Barnabas İncili 162
“Böyle yapmayın, çünkü müminler kâfirlere akrabalıkla
öylesine bağlıdırlar ki, kâfirler içinde yok olurlar. Ama
mahkemeye kadar bekleyin, çünkü o zaman kâfirler meleklerim
tarafından toplanıp, şeytanla birlikte Cehenneme atılırken, iyi
mümin olanlar benim melekûtuma gelecek.” Emin olun ki, pek
çok kâfir babanın mümin oğulları olur, bunların uğruna da Allah
dünyanın tövbe etmesini bekler.
İyi incir taşıyanlar iyi akide vaaz eden muallimlerdir. Fakat
yalanlardan zevk alan dünya ehli, muallimlerden güzel sözler ve
koltuk kabartma yaprakları ister. Bunu gören şeytan, beden ve
nefisle birleşerek, bir sürü yaprak, yani, günahları örtecek bir
sürü yaprak getirir; bunları alan insan hastalanır ve sonsuz ölüme
hazırlanır.
Suyunu pisliklerini yıkayıp gidermek için başkalarına veren,
fakat kendi elbiselerini çürümeye bırakan su sahibi vatandaş,
başkalarına pişman olmayı öğütleyen, kendisi ise, halâ günahta
devam eden muallimdir. Hava üzerine, kendine uygun cezayı
melekler değil, kendi diliyle yazan zavallı insan! Eğer bir
insanın dili fil dili gibi, vücudunun geri kalan kısmı ise karınca
gibi küçük olsa, bu acayip bir şey olmaz mı? Evet, mutlaka.
Şimdi, size diyorum ki, bakın, başkalarına pişman olmayı
öğütleyip, kendisi ise günahlarına tövbe etmeyen daha çok
acayiptir.
Şu elma satan iki adama gelince, Biri, Allah rızası için öğütte
bulunup, kimsenin koltuğunu kabartmayan, fakat yalnızca
yoksul bir insanın geçimliğini isteyip gerçekten öğüt veren
kişidir. Ruhumun huzurunda durduğu Allah sağ ve diridir ki,
böyle bir insanı dünya ehli kabul etmez, aksine hor görür. Ama
altınla olan ağırlığı nedeniyle kabuk satan ve elmaları saçıp
savuran ise, insanları memnun etmek için öğütte bulunan kişidir
ve o dünya ehlinin koltuğunu kabartmakla, koltuk
kabartıcılığının sonucu olarak ruhunu mahveder. Ah, bundan
dolayı niceleri helak olup gitmiştir!”