Barnabas İncili 143
Boş konuşmanın meyvesi budur ki, zihni gerçeği anlamayacak
biçimde zayıflatır; nasıl, yarım kiloluk pamuk yükünü taşımaya
alışmış bir at on kiloluk taşı taşıyamazsa, aynen öyle. Fakat
bundan daha kötüsü, insanın zamanını şakayla geçirmesidir.
İbadet etmek istediği zaman, şeytan aklına şu aynı şakaları
getirir, o kadar ki, Allah'ın merhametini çekip, günahlarının
affını sağlamak için günahlarına ağlaması gerektiği zaman,
gülmekle Allah'ın kızgınlığını çeker; O da kendisini
cezalandıracak ve fırlatıp atacaktır. Öyleyse, yazıklar olsun
şakayla boş vakit geçirenlere! Ama Allah'ımız şaka edip boş
vakit geçirenleri iğrenerek alırsa, ya komşusuna iftira edip,
mırıldanıp duranı nasıl alacak ve çok gerekli bir işle uğraşır gibi
günahla uğraşanların durumu ne olacaktır? Ah murdar dünya,
senin Allah'ın nasıl elem verici bir cezasına çarpılacağını
tasavvur edemiyorum! Öyle de, pişman olan, diyorum ki o
sözlerini altın fiyatına vermelidir.”
Havarileri karşılık verdiler, “Ama bir insanın sözlerini altın
fiyatına kim alır? Kesinlikle hiç kimse ve nasıl pişman olacaktır?
Mutlaka açgözlü olacaktır o!” İsa cevap verdi,
“Öylesine ağır kalpleriniz var ki, ben onları kaldıramıyorum.
Bu, bakımdan, her sözde size anlamı da söylemem gerekiyor.
Ama size sırlarını öğrenme lütfunda bulunan Allah'a şükredin.
Pişman olan, konuştuğunu satsın demiyorum. Konuştuğu
zaman, altın çıkarıyormuş gibi düşünsün diyorum. Çünkü
kuşkusuz böyle yapmakla, nasıl altın gerekli şeyler için
harcanırsa, o da yalnızca konuşması gerektiği zaman
konuşacaktır. Ve nasıl kimse altını vücudunu incitecek bir şey
için harcamazsa, o da ruhunu incitebilecek bir şeyin sözünü
etmesin. Nasıl ki Vali bir mahpusu yakalayıp da sorguya
çekerken zabıt kâtibi de konuşulanları kayda geçiyorsa, söyleyin
bana, böyle bir adam nasıl konuşur?” Havariler cevap verdiler,
“Yerinde ve korkarak konuşur ki, kuşku uyandırmasın ve valiyi
sinirlendirebilecek herhangi bir şey söylememek, aksine serbest
bırakılabilecek şekilde dikkat eder.”