Barnabas İncili 148
“Güzel bir soru ey Barnabas. Bu nedenle sana diyorum ki, böyle
bir zamanda, insanlar sonunda Allah'a varacaklarını
düşünmediklerinden pek az kişi kurtulur. Ruhumun huzurunda
durduğu Allah sağ ve diridir ki; insanı amacından yani Allah'tan
yüz çevirten her akide en kötü akidedir. Onun için, akidede göz
önünde bulunduracağınız üç şey vardır, Allah'a karşı sevgi,
kişinin komşusuna acıması ve Allah'a karşı gelen, O'na her gün
karşı gelen kendinden nefret etmesi. Öyleyse, bu üç temele zıt
olan her akideden kaçın. Çünkü o en şerli olandır.
Şimdi de hırs ve tamaha dönüyorum ve size diyorum ki, nefs bir
şeyi elde etmek istediği veya onu inatla koruduğu zaman ki,
“Böyle bir şeyin sonu olacak” demelidir. Eğer onun sonu
olacaksa, onu sevmenin delilik olduğu ortadadır. Bu bakımdan,
kişiye yakışan, sonu gelmeyecek olanı sevmesi ve korumasıdır.
Öyleyse, bir insanın haksızca kazandığı şeyleri hakça
dağıtmakla, hırs ve tamah sadakaya dönüşsün. Ve sağ elin
verdiğini, sol elin bilmemesine baksın. Çünkü münafıklar
infakta bulunurken görünmek ve dünya tarafından övülmek arzu
ederler. Ama boşunadır verdikleri, çünkü insan kim için
çalışırsa, ücretini de ondan alır. O halde, eğer insan Allah'tan bir
şey alacaksa, onun Allah'a kulluk etmesi yaraşır. Ve infakta
bulunurken, verdiğiniz her şeyi Allah sevgisi için Allah'a
verdiğinizi düşünmeye çalışın. Bu bakımdan, vermekte yavaş
davranmayın ve sahip olduğunuz şeyin, Allah sevgisi için en
iyisini verin.
Söyleyin bana, Allah'tan kötü olan bir şeyi almak ister misiniz?
Ey toz toprak, kesinlikle hayır! O halde, eğer Allah sevgisi için
kötü olan bir şeyi verirseniz, kendinize nasıl inanırsınız? Kötü
bir şey vermekten hiç bir şey vermemek daha iyidir; çünkü
vermemekle dünyaya göre bazı mazeretleriniz olacaktır; ama
değersiz bir şey vermek ve en iyiyi kendisi için alıkoymakta,
mazeretiniz ne olacaktır? Pişman olmakla ilgili size söylemem
gereken şeylerin tümü bu kadar.”