KÜLÇE , 1) Eritilerek kalıba dökülmüşmetal veya alaşım kütlesi ; külçe altın, külçe gümüşgibi. 2) Bir işleme uğratılmamışbüyükçe metal parçası .
KÜLÜNK, Genellikle mermer madenciliğinde kullanılan iki ucu sivri ve sapı kızılcık dalından yapılmışbalyoz.
KÜLÜNKÇÜ, Külünkle mermer blokların yüzeylerini düzelten kalifiye işçi.
KÜP TAHKİMATLI AYAK İŞLETME METODU, Hemen tahkimata ihtiyaç gösteren çok çürük maden yataklarında başyukarı, başaşağı veya V şekli ile ufki dilimli ve rambleli olmak üzere çeşitli şekillerde, maden yatağının şekline göre geliştirilebilen, maden için muvakkat bir mesnet teşkil etmek ve işçilerin işyerine girebilmelerine imkan vermek üzere kübik kasaların ağaçları özel bir şekilde centili olarak hazırlanıp ocağa getirilen ağaç tahkimatlı (üretim) işletme metodu. Bu usül diğer birçok işletme metodlarının uygulanmasında bırakılan topukların alınmasında da kullanılır. Eğer madenin taban ve tavanı (yan taşları) da çok yumuşaksa kübik kasalar kafi gelmeyeceğinden kazıdan sonra boşalan hacim ve kasaları bağlanan (tahkimatı yapılan) yerler derhal ramb-le edilir.
KÜRE, Maden ocağı (Osmanlı dönemi deyimi.)
KÜRECİLİK, Madencilik. (Osmanlı dönemi deyimi.)
KÜRESEL DOKU, —> Sferolit doku.
KÜREVİ TESVİYE RUHU, Üstü küre şeklinde bir cam ile örtülmüşkutudan ibaret, içinde eter ve hava kabarcığı, cam kubbenin ortasında, yatay durumu göstermesi halinde hava kabarcığının yerleştiği çizilmişküçük bir daire bulunan tesviye aleti. Kürevi tesviye ruhları genel olarak topoğrafik ölçme yapmaya yarayan aletlerin kaba tesviyesinde kullanılır.
KÜREVİYAT HATASI, Topografik ölçmeler-de, dünya yüzeyinin tam bir düzlem olmaması yanında, dünyanın şeklinin de tam bir küre olmalıp, beyzi bir şekilde yani kutuplarda basık, ekvatorda şişkin olması nedeniyle meydana gelen hata. Dünyanın büyük yarıçapı 6.337.397 m., küçük yarıçapı 6.356.079 m’dir. Dünyanın ortalama yarıçapı 6.356.268 m’dir. Topografik ölçmelerde küreviyat hatası cetvel şeklinde hazırlanmıştablolara göre yapılır.
KÜREYİCİ, Maden veya postayı, sabit bir makara üzerinden dönüşyapan sonsuz halat yardımıyla geriye doğru küreyen mekanik düzen.
KÜSKÜ, 1) Bir ucu sivri diğer ucu tornavida ağzı şeklinde yassıtılıp özel şekilde bükülmüşve bazı tiplerinde bu uca çivi vb. şeyler sökümünde yararlanmak üzere V şeklinde yiv açılmışvurma veya kanırma suretiyle koparma veya kavlak düşürmeye yarayan araç. 2) Mermer işletmeciliğinde kullanılan sivri veya yassı uçlu 0,5-1m boyunda çelik, delme veya yarma aleti.
KÜTLECE DOLDURMA ORANI, Sıvılaş-tırılmışpetrol gazı depolama kurallarıyla ilgili bir kavram olup; LPG’nin 15,6°C daki nisbi yoğunluğuna bağlı olarak, depolama kabına konulmasına müsaade edilen LPG kütlesinin depolama kabının alabileceği 15,6°C daki suyun kütlesine oranıdır. (TS 144-6.5.1998) —> Hacimce doldurma oranı.
KÜTÜK, Mayi metalin, kare, dikdörtgen veya çokgen kesitli kalıplara dökülerek soğutulması sonucu elde edilen ve dövme (forging), hadde (rolling) ve/veya çekme (extrusion) preslerinde kullanılan metal külçe.
KÜVEK, —> Pomza taşı.
KVEBRAÇO, Sondaj çamurunun özelliklerini iyileştirmek 150 ½C sıcaklıklara kadar çamurun bozulmasını önlemek için kullanılan, tanin ihtiva eden sondaj çamuru katkı maddesi.
Resimli Madencilik Terimleri Sözlüğü - L
|
LABORATUVAR PORSELENİ, Yumuşama derecesinin yüksek olması için feldispat oranı düşük tutulan, ısı farklarına dayanıklı olan, bu sayede de özel amaçlarla, genellikle laboratuvar malzemesi yapımında kullanılan sert porselen, —> Porselen.
LAÇKA, —> İşaretleşme.
LAÇKA ETMEK, Halatın salıverilmesiyle yükün aşağıya indirilmesi.
LAĞIM, 1) Taş içinde sürülen galeri. 2) Patlayıcı madde doldurmak için delinen delik.
LAĞIM ATEŞLEMESİ, 1) Üretim veya galeri ilerlemesi amacı ile delinmiş olan 50 mm’ye kadar çaptaki lağım deliklerine patlayıcı madde, elektrikli veya fitilli kapsülle doldurup sıkılamak suretiyle yapılan patlatma işlemi. 2) Atım. 3) Lağım atma.
LAĞIM ATMAK, Lağım deliğine yerleştirilen patlayıcı maddeleri ateşleyerek patlatmak.
LAĞIM BURGUSU, Ateşlemede gerekli delikleri açabilmek için martoperforatöre takılan bir ucu makineye uyacak şekilde, diğer ucu da ya tek ağızlı ya da yıldız şeklinde kesici uç olarak yapılan veya —>Jakbit (delici uç) takılabilecek şekilde konik veya dişli olarak hazırlanan yuvarlak veya 6 köşe profilli içi delik çelik çubuk.
LAĞIMCI, 1) Galeri açma (lağım sürme) işlerinde çalışan ve vardiyasındaki ekibin çalışma sorumluluğunu üstlenen; lağım delme, ateşleme, yükleme ve tahkimat işlerini yönlendiren (kişi) usta. 2) Lağımcı (lağım) ustası. 3) Taş içinde sürülen galeride (lağımda) çalışan kişilerin her biri. 4) Lağımcı yedeği. 5) Lağım işçisi (düz işçi). 6) Lağım ekibi.
LAĞIMCI USTASI, —> Lağımcı.
LAĞIM BURGUSU, Ateşlemede gerekli delikleri açabilmek için martoperforatöre takılan bir ucu makineye uyacak şekilde, diğer ucu da ya tek ağızlı ya da yıldız şeklinde kesici uç olarak yapılan veya —>Jakbit (delici uç) takılabilecek şekilde konik veya dişli olarak hazırlanan yuvarlak veya 6 köşe profilli içi delik çubuk. —> Burgu, Jakbit, Matkap çubuğu, Uç, Spiral burgu.
LAĞIM DELİĞİ, İçinde patlayıcı madde kullanılarak kazı ve gevşetme yapmak için sondaj makinesi veya martoperforatörle silindir şeklinde açılmış delik. Lağım deliği kuru veya sulu usüllerle açılır.
LAĞIM EKİBİ, Taş içinde sürülen bir galeride çalışan işçilerin tümü.
LAĞIM MAKİNESİ, —> Martoperforatör.
LAĞIM NUMARALAMA VE İSİMLEN-DİRME, —> İşletmede yer belirleme.
LAĞIM SÜRMEK, Taş içinde galeri açma.
LAĞIM UCU, Ateşlemeden sonra kayaç içerisinde kalan iş görmemiş lağım deliği kısmı.
LAKOLİT, Kendisini sınırlayan diğer kayaçlara göre konkordan, yer yer dom şeklinde çıkıntıları veya konveks girintileri olabilen intruzif kayaç.
LALTAŞI , Parlak kırmızı, özellikle nar çiçeği, şarabi kırmızı, kan kırmızısı renginde, bazı türleri de kahverengimsi kırmızı veya morumsu kırmızı arasında olan; minerolojide pirop veya magnesiatongranatolarak bilinen ve gröna grubuna giren bir mineral (Mg3 Al2 Si3 O12). Biraz Cr, Fe ve Ca ihtiva eder. Serpantinlerden husule gelir. Bu mineral “Kızılyakut” olarak da tanımlanır.
LAMBAHANE, Yeraltı maden işletmelerinde çalışan işçilerin kullandığı ocak lambalarının; emniyet kurallarına uygun olarak hazırlandıktan sonra, işçiye verilip alındığı, tamir ve bakımlarının yapıldığı yer.
LARCODEMS AYIRICISI, İngilterede geliştirilen 0,5-100mm arasındaki kömürlerin yıkanmasında (zenginleştirilmesinde) kullanılan tuvönan kömürün tek bir ünitede yıkanmasına imkan veren, kapasitesi diğer ayırıcılara göre yüksek (120 cm çapındaki bir ünitenin kapasitesi 250 t/h civarında olan, yapı olarak, Vorsyl ayırıcı ve Dynawhirpool’un bileşimi hücreden oluşan, Dynawhirpool gibi yatay düzlem ile 30° lik bir açı yapacak şekilde monte edilip çalıştırılan,) kömür zenginleştirme (yıkama) ünitesi.—> Santrıfüj ayırıcılar, Ağır mayi ile ayırma, Kömür yıkama sistemleri. —> Şekil.
LATA, Dar ve yassı, uzun kereste.
LATERİT, 1) İyi drene edilmiş rutubetli, tropik, subtropik bölgelerde teşekkül eden ayrışmış kırmızı toprak. Lateritin silisyumu ayrışmış ve özellikle demir ve alüminyum hidroksitle konsantre olmuş bir muhtevası bulunduğundan, uygun bir ortamda laterit demir, alüminyum, manganez veya nikel cevheri haline gelebilir. 2) Hindistan’da altere olmuş bazaltik kayaç.
LAV, Bir volkanın krateri içinde bulunan ve kraterinden dökülen (akan veya püsküren) sıvı halindeki erimiş maddeler ile bu sıvının soğuması ile meydana gelen düzensiz katı kütle. Deniz dibinde oluşan lavlara görüntülerinden dolayı yastık- veya pilovlavlar denir.
LAVE KÖMÜR, Ocaklardan üretilen tuvönan kömürlerin lavvarda zenginleştirilmesi (yıkanması) sonucu satılabilir olarak elde edilen yıkanmış kömür. Lavvarda zenginleştirme sonucu elde edilen satılabilir ara ürüne “Mikst”, ayrılan ve atılan atığa da “Lavvar şisti” denir.
LAVVAR, 1) Kömür madenciliğinde kömürü yıkama (hazırlama ve zenginleştirme) tesisi. 2) Madencilikte tuvönan ürünlerin zenginleştirilerek daha uygun fiyatla satışını sağlamak veya nihai ürün elde etme aşamasına hazırlamak için ocaktan çıkan madenlerin ilk işleme (hazırlama ve zenginleştirme işlemlerine) tabi tutuldukları tesis. 3) —> Konsantratör.
LAVVAR RANDIMANI, —> Konsantre randımanı.
LAVVAR ŞİSTİ, —> Lave kömür.
LEASİNG , Bir işletmenin ihtiyaç duyduğu ve genellikle maliyeti yüksek araçları doğrudan satınalmak yerine kiralanmasına (leasing) imkân veren bir finansman yöntemi. Parayı leasing yoluyla çalıştırmak amacıyla kurulmuş şirketler vardır. Bunlar genellikle bir bankaya bağlı olurlar, ancak bağımsız şekilde de çalışabilirler. Leasing işlemleri iç ekonomide olduğu gibi, uluslararası ekonomide de yaygın olarak uygulanır.
LE BLANC YÖNTEMİ, Sentetik —> Soda külü üretim yöntemlerinden biri. Bu yöntem; sofra tuzu ve sülfürik asidin ısıtılmasından elde edilen sodyum sülfatın, karbon (kömür), ve kireç taşı ile kavrulması ve sonra su ile muamele edilmesi şeklindedir. Reaksiyon 900-1000° C de yürütülür. Bu yöntemle yapılan üretimler büyük kapasitelere ulaşmamıştır. Bu yöntemde ayrıca fazla miktarda kömüre ve aynı zamanda demir, silis,aluminyum içermeyen kalsiyum karbonata ihtiyaç vardır.
LEHM, 1) Demir bileşiklerinden dolayı sarıdan kahverengiye kadar değişen renklerde tuğla yapımında ana hammadde olarak kullanılan kil. 2) Nehirlerin taşmaları sırasında toprak üstünde bıraktıkları, bileşimlerinde demir oksit, kum, kalker ve humus bulunan ve toprağın ziraata elverişliliğini artıran çökeller. 3) Mil.
LEKECİ ÇAMURU, —> Kil. Lekeci kili.
LEKECİ KİLİ, 1) Bileşiminde fazla miktarda su bulunan ve su ile yoğrulmayan gri yeşilimtrak ve bazan beyaz renkli kil. Bu kil yağlı maddeleri emdiğinden leke çıkarmada ve yün dokuların yağlarını almada kullanılır. 2) Lekeci çamuru.
LEVHA TEKTONİĞİ, 1) Geometrik bakımdan yerin litosfer yani dış kabuğunun birtakım katı levhalardan meydana geldiğini, kinematik bakımdan ise, bu levhaların birbirine göre hareket halinde olduğunu ileri süren, yerkabuğu hareketlerini ve yapısını tüm olarak konu edinen tektonik terimi. Bu olay okyanus ortası sırtlarında; arz kabuğunun zayıf olduğu yerlerde mağmanın çıkışı suretiyle yeni orojenezlerdendolayı iki plakanın birbirinden ters yönde ayrılması, bir yarık meydana getirmesi, levhaların yatay yönde birbirine göre yer değiştirmesi, birbirleri ile çarpışması (bu durumda çarpışan levhalardan birinin aşağıya mantoya sapıp, manto içinde eriyerek yok olması) şeklinde olur. 2) Plaka tektoniği (pleyt tektonik). 3) Tabla tektoniği.
LİBOR, Londra’da alınıp satılan paranın fiyatı. Libor kelimesi, İngilizce “London Inter Bank Offering Rate” kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kelime. Londra’da bankalar arasında oluşan faiz oranı. Londra’da paranın çıplak faizi. Türkiye’de bankalar arasındaki talebe göre “gecelik faiz oranları” gibi bir faiz oranı; ama, bu parayı sahibinden alıp, kullanıcıya veren, ticaret bankası, bankalar topluluğu veya yatırım bankası gibi aracı bankaların, müşteri (kullanacak ülke veya firma)’nın güçlü veya güçsüz olduğuna göre liborun üzerine ülke ve firma dikkate alarak bir “risk primi” ekliyor. İşte bu risk primine “Marjin” (ekleme) veya “artı puan” denmektedir.
LİÇ ÇÖKTÜRME - FLOTASYON YÖNTEMİ, 1930 larda Ruslar ve Amerikalılar tarafından aynı zamanlarda geliştirilen bu yöntem, oksit ve sülfürlü bakır mineralleri karışımını içeren cevherlerden oksitli kısmı sülfürik asitle liç, liç solüsyonundan bakırı flotasyonla diğer katılardan ayırarak kazanma esasına dayanan bakır üretim yöntemi.
Metodun endüstriyel ölçüde tatbikatı ise ancak 1950 den sonra gerçekleştirilebilmiştir. Özellikle Rusya’da sülfürlü bakır cevherlerinin üst bölümlerindeki oksitlenmiş kısımlardan bakırı ekonomik olarak kazanmak için bu yöntem tercih edilmektedir. Liç, genellikle 2.5gr/lt civarında sülfürik asitli solüsyonlarla yapılmaktadır. Liç edilecek cevher ince öğütülmekte ve solüsyon gerekirse ısıtılmaktadır. Çöktürme 1mm. den küçük parçalara kesilmiş düşük karbonlu hurda demirle veya bilhassa batıdaki tatbikatta, -35 mesh sünger demirle yapılmak.
LİÇ SOLÜSYONU, —> Bakır liçi.
LİÇİNG (Leaching) , Düşük tenörlü cevher içindeki metali çözdürücü eriyikler vasıtasıyla metal tuzları eriyiği hâline getirme ve daha sonra metali çökeltme işlemi. Buna yerinde çözelti madenciliği de denir. Bu usul ileride nisbeten düşük tenörlü cevherlerin de işletilmesinde veya maliyetin düşürülmesi zorunluğu olduğunda rağbet görecek ve geliştirilecektir. Yerinde madenciliğin en basit versiyonunda; bir dizi sondaj kuyusuna çözeltiler pompalanır ve formasyonlar arasında, diğer bir dizi üretim kuyularına doğru bir basınç oluşturulur. Çözücüler formasyon arasından geçerken, hedef madenleri çözer (yıkar-leaching) ve onları üretim kuyularına taşır. Sondaj pompaları; bu maden yüklü çözeltileri bir işleme tesisine ulaştırabilmek için yüzeye pompalar. Bu sistemde pompa basınçları, boru hatlarındaki doluluk oranları, kuyular arasındaki tasarlanan yolda çözeltinin kaçak yapması üzerinde durulması gereken unsurlardır. Genellikle oksitli bakır ve uranyum cevherleri sülfürik asitle, karbonatlı bakır cevherleri amonyum tuzları ile, sülfürlü bakır cevherleri ferrik tuzlarla liç edilir.—> Liç. Yerinde liç.
LİDİT, —> Mihenk Taşı. Jasp.
LİF, İnorganik (mineral) ve organik (bitkisel, hayvansal) menşeli tabii ve sun’i iplik şeklindeki katı ve dayanıklı madde.
LİF ÖZLÜ DAMAR, Çelik halat damar türü olup, damarı oluşturan tellerin bir lif özü üzerine sarılmış bir veya daha fazla tel sıralarından meydana gelmesi şeklindeki çelik halat.—> Halat damar düzenleri, Çelik halat. Bu tip damarlardan meydana gelen halatlar daha esnektir ve bükülebilirler.
LİKİT DİFERANSİYASYON, Magma sıcaklığı 1500½C’ın altına düştüğü zaman, mağma içindeki sülfid ve silikatların iki eriyik halinde ayrılması. Bu şekilde pirotin, pentlandit, kalkopirit gibi sülfitli maden yatakları oluşur.
LİKİTMAGMATİK-PNÖMATOLOTİK GEÇİŞ YATAKLARI, Diferansiyasyon yoluyla ana magmadan ayrılan gazların yardımı ile yukarıya sürüklenmiş ve içinde fazla hafif ve uçucu olan kısımların yanında suyun da etkisi ile pnömatojen yatak özelliklerini gösteren özel bir maden yatağı tipi.
LİMİT KOT, Açık işletme metodu ile yapılan üretimin, aynı saha için yeraltı işletmeciliğine göre daha ucuz olduğu, son ulaşabileceği derinlik.
LİMİT TENÖR, Bir maden yatağında veya bir maden işletmesinde teknik, ekonomik veya diğer bir özel nedenle, cevheri işletmek veya yerinde bırakmak veya çıkarılmış olan cevheri işlemek veya düşüktenörlü diye atmak gibi iki farklı işlemi birbirinden ayırma sınırını belirleyen tenör; başka bir ifade ile ekonomik ve ekonomik olmayan cevher kitlelerini sınırlamak amacı ile kullanılan deyim.
LİNEER TİP PATLAYICI, Orman yangınları ile mücadelede kullanılan, el ile veya kazı makinelerine göre daha kolay ve ucuz olarak kanalların (hatların) açılması işlevini gören, yaklaşık 3-3,5 m genişlikte bir alanı bitki örtüsünden arındırabilen suya dayanıklı, bir tür infilaklı fitil. Lineer patlayıcılar en az 15-20 m uzunluğunda, 3-4 cm çapında ve 30-35 kg’lık paketlerde satılırlar. —> PETN esaslı patlayıcı fitiller.
LİNYİT KÖMÜRÜ, Taşkömüründen daha genç, kahverengi, koyu kahverengi veya siyah renkte, dokuları amorf, ağaçsı veya lifli, yüksek oranda rutubet ihtiva eden, porselen üzerinde çizgisi kahverengi olan kömür cinsi.
Yapılarında çoğunlukla % 5’ten fazla (genellikle ortalama % 15 civarında) reçine ve bitkisel balmumu bulunur. Külsüz kuru kömürde serbest karbon miktarı % 75 civarındadır.
LİNYİTLERİN BRİKETLENMESİ, Linyit kömürlerinin, mekanik sıkıştırma ile, ince taneler arasında bağ oluşturarak, çeşitli şekillerde iri boyutlu parçalar elde etme işlemi. Sıkıştırma herhangi bir şekille yapılabilmekle beraber kömür briketlemede genellikle merdaneli presler kullanılmaktadır. Bu presler yardımıyla 3500 kg/cm2 basıncın üzerine çıkılabilmektedir. Prese malzeme beslemesi ise üstten veya yandan, cebri veya serbest akış yöntemi ile yapılır.
Linyitlerin briketlenmesi kullanılan yöntem ve malzemeye bağlı olarak ;
— Briketleme sıcaklığına göre: Soğuk briketleme, Sıcak briketleme
— Bağlayıcıya göre : Bağlayıcısız briketleme , Bağlayıcılı briketleme
— Katkı maddesine göre : Katkılı briketleme, Katkısız briketleme
şeklinde sınıflandırılabilmektedir. Briketlenecek malzemeyi akışkan ve yapışmaz hale getirmek veya briketlerin kimyasal içeriğini düzenlemek için bağlayıcıların dışında mineral yağlar, parafinler, gliserin, glikol, silisyum, grafit, nişasta, talk, sterik asit, molibden sülfit vb. maddeler de kullanılabilmektedir. Briketlemede kullanılan bağlayıcılar ise; aşağıda özetlenmiştir. —> Çizelge —> Briketleme —> Briket
LİNYİTLERİN ULUSLARARASI KLASİ-FİKASYON SİSTEMİ, Uluslararası klasi-fikasyon sisteminde külsüz ve havada kurutulmuş (30½C ve % 96 rutubet), yukarı ısı değeri 5700 kcal/kg’dan aşağı olan ve linyit olarak kabul edilen (—> Tablo) kömürlerin uluslararası bir düzeyde sınıflandırılması.
Linyitlerin uluslararası sınıflandırılmasında birinci parametre olarak mutlak rutubet miktarı ile ısı değeri yani kömürün yakacak değeri olarak kıymeti, ikinci parametre olarak da kömürün içindeki bitüm oranı yani kömürün kimya sanayii hammaddesi olarak kıymeti alınmaktadır.
Bu parametrelerden birincisi maden kömürlerinin birinci rakamı olan (0-9) sınıf numaralarının devamı olarak, (10-15) linyit kömürünün rutubet oranını, ikincisi de (00, 10, 20, 30, 40) susuz, külsüz madde üzerinden hesaplanan bitüm oranını ifade eder.
Yukarı ısı değeri 5700 kcal/kg (30½C ve % 96 rutubetli ortamda)’dan aşağı olan kömürlerin uluslararası klasifikasyonu. —> Tablo, Kömür.
LİONİTE —> Korund.
LİSİNG,—> Leasing.
LİTOPON, —> Barit.
LODER, 1)Ön kısmında kepçe veya toplayarak yükleme düzeni bulunan paletli, lastik veya demir tekerlekli ve elektrik, basınçlı hava veya dizel motoruyla tahrik edilen yükleyici. —> Yükleme makinesi, Çalışma verimi.
LOG, 1) Sondaj kuyusunda geçilen tabakaların litolojik ve/veya stratigrafik olarak grafikle gösterilmesi. 2) Sondaj kuyusunda derinlere doğru rezistivite, self-potansiyel, gamma-ray’in yoğunluğu veya hızı gibi fiziksel özelliklerin grafikle gösterilmesi. 3) Sondaj kuyusunda delinen formasyon cinslerinin; su, petrol, gaz veya başka minerallerin derinliklerinin; kullanılan takımların boy ve çapları vb. faktörlerin kaydedilmeleri.
LOKMA, —> Çene.
LOKOMOTİF NAKLİYAT, Ekskavatör, yükleme siloları veya oluklar, yükleme istasyonu, yükleme bantları vasıtası ile yüklenen cevher, kömür veya malzeme vagonlarının katar olarak hazırlanması ve katarın ray üzerinde çekilerek tumbaya, dışarıya, hazırlama ve temizleme tesislerine veya döküm yerine taşınması.—> Nakliyat, Elektrikli lokomotif.
LOKUM, 1) Dinamit veya benzeri patlayıcı maddelerin, genellikle parafinli kağıda silindir biçiminde sarılmış ticari şekli. 2) —> Kartuş.
LÖKOKRAT, Bir tür —> Granit olup, bu kayaçta koyu renkli mineraller granit yüzeyinin yirmide birini kaplar.
LÖS, Gayet ince ve köşeli kuars tanecikleri ile killi, kalkerli bir çimentodan oluşan sarı renkli ve parmaklar arasında toz haline gelebilen tortul kayaç.
LPG, —> Sıvılaştırılmış petrol gazı.
LÜMİNESAN MİNERAL, —> Ultraviyole ışın.
LUMİNESANS METODU, Minerallerin floresans, fosforesans, termoluminesans ve triboluminesans özelliklerinden yararlanılarak mineralleri tanıma esasına dayanan maden arama metodu. Floresans vefosforesans metotlar için ultraviyole ışık üreten lambalar kullanılır. Termoluminesans metotta ısıtılan ve ısıdan etkilenen mineral uzun süre ışık yayar. Triboluminesans mineral, sürtme ve çarpma etkisiyle karanlıkta ışık saçar.
LÜLETAŞI, Serpatin’in ayrışmasıyla oluşan beyaz, sarımtrak, gri renkli, donuk (mat) görünümlü kil minerali [ 2MgO. 3SiO2. 2H2O) veya (H4 Mg2 Si3 O10) . İnce kristalli, yumrular halinde, yoğun kütleli sertliği 2-2,5 ve özgül ağırlığı 2 gr/cm3 fakat porözdür. Suda yüzer ve dille dokunulduğunda kuvvetli yapışma özelliği gösterir. Ülkemizin önemli doğal zenginliklerinden olup, yeni üretildiğinde veya ıslatılmak suretiyle kesici aletlerle el işlemeciliğine uygun, şekillenebilir bir özelliğe sahiptir. Daha ziyade Eskişehir ilimiz çevresinde yoğunlaşan üretim ülkemiz turizmine önemli katkılar sağlar. Lületaşı, Eskişehir taşı ve sepiyolit olarak da isimlendirilir. Aynı ana kayaçtan kurtulan veya başka bir kaynaktan hasıl olan MgO çok sığ bir bataklık ortamında yine mağnezyum hidro-silikata dönüşerek çökelirse, lületaşı gibi katı kütleler yerine, tabakalı kil şeklinde teşekkül eder. Bunlara sedimanter sepiyolit veya sepiyolitik kil denir ve ß- sepiyolit diye anılır. Lületaşı suda yüzer. Sepiyolitik kil suda batar ve dağılır. Lületaşının bünyesindeki SiO2 ve MgO miktarı - sepiyolitten fazladır. Sepiyolitik kil, hayvan toprağı olarak da bilinir.
LYCAL, Herreshoff fırınında elde edilen kostik manyezitin piyasadaki adı.
Resimli Madencilik Terimleri Sözlüğü - M
|
MAC—ARTUR—FORREST YÖNTEMİ, —> Siyanürleme işlemi.
MACHE, Viyanalı fizikçi Heinrich Mache (1876)’ye izafeten isimlendirilen radyoktivite şiddeti birimi. Özellikle termal kaynaklarda litredeki —> Radon içeriğine göre saptama yapılır.
MACUNLAMAK, Mermer işletmeciliğinde taştaki kusurların kendi tozu, boya ve hususi yapıştırıcıdan müteşekkil macunla, taşın desenine uygun şekilde, düzeltilmesi.
MADEN, 1) Yerkabuğunun kimi bölgelerinde çeşitli iç ve dış doğal etkenler nedeni ile oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan mineral bileşimi. 2) Kendine özgü bir parıltısı olan, genellikle elektriği ve ısıyı ileten, oksijenle birleşerek bazal etki veren (basit cisim) element. 3) Maden ocağı, -işletmesi.
MADEN ARAMA RUHSATNAMESİ, (AR) Maden aramak için müteşebbise verilen arama belgesi. Bu belge ile ilgili hususlar, süreler ve ruhsat alanı “Maden Kanununun” ilgili maddelerinde belirtilir.
Dostları ilə paylaş: |