Sonuç:
Akü patlamasından kaynaklanan yaralanmalarda 3 mekanizma vardır: birincisi asit salınımına
bağlı kimyasal travma, ikincisi sarsıntı etkisi ile oluşan retinal ödem,
hifema vs ve üçüncüsü ise akü
parçalarının ve takılmış ise gözlük parçalarının neden olduğu penetran yaralanmalar.
Akü patlamasına
bağlı göz yaralanmalarının çoğu güvenlik önlemlerinin ihmal edilmesine bağlıdır.
Patlamaya neden
olabileceğinden dolayı kısa devreden korunmalı, üzerlerinde metal bir şey unutulmamalıdır. Satış
esnasında akü ve sarj cihazları ile ilgili
tehlikeler kon
usunda halkın bilinçlendirilmesi bu tür kazaların
önlenmesine yar
dımcı olacaktır. Daha da önemlisi insanlar göz koruyucusu takma konusunda
cesaretlendirilebilirse bu yaralanmaların ciddiyeti azaltılabilir.
İletişim:
Dr Murat Eroğlu
Email :
meroglu@gata.edu.tr
20
P17-
WARFARİN DOZ AŞIMINA BAĞLI HEMORAJİK GÖZ KOMPLİKASYONLARI: DÖRT OLGU
SUNUMU
Sedat Koçak, Esma Erdemir, Birsen Ertekin,
Başar Cander
,
Cesareddin Dikmetaş
Konya
Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, Konya
, Türkiye
Giriş
: A
ntikoagulan tedavi altındaki hasta sayısındaki artış, komplikasyonların artışına
neden
olmuştur. Bunlar ölümcül kanamalar olabildiği gibi atipik şekillerde de karşımıza çıkabilmektedir.
Burada,
warfarin tedavisi altında iken
gözde hemoraji ile gelen dört olgu sunuldu.
Olgu 1: On gün önce
her iki göz altında morluklar oluşmaya başlayan 76 yaşında erkek hasta, sağ
gözünde şişlik ve kanama şikayeti ile kliniğimize başvurdu.
AF nedeniyle warfarin kullanan hastada iki
taraflı periorbital ekimoz ve sağ gözünde kanama
mevcuttu.
Olgu 2:
65 yaşında erkek hasta sağ gözünde kızarıklık, şişlik, görme kaybı ve idrarından kan gelmesi
şikayeti ile başvurdu.
KAH nedeniyle warfarin alan hastada
sağ korneada ödem, subkonjonktival
hemoraji ve ödem, hematüri ve melena mevcuttu.
Olgu 3:
70 yaşında bayan hasta sağ gözünde kızarıklık, şişlik, batma,
ağızdan kan gelmesi şikayeti ile
başvurdu.
AF nedeniyle warfarin başlanan hastada sağ subkonjon
ktival hemoraji, ödem
ve üst GİS
kanaması
mevcuttu.
Olgu 4:
55 yaşında bayan hasta sağ gözde şişlik ve kızarıklık, sol dizde şişlik şikayeti
ile başvurdu.
DVT nedeniyle warfarin tedavis
i alan hastada sağda subkonj
onktival hemoraji ve ödem, sol dizde
hassasiyet,
şişlik
ve hemartroz mevcuttu.
PT(INR) değerleri sırasıyla 5.40, 8.33, 4.01 ve 3.05 olan hastaların
tedavisinde
TDP kullanıldı.
Komplikasyon gelişmedi. INR düzeyleri terapötik düzeylere inince taburcu edildiler.
Sonuç:
Warfarin tedavisi altındaki hastalar,
atipik kanamalarla
başvurabilmektedirler. Travma
olsun
olmasın
kanam
a şikayeti ile gelen has
talarda
antikoagulan doz aşımı akılda tutulmalı ve hikayede
antikoagulan kullanımı olup olmadığı sorgulanmalıdır
. A
ntikoagulan kullandığı bilinen hast
alar
aşikar
ya da gi
zli kanamalar açısından
ayrıntılı olarak değerlendirilmelidirler.
Sorumlu Yazar: Dr. Sedat Koçak
+90 332 2236769
sedatk@selcuk.edu.tr
21
P19-
ACİL YOĞUN BAKIMDAKİ HASTALARIN DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİNİN MALİYET
ÜZERİNE ETKİLERİ
Başar Cander*, Atıf Harmankaya*, Mehmet Gül*, Sadık Girişgin*, Sedat Koçak*, Mehmet Ergin*
*Konya Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, Konya /Türkiye
GİRİŞ: TC Sağlık Bakanlığının ‘sağlıkta dönüşüm projesi’nin önemli değişikliklerinden biri Sosyal
Güvenlik Kurumunun ödeme politikalarıdır. Bu açıdan ‘Yoğun Bakım Paket Programları’ da önemli bir
hasta grubu ile ilgilidir. Acil servis yoğun bakım ünitesinde tedavi gören hastaların demografik
özelliklerinin, hastane maliyetlerini belirleyen paket program esas alınarak, kar
-zarar etme durumuna
etkisi araştırılmıştır.
YÖNTEM:
Acil yoğun bakım ünitesinde 1 Ocak
–
31 Aralık 2010 tarihleri arasında yatan 333 hastanın
demografik özellikleri, yatış süresi, yatış nedeni,hastane faturası, ilaç/hizmet oranı geriye dönük olarak
incelendi.
BULGULAR
: Hastane maliyeti ve geri ödeme miktarları çıkarıldığında 333 faturanın 262 (%78.6)
tanesi kar, 71 (%21.4) ise zarar lehinedir
. 281 (%84.3) faturada hizmet miktarı, 52 (%15.7) sinde ise
ilaç-
malzeme miktarı yüksek saptandı. Zarar edilen faturaların 53 (%74.6) ünde hizmet miktarı, 18
(%25.4) ünde ise ilaç-
malzeme miktarı yüksek tespit edildi. Hastalardan 3 gün ve daha az yatırılan
lar
diğer grup ile kıyaslandığında anlamlı şekilde hastane faturasında zarar etme oranı yükselmekteydi.
SONUÇ: Hastala
rın klinik seyirlerinin uygun şekilde belirtilmesi, gereksiz ilaç ve malzeme ve tetkik
kullanımının önlenmesi fatura geri ödemelerinde karlılığı artırabilir.
İletişim Bilgileri
:
Prof.Dr.
Başar Cander
Konya Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp AD
Meram / Konya / Türkiye
e-mail: basarcander@yahoo.com
Tel: 0 332 2236494
22
P20-
ELEKTRİK ÇARPMASINA BAĞLI SEREBRAL İNFARKT OLGU SUNUMU
N.
B.Akıllı* R. Köylü*
B.Cander**
* Konya
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği,
KONYA
**Konya Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp A.B.D., KONYA
GİRİŞ:
Elektrik yaralanmaları
basit
cilt
yanığından
ölüme kadar uzanan spektrumda,
önemli çevresel acillerdendir. Burada nadir
görülen bir etkisi, elektrik çarpmasına bağlı
serebral infarkt
vakası
tartışılacaktır.
OLGU:
38 yaşında erkek hasta 380 voltluk
san
ayi elektriğine çarpıldıktan 1gü
n sonra
sağ
tarafında uyuşukluk ve kuvvet kaybı şikayeti ile
başvurdu. Geldiğinde TA: 120/80mmHg, Nb
84/dk, ateş 36.8 C. Şuur açık, oryante,
koopere. Akciğer, kalp, batın muayenesi
doğaldı. Nörolojik muayenesinde
sağda kas
gücü 3-
4/5, solda 5/5, sağda hipo
estezisi
mevcut, babinski sağda +, solda
– ve kranial
sinir muayenesi normal olarak değerlendirildi
.
Hemogram ve kan biyokimyası normaldi.
EKG’si normal sinüs ritmindeydi. Çekilen beyin
CT ve difüzyon MR’sinde sol talamus
seviyesinde akut infarkt tespit edildi. Bu arada
karotis dopleri ve ekokardiyografisi çekildi,
antikardiyolipin antikor, protein C ve S istendi.
Hepsi normal seviyede geldi. 15 gün nöroloji
servisinde takip ve tedavi edilen hasta haliyle
taburcu edildi.
Şekil1: İnfarktın CT görüntüsü
Şekil2: İnfarktın MR görüntüsü
TARTIŞMA:
Elektrik yaralanmaları yaygın
görülen fatal olabilen önemli çevresel
acillerdendir. Yaralanmanın derecesi voltaja,
deri rezistansına ve vücut içinde akımın izlediği
yola bağlıdır.(1) Sinir sisteminde hem santral
hem de periferik sinir sistemini etkileyebilir.(2)
Erken dönemde geçici şuur kaybı, paralizi,
parestezi, amnezi görülür. Geç dönemde ise
periferik nöropatiler, transvers miyelit,
görülebilir. (1) Erken dönem paralizi ve
paresteziler
çoğunlukla
vazokonstriksiyona
bağlı gelişir ve saatler içerisinde düzelir.(3) MR
ve tomografide herhangi bir bulgu saptanmaz.
Serebral infarkt ise çok nadir görülen bir
tablodur.
Bizim olgumuzda da düşük voltaja
maruziyet sonrası serebral infarkt gelişmiştir.
Sonuç olarak her n
ekadar gelişen paraliziler
geçici olsa da, infarktüs gibi nadir sebepler
akılda tutulmalı ve buna yönelik CT, MR gibi
tetkik yöntemleri kullanılmalıdır.
Sorumlu Yazar:
N. Belgin Akıllı
- 05055377520
e-mail: drbelginakilli@hotmail.com
23
P21- A
GARİCUS BİSPORUS MANTARINA BAĞLI RABDOMİYOLİZ:
OLGU SUNUMU
N.Belgin Akıllı*,
Basar Cander**, Z. Defne Dündar*, Ramazan Köylü*
* Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği
** Konya
Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp A.B.D.
Giriş:
Mant
ar zehirlenmeleri sık görülen çevresel acillerdendir. Çeşitli klinik sendromlarla karşımıza
çıkabilirler. Rabdomiyoliz de bu klinik spektrum içerisinde yer alan, yeni tanımlanan bir sendromdur. Burada
aynı yemekte kültür mantarı tüketiminden sonra rabdomiyoliz ve sadece basit semptomlar gelişen iki vaka
sunacağız.
Olgu sunumu:
46 yaşında bayan ve 52 yaşında erkek hasta bulantı, kusma ve baygınlık şikayeti ile acil
servise getirildi. Karı
-
kocanın bayılmadan yaklaşık 6 saat önce marketten aldıkları kültür mantarından
yedikleri öğrenildi. İlk fizik muayene ve kan tetkiklerinde patoloji tespit edilmedi. İzlemde erkek hastada
yatışının 2. gününde rabdomiyoliz gelişirken, kadın hastada semptomlar gerileyere
k taburcu edildi. Erkek
hastada yatışının 4. gününde CK düzeyleri 31065 U/L olmak üzere pik değerlerine ulaştı. Üre, kreatinin,
bilirubin ve kanama fonksiyon testleri normal sınırlarda seyretti. 4. Günden sonra enzim seviyeleri düşüş
eğilimine girdi. Enzim
seviyeleri normal değerlere gerileyen hasta yatışının 8. gününde taburcu edildi.
Sonuç:
Mantara bağlı rabomiyoliz ilk defa Tricholoma flavovirens türü mantarlarda bildirilmiştir.
(1,2,3) 2009
yılında Nieminen; Agaricus bisporus, Lentinus edodes ve Pleurotus ostreatus türü mantarların da
miyotoksik olduğunu deneysel bir çalışmada göstermiştir.(4)
Bizim vakamız mevcut literatürde Agaricus
bisporus (kültür mantarı) tüketimi sonrası rabdomiyoliz ve karaciğer enzim yüksekliği tespit edildiği bildirilen
ilk vakad
ır. Kültür mantarlarına bağlı zehirlenme tablolarının da nadiren ortaya çıkabileceği ve rabdomiyoliz
gibi ciddi klinik tablolara kadar ilerleyebileceği akılda tutulmalıdır.
Sorumlu Yazar:
N. Belgin Akıllı
- 05055377520
e-mail: drbelginakilli@hotmail.com
24
P22-
LİT
Y
UMUN İNDÜKLEDİĞİ AKUT KORONER SENDROM
Yeniocak Selman* Kalkan Asim ** Bilir Ozlem** Ersunan Gokhan**
* Haseki Eğitim Araştırma Hastanesi Acil Servis, İstanbul, Türkiye
** Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı
, Rize, Türkiye
Gir
iş:
Lityum, depresyon ve bipolar bozukluk tedavisinde
kullanılan alkaline bir ilaçtır.
Lityum
zehirlenmeleri; akut, kronik zeminde akut ve kronik zehirlenmeler olarak gruplara ayrılırlar. Lityum
toksisitesine bağlı kardiyak yan etkiler nadirdir. Bunlar uzamış QT sendromu, A
-V tam blok, sinüs
arresti ve çok nadir olarak ventriküler fibrilasyondur (1).
Bu yazıda a
cil servise halsizlik, titreme ve
göğüs ağrısı şikâyeti ile başvuran lityum toksisitesinin indüklediği akut koroner sendromlu 62 yaşında
bir hasta sunuldu.
Olgu Sunumu: Bir hafta öncesinde lityum ve doluksetin kullanmaya
başlayan 62 yaşında bayan
hasta, acil servisimize halsizlik, titreme, ishal ve göğüs ağrısı şikâyeti ile başvurdu. Fiziki
muayenesinde tremor ve nistagmus dışında patoloji yoktu. Tan
siyon arteryel: 90
/60, nabız:70/ dakika,
solunum: 22/ dakika idi.
EKG de ekstermite ve göğüs derivasyonlarında yaygın T dalga negatifliği ve
V5-6 da 1mvolt kadar ST elevasyonu mevcuttu. Tam kan analizi normal ve biyokimyasal analizinde
üre, kreatinin, ALT, AST ve troid fonksiyon testleri normaldi.
Kan lityum değeri 2,3 mmol/l( N: 0,5
-
0,8mmol/l) idi.
Troponin I değeri 0,892 (N: 0
-
0,01) ve tipik göğüs ağrısı olduğundan koroner yoğun
bakıma yatırıldı. Hastanın
koroner anjiografisinde sol koroner arterinde %30
luk bir darlık tespit edildi
fakat trombus yoktu. Bir haftalık
medikal tedavi
sonrası
nda
hasta şifa ile taburcu edildi.
Sonuç:
Lityum zehirlenmesi kadınlarda daha sık
görülür
. İleri yaştaki olgular, sıvı
-elektrolit
dengesizliğine yatkı
n
olduklarından,
eşzamanlı fiziksel hastalıkları ve
ilaç
kullanmaları
yönünden ve
yaşla
birlikte doğal olarak azalan glomer
üler süzme
hızları nedeniyle, lityum kullandıklarında
zehirlenme için
risk grubunda yer alırlar
(2).
Acil servise başvuran yaşlı hastalarda ilaç kullanım
öyküsü araştırılmalı ve lityumun akut koroner sendroma neden olabileceği unutulmamalıdır.
Sorumlu Yazar:
Dr. Asim KALKAN
Rize Univercity Faculty of Medicine, Department of Emergency Medicine,
53020 Rize / TURKEY
Telephone
: +90. 464 217 0366
Fax
: +09. 464 217 0367
Email
:
drasimkalkan@hotmail.com
25
P23-
ACİL SERVİSTE GUILLAINE
-BARRE SENDROMU TANISI ALAN HASTALARIN
RETROSPEKTİF İNCELENMESİ
Mehmet Ergin
*, M. RaşitÖzer *, M.NuriBozdemir **, SedatKoçak *, A.SadıkGirişgin *, Mehmet Gül *,
BaşarCander *
*Konya
Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, Konya/Türkiye
**Antalya Eğitim Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği, Antalya/Türkiye
GİRİŞ: GuillaneBarre Sendromu (GBS), immün aracılı periferik sinir myelin kılıf hasarı ile karakterize
akut polinöropatidir
. Akut inflamatuardemyelinizepoliradikulonöropati, GBS’in klasik formu, batı
dünyasındaki tüm GBS lerin %90’nını oluşturur. Modern yoğun bakım ve yeni tedavilere rağmen akut
fazda mortalite hızı %3,5 ile %12 arasında, kalıcı disabilite hızları %20 ve üzeri
nde rapor edilmektedir.
Acil servisimizde GBS tanısı alan hastaların güncel literatür eşliğinde incelenmesi amaçlanmaktadır.
GEREÇ-YÖNTEM: 1 Ocak –
31 Aralık 2010 tarihleri arasında Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi
Hastanesi Acil Servisinde ‘GBS’ ta
nısı alan hastalar hastane veri tabanından tespit edilerek, kayıtları
geriye dönük olarak incelendi.
BULGULAR: Tabloda verilmektedir.
TARTIŞMA: Klasik GBS viral hastalığı takiben subakut olarak asendan simetrik güçsüzlük veya
paralizi ve DTR’lerin kaybolm
ası ile seyreder. Paralizi solunum fonksiyonlarını bozacak şekilde
diyaframı etkileyerek, mekanik ventilasyon ihtiyacı ortaya çıkarır. Tanı çoğunlukla hikâyeye dayanır,
LP ve elektrotanısal testler ile tanı doğrulanır. LP sonuçları ise yüksek protein (>45mg/dL) ve baskın
olarak mononükleer hücrelerden oluşan WBC sayısının tipik olarak 10 hücre/mm3’den az olması
şeklindedir. Elektrotanısal testler, tipik demyelinizasyon karakteristiğini tanımlar. GBS’denşüphenilen
hastaların yönetiminde ilk adım solunum fonksiyonunun değerlendirilmesi ve hava yolunun
korunmasıdır. En iyi çalışılmış gözlem parametresi ise vital kapasitedir. Akut GBS tanısı alan hastalar
yatarak tedavi edilmelidir. GBS tedavisinde intravenözimmunoglobülin (IVIG) ve plazmaferez’in tedavi
etkinli
kleri eşit ancak birlikte kullanılmaları durumunda semptom süresinin azaltılmasında additif etkileri
olmadığı bildirilmiştir. Kortikosteroidlerin gösterilmiş yararı yoktur.
SONUÇ:Akut periferiknöropatiler,
akut yakınmalar ile sağlık sistemine acil servisten girmektedir. Acil hekimlerinin erken dönemde tanı
koyması ve gerekli tedaviyi başlaması ile hastalığın progresif seyrinde çıkacak komplikasyonlar
önlenebilir.
İletişim Bilgileri:
YrdDoçDr Mehmet Ergin
Konya Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp AD
Konya/ Türkiye
e-mail:
drmehmetergin@gmail.com
tel. 0 332 2236778
26
Tablo
: Hastaların klinik özellikleri ve sonuçları.
1
2
3
4
5
6
7
8
Cinsiyet
E
E
K
K
E
K
E
K
Yaş
19
72
61
35
50
51
69
64
Geliş
şikayeti
Bacaklarda
güçsüzlük
El-ayakta
güçsüzlük
Bacaklarda
güçsüzlük
El-ayakta
güçsüzlük
Ellerde
güçsüzlük
El-ayakta
güçsüzlük
El-ayakta
güçsüzlük
El-ayakta
güçsüzlük
Motor
defisit
Var
Var
Var
Var
Var
Var
Var
Var
His
kusuru
Var
Yok
Var
Bakılamadı
Yok
Yok
Yok
Bakılamadı
DTR
Hipoaktif
Hipoaktif
Alınmıyor
Hipoaktif
Normal
Hipoaktif
Alınmıyor
Normal
BOS
Protein
-
Yüksek
Yüksek
Normal
Yüksek
Yüksek
Yüksek
Yüksek
BOS
Glukoz
-
Normal
Normal
Yüksek
Normal
Normal
Normal
Yüksek
BOS
hücre
-
Yok
Yok
Yok
Yok
Yok
Yok
-
EMG
GBS ile
uyumlu
GBS ile
uyumlu
-
-
GBS ile
uyumlu
-
GBS ile
uyumlu
-
Solunum
desteği
ihtiyacı
Olmadı
Olmadı
Olmadı
IMV
Olmadı
Olmadı
IMV
IMV
Tedavi
Steroid
IVIG +
Steroid
IVIG
IVIG
IVIG
IVIG
IVIG +
Steroid
IVIG
Yatış
süresi
(gün)
21
10
12
70
11
12
9
31
Sonuç
Kısmi şifa
ile taburcu
Kısmi şifa
ile
taburcu
Kısmi şifa
ile taburcu
Kısmi şifa
ile taburcu
Kısmi şifa
ile
taburcu
Kısmi şifa
ile
taburcu
Eksitus
Kısmi şifa
ile taburcu
DTR: derin tendon refleksi, BOS: beyin omurilik sıvısı, EMG:
elektromyelografi, IVIG:
intravenözimmunoglobulin, IMV: invazif mekanik ventilasyon
27
P24-
Eşzamanlı Pulmoner ve Paradoksal Emboli: Olgu
Sunumu
Murat Eroğlu
1
, Murat Yalçın
2
, Yusuf Emrah Eyi
3
1
Gülhane Askeri Tıp Akademisi Haydapaşa Eğitim Hastanesi, Acil Servis, İstanbul
2
Gülhane Askeri Tıp Akademisi Haydapaşa Eğitim Hastanesi, Kardiyoloji Servisi, İstanbul
3
Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Acil Tıp Anabilim Dalı
, Ankara
Giriş
:
Serebrovasküler hastalıklar açısından konvansiyonel risk faktörlerinin yokluğunda iskemik inme
“kriptojenik strok” olarak adlandırılır. Kriptojenik strokta alternatif bir mekanizmanın varlığı düşünülür
ve en yaygın sebebi muhtemelen paradoksal embolidir. Paradoksal emboli venöz bir trombüsün sağ
sol şant aracılığıyla arteriyal dolaşıma geçmesidir.
En sık karşılan sağ sol şant patent foramen
ovaledir.
Bu çalışmada biz, iskemik stroke tablosu ile gelen ancak yapılan ileri değerlendirme
neticesinde pulmoner emboli varlığı
da tespit edilen paradoksal-pulmoner
emboli olgusunu sunmayı
amaçladık.
Dostları ilə paylaş: |