YELLOW
6
War
Used in the event of war.
BLACK
Correspondenceto / Yazışma Adresi:
Recep Dursun, Department of EmergencyMedicine,
RegionEducationandResearchHospital, 65100, Van, Turkey
Phone: +90 506 296 79 74 e.mail: drrecepdursun@hotmail.com
38
P31- KÜ
NT TORAKS TRAVMASI SONRASI STERNUM VE KOT KIĞINA BAĞLI
GELİŞEN PENETRAN KALP YARALANMASI – İKİ OLGU SUNUMU
Mahmut TOKUR
1
,
Mehmet ERGİN
2
, Can KÜRKÇÜOĞLU
3
1
Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi AD, K. Maraş / Türkiye
2
Konya Ü
niversitesi Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, Konya / Türkiye
3
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi AD, Ş.Urfa / Türkiye
Penetran
kalp yaralanması, tipik olarak keskin kenarlı ve uçlu silahlar veya ateşli silah
yaralanması sonucu oluşur. Toraksa künt travma kalbi toraksın kemik yapıları içine
sıkıştırarak myokard hasarına yol açabilir. Fakat, nadir olarak kırılmış sternum veya kotların
serbest uçları kalbe batarak myokardı rüptüre eder ve penetran kalp yaralanmasına neden
olabilir. Bu bildiri il
e künt toraks travması sonrası penetran kalp yaralanması görülen iki olgu
sunulacak (Resim 1 ve 2). Künt travma sonucu oluşan kardiyak yaralanmalar, delici kesici
aletler ve ateşli silah yaralanmalarına göre daha yüksek mortaliteye sahiptir. Bu neden ile acil
tıp doktorları tarafından hatırlanmalıdır.
Resim 1: Birinci olguda A – perikardiyal rüptür (1),
kot kırığı (2), pnömoperikardiyum (3)
and sternal
kırığı (4); B – sağ tarafta ki perikadiyal rüptür.
Resim 2: A ve B –
ikinci olguda sağ hemotoraks ve kırık kotların parasternal serbest uçları.
İletişim Bilgileri:
Yrd Doç Dr Mehmet Ergin
Konya Üniversitesi
Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp AD
Konya/ Türkiye
e-mail:
drmehmetergin@gmail.com
tel: 0332 2236778
39
P32-
MİNÖR TRAVMA SONRASI FOKAL NÖROLOJİK BULGULAR İLE
BAŞVURAN GRANÜLOSİTİK SARKOM OLGUSU
Mehmet Gül
*, Mehmet Kocabıyık*, Mehmet Ergin*, M. Nuri Bozdemir*, Başar Cander*
*Konya Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, Konya/Türkiye
GİRİŞ: Medulla spinalis basısına bağlı bulgular kanser hastalığının ilk bulgusu olarak
oldukça seyrek görülür. Çocukluk çağında spinal tutulum österen kitlelerin çoğunluğunu
sarkomlar oluşturmaktadır. Granülositik sarkom, immatür myeloid seri hücrelerinden
kaynaklanan ekstr
amedüller bir tümör olup, akut myeloid lösemi hastalarının %2-8 inde
görülür. OLGU
: Acil servisimize minör travma sonrasında bacaklarda güçsüzlük, idrar
kaçırma, bel ağrısı şikayetleri ile başvurn ve tetkikleri sonrasında T hücreli ALL tanısı alan
hasta sunulmaktadır. SONUÇ: Travma şiddeti ile orantısız olarak belirgin semptomları olan
hastalarda ileri görüntüleme yapılmalıdır.
İletişim Bilgileri:
Doç Dr Mehmet GÜL
Konya Üniversitesi Meram tıp Fakültesi Acil Tıp AD,
Meram / Konya / Türkiye
e-mail:
mehmetgul156@yahoo.com
tel: 0 332 2237242
40
P33-
AKUT KARIN AĞRISIYLA ACİL SERVİSE BAŞVURAN HASTALARIN
ANALİZİ
Selman Yeniocak
1
, Süha Türkmen
2
, Özlem Uzun
3
, Yunus Karaca
4
,
Özgür Tatlı
4
, Süleyman
Türedi
2
, Abdülkadir Gündüz
2
1.
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Acil Servis, İstanbul, TÜRKİYE
2.
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, Acil Tıp Anabilim Dalı, Trabzon,
TÜRKİYE
3.
Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Acil Tıp Anabilim Dalı, İstanbul, TÜRKİYE
4.
Kanuni
Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Acil Tıp Anabilim Dalı, Trabzon, TÜRKİYE
Giriş ve Amaç
Akut karın ağrısı acil servise sık başvuru nedenlerindendir. Karın ağrısının ayırıcı tanısı acil
hekimi için ko
lay değildir. Bu çalışmada acile akut karın ağrısı ile başvuran hastaların
muayene bulguları, biyokimyasal değerleri ve radyolojik bulguları değerlendirildi. Bu
bulgular literatür ile karşılaştırıldı.
Metod
Ç
alışma kesitsel tanımlayıcı bir çalışma olarak planlandı. Çalışmaya toplam 166 hasta dahil
edildi. Hastaların fizik muayene bulguları, amilaz, D-dimer, lökosit değerleri, radyolojik
bulguları ve operasyon bulguları değerlendirilmeye alındı.
Bulgular
Hastaların tamamında karında fizik muayane bulgusu vardı. Sadece hassasiyet bulgusu olan
hasta sayısı 72 (%43.4) idi. Ultrasonografi yapılan hastalardan 33’ünde (%28.0) safra kesesi
patolojisi tespit edilirken, 36 (%30.7) hastada herhangi bir patolojiye rastlanmadı. Karın
tomografi
si çekilen 37 (%22.3) hastanın 3’ünde ( %8.1 ) kitle, 4’ünde (%10.8) apandisit,
3’ünde (%8.1) safra kesesi patalojisi, 4’ünde (%10.8) ileus-
volvulus ve 6’sında (%16.2)
mezenter iskemi tespit edildi.
Tartışma
Görüntüleme ve labarotuvar yöntemlerindeki ge
lişmelere rağmen akut karın ağrısı olgularının
büyük bir kısmı bu çalışmada da olduğu gibi non spesifik karın ağrısı olarak
değerlendirilmekte, kesin tanı konulamamaktadır. Çalışma yapılan merkeze seçilmiş vakaların
41
sevk ediliyor olması literatürle uyumsuzluk yaratabilmektedir. Bu çalışmada safra yollarına
bağlı hastalıklar literatüre göre yüksek, akut apandisit olguları ise literatüre göre çok düşük
bulundu.
İletişim: Suha Turkmen
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, Acil Tıp Anabilim Dalı, Trabzon, TÜRKİYE
61080
Email: drsuhaturkmen@hotmail.com
Tel :+90. 04623775202
Fax :+90. 04623775444
42
P34- Travmatik Olmayan Kardiyopulmoner Arrest Hastalarda Ultrasonografinin
Etkinliği
Suat Zengin,
Cuma Yıldırım, Behçet Al, Sinan Genç, Hasan Kılıç, Mehmet Doğan
Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Gaziantep/Türkiye
ÖZET
Bu
çalışmanın amacı acil servisteki kardiyopulmoner resüsitasyonda, kardiyak
ultrasonografinin (USG) resüsitasyonu yönlendirmedeki etkinliğinin değerlendirilmesidir.
Bu çalışma Ocak 2010 ve Aralık 2012 tarihleri arasında, Gaziantep Üniversitesi Tıp
Fakültesi acil servisinde kardiyopulmoner resüsitasyon uygulanan 73 hastada prospektif
olarak yapıldı. Kardiyak USG uygulaması acil kardiyak USG kursu görmüş deneyimli iki
hekim tarafından apikal ve subksiphoid pencereden gerçekleştirildi. Sonografi cihazı olarak
So
noSite Titan kullanıldı. USG değerlendirmesi ve nabız kontrolleri eş zamanlı yapıldı.
İstatiksel analiz için SPSS 18.0 kullanıldı.
Olguların 38’i erkek, 35’i kadın idi. Kardiyopulmoner arrestin %57.5’i hastane dışında
meydana gelmişti. İlk değerlendirmede hastaların %8.2’sinde femoral nabız var iken,
%91.8’inde yoktu. Aynı anda monitörde hastaların %31.5’inde düzenli ritim var iken,
%54.8’inde ise ritim yoktu ve %13.7’sinde ventriküler fibrilasyon vardı. USG ile bakıda
%13.7’sinde kalp atımı, % 9.6’sında ventriküler fibrilasyon tespit edildi, %76.7’sinde kalp
atımı görülmedi.
USG ile eş zamanlı değerlendirmede; 42 kişide asistoli, 2 kişide normal
atım, 14 kişide kapak hareketi, 7 kişide ventriküler fibrilasyon tespit edilirken, 2 kişide
perikardiyal tamponat, 4 kişide sağ ventrikül genişlemesi, 1 kişide global hipokinezi, 1 kişide
ise hipovolemi tespit edildi.
Kardiyak USG acil hekimleri tarafından kardiyopulmoner resüsitasyonun yönetiminde
ve uygun kar
arlar vermede yardımcı bir yöntem olarak kullanılabilir.
Anahtar kelimeler: Kardiyopulmoner arrest, Kardiyopulmoner resüsitasyon, kardiyak
ultrasonografi, nabızsız elektriksel aktivite
Cuma Yıldırım
Tlf: 05334764658
Gaziantep Ünv.
Tıp Fak. Acil Tıp AD. Başkanlığı Gaziantep/Türkiye
43
44
P35-
KARIN AĞRISININ NADİR BİR NEDENİ: KONJENİTAL DİAFRAGMA HERNİSİ
Osman Şimşek
1
, Sevil Kuşku
2
, Onur Tutar
3
, Yonca Senem Akdeniz
2
, İnanç Yanık
3
, İbrahim İkizceli
2
1
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı
2
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı
3
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı
GİRİŞ VE AMAÇ:
Konjenital anomaliler canlı doğumların yaklaşık %3’ünde görülür. Bunlar içinde
diafragma hernisi oldukça n
adirdir. Konjenital diafragma hernilerinin tanısı genelde hayatın ilk
yıllarında konur. Literatürde erişkin yaşta tanı konulan vakalar çok nadirdir. Biz de acile ilk defa karın
ağrısı ile başvuran, öncesinde bilinen bir hastalığı olmayan ve acilde Bochdalek hernisi tanısı konulan
19 yaşındaki olgumuzu sunuyoruz.
OLGU SUNUMU:
19 yaşında erkek hasta bir gün öncesinde yaptığı futbol maçı sonrasında ani
başlayan künt karakterde, devamlı olan, bulantı, kusma ve nefes darlığının eşlik etmediği karın ağrısı
şikayeti ile acile başvurdu. Yapılan muayenesinde genel durum iyi, şuur açık oryante, koopere, kan
basıncı 130/80mm/Hg, nabız 60/dak, solunum sayısı 18/dak, ateş 36,6, sol üst kadranda belirgin
olmak üzere batında yaygın hassasiyet mevcut idi, sol hemitoraks alt kısmında solunum sesleri
alınamıyordu. Tam kan sayımı ve biyokimya tetkiklerinde özellik saptanmadı. Çekilen PA Akciğer
grafisinde sol hemitoraksta bağırsak ansları görünüyordu (Resim 1).
Resim 1:
PA akciğer grafisinde sol hemitoraks
o
rta ve alt zonda barsak ansları
görülmekte
Devamında çekilen IV kontrastlı batın ve toraks bilgisayarlı tomografisinde diafragma sol
posterolateralindeki defektten desendan kolonun splenik fleksura düzeyinde transvers kolonun
yarısıyla birlikte toraks içine herniye olduğu görüldü. Herhangi bir obstrüksiyon ve strangulasyon
bulgusu saptanmadı (Resim 2
-4).
Resim 2:
Koronal toraks bilgisayarlı tomografi
kesitinde sol fleksuraya ait kolonik anslar sol
hemitoraksta izlenmekte
45
Resim 3-4:
Sagittal görüntülemede sol hemidiafragm posterior bölümde en geniş yerinde 6.5 cm
ölçülen defekt izlenmekte
Hasta Bochdalek hernisi tanısıyla takibe alındı. Takip sonucunda herniye
olan bağırsak ansının
spontan redükte olduğu görüldü (Resim 5).
Resim 5: Sol hemitoraksta daha önce görünen
barsak ansının redükte olduğu görülüyor.
Hasta takip ve tedavi amaçlı cerrahi servisine yatırıldı. Takiplerinde h
erhangi bir komplikasyon
gelişmeyen hasta elektif şartlarda operasyon planlanarak yatışının üçüncü günü taburcu edildi.
TARTIŞMA VE SONUÇ:
Erişkinde konjenital diafragma hernisi tanısı nadiren konur. Tanının akla
gelmesi ve konulması zordur, ancak atlanması durumunda komplikasyon gelişebilir. Bizim vakamızda
herhangi bir komplikasyon gelişmedi ve acil ameliyat ihtiyacı doğmadı. Ancak literatürde bağırsak
organlarının herniasyonu sonrası ölüme kadar gidebilen vakalar olduğu bildirilmiştir. Sonuç olarak
nadir
de olsa karın ağrısı ile acile gelen hastalarda karın içi organların toraksa geçtiği durumlarda
diafragma rüptürü olabileceği gibi konjenital difragma hernileri de akılda tutulmalıdır.
46
P36-
YAŞAM İLE ÖLÜM ARASINDA BİR
MİLİMETRE
Onur Tutar
1
, Elif Değirmenci
2
, Abdullah Gülbağcı
2
, İbrahim İkizceli
2
1
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı
2
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı
GİRİŞ VE AMAÇ
:
Bu olguda amacımız ateşli silah yaralanması ile başvuran ve hayati fonksiyonları
etkileyebilecek merkeze çok yakın yerde duran mermi çekirdeğinin
görüntülemesini
paylaşmayı
amaçladık.
OLGU SUNUMU: On yedi
yaşında
erkek hasta
ateşli silah yaralanması
iddasıyla acil travma ünitesine
başvurdu. Yapılan mua
ye
nesinde şuur açık, koopere, oryante.
Extrakranial bulgu olarak sol zigomatik
bölgeden yaklaşık
5
*5 mm kurşun
giriş deliği ile uyumlu defekt tespit edildi.
Sol zigoma bölgesinde
palpasyonla minimal
hassasiyet saptandı. Glaskow koma skalası 15/15.
Pupiller izokorik,
ışık refleksi
bilateral pozitif, göz hareketleri ve
görme keskinliği doğal, diplopi yok, o
tore ve rinore tespit edilmedi.
Kranial sinir muanesi ve motor muanesinde özel
lik saptanmadı. Başvuru anında vital bulguları kan
basıncı
100/60 mm/Hg,
nabız
80/dakika,
solunum sayısı
22/dakika,
ateş
36.6 C
0
ve oksijen
satürasyonu %97.
Yapılan laboratuar tetkiklerinde patoloji tespit edilmedi.
Çekilen kranial ve
maxillofasial tomografisinda, sol maxiller sinüs anteriordan
giriş yeri, lateral duvarı destrükte e
derek
sol subocsipital kondilde
kurşun görüldü
(Resim 1-2).
Hasta Nöroşirurji Anabilim
D
alı tarafından
konsülte edildi. Nörolojik muanesinde defisit saptanmaması ve
yapılan
radyolojik görüntülemede
kurşuna cerrahi ulaşımın
zor olması nedeniyle konservatif tedavi yaklaşımı önerildi
. Acil servisimizde
24 saat süreyle takip edilerek taburcu edildi.
Hasta 3 ay süreyle kontrollere çağrıldı. Takiplerinde
herhangi bir patol
oji saptanmadı.
TARTIŞMA VE
SONUÇ: Bu tür vakalarda
iyi bir görüntüleme yapılmasının uygun olacağı ve tedaviye
yardımcı olacağını ayrıca
cerrahi ulaşımın zor olmasından dolayı konservatif tedavinin doğru olacağını
düşündük.
47
P37-
ACİL SERVİSTE NADİR BİR BRADİKARDİ NEDENİ: HİPOTERMİ VE SPİNAL TRAVMA
BİRLİKTELİĞİ
Hızır Ufuk AKDEMİR,
Bülent GÜNGÖRER, Celal KATI, Latif DURAN, Yücel YAVUZ
Ondokuz
Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı, Samsun
GİRİŞ
VE AMAÇ: Hipot
ermi vücut iç sıcaklığının
35 ºC’nin al
tına düşmesi olarak tanımlanır.
Başlangıçta, vücut sıcaklığı 32
-
35 ºC civarında iken kalp hızı, kardiyak output ve kan basıncı artarken
,
30-
32 ºC aralığına indiğinde ise hipoterminin negatif inotropik ve kronotropik etkisine bağlı olarak
kardiyak output ve kan
basıncında düşme görülür.
Hipotermi karakteristik elektrokardiyografi (EKG)
bulgularına
ve
hayatı te
hdit eden disritmilere neden olur. Bu makalede acil servisimize
trafik kazası
nedeni ile getirilen hipotermik bi
r olguda saptanan EKG değişiklikleri ve tedavi yaklaşımı sunulmuştur.
OLGU SUNUMU: Otuz üç
yaşında
erkek
hasta götürüldüğü dış merkezden, genel vücut travması
nedeni ile acil servisimize sevk edildi.
Hastanın fizik muayenesinde; kan basıncı: 80/50 mmHg, nabız:
32/dakika, solunum sayısı: 16/dakika ve ateş: 30 ºC idi.
Hastanın genel durumu kötü ve bilinci
stupor
düzeyinde idi. GKS Skoru: 12(M6V2G4), üst ekstremiteler spontan hareketli ancak alt ekstremiteler
plejik ve
bilateral plantar yanıtları lakayt idi.
Laboratuvar tetkiklerinde BUN: 14 mg/dL, kreatinin: 1.47
mg/dL, AST: 112 U/L, ALT: 99 U/L, CPK: 1893 U/L, WBC: 19180/uL, Hb: 15.8 g/dL, Htc: % 45.2, pH:
7.21, Pco22: 37mmHg, Po2: 186 mmHg,
HCO3: 14 mmol/L, O2Sat: % 99 ve TİT’de bol eritrosit
mevcuttu.
Hastanın çekilen elektrokardiyografi (EKG)’sinde kalp hızının 30/dakika civarında, QT
mesafesinde uzama ve Osborn (J) dalgarının olduğu saptandı
(Şekil 1)
. Hasta ritim ve satürasyon
monitörizasyonu
ve oksijen desteği ile acil serviste takibe alındı. Hastaya ısıtılmış mayi replasmanı ve
ısıtıcı battaniye uygulaması yapıldı.
Hasta kademeli olarak ısıtılarak vücut sıcaklığı, kalp hızı, kan
basıncı ve bilinci düzeltildi. Hastanın vücut sıcaklığı takipleri: 16.00: 31 ºC, 17.00: 32 ºC, 18.00: 33 ºC,
19.00: 34. ºC 4 ºC, 20.00: 35 ºC, 21.15
: 37.6 ºC şeklinde idi.
Hastanın acil servise gelişinin ikinci
saatinden itibaren
kalp hızı artmaya başladı
.
Hastanın çekilen
ikinci EKG’sinde
kalp hızının 65/dakika
civarında olduğu ve QT uzamasının ve Osborn (J) dalgası varlığının devam ettiği görüldü (Şekil 2).
Vital bulguları stabil hale getirilen hastaya yapılan tetkikler neticesinde 7. Servikal vertebra kırığına
bağlı spinal travma
tanısı konuldu
(Şekil 3
).
Hasta takip ve tedavi amaçlı beyin cerrahisi servisine
yatırıldı.
Şek
il 1
48
Şekil 2
Şekil 3
TARTIŞMA VE
SONUÇ:
Hipotermik hastalarda disritmi görülme sıklığı oldukça fazladır ancak hayati
tehlike oluşturmasına rağmen çoğu ritim bozuklukları tedavi gerektirmeksizin tekrar ısıtma ile
49
kendiliğinden düzelir. Acil servis hekimi hipotermik hastada tekrar ısıtma tekniklerini ve disritmi
yönetimini bilmelidir.
50
P38-
ACİL SERVİSTE NADİR BİR KARIN AĞRISI SEBEBİ: İNTESTİNAL TÜBERKÜLOZ
Yeniocak Selman, Kalkan Asim **, Bilir Ozlem**, Ersunan Gokhan**,
*** Eroğlu Oğuz
*
Haseki Eğitim Araştırma Hastanesi Acil Servis, İstanbul, Türkiye
**
Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı, Rize, Türkiye
*** Van Eğitim ve Araştırma hastanesi Acil Servis, Van, Türkiye
GİRİŞ:
Tüberküloz tüm dünyada halen insidansı artmakta olan
önemli bir halk sağlığı problemidir.
Sıklıkla akciğeri tutmasına rağmen ekstrapulmone
r tutulumlar
da mevcuttur. İntestinal tutulum %1
kadardır. Acil servise başvuran hastaların nadir bir karın ağrısı sebebidir. 51 yaşında erkek hasta karın
ağrısı şikâyeti ile
acil servisimize
başvurdu. Öyküsünde üç ay önce antitüberküloz tedavi aldığı
öğrenildi. Bilgisayarlı batın tomografisinde
(BT)
tüberküloza bağlı tutulum tespit edildi. Bu yazı da acil
servise başvuran hastalarda intestinal tüberkülozu ayırıcı tanıda hatırlamak gerektiğini ve anamnezin
önemini vurgulamak istedik.
OLGU: Elli bir
yaşında
erkek hasta bir gün
öncesinden başlayan karın ağrısı ve ara ara bulantı
-kusma
şikâyetleri
ile acilimize müracaat etti.
Hikâyesinde üç ay önce antitüberküloz tedavi almaya başlamış
fakat birinci ayında tedavisini bıraktığı öğrenildi.
Fiziki muayenesinde, TA:140/90mmHg, Nab
ız
: 78/dk,
A
teş
: 36,3
o
C, Solunum S
ayısı
:
18/dk idi. Batın muayenesinde
sol alt kadranda derin palpasyonda
hassasiyet mevcuttu. Rebaund ve defans yoktu. Laboratuar tetkiklerinde lökosit: 1200/mm3, CRP: 6,5
mg/dl
ve sedimantasyon hızı 56
mm/h
idi. Batın ultrasonografide patoloji saptanmadı. Batın
BT
ileumda barsak duvarında tüberkülom tespit edildi. Hasta antitüberküloz tedavi için Göğüs hastalıkları
servisine yatırıldı.
SONUÇ:
Tüberküloz, genellikle akciğerleri etkilemekle birlikte pek
çok
organı tutabilir. Barsaklarda
en fazla distal ileum ve çekuma yerleşir, bu bölgeleri jejenum, ileum, kolon ve rektum izler. Sonuç
olarak ülkemiz gibi tüberk.loz insidansının yüksek olduğu bölgelerde akciğer dışı tüberkülozun da sık
görülebileceği her zaman akılda tutulmalı ve karın ağrısı ile acil servise başvuran hastalarda klinik,
radyolojik ve histopatolojik incelemelerle birlikte değerlendirilmelidir
.
51
P39-
ACİL SERVİSTE NADİR BİR PARAPAREZİ OLGUSU: TORAKAL KİST HİDATİK
Suna ERAYBAR, Ataman KÖSE, Fatma Özdemir, Özlem Köksal,
Şule Akkose
AYDIN, Erol
ARMAĞAN
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D, Bursa, Türkiye
GİRİŞ VE AMAÇ:
Kist hidatik, insa
nlarda sıklıkla ekinokokkus granülozus ve daha nadir olarak da
ekinokokkus multiokülaris neden olduğu parazitik bir enfeksiyondur.
Kist hidatik en çok karaciğer ve
akciğere yerleşir. Çok nadir olarak (yaklaşık %1) kemik tutulumu görülür. Nöral tutulum sıklıkla
parapleji/ tetrapleji ya da radikülopati formundadır. Bu olgu sunumunda nadir bir paraparezi nedeni
olan kist hidatik olgusu klinik bulguları, tanı ve rehabilitasyonu tartışılmakta ve kısa bir litaratür özeti
sunulmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |