Barnabas İncili 109
“Gemisini kârlı olduğu sürece kullanan, zararlı hale geldiğini
gördüğü zaman da bırakan denizcinin yaptığı gibi yapsın.
Senden daha kötü olan arkadaşını böyle yaparsın, senin için bir
tehlike olduğu şeylerde eğer Allah'ın rahmetinden ayrı
düşmeyeceksen onu terk et. Vay haline tökezlerden dolayı
dünyanın… Tökezlerin gelmemesi olmaz, tüm dünya kötülükler
içinde yüzüyor çünkü. Ama yine de, vay o adama ki, tökezler
onun vasıtasıyla gelir. Eğer bu adam boynunda bir el değirmeni
taşıyıp, denizin derinliklerine dalsaydı, komşusuna karşı suç
işlemesinden daha iyi olurdu. Eğer, gözünüz sizin için bir günah
nedeniyse, onu çıkarıp atın; çünkü tek bir gözle Cennet'e gitmek,
ikisiyle birlikte Cehenneme gitmekten daha iyidir. Eğer, eliniz
veya ayağınız sizi günaha itiyorsa, yine aynı şekilde yapın;
çünkü göklerin melekûtuna bir ayak veya bir elle girmek, iki el
veya iki ayakla Cehenneme gitmekten daha iyidir.”
Petrus seslendi, “Rab, ben bunu ne yapayım? Muhakkak,
zamanda parça parça olacağım.” İsa cevap verdi, “Ey Petrus,
bedeni aklı bırak ve doğruca gerçeği bul. Çünkü sana öğreten
senin gözündür, sana işlerinde yardım eden ayağındır, sana bir
şeyler alıp veren de elindir. Bu bakımdan, bunlar senin için
günah nedeni olursa, onları bırak; çünkü Cennet'e bilgisiz, bir
kaç amelle ve yoksul gitmek, Cehenneme akıllı, büyük amellerle
ve zengin gitmekten daha iyidir. Seni Allah'a kulluktan alıkoyan
her şeyi, bir kişinin görmesini engelleyen her şeyi fırlatıp attığı
gibi, kendinden çıkar at.” Ve İsa böyle söyleyip, Petrus'u yanına
çağırdı ve ona dedi, “Eğer, kardeşin sana karşı günah işlerse, git
ve onu düzelt. Eğer düzelirse sevin; çünkü kardeşini kazanmış
olursun. Ama düzelmezse, yeniden git ve iki tanık çağırıp, onu
yeniden düzelt ve düzelmeyecek olursa git ve durumu kiliseye
anlat. Yine de düzelmeyecek olursa, onu kâfir yerine koy, bu
bakımdan, onunla aynı çatı altında durmaz, onun oturduğu
masada yemek yemez ve onunla konuşmazsın; o kadar ki,
yürürken ayağını koyduğu yeri bilirsen, oraya kendi ayağını
koymazsın. Ama aklında olsun ki, kendini daha iyi görmeyesin;
bunun, yerine şöyle diyesin,