Ekonomik Özgürlük
Anarşistler, asıl hedef olarak devleti ortadan kaldırmak için çalışsalar da hayatın sosyal ve ekono
mik yapılarıyla da ilgilenmişlerdir. Bakunin (bkz. s. 198), “politik güç ve refah birbirinden ayrıla
maz” demiştir. 19. Yüzyıl’da anarşistler, işçi sınıfı hareketi ile beraber mücadele etmiş ve sosyalist
toplumsal felsefeye katılmışlardır. Kapitalizm sınıf kavramıyla şu şekilde açıklanmıştır: “Kitleleri
sömüren ve baskı altına alan bir yönetici sınıf.” Burada geçen yönetici sınıf, Marksizmde olduğu
Michael Bakunin (1814-1876)
Rus anarşist ve devrimci. Bakunin, varlıklı aristokrat bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
Askeri bir kariyer ve felsefe eğitiminden sonra 1948-9 devrimleriyle politik harekete katıldı.
1860'larda anarşizm için Slav milliyetçiliğini terk ederek hayatının geri kalanını anarşist pro
paganda ile geçirdi.
Bakunin'in anarşizmi, eşit insanların oluşturduğu topluluğun, özgürlük tutkusu ve kutsal
devrim içgüdüsü olarak açıkladığı beşerî cinsiyet/insancıllık inancı üzerine kuruludur. Ser
best bireylerin kendilerini yönettiği bir kolektivizme olan inancı, onu, Marx ve takipçileri arasına yerleştirir. Ba
kunin'in anarşist hareket için önemi, anarşist bir teorisyen olmasından veya orijinal bir düşünür olmasından çok,
tarihsel anarşist hareketin kurucusu olmasındandır.
gibi, basit ekonomik kavramlarla yorum lanmamakta, toplumdaki tüm refah, güç ve nüfuz sahip
lerini kapsamaktadır. Bu yüzden sanayicileri ve bankerleri içerdiği gibi, kralları ve prensleri, si
yasetçileri ve devlet memurlarını, yargıçları ve polis memurlarını da içerir. Bakunin, gelişmiş bir
toplumda üç grubun var olacağını savunur: Sömürülen geniş bir kesim, sömüren ve aynı ölçüde
sömürülen bir azınlık ve üstün yönetici tabaka, “baskıcı ve sömürücü küçük azınlık.” 19. Yüzyıl
anarşistleri bu yüzden kendilerini fakir ve ezilen kişiler olarak tanımlamış ve sömürülen kitleler
adına kapitalizm ile devleti ortadan kaldıracak bir sosyal devrim için mücadele etmişlerdir. Anar
şizmde en çok tartışılan nokta, hayatın ekonomik yapısıdır. Birçok anarşist sosyalizmle akrabalığı
kabul etse de, mülkiyet ve eşitsizlik konularındaki ortak nefretten ötürü bazıları mülkiyet haklarını
savunmuşlar ve rekabetçi kapitalizmi desteklemişlerdir. Bu durum kolektivist ve bireyci anarşizm
gelenekleri arasındaki ayrımı açıkça gösterir. Kolektivist anarşistler işbirliği ve ortak mülkiyete da
yalı ekonomiyi savunurken, bireyci anarşistler piyasayı ve özel mülkiyeti desteklerler.
Bu temel farklılıklara rağmen 20. Yüzyıl’ın çoğuna hâkim olan ekonomik sistemlerden hoş
lanmama konusunda anarşistler hemfikirdirler. 1945 sonrası Batı ülkelerinde gelişen “müdahaleci
kapitalizm’ e tüm anarşistler karşıdır. Kolektivist anarşistler devlet müdahalesinin sınıf sömürü
sünü desteklediğini savunur. Bireyci anarşistler ise devlet müdahalesinin rekabetçi piyasayı tah
rif ettiğini, devlet ve özel tekellerin güdümünde bir ekonomi yarattığını iddia ederler. Sovyet tipi
“devlet sosyalizmi’ ni onaylamama konusunda anarşistler tamamıyla hemfikir olmuşlardır. Bireyci
anarşistler, mülkiyet haklarının ve bireysel özgürlüğün planlı ekonomiyle ihlâl edilmesine karşı çı
karlar. Kolektivist anarşistler devlet sosyalizminin kavramsal olarak kendi içinde çeliştiğini, sömü
rünün ana kaynağı olan kapitalist sınıfın yerine devletin geçtiğini iddia ederler. Tüm anarşistler,
özgür bireylerin devlet düzenlemesi ve ortak mülkiyete ihtiyaç duymadan kendi işlerini yürüte
bildiği ekonomi modelini tercih ederler. Bu onların, anarko-komünizmden, anarko-kapitalizme
kadar birçok farklı ekonom ik sistemi desteklemelerine müsaade eder.
|