Bireycilik [Individualism ] a Bireycilik, her tür sosyal grup veya müşterek organ üzerinde bireyin üstün derecedeki önemine olan inancı ifade
eder.
Metodolojik bireycilik, her siyasal teori veya sosyal açıklamada bireyin merkeziliğini öne sürer -toplum hak-
kındaki tüm yargılar, toplumu oluşturan bireyler açısından dile getirilmelidir. Öte yandan
etik bireycilik ise top
lumun, bireysel hak, ihtiyaç veya çıkarlara ahlâkî öncelik tanıyarak, bireyin yararına olacak şekilde inşa edilmesi
gerektiğini ima eder. Klasik liberaller ve Yeni Sağ, bencil çıkarlara ve kendi ayakları üzerinde durmaya vurgu yapan
bencil (
egoist ) bireyciliği savunurlar. Bunun aksine modern liberaller, çıkar tatmini arayışından çok, İnsanî gelişimi
önceleyen
geiişmeci bireyciliği önemsemektedirler.
________________________________________________________________________________________J lıdırlar. İnsan doğası ister bencil olarak, isterse diğerkâm olarak tasavvur edilsin; liberaller, her bir
kişinin kendi potansiyelini tam olarak geliştirme yeteneğine sahip olduğu bir toplumu yaratma
arzusu etrafında birleşirler.
Özgürlük Bireyin üstün derecedeki önemine olan inanç, doğal olarak bireysel özgürlüğe adanmayı gündeme
getirir. Liberaller için bireysel özgürlük, (burada hem özgürlük [freedom ] hem de serbesti [liberty] kelimesi birbiri yerine kullanılabilir) üstün siyasî değerdir ve liberal ideolojide birçok açıdan bir
leştirici unsurdur. İlk dönem liberallere göre özgürlük, doğal bir hakti; gerçek bir İnsanî varoluşu
sürdürmek için zorunlu bir gereksinimdi. Ayrıca özgürlük bireylere, tercih marifetiyle kendi çıkar
larını gözetme fırsatı da tanır: Nerede yaşayacağının, kim için çalışacağının, neyi satın alacağının
vs. tercihi. Liberaller daha sonra özgürlüğü, insanların beceri ve yeteneklerini geliştirip, potansiyel
lerini gerçekleştirebilecekleri yegâne koşul olarak görmüşlerdir.
Ancak liberaller, bireyin mutlak anlamda özgürlük hakları olduğunu kabul etmezler. Özgür
lük sınırsız olduğunda, bir “ruhsat”a, diğerlerini taciz etme hakkına dönüşebilir. John Stuart Mili,
(bkz. s. 4 6 ) On Liberty ( Hürriyet Üstüne, [1859] 1972, s. 73 ) adlı eserinde, “medenî topluluğun
herhangi bir üyesinin iradesine rağmen üzerinde kullanılabilecek meşru gücün yegâne amacı, ‘di
ğerlerine zarar vermesini engellemek”, olduğunu öne sürer. Mili, bireylerin mutlak özgürlük kulla
nacakları “kendileriyle ilgili” eylemler ile diğerlerinin özgürlüklerini kısıtlayabilecek ya da onlara
zarar verebilecek “diğerleriyle ilgili” eylemler arasında net bir ayrım yapar. Mili, birey üzerinde, ki
şinin kendisine fiziksel veya ahlâkî olarak zarar vermesini engellemek üzere tasarlanmış olsalar bile
hiçbir kısıtlamayı kabul etmez. Bu türden bir görüşe göre örneğin, otom obil sürücülerinin emniyet
kemeri takmalarını veya m otosiklet kullanıcılarının kask takmalarını zorunlu kılan yasalar veya bir
bireyin ne okuyacağını ya da dinleyeceğini sınırlayan her tür sansür kabul edilemez niteliktedir.
Aynı anlayış çerçevesinde radikal liberteryenler, insanların, eroin ve kokain gibi uyuşturucu mad-