klasik liberaller bencil bireyciliği kabul ederler. Klasik liberaller insanoğlunu, kendi ayakları üze
rinde durabilme kapasitesi çok yüksek ve rasyonel olarak bencil çıkarlarının peşinde koşan yara
tıklar olarak görmüşlerdir. Bundan dolayı, geniş oranda kendi kendine yeten bireyler toplamından
oluşan atomistik bir toplum anlayışı vardır. Bu da, toplumların özelliklerinin insan doğasının daha
derinlerinde yatan özelliklere kadar geri götürülebileceği anlamı taşır. İkinci olarak, klasik liberal
ler negatif özgürlüğe inanırlar. Birey, başkalarının zorlamasına veya müdahalesine tâbi olmadan
yalnız bırakıldığı sürece özgürdür. Daha önce de ifade edildiği gibi, bu anlamdaki özgürlük, birey
üzerinde dışarıdan herhangi bir sınırlamanın olmamasıdır. Üçüncü olarak, en iyi ihtimâlle devlet,
Thomas Paine’nin ifadesiyle “zorunlubir k ö tu ’dür. Devlet, en azından düzenin varlığı için gerekli
olan koşulların temelini attığından zorunlu; topluma müşterek bir iradeyi dayatması ve bireyin so
rumluluklarıyla özgürlüğünü sınırlaması nedeniyle de kötüdür. Sonuçta klasik liberaller, Locke’un
(bkz. s. 5 4 ) kullandığı mecaz ifadeyle “gece bekçisi” gibi çalışan minimal (asgarî) bir devleti
onaylarlar. Bu bakış açısına göre, devletin yükleneceği en iyi rol, toplumu dışarıdan gelen saldırıla
ra karşı korumakla beraber, ülke içi düzenin sağlanıp muhafaza edilmesi ve sözleşmelere uyulması
için zor kullanmayla sınırlıdır. Son olarak da klasik liberaller, geniş ölçüde olumlu bir sivil toplum
görüşünü benimserler. Sivil toplum, “zorlama alanı” olan devletle mukayese edildiğinde sadece bir
“özgürlük alanı” olarak görülmekle kalmaz, aynı zamanda denge ilkesinin yansıması olarak da gö
rülür. Bu, kendi kendini düzenleyen piyasa ekonomisi anlayışına olan liberal inançta açıkça ifade
sini bulur. Tüm bunlarla beraber klasik liberalizm, çeşitli öğreti (doktrin) ve teorilerden yararlanır.
Bunlar arasında en önemlileri şunlardır:
►
Doğal haklar teorisi
►
Faydacılık
►
İktisadî liberalizm
►
Sosyal Darwinizm
►
Neo-liberalizm
Dostları ilə paylaş: