94
hariç
olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler
dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları
paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.
Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi
lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri
veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım-satıma tavassut etmeyi
veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek
haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi
vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak
para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler
üzerinden
komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dâhil) da
banka muameleleri vergisine tabidir.
2279 sayılı Kanuna göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen
muamele ve hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanlar bu Kanunun
uygulanmasında banker sayılırlar. Bir şahsın münhasıran altın alım ve satımı ile
uğraşması banker sayılmasını gerektirmez.” ifadesiyle tanımlanmıştır.
Vergi uygulamalarına bağlı olarak ortaya çıkan hukuki ilişki, temelinde bir
borç-alacak ilişkisi olma özelliğini taşımakta ve bu niteliğine bağlı olarak yetki ve
yükümlülükleri kanun ile belirlenen vergi alacaklısı ve vergi borçlusu olmak üzere
iki tarafa sahip bulunmaktadır. İlişkinin bir tarafında yer alan vergi alacaklısı,
vergilendirme yetkisine sahip kamu kuruluşları olarak karşımıza çıkmaktadır.
İlişkinin diğer tarafında yer alan ve belli miktardaki vergiyi vergi alacaklısına
ödeme
yükümlülüğü altında bulunan vergi borçlusu ise, “vergi kanunlarına göre kendisine
vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişi” ifadesiyle VUK’ nun 8. maddesinde
tanımlanan mükellef olmaktadır
182
.
Banka ve sigorta muameleleri vergisini doğuran olayın meydana gelebilmesi
için gerekli ilk unsur, işlemin taraflarından birisinin banka, sigorta şirketi, banker
182
A. KIRMAN, s.
195.
95
veya bunlar gibi değerlendirilen kişi ve kuruluşlar olmasıdır.
Doğal olarak ilişkide
hizmeti veren ve bu hizmetten yararlanan taraf ya da hizmetten yararlanmamakla
birlikte ilişkinin karşı tarafında yer alan bir kişi bulunmaktadır. Yapılan hizmete
bağlı olarak bir vergilendirme yapılabilmesi diğer bir ifade ile hizmetten
yararlanılması sonucunda bu hizmet karşılığında yapılan harcamaya bağlı olarak
banka ve sigorta muamelelerinin ortaya çıkabilmesi, bu hizmeti veren kişi ya da
kuruluşun belli bir özelliğe sahip olması gereğini ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle
söz konusu verginin ortaya çıkabilmesi için kanun tarafından belirlenen kişi ve
kuruluşlar tarafından yine saptanan özelliklerdeki işlemlerin yapılması gerekliliği
bulunmaktadır. Hizmeti verenin ilgili mevzuatın aradığı şartları içeren
ve bu nedenle
banka ya da sigorta şirketi olarak değerlendirilebilen bir kuruluş olması
gerekmektedir
183
.
Gerek sigorta şirketlerinin gerek reasürans şirketlerinin yapacakları işlerin
kapsamının belirlenmesi, banka ve sigorta muameleleri vergisini doğuran olayın
unsuru olarak aranan işlem şartı açısından bir önem taşımamaktadır. Yapılan işlemin
doğrudan sigortacılık işlemi, sigortacılık işlemi olmamakla birlikte sigorta şirketi
tarafından yapılabilecek bir işlem ya da yasak olmakla birlikte sigorta şirketi
tarafından yapılan bir işlem olması BSMV’ ye tabi tutulmak anlamında durumu
etkilememekte, Kanunun 28. maddesinde bankalar açısından
geçerli olan ve her türlü
işlemin vergilendirme açısından yeterli görülmesi esası sigorta şirketleri açısından da
geçerli bulunmaktadır
184
.
Vergi gerçekte sigorta şirketlerince, hizmetten yaralananlara (müşterilerine)
hizmet bedeli ile birlikte yansıtılmaktadır. Banka ve sigorta şirketlerinin vergi
karşısındaki konumu, bir aracı mükellef olmaktan ileriye gitmemektedir.
185
Aracı
mükellef, kanuni mükellef durumunda bulunan kişinin ödemiş olduğu bir vergiyi
başkasına aktarması sonucu karşılaştığı durumu belirtmektedir. Vergiyi ödeyen kişi
ile mal varlığında azalma olan kişi farklı olabilir. Vergi sorumlusu ya da aracı
183
A. KIRMAN, ss. 47-48.
184
Oktay UĞUR,
“Sigortacılık Faaliyetlerinin BSMV Karşısındaki Durumu
”,
Vergi Dünyası,
Ağustos 1999, Sayı 228, s. 36.
185
Nurettin BİLİCİ,
Vergi Hukuku, 15. Baskı, Ankara 2007, s. 269.
96
(mutavassıt) ödeyici, verginin kaynakta kesilmesi usulünde, vergiyi kesip alacaklı
vergi dairesine yatırmak durumunda bulunan kişidir. Aracı ödeyici( vergi sorumlusu)
vergiyi kendi mal varlığından değil, asıl mükellefin malvarlığından ödemiş
olmaktadır
186
.
BSMV’ nin dolaylı vergiler grubunda yer alması, bankacılık ve sigortacılık
sektörünün ülke ekonomisindeki yerinin gelişmiş ülkelere
oranla daha düşük
düzeyde olmasından dolayı hizmetleri sonucunda doğan verginin yükünü
müşterilerine aktarmaktadırlar. Arz elastikiyetinin talep elastikiyetinden yüksek
olması durumunda verginin tüketici üzerinde kalan kısmı daha fazladır. Türkiye’deki
durum ise bu ifadenin ötesine geçerek verginin mükellefi olan sigorta şirketleri,
ekonomik konjonktürden faydalanarak vergiyi bütünüyle tüketicilere yansıtmaktadır.
Mali anestezi olarak da ifade edilen bu durum Kişinin, mal veya hizmeti satın
alırken, yaptığı ödemenin bir bölümünün vergi için olduğunun farkına
varamamamsıdır
187
.
Dostları ilə paylaş: