Barnabas İncili 154
Şeytan, size benim Allah olduğuma inandırarak, sizi bu duruma
düşürmek istedi ey kardeşler; çünkü bir sineği bile yaratamayan
ve geçici ve ölümlü olan ben her şeye kendim muhtaç
olduğumdan, size yararlı hiç bir şey veremem. O halde bunu
yapmak Allah'a aitken ben her şeyde nasıl yardım edebilirim?
Öyleyse Allah'ımız olarak, sözüyle Kâinatı yaratan yüce Allah'ı
alacak ve başka dinden olanlarla ve ilâhlarıyla alay mı edeceğiz?
Buraya, mabede dua etmek için iki kişi geldi; biri ferisi ve diğeri
de bir vergi kesenekçisiydi.
Ferisi ibadet yerine yaklaşıp yüzünü yukarı tutarak şöyle dua
etti, “Şükürler olsun sana ey Allah'ımız Rab, çünkü ben her
kötülüğü yapan öteki insanlar, günahkârlar ve özellikle şu vergi
kesenekçisi gibi değilim. Şundan ki, haftada iki kez oruç tutar ve
varımın yoğumun onda birini veririm.” “Vergi mültezimi uzakta
durup yere doğru eğildi ve göğsüne vura vura başı eğik dedi,
“Rab, ben ne göğe, ne de ibadet yerine bakacak değilim, çünkü
pek çok günahlar işledim; bana merhamet et!” “Bakın size
diyorum ki, vergi mültezimi mabetten ferisîden daha iyi bir
durumda indi; çünkü Allah'ımız tüm günahlarını affedip onu
temize çıkardı. Ama ferisi vergi kesenekçisinden daha kötü
durumda mabetten indi; çünkü Allah'ımız yaptıklarını nefretle
karşılayıp onu reddetti.
Olur ya, bir insanın bahçe haline getirdiği ormanı kestin diye
balta kendi kendiyle öğünsün mü? Asla, çünkü her şeyi yapan
insandır; baltayı da kendi elleriyle yapmıştır. Ve sen ey insan,
Allah'ımızın seni çamurdan yarattığını ve yapılan her iyiliği
sende O'nun yaptığını göre göre, iyi bir şey yaptım diye kendinle
öğünür müsün? Ve hangi nedenle komşunu hor görürsün?
Bilmez misin ki, eğer Allah seni şeytan'dan korumamış olsaydı,
sen şeytan'dan daha kötü olurdun. Şimdi bilmez misin ki, tek bir
günah en güzel meleği en iğrenç şeytan yapar. Ve dünyaya gelen
en tam insan Âdem’i tüm soyuyla birlikte bizim çektiklerimizi
çeken zavallı bir varlık haline getirdi.