Şanlıurfa’da Halkın Tansiyon Düşürücü Olarak Kullandığı
Bitkiler
Plants Used as Blood Pressure-Lowerings by Public in
Şanlıurfa
Fevzi ÖZGÖKÇE & Hüseyin HASIRCI
Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 65080 Van-Türkiye
e-mail:f_ozgokce65@yahoo.com
Özet
Bu çalışma ile Şanlıurfa’da halkın tansiyon düşürücü olarak kullandığı bitkiler
araştırılmıştır. Yöre halkından bu bitkilerin kullanımı hakkında anketlerle ve yüz
yüze görüşmelerle bilgiler alınmıştır. Elde edilen bulgular sonucunda Şanlıurfa ve
çevresinde halkın tansiyon düşürücü olarak kullandığı 8 bitki taksonu tespit
edilmiştir; Acı yavşan otu (Teucrium polium L.), Deve çökerten (Tribulus terrestris
L.), Isırgan otu (Urtica dioica L.), Karabaş otu (Lavandula stoechas L.), Kişniş
(Coriandrum sativum L.), Oğul otu (Melissa officinalis L.), Ökse otu (Viscum
album L.), Sarımsak (Allium sativum L.), bitkilerinin halk arasında kullanımı tespit
edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Tansiyan düşüren, Bitki, Şanlıurfa, Etnobotanik.
Summary
This study examined plants used as blood pressure-lowerings by the people in
Şanlıurfa. Information about the use of these plants was obtained using question-
naires and face to face interviews with local people. As a result of the findings
obtained, eight plant taxa were identified to be used as blood pressure-lowering by
the people in and around Şanlıurfa; bitter wormwood herb (Teucrium polium L.),
camel refuted (Tribulus terrestris L.), nettle (Urtica dioica L.), buckwheat herb
(Lavandula stoechas L.), coriander (Coriandrum sativum L.), lemon balm (Melissa
officinalis L.), mistletoe (Viscum album L.), garlic (Allium sativum L.) plants were
identified to be used among the public.
Keywords: The lowering Tans, Plant, Sanlıurfa, Ethnobotany.
Türkiye’de Felaketlerin Hastanelere Kazandırdığı Kadın
Hastabakıcı Mesleği “Hemşirelik”
Disasters Raising Nursing Care in Hospitals as a Woman’s
Carrer in Turkey
Prof.Dr.Nil SARI
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
e-mail:hnilsari@gmail.com
Özet
Osmanlı döneminde kadınların hastanelerde çalışması düşünülmezdi. Kadınlar
(anneler, eşler, kız kardeşler) ailelerinin doğal hastabakıcılarıydı. 19’uncu yüzyılın
ikinci yarısından itibaren savaşlar, göçler ve salgın hastalıklar gibi felaketler sebebi-
yle Osmanlı’lar kadın hastabakıcılarla tanışmaya başladı. Kırım Savaşı’nda (1853-
56) Türkiye’ye gelen rahibe hemşireler ordularının yaralı ve hasta askerlerine
baktılar. Rahibe hemşireler 1865 kolera salgınında özveriyle hizmet ederek takdir
topladılar. Osmanlı-Rus Savaşı’nda (1877-78) Kızılhaç ile birlikte kurulan Hilâl-i
Ahmer Hastanelerinde rahibe hemşireler de hizmet verdiler. Kafkas ve Balkan
göçlerinde hastanelere yatırılan evsiz ve kimsesiz kadın hastaların bakımı için
kadınlar görevlendirildi.
19’uncu yüzyılın sonlarında kadın hastalar için açılan hastanelerde ve koğuşlarda
hasta bakımı yapan kadınlar “kadın hizmetçi”, “inâs hademe” ve “tımarcı” gibi
sıfatlarla çalışmaktaydı. Osmanlı-Rus Savaşı başladığında “Yaralı ve Hasta Asker-
lere Yardım Cemiyeti” olarak 1877 yılında kurulan Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemi-
yeti içinde kadınların örgütlenmesi ancak 1912’de gerçekleşti. Birinci Dünya
Savaşı’nda Osmanlı hanımefendileri gönüllü olarak hastanelerde hemşirelik
yaptılar ve göçmenlere yardım ettiler. Kadın hastabakıcı (hemşirelik) mesleğinin
Türkiye’de toplumca benimsenmesi ve gelişimi Dr. Besim Ömer Paşa’nın
öncülüğünde ve Hilâl-i Ahmer Cemiyeti vasıtasıyla sağlanmıştı. Ard arda gelen
felaketler Osmanlı kadınının toplum içinde yer almasına zemin teşkil etmiş ve
hastanelerde hasta bakımının bir kadın mesleği olarak benimsenmesine yol açmıştı.
Summary
It would have been unthinkable for a woman to be a nurse in an Ottoman hospital
before late 19th century. Female members of Ottoman families (wifes, mothers,
sisters) were considered as inborn nurses of the family. Ottomans came to be
acquainted with professional female nurses as a result of disasters such as wars,
migrations and epidemic diseases. Nursing nuns who came to Turkey during the
Crimean War (1853-56) looked after the wounded and sick soldiers of their armies.
Nursing sisters were greatly appreciated due to their devoted service for patients
during the cholera epidemic in 1865. Nursing sisters also served at hospitals estab-
lished by the Ottoman Red Crescent Society together with the International Red
Cross Society during the Ottoman-Russian War (1877-78). Women were commis-
sioned in Ottoman hospitals to care for homeless and forlorn sick women immi-
grants from the Caucasus and Balkans.
During the end of the 19th century women who cared for female patients in Otto-
man hospitals and wards established for women were employed as “female maid”
or “female servant”. Organization of women within the Ottoman Red Crescent
Society, founded in 1877 at the start of the Russian War under the name “Relief of
Wounded and Sick Soldiers”, was not realized until1912. During the Ist World War
Ottoman ladies worked as volunteer nurses in hospitals and aided the immigrants.
Nursing was adopted socially as a female career under the leadership of Dr. Besim
Ömer Pasha and he also pioneered the development of professional nursing through
the support of the Ottoman Red Crescent Society. Disasters, one after another,
constituted grounds for Ottoman women to participate in social life together with
men and opened the way for the adoption of nursing in hospitals as a female career.
58
Türkiye’de Felaketlerin Hastanelere Kazandırdığı Kadın
Hastabakıcı Mesleği “Hemşirelik”
Disasters Raising Nursing Care in Hospitals as a Woman’s
Carrer in Turkey
Prof.Dr.Nil SARI
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
e-mail:hnilsari@gmail.com
Özet
Osmanlı döneminde kadınların hastanelerde çalışması düşünülmezdi. Kadınlar
(anneler, eşler, kız kardeşler) ailelerinin doğal hastabakıcılarıydı. 19’uncu yüzyılın
ikinci yarısından itibaren savaşlar, göçler ve salgın hastalıklar gibi felaketler sebebi-
yle Osmanlı’lar kadın hastabakıcılarla tanışmaya başladı. Kırım Savaşı’nda (1853-
56) Türkiye’ye gelen rahibe hemşireler ordularının yaralı ve hasta askerlerine
baktılar. Rahibe hemşireler 1865 kolera salgınında özveriyle hizmet ederek takdir
topladılar. Osmanlı-Rus Savaşı’nda (1877-78) Kızılhaç ile birlikte kurulan Hilâl-i
Ahmer Hastanelerinde rahibe hemşireler de hizmet verdiler. Kafkas ve Balkan
göçlerinde hastanelere yatırılan evsiz ve kimsesiz kadın hastaların bakımı için
kadınlar görevlendirildi.
19’uncu yüzyılın sonlarında kadın hastalar için açılan hastanelerde ve koğuşlarda
hasta bakımı yapan kadınlar “kadın hizmetçi”, “inâs hademe” ve “tımarcı” gibi
sıfatlarla çalışmaktaydı. Osmanlı-Rus Savaşı başladığında “Yaralı ve Hasta Asker-
lere Yardım Cemiyeti” olarak 1877 yılında kurulan Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemi-
yeti içinde kadınların örgütlenmesi ancak 1912’de gerçekleşti. Birinci Dünya
Savaşı’nda Osmanlı hanımefendileri gönüllü olarak hastanelerde hemşirelik
yaptılar ve göçmenlere yardım ettiler. Kadın hastabakıcı (hemşirelik) mesleğinin
Türkiye’de toplumca benimsenmesi ve gelişimi Dr. Besim Ömer Paşa’nın
öncülüğünde ve Hilâl-i Ahmer Cemiyeti vasıtasıyla sağlanmıştı. Ard arda gelen
felaketler Osmanlı kadınının toplum içinde yer almasına zemin teşkil etmiş ve
hastanelerde hasta bakımının bir kadın mesleği olarak benimsenmesine yol açmıştı.
Dostları ilə paylaş: