John Stuart Mill (1806-1873) İngiliz filozof, iktisatçı ve siyasetçi. Mili, babası olan faydacı teorisyen Jam es Mili tarafından
yoğun ve katı bir eğitime tâbi tutuldu. Bu durum, onun 20 yaşında zihinsel olarak çökmesi
ne yol açtı. Mill,
London Review dergisini kurdu, basımını üstlendi ve 1865'ten 1881'e kadar
Westminster milletvekilliği yaptı.
Mill'in çeşitlilik barındıran karmaşık eseri, liberalizmin gelişiminde hayatî rol oynadı. Çünkü
bu eser, birçok açıdan klasik ve modern teoriler arasında bir köprü oluşturdu. Mill'in, kolektif
eğilimlere ve geleneklere karşı takındığı muhalif tavır, 19. Yüzyıl'daki hâkim ilkelerde derinlere kök salmıştı. Ancak
onun, "bireyselliğe"adanmada kendisini dışa vuran, bireysel hayatın niteliğine yaptığı vurgu, aynı şekilde kadınlara
oy hakkı, daha sonra da işçi kooperatifleri gibi davalara duyduğu sempati, 20. Yüzyılin iple çektiği gelişmelerdi.
Mill'in başlıca eserleri arasında,
On Liberty (Hürriyet Üstüne, 1859),
Considerations on Representative Government (Temsili Hükümet Üzerine Düşünceler, 1861) ve
The Subjection o f Women (Kadınların Tebaalaştırılması, 1869) vardır.
deleri kullanma hakları olduğunu savunabilirler. Birey kendi beden ve ruhu üzerinde egemen olsa
da; herkes, tüm diğer bireylerin eşit özgürlük hakkından yararlanmaları gerçeğine saygı duymak
zorundadırlar. Bu anlayış, herkes için eşit özgürlükle tutarlı olmak kaydıyla, herkesin, mümkün
olan en geniş ölçüde özgürlük hakkı olduğu ilkesi çerçevesinde, çağdaş liberal Jo h n Rawls (bkz. s.
7 4 ) tarafından dile getirilmiştir.
Liberaller, özgürlüğün değeri hususunda hemfikir olsalar da, birey için “özgür” olmanın ne
demek olduğu konusunda her zaman aynı görüşü paylaşmazlar. İngiliz düşünce tarihçisi Isaiah
Berlin, (1 9 0 9 -1 9 9 7 ) Two Concepts o f Liberty ( İki Özgürlük Kavram ı, [1958] 19 6 9 ) adlı eserinde,
“negatif” özgürlük teorisiyle, “pozitif” özgürlük teorisini birbirinden ayırmıştır. Erken dönem veya
klasik liberaller özgürlüğün, kişinin kendi başına bırakılmasına, müdahaleden bağımsız ve tercih
ettikleri şekilde hareket etme becerilerine dayalı olduğuna inanırlar. Bu özgürlük kavramlaştırması
“negatiftir”; yani, birey üzerinde dışsal bir kısıtlama veya zorlamanın olmadığı zaman söz konu
su olabilir. M odern liberaller ise daha “pozitif” bir özgürlük kavramlaştırmasım benimserler. Bu,
Berlin tarafından kişinin kendisinin efendisi olma becerisi, özerk olma olarak tanımlanır. Kişinin
kendisinin efendisi olması, bireyin, beceri ve yeteneklerini geliştirebilmesini, anlayışını genişlet
mesini ve potansiyelini kullandığı için de memnuniyet duymasını gerektirir. Ö rneğin J. S. M ille
göre özgürlük, salt dış baskılardan âzade olmaktan çok daha fazla bir şeydir: Özgürlük, gelişme
ve nihaî olarak da kendini gerçekleştirmeyi başarmak üzere İnsanî kapasiteyi gerektirir. Farklı öz
gürlük kavramlaştırmaları, liberalizm içinde sadece akademik tartışmaları tahrik etmekle kalmaz;
liberallerin, bireyle devlet arasındaki ilişkiye ait farklı görüşleri benimsemelerine de yol açar.