Yazışma Adresi:
Araş. Gör. Dr. Fatma TAŞ
Adres: Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
35100-Bornova, İzmir
Tel
: 0232 388 11 03 (182)
Fax
: 0232 388 63 74
E-posta : fatmatas61@hotmail.com
45
D
ERLEME
EGE PEDİATRİ BÜLTENİ 2009, 16 (1): 45-53
ÖZET
astrointestinal sistem polipleri çocukluk çağında yaygındır ve sıklıkla ağrısız rektal kanama ile ortaya çıkar. Diğer rektal
kanama nedenlerinden (anal fissür, travma, infektif kolit ve allerjik enteropati, Meckel divertikülü, vasküler anomali ve
inflamatuvar barsak hastalığı) ayrılmalıdır. Çoğu izole ve kolonik yerleşim gösterir. Altta herhangi bir genetik hastalık veya maliyn
potansiyeli yoktur. Ancak makroskopik olarak belirlenemeyeceğinden bütün polipler asemptomatik olsalar bile çıkarılmalı ve
histopatolojik inceleme yapılmalıdır. Juvenil polipler, çocuklarda en yaygın (%90) kolon polipleridir. İzole juvenil polipler (kolonda
polip sayısı <5) yeni polip gelişimi ve maliynite potansiyeli taşıyan polipozis sendromlarından ayrılmalıdır. Kolonoskopik polipektomi
juvenil polipler için güvenilir bir tedavi şeklidir. Bu makalede çocuklardaki gastrointestinal polipler (juvenil polip ve polipozis
sendromları) ve bu konudaki klinik deneyimlerimiz aktarılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Çocukluk çağı, rektal kanama, gastrointestinal polip
SUMMARY
astrointestinal polyps are common during childhood and present most often with painless rectal bleeding. The differential
diagnosis of rectal bleeding is wide, and includes anal fissure, trauma, infective colitis, allergic enteropathy, Meckel’s
diverticulum, congenital vascular anomalies, and inflammatory bowel disease. Most polyps occur as an isolated colonic lesions.
They are not harbingers of an underlying genetic disorder, and have no neoplastic potential. But, it is important to emphasize that
polyp histology cannot be predicted by gross appearance, and all polyps in children should be removed for histologic examination
even if asymptomatic. Juvenile polyps remain the most common (90%) colonic polyps in children. Differentiation of isolated juvenile
polyps (colonic polyp number <5) from polyposis syndrome is important, because the presence of polyposis syndrome is associated
with an increased risk of development of additional polyps and malignancy. Colonoscopic polypectomy is effective procedure in the
treatment of juvenile polyps. In this article, we discuss gastrointestinal polyps (juvenile polyps and polyposis syndrome) ın children,
and share our clinical experience.
Key Words: Childhood, rectal bleeding, gastrointestinal polyp
Geliş tarihi: 07.06.2006
Kabul tarihi: 15.08.2009
Çocukluk çağında gastrointestinal polipler he-
kimler arasında rektal kanamanın nadir bir
nedeni olarak düşünülmekte ve genellikle has-
talar aylar süren semptomlar sonrasında tanı
almaktadır. Bu yazıda çocukluk çağında en sık
görülen juvenil polipler, sendromik polipozis
formları ve bu konudaki deneyimlerimiz tartı-
şılacaktır.
Polipler, gastrointestinal sistemin (GİS) herhangi
bir kısmında görülmekle birlikte çoğu kolonik ve
izole yerleşimlidir. Polipozis koli sendromları
dışında maliyn potansiyel taşımazlar (1). En
yaygın başvuru nedeni ağrısız rektal kanama
olup diğer rektal kanama nedenlerinden (anal
fissür, travma, infektif kolit ve allerjik enteropati,
Meckel divertikülü, vasküler anomali ve inflama-
tuvar barsak hastalığı) ayrılmalıdır. Batılı veriler-
de rektal kanama ile başvuran olguların %4’ün-
de intestinal polip saptandığı bildirilirken, kli-
niğimizde bu oran %19 olarak saptanmıştır
(2,3).
Gastrointestinal polipler, hamartomalar (juvenil
polipler, Peutz-Jeghers sendromu) ve adenom-
lar olarak 2 ana gruba ayrılmaktadır. Genellikle
G
G
ÇOCUKLARDA GASTROİNTESTİNAL SİSTEM
POLİPLERİ VE TEDAVİSİ
Gastrointestinal System Polyps and Treatment in
Children
Hasan YÜKSEKKAYA
Maşallah BARAN
Sema AYDOĞDU
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Pediatrik Gastroenteroloji,
Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı,
Bornova-İzmir
Yüksekkaya ve ark.
46
epitelyal kökenlidir, ancak non-epitelyal kaynaklı
da olabilir. İzole juvenil polipler (kolonda polip
sayısı <5) familyal formlar ve maliynitelerin eşlik
ettiği polipozis sendromlarından ayrılmalıdır (3).
Juvenil polipler
Çoğu rektosigmoid bölgede (%70) yerleşen
juvenil polipler gastrointestinal sistemin herhan-
gi bir kısmında görülebilir. Gerçek insidansı
bilinmemektedir. Sayısı genellikle tek (%73)
olup tüm çocukluk çağı kolon poliplerinin
%97’lik kısmını oluşturur. En sık ortalama 4
yaşında (2–6 yaş) görülür. Bir yaş altında ve 10
yaş üstünde çok nadirdir. Erkeklerde daha sıktır
ve her ırkta görülür. Küçük, parlak ve kanamaya
eğilimli bir yüzeyi vardır. Çoğu polip (%90) ko-
lon mukozasına ince bir sap (0,5–4 cm) ile bağlı
mantar şeklindedir (4). Aralıklı, ağrısız rektal
kanama en yaygın başvuru nedeni olup hasta-
ların yarıdan fazlasında tipik bulgudur. Büyük
miktarda kanama nadir olup genelde defekas-
yon sırasında veya hemen sonrasında az mik-
tarda taze kan görülür. Olguların üçte birinde
demir eksikliği anemisi saptanır. Kolik tarzı ka-
rın ağrısı, mukuslu ishal, saplı poliplerin oto-
amputasyona bağlı spontan protrüzyonu, rektal
prolapsus ve kolo-kolik volvulus gibi akut karın
tablosu daha nadir klinik prezentasyonlardır
(1,4).
Tanı: Poliplerin çoğu rektosigmoid yerleşimli
olmakla birlikte proksimal kolonda da olabilir.
Anorektal muayene ile rektal tuşede hareketli,
saplı kitle şeklinde hissedilir. Ağrısız rektal
kanama ile birlikte anorektal bulgu yokluğunda
çift kontrast kolon grafisi ve fleksibl kolonoskopi
esas tanı yöntemleridir. Çift kontrastlı kolon
grafisi deneyimli merkezlerde poliplerin yaygın-
lığı ve lokalizasyonu hakkında yeterli bilgi verir.
Kolonoskopi, tüm kolondaki polip sayıları ve
çapları belirlenirken aynı zamanda biyopsi ile
histopatolojik değerlendirme ve polipektomi ile
tedavi olanağı sağlar. Mikroskopik olarak stro-
ma ile bölünmüş ve genişlemiş küçük müsinöz
gölcüklerden oluşan (İsviçre peyniri görünümü)
lamina propriada yogun inflamasyon tipik histo-
lojik bulgudur (4).
Tedavi-İzlem: Kolonoskopi ile polip sapından
“snare” (metalik kapan) ile koterize edilerek
polipektomi yapılır. Eğer aile öyküsü yoksa
polipektomi yeterli tedavi şeklidir. Kanama ve
perforasyon en ciddi komplikasyon olup nadir
görülür (% 0,5–5). Histopatolojik inceleme mut-
laka yapılmalı ve adenomatöz değişiklik yönün-
den dikkatle incelenmelidir. Soliter juvenil polip-
lerin hemen hepsi beniyndir. Ancak literatürde
çok nadir maliyn gelişim olduğu bildirilmiştir.
Polipektomi sonrası nüks oranı düşüktür (%4–7)
Ancak semptomlar tekrarlıyorsa polipozis
sendromlarının ilk bulgusu olabileceğinden
yakın izlenmelidir (1,4).
Kliniğimizde gastrointestinal polip nedeniyle iz-
lenen hastaların %63’nü juvenil polipler oluştur-
maktaydı. Olguların hiçbirisinde derin anemi
saptanmadı. Genel anestezi olmaksızın sadece
sedasyonla kolonoskopik polipektomi ile çıkarı-
lan poliplerin hiçbirinde maliyn değişiklik izlen-
medi. Tedavi sonrasında hiçbir olguda nüks
saptanmadı.
İNTESTİNAL POLİPOZİS SENDROMLARI
Hamartomatöz ve adenomatöz polipozis
sendromları olarak ayrılmaktadır. Çocuklarda
görülen intestinal polipozis sendromları, klinik
özellikler ve saptanan mutasyonlar Tablo-I’de
özetlenmiştir (5-9).
Hamartomatöz polipozis sendromları:
Juvenil intestinal polipozis sendromları, juvenil
polipozis sendromu (JPS), Bannayan-Riley-
Ruvalcaba sendromu (BRSS) ve Cowden sen-
dromu (CS) olarak sınıflandırılmaktadır. Cowden
sendromu poliplere ilaveten mukokütanöz
lezyonlar (fasiyal trişilemmom, oral fibrom, akral
keratoz) eşlik eden tiroid, meme ve endometrial
tümörlerle karakterizedir. BRSS ise mental
retardasyon, makrosefali, lipomatozis, heman-
jiomlar ve genital pigmentasyon artışı ile
Çocuklarda Gastrointestinal Sistem Polipleri ve Tedavisi
47
karakterizedir (10). JPS tanısı, Cowden
sendromu ve BRSS’nun bulgularının yokluğunda
aşağıdaki kriterlerden birini taşıması halinde
konulur (11).
• Kolon veya rektumda 5’den fazla polip,
• GİS’in diğer kısımlarında polip olması (kolon
harici),
• Herhangi bir sayıda polip ile birlikte pozitif
aile hikayesi olması.
Juvenil polipozis sendromu
Multipl GİS polipleriyle karakterize, kolon ve
rektumu etkileyen en sık hamartomatöz sen-
dromdur. Otozomal dominant geçişli sporadik
ve familyal formları ile klinik ve genetik olarak
heterojen bir hastalıktır. İlk olarak 1964’de bir
ailede McCool ve ark. tarafından tanımlanmıştır
(12). Çocuk ve adolesan poliplerinin %2'lik
kısmını oluşturur. İnsidansı 1/100.000 canlı
doğumdur. Aile hikayesi olguların %20-50’sinde
vardır. Konjenital doğumsal defektler, orta-bar-
sak malrotasyonu, kranial ve kardiak anomali-
ler, yarık damak, polidaktili, genito-üriner sis-
tem anormallikleri hastaların %15’inde eşlik
etmektedir. Juvenil poliplere göre daha kompli-
ke seyreden bu hastalarda akut veya kronik
intestinal kanama, anemi, karın ağrısı, rektal
prolapsus ve intestinal obstruksiyon görülebilir.
İzleminde %71’inde kan transfüzyonu gerektire-
cek kadar kanama, %17’inde intestinal obstruk-
siyon geliştiği bildirilmiştir.
Maliynite potansiyeli taşımayan soliter juvenil
poliplerden ayrılmalıdır. Ancak bu ayrımda kesin
olarak belirlenmiş klinik, immuno-histokimya-
sal, genetik veya moleküler bir belirteç yoktur
(13). Tipik olarak kolon yerleşimli olup GİS’in
herhangi bir bölümünü tutabilirler. Polip loka-
Tablo I. Çocuklarda polipozis sendromları.
Sendrom Tipi
Gen
Klinik özellik
Malignite riski
Adenomatöz polipozis
FAP
Gardner sendr.
APC
APC
GİS- polipozis, KREH
Kolon adenom, desmoid tümör,
dental anomali, osteom,
epidermoid kist
Kolon %100,
periampuller bölge
tiroid, hepatoblastom,
FAP’daki gibi
Attenue FAP
Turcot sendr.
APC
APC
Az sayıda adenom
GİS adenom, SSS tümörü
Kolon
Kolon, beyin
Hamartamatöz polipozis
Peutz-Jeghers sendr.
(PJS)
Juv. polipozis (JPS)
LKB1/STK11
BMPR1A
GİS hamartom, mukokütanöz,
hiper- pigmentasyon
Kolon, mide hamartomları, konj.
kalp defekti, yarık damak, dudak,
malrotasyon
Kolon, mide, duodenum,
meme, over, serviks,
testis,
PTEN hamartomlar
Cowden sendromu
BRRS
PTEN
PTEN
GİS hamartom, makrosefali,
mukokütanöz pigmentasyon,
tiroid hastalığı, fibrokistik
hastalık, üriner anomali
GİS hamartom, makrosefali,
benekli penis
Tiroid, meme
Tiroid, meme
FAP: Familyal adenomatöz polipozis, APC: Adenomatöz polipozis coli,
BRRS: Bannayan-Riley-Ruvalcaba sendromu, KREH: Konjenital retinal epitel hipertrofisi,
STK-11 (LKB-1): Serin-treonin kinaz-11, PTEN: Fosfataz -tensin homolog.
BMPR1A: Bone morphogenetic protein receptor type 1-A
Yüksekkaya ve ark.
48
lizasyonu ile ilgili olarak kolorektal tutulum
%98, mide %14, jejenum + ileum %15 ve duo-
denum %2,3 oranında bildirilmektedir. JPS’da 3
farklı fenotipik form tariflenmiştir. Bunlar, infan-
til juvenil polipozis (İJP), juvenil polipozis koli
(JPC) ve jeneralize juvenil polipozis (JJP) (10).
İnfantil juvenil polipozis, karakteristik olarak,
GİS kanaması, volvulus, rektal prolapsus ve
protein kaybettirici enteropati ile erken bebeklik
döneminde ortaya çıkar. Çomak parmak, mak-
rosefali ve hipotoni ile karakterizedir. Aile öy-
küsü genellikle yoktur. Tüm GİS tutulur, ağır
seyirli olup prognozu kötüdür. Genellikle abon-
dan GİS kanamaları nedeniyle kaybedilir. Juve-
nil polipozis koli sadece kolonik tutulumun
olduğu daha hafif klinik bulgularla karakterize
formdur. Jeneralize juvenil polipozis ise tüm
GİS’in tutulduğu ve infantil dönem sonrasında
ortaya çıkmakta ve ağır seyretmektedir (11).
Genetik: JPS otozomal dominant kalıtır ancak
in-komplet penetrans gösterir (14). Araştırmalar
daha çok 2–3 gen üzerinde yoğunlaşmıştır.
Bunlar “transforming growth faktör-β” (TGF-β)
sinyal iletim yolunu etkileyen MADH4 (Mothers
Against Dekapentaplegic Homolog 4) ve BMPR1A
(Bone Morphogenetic Protein Receptor Type 1-
A) gen mutasyonlarıdır. MADH4 geni 18q21.1 de
lokalize olup %15’inde saptanmaktadır (15).
MADH4 geni hücre içi sinyalizasyona aracılık
eden TGF-β ya karşı hücre cevabına (hücre
proliferasyonu ve apopitozisi, ve hücre çoğal-
ması) aracılık eden protein sentezini kodlamak-
tadır. Mutasyon neticesinde anormal hücre
çoğalması ve neoplazi gelişmesine engel olan
bu sistem bozulmaktadır. Aynı zamanda pan-
kreatik kanserlerin %50’si ve kolon kanserlerin
%15’inde bu gende mutasyon bildirilmektedir
MADH4 mutasyonu saptananlarda daha ağır
seyirli masif gastrik polipozis saptanmış olup
genotip-fenotip korelasyonu olduğu gözlen-
miştir (15). BMPR1A geni kromozom 10q22.3 de
lokalize olup TGF–β ailesinin üyesi olup serin-
treonin kinazdır. MADH4 ile birlikte hücre içi
sinyal iletiminde rol oynamaktadır. Olguların
%25’inde saptanır (16). Bazı hastalarda PTEN
(fosfataz ve tensin homolog) gen mutasyonu
(%5) bildirilmekte olup bu hastaların aslında
sendromik JPS (Cowden Sendromu veya BRRS)
olduğu ve klinik bulguların daha sonra ortaya
çıktığı bildirilmiştir (16).
Histopatoloji: Kolon boyunca 50–200 tane polip
izlenir. Mide ve ince barsaklarda polipler olabilir.
Polip çapları birkaç mm’den birkaç cm’ye kadar
değişebilir. Familyal adenomatöz polipozisli
(FAP) hastaların aksine sağlam mukoza alanları
vardır. Makroskopik olarak düz, sferik, ince saplı
kırmızı başlı çıkıntılardır. Mik-roskopik olarak
plazma hücreleri ve lenfositlerle infiltre olan
lamina propriada yoğun ödem, inflamasyon ve
belirgin olarak dilate mukus ile dolu glandlar
izlenir. Muskularis mukozada proliferasyon
yoktur ve inflamasyon ile sınırlan-dırılmış olarak
ince bir şekilde görülür. Histo-lojik olarak
juvenil poliplerden ayrılamayan bu hasta
grubunda aile hikâyesi, polip sayısı ve
lokalizasyonlarına göre JPS tanısı konulur (11,
17). JPS’da diğer hamartomatöz poliplerin ak-
sine ekstraintestinal kanser riskinde belirgin
artış yoktur. Ancak artmış intestinal maliynensi
riski söz konusudur (14). Kolon kanser insidansı
35 yaşında %17–22 iken, 60 yaşına kadar bu
oran %68’e yükselmektedir. Aile öyküsü olma-
yan sporadik olgularda kanser insidansı daha
yüksektir (18).
İzlem ve Tedavi: Kontrollü çalışmalar olma-
dığından tedavi ve onların ailelerinin risk altın-
daki bireyleri daha çok kişisel uzman görüşüne
göre izlenmektedir. JPS’nun engellenmesi veya
diyetle ilgili herhangi bir tedavi şekli yoktur.
Ailelerin mutlaka soy ağacı çıkarılmalı ve klinik
prezentasyon şekli hakkında bilgi elde edilerek
varsa intestinal ve ekstraintestinal manifestas-
yonlar belirlenmelidir. SMAD4 ve BMPR1A, PTEN
gen mutasyonları çalışılabilir. Sonuç olarak JPS
rektal kanama, anemi ve özellikle küçük çocuk-
larda invajinasyona bağlı nekroz ve rezeksiyon-
ları ile karşımıza gelebilir. Belirgin olarak artmış
GİS neoplazi potansiyeline sahiptir. Genetik
incelemeler (SMAD4 ve BMPR1A, PTEN gen
mutasyonu) %40–50 oranında JPS’nun geno-
Çocuklarda Gastrointestinal Sistem Polipleri ve Tedavisi
49
tipik olarak teşhisine yardımcı olur. Genetik
incelemede mutasyon saptanan aile bireylerinin
maliynite gelişimi açısından yakın izlem ve ağır
klinik bulguları ortaya çıkmadan erken tanıma
fırsatı sağlar (19). Kliniğimizde izlenen JPS’lu 3
hastanın 2’ine kontrol edilemeyen ve sık trans-
füzyon gerektiren GİS kanamaları ve protein
kaybettiren enteropati nedeniyle kolektomi
yapıldı.
Cowden sendromu: Her üç germ tabaka-sından
kaynaklanabilen multipl hamartomlar, artmış
meme, tiroid ve endometrial kanser riski ile
karakterize otozomal dominant bir hastalık-tır.
Hastaların %80’ninde görülen trişilemmom-lar
ve makrosefali tipiktir. Semptomlar 20 ya-şına
kadar ortaya çıkar. Polipler tipik juvenil polip
olabileceği gibi ganglionörom ve adenom-lar da
olabilir. İnvazif gastrointestinal maliynensi
riskinde artış yoktur, ancak endoskopik takibi
gerekir. İkinci dekadda meme ve tiroid kanser-
leri yönünden takip edilmelidir. CS’lu hastaların
%80’inde PTEN mutasyonu saptanmıştır Özellik-
le ekzon 5, 7, 8 de mutasyon saptanması CD
tanısında önemli olarak kabul edilmektedir (20).
Bannayan-Riley-Ruvalcaba sendromu (BRSS)
BRSS’nda hamartomatöz polipozise, makrosefali,
benekli penis, gelişme geriliği, yaygın lipomlar
ve hemanjiomlar eşlik eder. BRSS’lu hastaların
%60’ında PTEN mutasyonu bildirilmektedir.
Mutasyon saptanan hastalarda meme karsi-
nomu, fibroadenom ve lipomlar daha fazla
görülmektedir (21).
Peutz-Jeghers sendromu (PJS)
Gastrointestinal sistemde multipl hamartomatöz
polipler, özellikle dudaklar olmak üzere muköz
membranlar ve deride melanin pigmentasyonu,
farklı organlarda artmış maliynensi riski ile
karakterize, otozomal dominant geçiş gösteren
ve nadir genetik bir sendromdur İnsidansı
1/120.000 doğum olarak bildirilmektedir (22).
İnce barsak tutulumu ön plandadır. Ancak mide
ve kolon tutulumu da görülmektedir. En karak-
teristik özelliği özellikle dudaklarda olan muko-
kütanöz pigmentasyon artışıdır. Deri pigmentas-
yonu genellikle 1-5 mm’lik maküllerdir, Özel-
likle ağız, göz, burun kenarı, bukkal mukoza, el
parmaklarında ve nadiren perianal bölgede
görülür. Makül rengi maviden siyaha kadar
değişebilir. Genellikle süt çocukluğunda ortaya
çıkar nadiren doğumda nadiren vardır. Pigmen-
tasyon rengi yaş ile birlikte solar. Ancak bukkal
mukoza lezyonları genellikle solmaz (1). Polipler
erken adolesan dönemde ve median 11 yaşında
ortaya çıkmaktadır (23). Üçte biri ilk dekadda
semptom vermeye başlar ve 20 yaşından önce
%60-70’i semptomatik hale gelir (24) Genellikle,
gastrointestinal kanamaya bağlı anemi, intes-
tinal obstrüksiyona sekonder karın ağrısı veya
invaginasyon şeklinde prezente olurlar Pene-
transı aile içinde bile değişkenlik göstermek-
tedir. Pigmentasyonu olmayan ancak JPS olan
(%5) oranında hasta bildirilirken, bazı aile birey-
lerinde polipozis olmaksızın sadece hiperpig-
mentasyon şeklinde karşımıza çıkmaktadır
(1,25)
Genetik: PJS’dan sorumlu olarak Serin/Treonin-
Protein Kinaz-11 (STK-11) geni mutasyonları
sorumlu tutulmaktadır. Kromozom 19p13.3 üze-
rinde bulunan gen, 9 ekzon ve 433 aminoasit-
ten oluşur. STK-11 geni hücre içi sinyal iletimini
sağlayan, hücre apoptozisini hızlandıran, p53
geni aracılığıyla tümör supressör etkisi bulunan
bir gendir ve aynı zamanda hücre proliferasyo-
nunu da düzenler (9,26). İmmün boyamalarla
STK-11’in ince barsak epitelinde özellikle
kriptlerde ve villuslarda çok miktarda eksprese
edildiği gösterilmiştir. Kromatin “remodeling”in-
de de rol alan Brahma-related gen-1 (BRG-1)
(27) hücre siklusu regülatuvar proteini LKB1-
interaction protein-1 (LIP-1) ile etkileşir (28).
STK-11 mutasyonlarında kinaz aktivitesinin kay-
bolduğu buna bağlı kanser duyarlılık sendrom-
ları ile ilgisi olduğu düşünülmektedir (9,27).
Histopatolojik olarak doğrulanmış hamartom-
larla birlikte 3 tanı kriterinden 2 kriterinin ol-
ması ile konur: 1-Aile hikâyesi, 2- Hiperpig-
Yüksekkaya ve ark.
50
mentasyon, 3-İnce barsakta polipozis (28).
Multipl saplı hamartomatöz polipler PJS’nun
belirgin bir özelliğidir. Juvenil poliplerdeki infla-
matuvar görünümün aksine PJS’nda düz kas
hiperplazisi vardır ve kistik dilatasyonlar görül-
mez. Arborizasyon adı verilen ve hiperplastik
düz kas liflerinin epitelyal tabakaya doğru ağaç
dalları şeklinde genişlemesiyle ortaya çıkan
görünüm PJS için karakteristik bir histolojik
bulgudur. PJS’lu hastalarda mide, ince barsak
ve kolondaki poliplerde hamartomatöz, adeno-
matöz-karsinomatöz değişiklikler görülebilir (29).
Tedavi-izlem: PJS’lu erişkinlerde hem intestinal
hem de ekstraintestinal maliynensi riski art-
mıştır. Maliynensiler erken çocukluk ve adelösan
dönemde de olabilir. Pankreatik kanser riski ise
100 kat artmıştır. Her iki yılda bir endoskopi ve
kolonoskopi ile polipektomi yapılmalı ve 10
yaşından büyüklerde baryumlu görüntüleme ve
enteroskopi ile değerlendirilmelidir (29, 30).
PJS’lu kızlarda daha fazla olmak üzere gonadal
tömörler gelişmektedir. Bunlar genelde selim
seyirlidir. İki yüz yirmi iki hastalık bir meta-
analizde 28 olguda (%12,6) intestinal ma-
liynensi bildirilmiş olup bunların 7’si 16 yaş
altındadır. Hastaların birinci derece yakınları
büyük risk altındadır. Semptomsuz aile birey-
lerinde ilk olarak yapılması gereken genetik
incelemedir. PJS’lu hastalar obstrüksiyon ve
intusisepsiyona sekonder infarkt ve nekrozlar
nedeniyle tekrarlayan rezeksiyona maruz kalır-
lar. Polip rekürensi veya progresyonu nedeniyle
hastaların ¾’ü bir veya daha fazla laparotomi
geçirmektedir (32). Kısa barsak sendromu geli-
şeceğinden geniş incebarsak rezeksiyonlarından
kaçınmak cerrahi tedavinin esasıdır. Bu re-
operasyon riski üst ve alt endoskopilerle veya
intra-operatif enteroskop ile diğer polipler
çıkarılarak azaltılabir. Laparotomide teleskopik
endoskopla tüm İB taranmalı, asemptomatik 1
cm’den küçük poliplerin de invajinasyon riski
olduğundan aile bilgilendirilmelidir (33). Kli-
niğimizde PJS nedeniyle izlenen 5 hastanın
hepsi asemptomatik olup bunların tanısı aile
taraması konulmuştu. İzlemde 8 yaşındaki bir
olgu invajinasyon nedeniyle ince barsak rezeksi-
yonu yapıldı. Kolon tutulumu olan 2 olguda
polipektomi ile kolon polipleri çıkarıldı.
Familyal adenomatöz polipozis (FAP)
Kolonda sayısız adenomatöz poliplerle karakte-
rize ve progresyon gösteren otozomal dominant
geçişli bir hastalıktır. Çocuklarda en yaygın
polipozis sendromudur. İnsidansı 1/8.000–
14.000 canlı doğumda görülür. Her iki cinsi eşit
etkiler ve her ırkta görülür. Poliplerin hemen
hepsi 10 mm’den küçüktür. Yaşam boyu kolo-
rektal kanser gelişim riski %100’dür. Olguların
yarısında birden fazla tümöral odak vardır.
Polipozis başladıktan sonra 10–15 yılda kolo-
rektal kanser gelişimi kaçınılmazdır. Kolorektal
kanser gelişme yaşı ortalama 39 yaştır. Yirmi
yaşından önce %1 olup 5 yaş altında da nadir
vaka bildirimleri vardır. Kolon dışı bulguların
şekli ve lokalizasyonuna göre sendromik FAP’-
den bahsedilir. Bunlar Gardner sendromu
(multipl osteomlar, kistler ve yumuşak doku
tümörü), Turcot sendromu (GİS polipozis ile bir-
likte santral sinir sistemi tümörü) ve Cronkhite-
Canada sendromudur (GİS’de polipozis, deride
pigmentasyon artışı, alopesi, ve tırnak distrofisi)
(34).
Tanı: Çocuklarda tanı genellikle aile hikayesi
olan bireyler arasında tarama için yapılan kolo-
noskopi ile çok sayıda polip saptanması ile
konur. Hastalar, polipler ortaya çıkmadan önce
genellikle asemptomatik olup pubertenin başla-
ması ile semptomlar gelişmeye başlar. Erişkin
dönemde tüm kolonu tutan adenomlar geliş-
meye devam eder. Histolojisi sporadik fomlarına
benzer, tübüler, villöz ve tübülo-villöz tipleri var-
dır. Polipli herhangi bir hastada histopatolojik
incelemede adenomatöz değişiklik saptanırsa
FAP yönünden uyanık olunmalıdır. Ortalama
1.000 civarı polip vardır ve 1 cm’den küçük on-
binlerce polip olabilir. Histolojik olarak hiper-
plastik polipler ve nodüler lenfoid hiperplazi ile
karışabileceğinden mutasyon analizi ve göz
muayenesi mutlaka yapılmalıdır (35). FAP’li
hastalarda genellikle asemptomatik olup
Çocuklarda Gastrointestinal Sistem Polipleri ve Tedavisi
51
görmeyi etkilemeyen konjenital retina pigment
epitelinde hipertrofi (KRPEH) görülür. Tek taraflı
veya bilateral olabilir. Üç aylıktan küçüklerde
bile tanımlanmıştır. FAP’li bir aile bireyinde
retinal pigment epitelinde hipertrofi saptanırsa
%100 FAP kabul edilir (34,35). Tanıda kolono-
skopiye ek olarak üst GİS endoskopisi ile mide,
duodenum periampuller bölge taranmalıdır
(25). Ayrıca FAP’li aile çocuklarının 5 yaş altında
hepatoblastom riski olduğundan alfa-
fetoprotein ve USG ile izlenmelidir (36).
Genetik: Adenomatöz polipozis coli (APC)’de
APC geninde germline mutasyon söz konusudur
(67–37). APC geni, kromozom 5q21 bölgesinde
lokalize olup olguların %80-90’ında saptan-
maktadır. APC geni, kolonik epitelin yenilenmesi
ilgili multifonksiyonel regülatuar proteindir. Aynı
zamanda tümör supressör bir gen olup hücre
proliferasyonu, adhezyonu, migrasyonu, sinyal
iletimi, kromozomal ayrılma, transkripsiyonel
aktivasyon, apoptozis gibi değişik hücresel
fonksiyonlarda rol oynar. APC geninde 1400’den
fazla mutasyon saptanmıştır. En fazla mutasyon
genin %75’inden daha fazlasının kodlandığı
ekzon-15’de görülür (38).
Gardner sendromu
FAP’e eğer desmoid tümör, mezenterik fibrom-
lar, dental anormallikler, gastrik ve duodenal
polipler, terminal ileumda lenfoid hiperplazi,
ileal adenomlar eşlik ediyorsa Gardner sendro-
mu adını alır (39). En letal komplikasyonu diffüz
mezenterik fibrom veya desmoid tümörlerdir.
Özellikle periampuller bölge tümörleri Gardner
sendromunda sıktır (40). Osteomlar tipik olarak
mandibula ve kafa derisinden kaynaklanabilir ve
hastalığın kolon dışı tutulumun tek bulgusu
olabilir. Epidermoid kistler de sık rastlanan
lezyonlar olup genellikle puberte öncesinde
ortaya çıkar (41).
Tedavi ve izlem: FAP’li bir hastanın yakınla-rında
hastalık saptanmasında en efektif yol genetik
testlerdir. APC gen mutasyonu olan bir hastada
semptom olmasa da 10–12 yaşında
kolonoskopi yapılmalıdır (42). Mutasyonu ol-
duğu bilinmeyen risk altındaki kişilerde 15
yaşına kadar kolonoskopi yapılmalı, 15–25
yaşına kadar yıllık, 25–35 yaş arası 2 yıllık, 35–
50 yaş arasında 3 yıllık takip edilir. Bu yaştan
itibaren populasyon ile aynı oranda kolon kan-
seri riski vardır (37). Üst GİS’in izlemi için kesin
bir rehber oluşturulmamakla birlikte tüm has-
talara mutlaka yapılması önerilmektedir. düode-
nal polipler mutlaka çıkarılmalıdır. İzlemde en
önemli kriter polip histolojisidir. Yüksek derece-
de displazi gösteren veya 2 cm’den büyük
periampuller bölge polipleri cerrahi olarak ek-
zisyon gerektirir (42,43). Kolektomi, kanser geli-
şiminin engellenmesi bakımından kaçınılmaz-
dır. Cerrahinin zamanlaması ve şekli tartışmalı-
dır. En sık uygulanan yöntemler subtotal kolek-
tomi ve ileorektal anostomoz (İRA) ve proktoko-
lektomi ileal poş–anal anostomozdur (İPAA).
Klinik bulgular çocukluk ve adolesanda gelişirse
İPAA önerilmektedir. Ancak operasyon sonrası
ileal poşda 10 yıl içinde %35 oranında adenom
riski vardır (43). Medikal tedavi de COX–2
inhibitörleri ile %25 oranında regresyon bildiril-
mektedir. Tamoksifen, Taromifen, NSAI (sulin-
dak) ile tedaviler denenmiş, fakat sonuçlar ümit
verici değildir. Agressif, hızlı büyüyen ve rezeke
edilemeyen desmoid tömörlerde kemoterapi
(dakarbazin, doksorobusin) ve radyoterapi tü-
mör kitlesinin küçültülmesine yardımcı olabilir
(44,45). Kliniğimizde izlenen FAP’li 5 hastanın
2’sinde kolonoskopik biyopsilerinde displastik
değişiklikler saptandığından kolektomi + ileorek-
tal anostomoz yapıldı. Diğer olgular asempto-
matik olup displazi bulgusu olmadığından izle-
me alındı.
KAYNAKLAR
1. Erdman SH, Barnard JA. Gastrointestinal polyps and polyposis syndromes in children. Curr Opin Pediatr 2002; 14: 576–582.
2. Aydoğdu S, Levent E, Selimoğlu MA, Kasırga E, Yagcı RY. Çocukluk çağı gastrointestinal sistem kanamalarında etyoloji ve tanı: 5 yıllık
izlem. Ege Tıp Dergisi 1999; 38: 9–12.
Yüksekkaya ve ark.
52
3. Hyer W, Beveridge I, Domizio P, Phillips R. Clinical management and genetics of gastrointestinal polyps in children. J Pediatr
Gastroenterol Nutr 2000; 31: 469-479.
4. Walker W. Pediatric Gastrointestinal Disease. 2004: 966-967.
5. Bodmer WF, Bailey CJ, Bodmer J, et al. Localization of the gene for familial adenomatous polyposis on chromosome 5. Nature 1987; 13:
614–616.
6. Kinzler KW, Nilbert MC, Su LK, et al. Identification of FAP locus genes from chromosome 5q21. Science 1991; 9: 661–665.
7. Liaw D, Marsh DJ, Li J, et al. Germline mutations of the PTEN gene in Cowden disease, an inherited breast and thyroid cancer syndrome.
Nat Genet 1997; 16: 64–67.
8. Howe JR, Roth S, Ringold JC, et al. Mutations in the SMAD4/DPC4 gene in juvenile polyposis. Science 1998; 15: 1086-1088.
9. Hemminki A, Markie D, Tomlinson I, et al. A serine/threonine kinase gene defective in Peutz–Jeghers syndrome. Nature 1998; 391: 184-
187.
10. Sachatello CR, Hahn IS, Carrington CB. Juvenile gastrointestinal polyposis in a female infant: report of a case and review of the literature
of a recently recognized syndrome. Surgery 1974; 75: 107-114.
11. Jass JR. Juvenile polyposis. Phillips RTJ, Spielman A. eds. Familial adenomatous polyposis and other polyposis sendromes. 1st Ed.,
London: Edward Arnold, 1994; 203-224.
12. Mccoll I, Bussey HJ, et al. Juvenile polyposis coli. Proc R Soc Med 1964; 896–897.
13. Fogt F, Brown CA, Badizadegan K, Zimmerman RL, Odze R. Low prevalence of loss of heterozygosity and SMAD4 mutations in sporadic
and familial juvenile polyposis syndrome associated juvenile polyp. Am J Gastroenterol 2004; 99: 2025–2031.
14. Merg A, Howe JR. Genetic conditions associated with intestinal juvenile polyps. Am J Med Genet 2004; 15: 44-55.
15. Howe JR, Sayed MG Ahmed, AF et al. The prevalence of MADH4 and BMPR1A mutations in juvenile polyposis and absence of BMPR2,
BMPR1B, and ACVR1 mutations. J Med Genet 2004; 41: 484-491.
16. Zhou XP, Woodford-Richens K, Lehtonen R et al. Germline mutations in BMPR1A/ALK3 cause a subset of cases of juvenile polyposis
syndrome and of Cowden and Bannayan-Riley-Ruvalcaba syndromes. Am J Hum Genet 2001; 69: 704-711.
17. Chow E, Macrae F. A review of juvenile polyposis syndrome. J Gastroenterol Hepatol 2005; 20: 1634-1640.
18. Howe JR, Ringold JC, Hughes JH, Summers RW Direct genetic testing for Smad4 mutations in patients at risk for juvenile polyposis.
Surgery 1999; 126: 162-170.
19. Marsh DJ, Kum JB. PTEN mutation spectrum and genotype-phenotype correlations in Bannayan-Riley-Ruvalcaba syndrome suggest a
single entity with Cowden syndrome. Hum Mol Genet 1999; 8: 1461-1472.
20. Eng C. Cowden syndome. J Genet Couns 1997; 6: 181-191.
21. Wennstrom J, Pierce ER, McKusick VA. Hereditary benign and malignant lesions of the large bowel. Cancer 1974; 34: 850-857.
22. Westerman AM, Entius MM, de Baar E, et al. Peutz-Jeghers syndrome: 78-year follow-up of the original family. Lancet 1999; 10: 1211-
1215.
23. Amos CI, Keitheri-Cheteri MB, Sabripour M, et al. Genotype-phenotype correlations in Peutz-Jeghers syndrome. J Med Genet
2004;41:327-333.
24. Tovar JA, Eizaguirre I, Albert A, Jimenez J. Peutz-Jeghers syndrome in children: two report of two cases and review of literature. J Pediatr
Surg 1983; 18: 1-6.
25. Guillem JG, Smith AJ, Puig-La Calle J, Ruo L. Hamartomatous polyposis. In: Wells SA, Creswell LL, editors. Gastrointestinal polyposis
syndrome. St Louis: Mosby Inc, 1999: 286–299.
26. Olschwang S, Boisson C, Thomas G. Peutz-Jeghers families unlinked to STK11/LKB1 gene mutations is highly predisposed to primitive
biliary adenocarcinoma. J Med Genet 2001; 38:356-360.
27. Marignani PA, Kanai F, Carpenter CL. LKB1 associates with Brg1 and is necessary for Brg1-induced growth arrest. J Biol Chem 2001; 276:
32415-32418.
28. Tomlinson IP, Houkston RS, Peutz-Jeghers syndrome. J Med. Genet 1997; 4: 1007-1011
29. McGarrity TJ, Kulin HE, Zaino RJ, Peutz-Jeghers syndrome. Am J Gastroenterol 2000; 95: 596-604
30. Giardiello FM, Brensinger JD, Petersen GM. AGA technical review on hereditary colorectal cancer and genetic testing. Gastroenterology
2001; 121: 195-197.
31. Hyer W, Beveridge I, Domizio P, Phillips R. Clinical management and genetics of gastrointestinal polyps in children. 2000; 31: 469-479.
Çocuklarda Gastrointestinal Sistem Polipleri ve Tedavisi
53
32. Spigelman AD, Thomson JP, Phillips RK. Towards decreasing the relaparotomy rate in the Peutz-Jeghers syndrome: the role of
peroperative small bowel endoscopy. Br J Surg 1990; 77: 301-302.
33. Williams CB, Goldblatt M, Delaney PV. Top and tail endoscopy' and follow-up in Peutz-Jeghers syndrome. Endoscopy 1982; 14: 82-84.
34. Church JM, McGannon E, Burke C, Clark B. Teenagers with familial adenomatous polyposis: what is their risk for colorectal cancer? Dis
Colon Rectum 2002; 45: 887-889.
35. Traboulsi EI, Maumenee IH, Krush AJ, et al. Congenital hypertrophy of the retinal pigment epithelium predicts colorectal polyposis in
Gardner's syndrome. Arch Ophthalmol 1990; 108: 525-526.
36. Giardiello FM, Petersen GM, Brensinger JD, et al. Hepatoblastoma and APC gene mutation in familial adenomatous polyposis. Gut 1996;
39:867-869.
37. Nandakumar G, Morgan JA, Silverberg D, Steinhagen RM. Familial polyposis coli: clinical manifestations, evaluation, management and
treatment. Mt Sinai J Med 2004; 71:384-391.
38. Kinzler KW, Nilbert MC, Su LK, et al. Identification of FAP locus genes from chromosome 5q21. Science 1991; 9: 661-665.
39. Gardner EJ. Genetic and clinical study of intestinal polyposis, a predisposing factor for carcinoma of the colon and rectum. Am J Hum
Genet 1951; 3: 167-176.
40. Sugihara K, Muto T, Kamiya J, et al. Gardner's syndrome associated with periampullary carcinoma, duodenal and gastric adenomatosis.
Report of a case. Dis Colon Rectum 1982; 25: 766-771.
41. Corman LM. Colon and rectal surgery. Philadelphia: Lippincott-Raven; 1998: 134-140.
42. Cruz-Correa M, Giardiello FM. Diagnosis and management of hereditary colon cancer. Gastroenterol Clin North Am 2002; 31: 537-549.
43. Henry LG, Condon RE, Schulte WJ, Aprahamian C, De Cosse JJ. Risk of recurrence of colon polyps. Ann Surg 1975; 182: 511-512.
44. Steinbach G, Lynch PM, Phillips RK, et al. The effect of celecoxib, a cyclooxygenase-2 inhibitor, in familial adenomatous polyposis. N Engl
J Med 2000:29: 1946-1952.
45. Parc YR, Olschwang S, Desaint B, Schmitt G, Parc RG, Tiret E. Familial adenomatous polyposis: prevalence of adenomas in the ileal pouch
after restorative proctocolectomy. Ann Surg 2001; 233: 360-364.
Dostları ilə paylaş: |