Jam es Madison (1751 -1836) ABD'li devlet adamı ve siyaset teorisyeni. Virginialı Madison, 1774 ve 1775 Anayasa Kongre-
le-ri'nde ateşli bir Amerikan milliyetçiliği savunucusuydu. 1778 Anayasa Kongresi'nin top
lanmasında katkıları oldu ve Anayasa'nın yazılmasında başrollerden birini oynadı. Madison,
1801-1809 yılları arasında Jefferson'un bakanı olarak hizmet etti ve 1809-1817 döneminde
ABD'nin dördüncü başkanı olarak görev yaptı.
Madison, çoğulculuk ve bölünmüş yönetimin önde gelen savunucularındı. Federalizm,
iki-meclislilik ve güçler ayrımının ABD yönetiminin temeli olarak benimsenmesini ısrarla vurguladı. Madisoncu
anlayış, zorbalığa karşı direnmenin birincil aracı olarak denge ve fren mekanizmalarını ön plana çıkardı. Ancak
görevdeyken Madison, ulusal yönetimin iktidarını güçlendirme yönünde çaba gösterdi. Siyasetle ilgili en ünlü
yazıları, Anayasa'nın onaylanması için mücadele veren
The Federaliste (1787-1788) yaptığı katkılardır.
şebekesi olacağını öne sürmüştür. Bu şebeke, yönetimi, rekabet hâlindeki azınlıklara karşı duyarlı
olmaya ve mülkiyet sahibi azınlığı mülkiyetsiz kitlelerle karşı korumaya sevk edecektir.
Liberaller, demokrasiyle ilgili tereddütlerini sadece çoğunluğun yönetim i tehlikesinden dola
yı değil, m odern sanayi toplumlarındaki çoğunluğun oluşum biçiminden dolayı da dile getirirler.
Örneğin, J. S. M ille (bkz. s. 4 6 ) göre, siyasal erdemin paylaşımı eşitsizdir ve geniş oranda eği
time bağlıdır. Eğitimsizlerin dar sınıfsal çıkarlara göre hareket etme eğilimi daha fazladır. Aksine
eğitimliler, başkalarının iyiliği için tecrübe ve erdemlerini kullanabilirler. M ili, bundan dolayı, se
çilmiş siyasetçilerin, seçmenlerinin görüşlerini yansıtmaktan ziyade, kendi adlarına konuşmaları
hususunda ısrarcıdır. Mili ayrıca, çoğul nitelikli bir oy sistemi önerisi yapmıştır. Bu sisteme göre,
okuma yazma bilmeyenlerin oy hakkı ellerinden alınmalı ve eğitim düzeyi ya da sosyal konumla
rına bağlı olarak bazı insanlara bir, iki, üç veya dört oy tahsis edilmelidir. İspanyol sosyal bilim ci
Ortega y Gasset (1 8 8 3 -1 9 5 5 ), L a Rebelión de las m asas (Kitlelerin İsyanı, 1930) adlı eserinde, bu
korkuları daha dramatik bir tarzda dile getirir. Gasset, kitle demokrasisinin ortaya çıkmasının, m e
denî toplum ve ahlâkî düzenin yıkılmasına yol açtığı uyarısını yapar. Çünkü böylece, kitlelerin en
temel içgüdülerine hitap edilerek otoriter yöneticilerin iktidara gelmelerinin önü açılmıştır.
Ancak 20. Yüzyıl’da, birtakım öğretilere ve iddialara dayalı olsa da liberallerin büyük bir b ö
lümü, demokrasiyi bir erdem olarak görmeye başlamışlardır. Demokrasi için başvurulan ilk liberal
haklılaştırma teşebbüsü, rızaya ve yurttaşların kendilerini yönetimin tecavüzlerinden koruyacak
araçlara sahip olmaları gerektiği fikrine dayandırılmıştı. 17. Yüzyıl’da Jo h n Locke (bkz. s. 5 4 ), oy
hakkının mülkiyet sahiplerini kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini savunarak, sınırlı bir ko
rumacı demokrasi teorisi geliştirmiştir. Çünkü mülk sahipleri, doğal haklarını yönetime karşı ancak
bu durumda savunabileceklerdir. Eğer yönetim vergilendirme aracılığıyla mülkiyeti kamulaştırma
iktidarına sahipse, o zaman yurttaşlar da vergi koyan organı, yani yasamanın oluşumunu denetle
yerek kendilerini koruma hakları vardır. Bu fikir, Amerikan Devrimi boyunca, “Temsil yoksa vergi