Barnabas İncili 160
Ve bu durumu gören kötü bir vatandaş dedi, “Muhakkak zengin
olabilirim.” Ardından, iki oğlunu çağırıp dedi, “Gidin ve kötü
incirleri bulunan pek çok yaprak toplayın.” Ve bunları
ağırlıklarınca altın karşılığı sattılar. “Çünkü insanlar
yapraklarından pek memnun oluyorlardı. Ama yaprakları
yiyenler ağır bir hastalığa tutuldular.
Bakın ki, bir vatandaşın, tüm komşu vatandaşların pisliklerini
yıkamak için su aldıkları bir çeşmesi vardı; fakat bu vatandaşın
kendi elbiseleri çürüyüp gidiyordu.
İki adam elma satmaya gittiler. Biri, elmanın kendine bakmadan,
altın karşısındaki ağırlığından dolayı, satmak için elmanın
kabuğunu seçti. Diğeri, elmaları elden çıkarıp, yalnızca
yolculuğunda yiyeceği ekmeği alabildi. Ama altın karşısındaki
ağırlığı nedeniyle insanlar, onları kendilerine iştahla verene
bakmadan ve onu hakir görmeden elmaların kabuğunu aldılar.”
O gün İsa kalabalığa böylece temsillerle konuştu; sonra, onları
dağıtıp, havarileriyle birlikte Nain'e gitti; burada dul bir kadının
oğlunu Allah'ın izniyle diriltmişti; bu oğul annesiyle birlikte onu
evine alıp, hizmette bulundular. Havarileri İsa'nın yanına varıp,
ona şöyle sordular , “Ey muallim, halka söylediğin temsillerin
anlamını bize anlat.” İsa karşılık verdi, “Namaz saati yaklaşıyor;
bu bakımdan, akşam namazı bitince size temsillerin anlamını
söyleyeceğim.” Namaz bitince havariler İsa'nın yanına vardılar,
o da kendilerine dedi,
“Yol üstüne, taşlara, dikenlerin üstüne, iyi toprağa tohum eken,
çok sayıda insanın üstüne düşen Allah'ın Kelamını öğreten
kişidir. Yola düşer; yani, yaptıkları uzun yolculuklar ve ilişki
içinde bulundukları kavimlerin farklılığı nedeniyle, Şeytan’ın
hatırlarından Allah'ın Kelamını çıkardığı denizcilerin ve
tüccarların kulağına varır.