.
12. Hancı İH, Demirçin S, Ege B, Çoskunol H. 1988-1990 yılları arasında İzmir Çocuk Mahkemelerinde davaları sonuçlanan çocukların
demografik özellikleri. Ege Tıp Dergisi 1993; 32: 357-360.
13. Öğel K, Eke CY, Taner S.İstanbul’da öğrenciler arasında riskli davranışlar araştırması-araştırma raporu, 2004.
http://www.yeniden.org.tr/dokuman/bm_raporlar.asp, erişim tarihi 22 Ocak 2009.
14. Akyüz Y. Çocuk suçluluğu konusunda Türk eğitim tarihinde ilk önemli araştırma. 1. Ulusal Çocuk ve Suç, Nedenler ve Önleme Çalışmaları
Sempozyumu. Ankara: Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı Yayını, 2002:46–48.
15. Hancı İH, Ege B, Demirçin S, Çoskunol H. Göçlerin İzmir İlindeki çocuk suçlarına etkisi. Ege Tıp Dergisi 1993; 32: 347-350.
16. Dülger HE, Tokdemir M, Tezcan AE. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki çocuk ve ergen suçlarının dağılım özellikleri. Düşünen
Adam 1996; 9: 53–57.
17. Güvenlik birimine gelen ve ya getirilen çocuk istatistikleri 27 il, 2004. T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü. Ankara: Devlet İstatistik
Matbaası, 2005: 6-15.
18. Ögel K, Tamar D, Çakmak D. Madde kullanımı sorununda Türkiye’nin yerine bir bakış. Türk Psikiyatri Derg 1998; 9: 301–307.
19. Yüncü Z, Aydın C, Çoşkunol H, Altıntoprak E, Bayram AT. Çocuk ve ergenlere yönelik bir bağımlılık merkezine iki yıl süresince başvuran
olguların sosyodemografik değerlendirilmesi. Bağımlılık 2006; 7: 31-37.
20. Hancı İH, Dülger HE, Toy E, Demirçin S, Ertürk S, Çoskunol H. 1988–1991 yılları arasında Elazığ’da suç işledi iddiasıyla yargılanan
çocukların demografik özellikleri. Ege Tıp Dergisi 1993; 32: 361–365.
21. Aydın B, Turla A, Kocakaya M, Karaarslan B. Samsun’da 2004 yılında suç işlediği iddia edilen çocukların sosyodemografik özellikleri. Adli
Psikiyatri Dergisi 2005; 2: 5–13.
22. Odağ C. Ergenlerde akran kümesi ve arkadaşlık. Ergenler bizi örnek alanlar ve örnek aldıklarımız. İzmir: Meta Basımevi, 2005: 69–78.
23. Wahba MA, Bridwell LG. Maslow reconsidered: A review of research on the need hierarchy theory. Organizational Behavior and Human
Performance 1976; 1: 212–240.
Dostları ilə paylaş: |