Siyasi. İDeolojiler



Yüklə 11,67 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə12/240
tarix11.08.2023
ölçüsü11,67 Mb.
#139183
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   240
1723-Siyasi Ideolojiler-Andrew Heywood-Chev-K.Bayram-O.Tufekchi-H.Inac-2011-345s (1)

Pragmatizm [Pragmatizm]
Pragmatizm genel olarak, teorik inançlardan ziyade uygulamadaki koşullara yönelik olan bir ilgiyi ifade eder. Yani 
ideal dünyada başarılması gerekene karşı, gerçek dünyada neyin başarılabileceğinin ifadesidir. Felsefî bir öğreti 
olarak (çoğunlukla William James [1842-1910] ve John Dewey [1859-1952] gibi filozoflarla ilişkilendirilir) prag­
matizme göre, inançların anlamı ve haklılaştırılması, uygulamadaki sonuçlara göre değerlendirilmelidir. Tanımı 
gereği, pragmatik bir siyaset tarzı ideolojik değildi ama ilkesiz fırsatçılıkla eş anlamlı tutulamaz. Pragmatizm, bilin­
meyene doğru bir düşüş olduğu gerekçesiyle devrimlere ve kapsamlı reformlara ihtiyatla yaklaşılması gerektiğini 
savunur ve daha çok sürekli ayarlamalar, belki de evrimsel bir değişimi öngörür.
“resmî” ideolojilerin oynadıkları role ışık tutmuşlardır. Kari Popper (19 0 2 -1 9 9 4 ), Hannah Arendt 
(1 9 0 6 -1 9 7 5 ), J. L. Talmon, Berdnard Crick ve O n Birinci Bölüm’de incelenen “ideolojinin sonu” 
teorisyenleri kadar birbirinden farklı birçok düşünür, faşizm ve komünizmi ideolojinin en belirgin 
örnekleri olarak görmüşler ve ideoloji terimini oldukça kısıtlayıcı bir tarzda kullanmışlardır. Bu kul­
lanıma göre ideolojiler, “kapalı” düşünce sistemleridir ve hakikat tekeli iddiasıyla, karşıt görüş ve 
inançlara hoşgörüyü reddeder. Sonuçta ideolojiler, “seküler dinlerdir”; bütüncülleştiren bir niteliği 
vardır ve itaat ile boyun eğdirmeyi teminat altına alan sosyal denetim araçları olarak hizmet görürler. 
Ancak bu standarda göre, her siyasal amentü ideoloji değildir. Örneğin liberalizm; özgürlük, hoşgörü 
ve farklılığa yaptığı vurgulardan dolayı, “açık” düşünce sisteminin en güzel örneğidir (Popper, 1945).
Kendine özgü, muhafazakâr bir ideoloji kavramı da tanımlanabilir. Bu ideoloji anlayışı, uzun 
süre geçerliliğini korumuş olan soyut ilkeler ve felsefeye yönelik muhafazakâr güvensizliğe dayanır. 
Bu güvensizlik de rasyonalizm (bkz. s. 4 8 ) ve ilerlemeye yönelik şüpheci tutumlardan doğmuş­
tur. Dünya son derece karmaşık görülür ve bu karmaşık dünyayı kavramak, insanın zihinsel kapa­
sitesinin çok ötesinde bir yerlerdedir. Bu görüşün en önde gelen taraftarı, Ingiliz siyaset filozofu 
M ichael Oakeshott’tur (1 9 0 1 -1 9 9 0 ). Oakeshott, Rationalism in Politics ( Siyasette Rasyonalizm , 
1962) adlı eserinde, “insanların siyasal faaliyetleri, sınırsız ve dipsiz bir denizdeki seyahattir” iddia­
sını ortaya koyar. Bu açıdan ideolojiler, zorunlu olarak sosyal gerçekliği çarpıtan veya basitleştiren 
düşünce sistemleri, fikir kümeleri olarak görülür. Çünkü ideolojiler, açıkça anlaşılamaz olanın ne 
olduğunu açıklama iddiasındadırlar. Sonuçta ideoloji, gerçek dünyanın karmaşıklıklarından ayrı 
olan dogmatizm ve sabit veya doktrin niteliğindeki inançlara eşitlenir. Tüm bunlardan dolayı mu­
hafazakârlar, önceden oluşturulmuş teoriler ya da soyut ilkeler kümesine göre dünyayı yeniden 
şekillendirme teşebbüslerine dayanan “ideolojik” siyaset tarzını reddederler. Muhafazakârlar, Yeni 
Sağ’ın aşırı derecede ideolojik siyasetine bulaşmadan önce, Oakeshott’un “geleneksel duruş” ola­
rak ifade ettiği şeyi tercih etmişlerdi. Bu duruş, pragmatizm (durumsallık) adına ideolojiyi redde­
der ve insan davranışı için en emin rehberler olarak tecrübe ve tarihe bel bağlar.
Ancak 1960’lardan beri ideoloji terimi, geleneksel sosyal ve siyasî çözümlemelerin ihtiyaçları 
paralelinde çok daha revaçtadır. Bu yeni yaklaşım ideolojiyi, nesnel ve tarafsız bir kavram olarak tes-


pit etmiş ve bir zamanlar ilişkilendirildiği siyasî yüklerinden arındırmıştır. Örneğin M artin Seliger 
(1 9 7 6 ) ideolojiyi, “amaçları verili bir sosyal düzeni muhafaza etmek, düzeltmek, yok etmek veya 
yeniden inşa etm ek gibi bir derdi olup olmadığına bakmaksızın, örgütlü sosyal eylemin araçları ile 
amaçlarını varsaymak, açıklamak ve haklılaştırmak için başvurulan fikirler kümesi” olarak tanımlar. 
Bundan dolayı ideoloji, eylem yönelimli düşünce sistemidir. Böyle tanımlandığında ideolojiler, ne 
iyi ne kötü, ne doğru ne yanlış, ne açık ne kapalı, ne özgürleştirici ne de baskıcıdırlar -ideolojiler 
bunların hepsi olabilirler.
Bu sosyal-bilimsel ideoloji kavramının değeri, tüm “izm ler’e, liberalizmden Marksizme, mu­
hafazakârlıktan ( conservatism) faşizme vs., uygulanabilmesi anlamındaki kapsayıcı olma niteli­
ğinden doğar. Olumsuz ideoloji kavramının sakıncası, yüksek derecede kısıtlayıcı olmasındandır. 
Marx (bkz. s. 135), liberal ve muhafazakâr fikirleri ideolojik, kendisininkini ise bilimsel görmüş­
tür; liberaller, komünizm ve faşizmi ideoloji olarak sınıflandırırken, liberalizmin de bir ideoloji ol­
duğunu kabul etmeyi reddederler; geleneksel muhafazakârlar liberalizmi, Marksizmi ve faşizmi 
ideolojik oldukları gerekçesiyle mahkûm ederler ama muhafazakârlığı salt bir “m izaç” olarak res­
mederler. Ancak her tarafsız ideoloji kavramı, bünyesinde birtakım tehlikeleri barındırır. İdeoloji 
terimi, özellikle siyasal yükü üzerinden atılınca, eleştirel yanını kaybedecek derecede genelleşti­
rilmiş ve zararsız hâle gelebilir. Eğer ideoloji, “inanç sistemi”, “dünya görüşü”, “öğreti” veya “siya­
set felsefesi” gibi terimlerle yer değiştirip, bu terimlerle aynı anlamlara gelebiliyorsa, o zaman bu 
terimin ayrı ve kendine özgü bir anlamı varmış gibi davranmayı sürdürmenin anlamı var mıdır? Bu 
açıdan özellikle iki soru oldukça önemlidir: İdeoloji ile hakikat arasındaki ilişki nedir? Ve hangi 
anlamda ideoloji, bir iktidar biçimi olarak görülebilir?

Yüklə 11,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   240




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin