Maden Terimleri Sözlüğü -a abataj



Yüklə 5,49 Mb.
səhifə36/55
tarix23.02.2017
ölçüsü5,49 Mb.
#9294
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   55

MİLİSANİYELİ KAPSÜL, 1) Kademeler arasında gecikme süresi çok kısa (25-39 milisaniye) olan ateşleyici. Bu kapsülün yapısı —> Saniyeli kapsül gibidir. —> Kapsül. 2) Kısa gecikmeli kapsül.

MİLONİT (MYLONİT), İstikametli basıncın ani olarak gelmesi ve ısının az olması nedeniyle kayaçlardaki kristallerin kırılıp ufalanması sonucu meydana gelen yeni kayaç.

MİMARİ GÖNYE, Düz veya hafif meyilli arazide dik çizmek için aralarında 45½’lik bir açı bulunan iki ayna, ikizkenar üçgen şeklinde olup, hipotenüs yüzü ayna şeklinde hazırlanmış bir veya iki prizma; veya beş kenarlı tek veya çift prizma şeklinde düzenlenmiş elde tutulabilen ve sapında şakül asma yeri bulunan basit yapılı ölçü aleti. Bu aletlerde gözleme hatası 3 dakika (açı) civarında olabilir.

MİNE, 1) Madeni eşya üzerine vurulan renkli cam tabakası.—> Mine işi. 2) Diş’in taç kısmını kaplayan çok sert doku 3) Zoolojide, kavkılarının iç yüzünü kaplayan saydam madde. 4) Bazı saatlarınkadranına yapılan özel bezeme.

MİNE İŞİ, Emaye işi. Metal yüzeyler üzerine, yüksek ısı uygulanarak cam benzeri bir sır katmanının (mine) kaynaştırıldığı bezeme tekniği. Parlak renkli, cilâlı, sert ve dayanıklı bir yüzey .

Mine, toz cam ve maden oksidi karışımından yapılır. Cam tozuna istenen metal oksidi karıştırıldıktan sonra bu karışım bir potada eritilir. Sonra bu eriyik 10-12 cm boyutlarında parçalar halinde dökülür. Bu parçalar soğuduktan sonra dövülerek yeniden toz haline getirilir Bezenmek üzere hazırlanan metal yüzeye bu mine tozundan sürülür ve üzerine mine sürülmüş parça fırınlanır. Mine işi için en uygun alaşım ve metaller pirinç, tunç, saf bakır, gümüş ve altındır.



MİNERAL, Muayyen bir kimyasal formülle ifade edilebilen, kendine mahsus fiziki özellikler gösteren, yerkabuğunun tabii unsurlarından biri olan ve organik menşeli olmayan madde. Mineraller genellikle kristal yapısında yani kendisini teşkil eden atomlar ve iyonlar, mineraloji ilminin kanunlarına uygun belirli kafes yapısı nizamında dizilmişlerdir.

MİNERÂL CİLASI, 1) Minerâlin yüzey özelliği, kırılma indisi, ışık emme durumuna bağlı görünümünün metal cila, yağ cila, sedef cila ve ipek cila şeklinde ifadesi. 2) Minerâlin parlaklığı.

MİNERALLERİN ÇİZGİSi, Sırlanmamış bir porselen plakası veya kırılmış bir porselen parçasının yanında açığa çıkan sırsız kısmını renkli bir mineral parçası ile çizmek suretiyle ortaya çıkan ve mineralin tozundan oluşan renkli çizgi.

Böyle bir çizgi renkli minerallerin tayini için büyük önem taşır. Minerallerin çizgileri çoğunlukla mineral renklerine göre daha açık renkte (örnek kırmızı renkli realgarın çizgisi portakal renkli, yeşil renklimalahitin çizgisi daha açık renkte) olur. Bazı minerallerde çizgi rengi böyle olmayıp mineral renginden büsbütün başkadır. (Örnek: sarı renkli piritin ve kül renkli galenitin çizgileri siyahtır.) Birbirine benzeyen iki mineral çizgileriyle de (Örnek: siyah renkli olan magnetit çizgisinin siyah renkli olmasıyla, magnetit gibi siyah renkte fakat kahverengi çizgisi olan kromit) birbirlerinden ayrılabilir.

Bazı minerallerin renk ve çizgi renkleri şöyledir:

Mineral     Rengi           Çizgi

                                       Rengi

Galenit     Kül rengi (gri)     Siyah

Magnetit   Siyah         Siyah

Kromit      Siyah         Kahverengi

Pirit         Sarı            Siyah

Kalkopirit   Sarı            Yeşilimsi siyah

Hematit


(Spekülarit)                Siyahımsı    Kırmızı

Çinko blend                Kahverengi  Sarımsı

Realgar     Kırmızı         Portakal rengi

Orpiment   Sarı                  Sarı

—> Mineral renkleri, Minerallerin parlaklığı.

MİNERALLERİN CİLASI,—> Minerallerin parlaklığı.

MİNERALLERİN DİLİNİMİ, Minerallerin bileşimlerinde bulunan moleküllerin meydana getirdikleri yapıya göre kristal yüzeyleri boyunca veya kristal yüzeylerine paralel olarak yarılma özellikleri.

MİNERALLERİN ELEKTRİKSEL ÖZEL-LİKLERİ, Minerallerin elektrik geçirme veya geçirmeme durumu. Elektriksel özellikleri bakımından mineraller “ elektrik geçiren “ ve “ elektrik geçirmeyen “ olarak başlıca iki gruba ayrılır. Minerallerin çoğu elektriği geçirmez, metaller ise elektriği iyi geçirir. Sülfidler az geçirir. Bazı mineraller sürtünme ile elektriklendirilebilir; (kehribar ve kükürt, negatif; kuars, cam vb. mineraller pozitif) elektrikli olur. Bazı kristaller ısı derecesinin değiştirilmesi ile elektriklenirler ve belli bir yönde, elektrik ekseninin iki ucunda pozitif ve negatif olmak üzere zıt elektrikle yüklenir. Elektrik ekseni kristalin polar eksenine uyar; kristalin böyle elektrik özelliklerine “piro elektrik “ özelliği denir. Elektriklenen kristal ısı derecesinin sabit duruma gelmesi ile elektriğini kaybeder. Turmalin kristali bupiroelektrik olayına en güzel örnektir. Bu mineral ısıtılarak üzerine kükürt ve mennige Pb3O4 tozu serpilirse, negatif elektrikli kükürdün pozitif kutupta ve pozitif elektrikli olan mennigenin de negatif kutupta toplanması ile turmalin kutupları tayin edilebilir; elektrik ekseni ise kristal ekseninin aynıdır.

MİNERALERİN ISI ÖZELLİKLERİ, Minerallerin ısı geçirme veya geçirmeme durumu. Isı geçirme bakımından mineraller “ ısı geçiren “ (diaterman) ve “ısı geçirmeyen “ (adiaterman) olarak ikiye ayrılır; Çoğunlukla bunlar optikçe saydam ve saydam olmayan minerallere uyarlar. Fakat bazı saydam mineraller biraz adiaterman (kalsit jips vb.) yahut büsbütün adiaterman (buz) olduğu gibi, bazı saydam olmayan mineraller de (siyah mika vb.) diaterman dır. Minerallerin ısı geçirmeleri de mineralin cinsine göre çeşitlidir. Bu özellikleri ile bazı mineraller belirlenebilir.

Bir mineralin ısısı hamlaç alevi ile yükseltilerek ergimesi sağlanabilir. Bunun için küçük ve ince mineral parçaları kullanılır. Örnekleri ile birlikte, yedi ergime noktası ölçüsü şöyledir.

1. Stibin   : Alkol lambası veya mum

                alevinde ergir    590°C

2. Kalkopirit : Hamlaçta kolaylıkla ergir                         900°C

3. Almandit : Hamlaçta daha güç ergir                        1180°C        

4. Aktinolit  : İnce parçalar hamlaçta

                kolaylıkla ergir  1350°C

5.Ortoklas   : İnce parçalar güç ergir 1460°C      6. Enstatit     :        Sadece ince parçalar hamlaçta

                ergitilebilir 1570°C      

7. Kuars   : Hamlaçta ergimez

                1570°C’dan fazla



MİNERALLERİN KIRILMA YÜZEYİ, İyi dilinim göstermeyen minerallerin darbe tesiri ile mineralin parçalanması sonucu meydana gelen kırık yüzeylerinin şekli. Minerallerde kırılma yüzeyi dilinim yönünde veya başka bir yönde kırılma şeklinde olabilir. Yeni meydana gelmiş kırıklar, mineralin gerçek rengini gösterir. Bu olaya kırılma ve ortaya çıkan yüzeye de kırılma yüzeyi denir. Bu kırılma yüzeylerinin özellikleri minerallere göre farklı olur ve mineralin tanınmasında kullanılır. Kırılma yüzeyi midye kabuğu (konkoidal) şekilli (çakmaktaşı antrasit, obsidiyen), düz (opal), yassı (pandermit), yassı olamayan (simitsonit), çengelli (gümüş) ,girintili çıkıntılı (kuars), toprağımsı (kaolin, kil) olur. —> Refraksiyon.

MİNERALLERİN MIKNATISIYET ÖZELLİKLERİ, Minerallerin mıknatıs kutupları tarafından çekilme veya itilme durumu. Mineraller mıknatısıyet özellikleri bakımından ikiye ayrılır; mıknatis kutupları ile çekilen minerallere“ paramagnetli, para mıknatıslı” (demirli mineraller) ve itilen mineraller ise “ diamagnetli, diamıknatıslı” (gümüş, bizmut, kalsit) mineraller denir. Demirli minerallerin mıknatıs ile çekilme özellikleri dolayısı ile demirli mineraller (örnek augit, hornblend, olivin, magnetit vb.) demirsiz   (örnek feldspat, lösit vb.) minerallerden ayrılabilir.

Bir demir cevheri olan manyetit, tabii bir mıknatısdır. Aluminyum, nikel ve kobalt alaşımı da mıknatıslıdır, manyetit ve pirotit parçalarını çeker. Bazı manganez, nikel ve demir-titanyum cevherleri hamlaçta ısıtıldıklarında mıknatıslanır.



MİNERALLERİN OPTİK ÖZELLİĞİ, İnce mineral parçaları veya tozları arasından geçen X ışınlarının moleküllerinin yapısına göre bir şekil meydana getirmesi. 2) İnce mineral kesitlerinin, adi ve polarize ışıklı mikroskop altında ışığın minerallerin içinden geçerken kırılması sonucu şekiller meydana gelmesi. Bu özellikler minerallerin optik özelliğini teşkil eder ve tanınmalarına yardımcı olur.

MİNERALLERİN PARLAKLIĞI (CİLASI) , Mineralin yüzey özelliğine kırılma karinelerine (-belirtilerine, - indislerine), ışığı massetme özelliklerine tabî olan ve özellikle, yansıyan ışıkta göze çarpan görünümü. Bu bazı literatürde minerallerin cilası olarak da tanımlanır. Cilalı görünüm, en çok cilalı, çok cilalı, cilalı, az cilalı, en az cilalı olarak derecelendirilir. Cilalı olmayan minerallere “ Donuk Mineral “ denir. Tebeşir kaolen gibi mineraller donuk mineral, galenit ve pirit gibi minerallerde “ parıltılı (parlak) mineraller diye iki gruba ayrılır.

Minerallerin parlaklıkları, parıltısı veya cilaları bilinen cisimlerin görünümleri ile karşılaştırı-larak belirlenir ve  —> a) Metalcila, —> b) Elmascila,  —> c) Camcila,—> d) Yağcila, —> e) Sedefcila, —> f)İpekcila olarak isimlendirilir. Eger minerallerin parlaklıkları pek bariz değilse bu kelimelerin başına “ yarı” kelimesi getirilir. Diğer parlıklık terimleri ise topraksı, ipek gibi, yağlı, inci, sakızımsı gibi kelimeler ile ifade edilir. Minerallerin parlaklıkları en çok-, çok-, orta-, az-, enaz parlak derecelere ayrılarak da gösterilebilir.



MİNERALLERİN RENKLERİ, Minerallerin görünüşünde tesiri olan renk, çizgi rengi ve parlaklık (cila) özelliklerinden ilki. Renk bir çok metalik cevherlerin tanınmasında emin olunabilinecek bir ipucudur. Fakatkuars, korendon, kalsit, flüorit, agat, grenat, turmalin ve diğer bazı minerallerin içindeki katışıklar sebebiyle renkleri çok değişik olabilir. Bu yüzden renkleri ile mineralleri tanımada çok dikkatli davranmak ve yeni kırılmış yüzeylere bakmak gerekir. Bazı metalik cevherlerin yüzeyindeki donuklaşmış tabakaya dikkat etmeli, bu husus esas renkten farklı olmakla beraber, yine mineralleri tanımada yararlı olabilir.—> Renksiz mineraller, Renkli mineraller, Mineral çizgisi, Çizgi rengi.

MİNERALLERİN SERTLİĞİ, —> Sertlik.

MİNERALİZATÖR, Madenlerin bileşimlerine girerek onları mineral veya cevher haline sokan ve bu madenlerin yeryüzünün yakın yerlerine kadar çıkmalarına vasıta olan elementler. Mineralizatörlerdenoksijen, klor ve fluor gibi elementler doğada katı halde bulunmazlar. Madenlerde oksijensiz bileşikler teşkil eden kükürt, selenyum, tellür, arsenik ve antimuan gibi mineralizatörler birinci grup mineralizatör-leri; molibden, vanadyum, krom, tungsten ve manganez gibi asit haline geçebilen madenlerin cevherleri ise ikinci grup mineralizatörleri teşkil ederler.

MİNERALİZE ZON, Bir veya daha fazla sayıda faydalı mineral konsantrasyonu gösteren jeolojik formasyon.

MİNERALOJİ, —> Jeoloji.

MİRA, Topoğrafik ölçümlerde kullanılan, kuru çam veya dişbudak ağacından imal edilen 3-5 m. uzunluğunda ağaç lata. Bu lata üzerinde cm bölümleri bulunur ve mira ucundan mesafeleri rakamlarla belirlenir; mira bölümlerinin okunmasını kolaylaştırmak için mira bölümleri kırmızı-beyaz ve siyah-beyaz boyanır.

MİSKET, —> Tirfil.

MİSPİKEL, —> Arsenik.

MİTSUBİSHİ YÖNTEMİ, Bakır izabesi için geliştirilen; ergitme, cüruf temizleme ve konvertisaj olmak üzere, birbirlerine yolluklarla bağlanan üç ayrı fırından oluşan, pirometalurjik prensiplere dayanan ve sürekli bakır üretiminde kullanılan yöntem. Bu yöntemde mat ve cüruf yer çekimi ile fırınlar arasında akar. Mitsubishi ergitme fırını dairesel kesitlidir. Cüruf temizleme fırını, bir sıraya dizilmiş üç grafit “prebaked” elektrodlu ve oval şekilli 1200 KVA’lık bir elektrikli “settling” (dinlendirme-oturma) fırınıdır. Mitsubishi konverterinin çapı, ergitme fırınından daha küçük olup ergitme fırınına benzer. Ergitme veya izabe fırınının işlevi, konsantre ve flaksları (erimeyi kolaylaştırıcı katkılar) ve bu arada konvertisaj (tavlama) fırınından geri dönen cürufu izabe etmektir. Konsantre ve flaks devamlı olarak basınçlı hava ile birlikte fırına gönderilir. İzabe (ergitme) fırınından çıkan mat ve cüruf; cüruf temizleme fırınına gider. Cüruf temizleme fırınında mat ve cüruf ayrılır ve gerekli olduğu zaman pirit ve / veya kok ilavesiyle cüruf temizlenir. Buradan çıkan mat konvertisaj (tavlama) fırınına gider, burada mat işlenerek blister bakır haline gelir ve cüruf ise konveyörler veya hava taşıyıcıları yoluyla ergitme fırınına geri döner. Bu yöntemde mat tenörünün % 65 Cu, mattan ayrılan cürufun bünyesindeki bakırın ise % 0,5-0,6 olduğu ilgili literatürde belirtilmektedir.

MOBİL ÖRTÜ KAZI KÖPRÜSÜ, Büyük açık işletmelerde örtükazı tarafından toprak döküm sahası tarafına bantlarla örtü kazı malzemesinin naklinde kullanılan geniş açıklıklı, hareketli raylı veya paletli köprü. —> Şekil.

MODEM, Telefon hatları üzerinden bilgisayar-lar arası veri iletişimi sağlayabilmek için geliştirilmiş cihaz.

MODÜL, Boksit cevherlerinde Al2O3/SiO2 oranını ifade eden kavram. Bu oranın Beyer metodu ile alüminyum elde edilen tesislerde en az 7 olması istenir. Modülün 7’den büyük olması alüminyum üretimini daha ekonomik yapar.

MOEBİUS METODU, Gümüşün elektrolitik rafinasyonu ile elde edilmesinde; gümüş nitrat çözeltisinin elektrolit olarak kullanıldığı yöntem. Bu yöntemde pH sürekli olarak 1-2’de tutulur ve bunun için HNO3ile aktive edilir. Katotlar paslanmaz çeliktir. Hücreler seri bağlıdır ve hücre voltajı 2-3 volttur. Ekstrakte edilen ürünler 999’luk kristal gümüş ve altın anot çamurudur. Kristal gümüş, sıcak ve demineralizeedilmiş su ile yıkanır, sonra bir potalı fırında ergitilip 999’luk külçe veya granül şekline çevrilir.

MOHS SERTLİK SKALASI, Belirli minerallerin sertliklerini ölçü olarak alan, mineral sertliğini pratik saptama usulü. Buna göre Talk (1), Jips (1,5-2), Halit (Kayatuzu-2), Kalsit (3), Fluorit (4), Apatit (5),Ortoklas (6), Kuars (7), Topas (8), Korandon (9) ve Elmas (10) değerlerinde sertliği temsil ederler. Bu sayılar sertlik için bir ipucu niteliğinde olup, sayı aralıklarındaki sertlik farkları birbirlerine eşit değildir. Mesela elmas ile korendon arasındaki sertlik farkı korendon ile topas arasındaki sertlik farkının binlerce mislidi.

MOL BAĞI, Ağaç, direk, domuzdamı vb. üzerine oturtulan, ahşap ve çelik elemanlardan oluşan eklemli bir bağ türü. Bu bağlarla yapılan tahkimata mol tahkimat denir. —> Mafsallı tahkimat.

MOLET, 1) Asansörlerde şövalman tepesinde bulunan ve üzerinde cer halatının geçtiği (oluklu kasnak) makara. 2) Cer makarası.

MOLET KORUYUCU, İhraç kuyularında kafes veya skipin gereğinden fazla yükselmesi halinde molete çarpmasını önleyen düzen.

MOLİBDEN, Simgesi Mo olan, krom grubundan, kırılgan, gümüş beyazlığında, tabiatta oldukça nadir bulunan metalik element. Özgül ağırlığı 10, 2 gr/cm3, ergime sıcaklığı 2622½C’dir. Genellikle MoS2(Molibdenglanz) ve PbMoO4 (Vulfenit) şeklinde zuhur eder. Çeliğin asitleştirilmesinde Ni, W yerine veya onlarla birlikte alaşım unsuru olarak bünyeye girer. Ayrıca elektronikte, kimya ve tekstil sanayiindeönemli kullanma yerleri vardır. Ti ile birlikte karbürleri çok sert bir madde olan titaniti meydana getirir.

MOLİBDEN ÇELİĞİ, Vanadyum çeliğinin özelliklerini taşıyan ve vanadyum çeliği yerine kullanılan alaşım.

MOLOZ, 1) Dağ yamaçlarını örten köşeli kayaç yığınları. 2) İnşaat artığı.

MOLOZ KAYMASI, Çimentolanmamış gevşek kayaç döküntülerinin ve toprakların, çok ıslanmış kil gibi kaygan bir düzlem üzerinden aşağıya doğru kayması veya yuvarlanması.

MOLOZ TAŞLAR, Mermer işletmeciliğinde ocaktan çıkarılan ve bir işçinin kaldırıp işleyebileceği ebatta kırılan (en çok 100 kg), inşaata elverişli tabiî taşlar.

MONEL ALAŞIMI, Bakır, nikel ve demirden oluşan bir bakır alaşımı.

MONİTOR, 1) Maden ocaklarında bir kundak üzerine yerleştirilerek çalıştırılan ve yumuşak toprakların kazılması, sürüklenmesi ve agregalarından ayıklanması için kullanılan basınçlı su fışkırtıcısı. İçinde altın bulunan kumların işlenmesinde monitor kullanılır. 2) Bir imalatın kalitesini kontrol etmeye yarayan alet. 3) Bilgi işlem makinelerinde, aralarında hiç bir bağlantı bulunmayan birçok programın gerçekleştirilmesini denetlemek imkanı veren kontrol programı.

MONOHİDRAT YÖNTEMİ, Trona cevhe-rinden doğal —> Soda külü üretim yöntemle-rinden biri. Bu yöntemde trona cevheri 163-240° C sıcaklıkta döner fırında kalsine edilir ve  —> Ağır soda külü ile yan ürün olarak CO2 ve su elde edilir. Kimyasal olarak: 2 Na2 CO3. Na HCO3. 2H2O —> 3 Na2 CO3+5H2O+CO2. Kalsine edilen malzeme su verilerek çözün-dürülür. Çözünmeyen kısımlar (empüriteler) çöktürülerek veya filtre edilerek çözeltiden ayrıştırılır. Elde edilen çözeltinin bir kısmı buharlaştırılarak sodyum karbonat monohidrat (Na2 CO3 H2O) kristalleri çökeltilir. Sodyum klorür ve sodyum sülfat gibi çözünen diğer empüriteler ise çözeltide kalır. Kristaller sıvı santrifüj işlemi ile empüritelerden ayrılır. Daha sonra sodyum monohidrat kristalleri 150°C’de dehidratasyona tabi tutulur, soğutulur ve satışa hazır hale getirilir. —> Solvay yöntemi, Seskikarbonat yöntemi.

MONOKLİNAL KIVRIM,  —> Kıvrım, Fleksür.

MONOLİTİK REFRAKTER MALZEME, Değişik refrakter agregaların (ateş tuğlası, şamot, kalsine boksit, eritilmiş alümina, sinter magnezit, krom-magnezit vb.) uygun tane boyutuna kırılıp, uygun bağlayıcılarla karıştırılması sonucu elde edilen ürün.

MONORAY, Çalışma zamanının korunması ve ergonomik sebeplerden dolayı, çalışanların yeraltında mekanik usülle naklinde kullanılan, ayrıca malzeme nakli yapılabilen ve galerilerde muayyen bir yüksekliğe monte edilmiş raylara asılan düzenlerin hareketi ile sağlanan nakliye sistemi.

MONTAJ, 1) Bir tesisi veya bir makineyi işler hale getirmek için bu tesisi veya makineyi teşkil eden ünitelerin veya parçaların uygun şekilde bir araya getirilmesi işlemi. 2) Sondaj makinesinin lokasyonayerleştirilip delmeye başlayabilecek hale getirilmesi işlemi. 3) Kurma.

MONTE ETMEK, Bir makinenin parçalarını yerli yerine takmak.

MONTMORİLLONİT, —> Bentonit.

MONTÖR, 1) Montaj yapan kimse, kurgucu. 2) Montajcı.

MORMAS ZIMPARA , —> Zımpara.

MOR NECEF, —> Kuars.

MOREN, 1) Buzullarla taşınarak buzulun erimesi sonucu bir yerde çökelmiş çakıllar. 2) Buzultaşı. Buzul içinde bulundukları yer ve seviyelere göre dip-, kenar-, yüzey morenleri vb. şekilde de isimlendirilirler. Üzerlerinde, buzul hareketinden oluşan çizikler bulunur. Buzullarla taşınmış tek bloklara “Avare blok” denir.

MORSET, Genellikle elmaslı sondajlarda güç kaynağından gelen dönme hareketini tije ileten aynı zamanda matkap üzerine baskı uygulayan düzen.

MOSTRA, 1) Yeryüzünde bir madenin açığa çıkmış ve çıplak göz ile görülen kısmı, yani maden yatağının yüzeyi ile yeryüzünün ara kesiti. 2) Aflörman.

MOTORCU, Ocakta lokomotif sürücüsü.

MOTORİN, —> Dizel yakıtı.

MSA-METAN DETEKTÖRÜ, Amerikan Mine Safety Appliance Company Pittsburgh firması tarafından geliştirilen, içinde ısıtılabilen bir telin üzerinden geçirilen havanın içindeki metanın yanması sonucu tel direnç artışının ölçülmesine dayanarak havadaki metan oranını tesbite yarayan aygıt.

MUADİL OCAK AÇIKLIĞI, 1) Bir ocağın hava akımına karşı gösterdiği dirence muadil (denk, eşdeğer) olan kesit (s). 2) Orifis ekivalan. Bu kesit m2 olarak ifade edilir. Bu alanın geçen hava miktarı (Q m2/sn) ve hava basıncı (depresyonun) (h mm su sütunu) ile ilgisi;

                 Q

S= 0,38 ———

             šh

formülü ile ifade edilir. Bu formülden

                 Q2

h=0,145 ——— bulunur.

              S2

Seri galerilerde h = h1+h2+h3+...+hn olduğundan,

                     1        1            1         1

h = 0,145Q2 (––– + ––– + ––– +...+–––)

                   S21    S22    S23                S2n

formülü ile ifade edilir. —> Seri galerilerde muadil ocak açıklığını hesaplamak için geliştirilen aşağıdaki grafik, Seri havalandırma.

MUCARTA, Mermer işletmeciliğinde kullanı-lan, iki ağzı yassı ve dişli çekiç.

MUCARTALI, Mermer İşletmeciliğinde taşların imalâttaki yerinde görünen yüzlerinin mucarta ile işlenmiş hali.

MUHAFAZA BORUSU, 1) Elmaslı sondajlar-da kuyunun yıkılmasını önlemek, derin petrol ve su sondajlarında su veya petrol kuyusunun uzun süre açık kalmasını sağlamak, petrol ve su üretimini emniyetle gerçekleştirmek için sondaj kuyularına yerleştirilen standart çelik borular. 2) Keysing.

MUHTEMEL REZERV, İki boyutu ile belirlenmiş olan ve devamlılığı konusunda görünür rezerve nazaran daha büyük risk taşıyan maden kütlesini belirleyen bir kavram olup, prospeksiyon çalışmaları, jeolojik ve jeofizik etüdleri tamamlanan, madenin muhtemel bulunduğunu gösteren jeolojik etkenler bilinmekle birlikte kuyu, yarma, galeri gibi madencilik faaliyetlerinin veya sondajların çok geniş aralıklarla yapılmış olması nedeniyle sınırları ve devamlılığı görünür rezervde olduğu kadar, kesinlikle tarif edilemeyen ve dolayısiyle işletme hesaplarına ve planlama çalışmalarına esas teşkil edilebilecek belirliliğe erişmesi için ilave arama çalışmalarını gerektiren rezerv sınıfı.

Pratikte muhtemel rezervin hata sınırı genellikle ± 20-40 olarak kabul edilir.



MURASSA, 1) Kıymetli taşlarla süslü; murassa taç, murassa kılıç gibi. 2) Yarı kıymetli taştan yapılmış tesbih.

MURÇ, 1) Mermer ocaklarında kullanılan, genellikle akis çivilerinin yuvalarını açmak için kullanılan, 30 cm boyunda, 2 cm çapında ucu sivri çelik çivi. 2) Mermer işletmeciliğinde 1-2 cm çapında 20-30 cmboyunda sivri uçlu çelik taş işleme aleti.

MURÇLAMA, Mermer işletmeciliğinde taşların murçla işlenmesi.

MURÇLU, Mermer İşletmeciliğinde taşların imalâttaki yerinde görünen yüzlerinin murçla işlenmesi hali.

MURPHY YASASI, Bir işi yapabilecek durumda olanlar onu yaparlar, yapamayanlar onu öğretirler, öğretemeyecek dahi olanlar ise o işin yapılmasını emrederler.

MURG, 1) İçinden 1 gr/m2 basınç altında 1m3/sn hava geçen galeri, kuyu, hava borusu, vb. tesis parçasının gösterdiği direnç. 2) 1 kg/m2 depresyon ölçü biriminin binde biri.

MUTLAK AĞIRLIK GÜCÜ (MAG), Patlayı-cı emülsiyonların bir parametresi olup, patlayıcının her bir birim ağırlığı içindeki mevcut termokimyasal enerjinin mutlak miktarıdır. Bu değer kal/g olarak ölçülür.

Yüklə 5,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   55




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin