Şekil 1.1.
Doğrusal Tayf
!
!
Komünizm
Sosyalizm Liberalizm Muhafazakârlık Faşizm
ma düzenine, Fransız Devrim i’ne kadar gider. Üçüncü M eclis’in üyeleri olan radikaller solda otu
rurken, kralı destekleyen aristokratlar kralın sağında oturuyorlardı. Daha sonraki Fransız Meclis-
leri’nde benzer bir oturma tarzı takip edilmiştir. Çok kısa bir süre sonra “sağ” terimi, gericilik veya
kraliyet yanlılığı olarak, “sol” terimi de devrimci veya eşitlikçi duygudaşlığı barındıran terim olarak
anlaşılmaya başlanmıştır. Ancak çağdaş siyasette sağ-sol ayrımı, aşırı derecede karmaşıklaşmaya
devam etmiştir. Bu ayrım artık, devrim ile gericilik arasındaki basit bir tercihi yansıtmamaktadır.
Örneğin, sağ kanat fikirler çoğunlukla gerici ve önceki dönemlerdeki daha iyi zamanlara geri dön
meyi vaaz ediyor olsa da, uçtaki sağ
olan faşizm, devrimci ve İtalyan faşizmi örneğinde olduğu gibi
geleceğe dönük de olmuştur. Benzer biçimde, sol kanat fikirler genellikle devrimci veya ilerlemeci
olsalar da, sosyalistler ve komünistler zaman zaman değişime direnmişlerdir. Örneğin sol görüşler,
refah devletini savunma arayışındadırlar ya da merkezî planlama kapsamındaki ekonominin refor
ma tâbi tutulması veya ortadan kaldırılmasını engelleme eğilimindedirler.
Doğrusal tayfın çoğunlukla, ekonomi siyasası ile ilgili farklı siyasî değerleri, karşıt görüşle
ri yansıttığı düşünülür. Değerler açısından tayfın bazen, eşitliğe yönelik farklı tutumları yansıttığı
söylenir. Sol kanatta yer alanlar kendilerini eşitliğe adarlar ve bunun başarılabilme ihtimâline iliş
kin iyimserdirler. Sağ kanat ise tipik olarak, ulaşılması imkânsız olduğu için veya arzu edilecek bir
şey olmadığı için eşitliği reddederler.
Uç solda yer alan komünistler, devlet tarafından planlanmış
bir ekonomiye inanırlar; sosyalistler ve m odem liberaller karma ekonomi ve yönetimin müda
halesini savunurlar; sağ kanat muhafazakârlar ise kendilerini serbest piyasa kapitalizmine ve özel
mülkiyete adarlar. M aalesef bu yorumların hepsi birtakım tutarsızlıklar içerir. Örneğin, tayfın sağ
ucunda yer almalarına rağmen faşist rejimler, ekonomi yönetimi ve devlet denetimi uygulamalarını
benimsemişlerdir. Ayrıca anarşizmin, bu tayfta alacağı yerin neresi olduğu belirsizdir. Anarşistler,
eşitlik fikrini güçlü bir biçim de benimsedikleri için normalde tayfın sol ucunda yer almaları gerekir
ama her türden ekonomi yönetimine ve her tür yönetim biçimine karşı olmaları nedeniyle, sağ uçta
yer almaları gerektiği söylenebilir.
Doğrusal tayfın zayıflığının nedeni, siyaseti tek boyuta indirgeme çabasıdır. Yalnızca bir ölçü
te dayalı olarak siyasî görüşlerin sınıflandırılabileceğini öne sürer: İnsanların değişim karşısındaki
tutumları, eşitlik görüşü veya İktisadî felsefeleri. Oysa siyasî ideolojiler gerçekte, ileri derecede kar
maşık inanç, değer ve öğretiler toplamıdır. Bu yüzden her tayf türü, aşırı basitleştirmeye
yönelik
zorlamalardır. Buna rağmen, iki veya daha fazla boyut kapsayan, daha derinlikli siyasal tayflar oluş
turulması yönünde birtakım çabalar vardır. Doğrusal tayf, uç noktalarda yer verdiği ideolojilerin,
komünizm ve faşizmin, benzerlikler sergiledikleri gerekçesiyle bazen eleştirilir. Özellikle komünist
m u ş '
ve faşist rejimler, bazılarının “totaliter” olarak betimlediği, baskıcı ve otoriter niteliği ağır basan si
yasal yönetim biçimleri oluşturmuşlardır. Sonuçta alternatif bir siyasal tayf, at nalı şeklinde olabilir.
Bu tayf, sağ ve soldaki uç noktaların liberalizmin, sosyalizmin ve muhafazakârlığın “demokratik”
inançlarından ayrı olarak, birbirlerine yakınlaşma eğiliminde olduklarını gösterir (Şekil 1.2.).
Bir başka tayf Hans Eysenck’in
Sense and Nonsense in Psychology (Psikolojide Anlam ve A n lam
sızlık,
1964) adlı eserinde yer almıştır. Eysenck, geleneksel sağ-sol tayfını kendi sunduğu tayfın
yatay ekseni olarak almış ama buna bir de dikey eksen eklemiştir. Bu dikey eksen, bir uçta “ödün
süz, otoriter bir zihniyet”, diğer uçta da “hoşgörülü, demokratik zihniyet” olarak gösterilen siyasal
tutumları ölçmektedir.
Bu tayfta siyasal fikirler, hem sağ-sol ekseninde hem de “ödünsüz”, “hoşgö
rülü” ekseninde yerleştirilebilmektedirler. Bu durumda, örneğin, Nazizm ile Stalinizm arasındaki
farklar, sağ-sol ekseninin karşı iki ucuna konarak tespit edilebilirken, benzerlikleri de, dikey ekse
nin “ödünsüz zihniyet” ucuna yerleştirilerek vurgulanabilmektedir (Şekil 1.3.).
Tüm bu özellikleri ile beraber her tayf, birtakım sorunlar doğurmaktadır.
Çünkü her tayf,
oldukça karmaşık nitelikteki siyasal fikir kümelerini basitleştirme ve genelleştirme eğilimindedir.
Bu tayflar olsa olsa siyasî fikir ve inançları tanımlamanın kestirme yoludur ve her zaman ihtiyatla
kullanılmalıdır. Aslında bu konuda gelişen literatür, sağ-sol ayrımını tamamen terk etmeyi savun
maktadır. Giddens’ın (1 9 9 4 ) (bkz. s. 156) belirttiği gibi; feminizm, hayvan hakları ve
çevre gibi
yeni siyasî meselelerin ortaya çıkması geleneksel sağ-sol fikirlerini büyük ölçüde gereksiz kılmıştır.
Yeşil hareketi, “ne sağ, ne de sol ama ileri” gibi sloganları benimsemekle bu anlayışı, cesurca ifade
etmektedir. Ayrıca, eski sınıfsal kutuplardan uzaklaşma, bu süreci daha da hızlandırmış ve yeni
birtakım durumların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Örneğin muhafazakârlar, radikalizm ve ideolo
jik siyasetten tat almaya; sosyalistler de rekabet ve piyasaya şevkle ilgi göstermeye başlamışlardır.
Ancak bunun tam tersine, Norberto Bobbio’ya (1 9 9 6 ) göre, sağ ve sol aslında eşitliğe yönelik farklı