A n ay asa ld ık [Constitutionalism ] a Dar anlamda anayasalcılık, bir anayasanın varlığının neden olduğu sınırlı yönetim uygulaması demektir. Bu an
lamda, yönetsel kurumlar ve siyasal süreç etkin bir şekilde anayasal kurallarla sınırlandığında anayasalcılığın
varlığından bahsedilebilir. Daha geniş anlamda ise anayasalcılık, yönetsel iktidar üzerinde dışsal ve içsel frenler
yerleştirerek özgürlüğü koruma arzusu yansıtan siyasî değer ve amaçlar kümesine karşılık gelir. Bu da tipik olarak,
bir sisteme bağlanmış anayasa, bir haklar bildirgesi, güçler ayrılığı, iki-meclislilik ve federalizm ya da adem-i mer
keziyetçilik gibi amaçları barındıran anayasal/kurucu koşullara ait destekle ifadesini bulur. Sonuçta anayasalcılık,
siyasal liberalizmin bir türüdür.
sında benimsenmiştir. Birleşik Krallıkta olduğu gibi ne yazılı anayasaların ne de haklar bildirgesinin
yer almadığı durumlarda liberaller, yönetsel iktidarın frenlenmesinde, hukukun üstünlüğü ilkesini
gündeme getirerek yazılı hukukun önemini vurgularlar. Bu durum, 19. Yüzyıl’da Almanya'da kulla
nılan Rechtsstaat (hukukla yönetilen devlet) kavramında açıkça ifadesini bulmuştur.
İkinci olarak, anayasalcılık, siyasî iktidarı, belli başlı kurumlar arasında dağıtan ve bir “denge
ve fren” şebekesi oluşturan içsel sınırlamaların devreye girmesiyle tesis edilebilir. Fransız siyaset
felsefecisi Montesquieu’nun (1 6 8 9 -1 7 7 5 ) da belirttiği gibi, “iktidar, iktidarın gemi, freni olmalı
dır.” Liberal niteliği olan tüm siyasî sistemler bir ölçüde içsel parçalanma sergilerler. Bu da ancak,
bizatihi Montesquieu tarafından öne sürülen güçler ayrılığı öğretisinin uygulanmasıyla mümkün
olur. Bu öğretiye göre, yönetimin yasama, yürütme ve yargı iktidarı üç bağımsız kurum tarafından
kullanılmalıdır. Böylece tüm birey veya küçük grupların diktatörvâri bir şekilde iktidarı ele geçir
mesi engellenecektir. Örneğin A BD deki başkanlık sistemi Kongre, Başkanlık ve Yüksek M ahkeme
arasındaki katı güçler ayrılığına dayanır. Yargının bağımsızlığı ilkesi, tüm liberal demokrasilerde
saygı görür. Yargı, hem anayasal hem de yazılı hukukun anlamını yorumladığından ve bundan do
layı da bizatihi yönetimin yetkilerini gözden geçirdiğinden bireyi devlete karşı koruyacaksa, bi
çimsel bir bağımsızlığa sahip olmalı ve siyasî açıdan tarafsız kalmalıdır. Yönetsel iktidarı parçalayan
diğer aygıtlar kabine hükümeti (başbakanın gücünü frenler), parlâmenter hükümet (yürütme or
ganının gücünü frenler), iki-meclislilik (her bir yasama organının gücünü frenler) ve federalizm,
yetki devri, yerel yönetim (merkezî yönetimin gücünü frenler) gibi bölgesel bölünmelerdir.