Türkiye’de Felaketlerin Hastanelere Kazandırdığı Kadın
Hastabakıcı Mesleği “Hemşirelik”
Disasters Raising Nursing Care in Hospitals as a Woman’s
Carrer in Turkey
Prof.Dr.Nil SARI
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
e-mail:hnilsari@gmail.com
Özet
Osmanlı döneminde kadınların hastanelerde çalışması düşünülmezdi. Kadınlar
(anneler, eşler, kız kardeşler) ailelerinin doğal hastabakıcılarıydı. 19’uncu yüzyılın
ikinci yarısından itibaren savaşlar, göçler ve salgın hastalıklar gibi felaketler sebebi-
yle Osmanlı’lar kadın hastabakıcılarla tanışmaya başladı. Kırım Savaşı’nda (1853-
56) Türkiye’ye gelen rahibe hemşireler ordularının yaralı ve hasta askerlerine
baktılar. Rahibe hemşireler 1865 kolera salgınında özveriyle hizmet ederek takdir
topladılar. Osmanlı-Rus Savaşı’nda (1877-78) Kızılhaç ile birlikte kurulan Hilâl-i
Ahmer Hastanelerinde rahibe hemşireler de hizmet verdiler. Kafkas ve Balkan
göçlerinde hastanelere yatırılan evsiz ve kimsesiz kadın hastaların bakımı için
kadınlar görevlendirildi.
19’uncu yüzyılın sonlarında kadın hastalar için açılan hastanelerde ve koğuşlarda
hasta bakımı yapan kadınlar “kadın hizmetçi”, “inâs hademe” ve “tımarcı” gibi
sıfatlarla çalışmaktaydı. Osmanlı-Rus Savaşı başladığında “Yaralı ve Hasta Asker-
lere Yardım Cemiyeti” olarak 1877 yılında kurulan Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemi-
yeti içinde kadınların örgütlenmesi ancak 1912’de gerçekleşti. Birinci Dünya
Savaşı’nda Osmanlı hanımefendileri gönüllü olarak hastanelerde hemşirelik
yaptılar ve göçmenlere yardım ettiler. Kadın hastabakıcı (hemşirelik) mesleğinin
Türkiye’de toplumca benimsenmesi ve gelişimi Dr. Besim Ömer Paşa’nın
öncülüğünde ve Hilâl-i Ahmer Cemiyeti vasıtasıyla sağlanmıştı. Ard arda gelen
felaketler Osmanlı kadınının toplum içinde yer almasına zemin teşkil etmiş ve
hastanelerde hasta bakımının bir kadın mesleği olarak benimsenmesine yol açmıştı.
Summary
It would have been unthinkable for a woman to be a nurse in an Ottoman hospital
before late 19th century. Female members of Ottoman families (wifes, mothers,
sisters) were considered as inborn nurses of the family. Ottomans came to be
acquainted with professional female nurses as a result of disasters such as wars,
migrations and epidemic diseases. Nursing nuns who came to Turkey during the
Crimean War (1853-56) looked after the wounded and sick soldiers of their armies.
Nursing sisters were greatly appreciated due to their devoted service for patients
during the cholera epidemic in 1865. Nursing sisters also served at hospitals estab-
lished by the Ottoman Red Crescent Society together with the International Red
Cross Society during the Ottoman-Russian War (1877-78). Women were commis-
sioned in Ottoman hospitals to care for homeless and forlorn sick women immi-
grants from the Caucasus and Balkans.
During the end of the 19th century women who cared for female patients in Otto-
man hospitals and wards established for women were employed as “female maid”
or “female servant”. Organization of women within the Ottoman Red Crescent
Society, founded in 1877 at the start of the Russian War under the name “Relief of
Wounded and Sick Soldiers”, was not realized until1912. During the Ist World War
Ottoman ladies worked as volunteer nurses in hospitals and aided the immigrants.
Nursing was adopted socially as a female career under the leadership of Dr. Besim
Ömer Pasha and he also pioneered the development of professional nursing through
the support of the Ottoman Red Crescent Society. Disasters, one after another,
constituted grounds for Ottoman women to participate in social life together with
men and opened the way for the adoption of nursing in hospitals as a female career.
60
Türkiye’de Felaketlerin Hastanelere Kazandırdığı Kadın
Hastabakıcı Mesleği “Hemşirelik”
Disasters Raising Nursing Care in Hospitals as a Woman’s
Carrer in Turkey
Prof.Dr.Nil SARI
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
e-mail:hnilsari@gmail.com
Özet
Osmanlı döneminde kadınların hastanelerde çalışması düşünülmezdi. Kadınlar
(anneler, eşler, kız kardeşler) ailelerinin doğal hastabakıcılarıydı. 19’uncu yüzyılın
ikinci yarısından itibaren savaşlar, göçler ve salgın hastalıklar gibi felaketler sebebi-
yle Osmanlı’lar kadın hastabakıcılarla tanışmaya başladı. Kırım Savaşı’nda (1853-
56) Türkiye’ye gelen rahibe hemşireler ordularının yaralı ve hasta askerlerine
baktılar. Rahibe hemşireler 1865 kolera salgınında özveriyle hizmet ederek takdir
topladılar. Osmanlı-Rus Savaşı’nda (1877-78) Kızılhaç ile birlikte kurulan Hilâl-i
Ahmer Hastanelerinde rahibe hemşireler de hizmet verdiler. Kafkas ve Balkan
göçlerinde hastanelere yatırılan evsiz ve kimsesiz kadın hastaların bakımı için
kadınlar görevlendirildi.
19’uncu yüzyılın sonlarında kadın hastalar için açılan hastanelerde ve koğuşlarda
hasta bakımı yapan kadınlar “kadın hizmetçi”, “inâs hademe” ve “tımarcı” gibi
sıfatlarla çalışmaktaydı. Osmanlı-Rus Savaşı başladığında “Yaralı ve Hasta Asker-
lere Yardım Cemiyeti” olarak 1877 yılında kurulan Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemi-
yeti içinde kadınların örgütlenmesi ancak 1912’de gerçekleşti. Birinci Dünya
Savaşı’nda Osmanlı hanımefendileri gönüllü olarak hastanelerde hemşirelik
yaptılar ve göçmenlere yardım ettiler. Kadın hastabakıcı (hemşirelik) mesleğinin
Türkiye’de toplumca benimsenmesi ve gelişimi Dr. Besim Ömer Paşa’nın
öncülüğünde ve Hilâl-i Ahmer Cemiyeti vasıtasıyla sağlanmıştı. Ard arda gelen
felaketler Osmanlı kadınının toplum içinde yer almasına zemin teşkil etmiş ve
hastanelerde hasta bakımının bir kadın mesleği olarak benimsenmesine yol açmıştı.
Summary
It would have been unthinkable for a woman to be a nurse in an Ottoman hospital
before late 19th century. Female members of Ottoman families (wifes, mothers,
sisters) were considered as inborn nurses of the family. Ottomans came to be
acquainted with professional female nurses as a result of disasters such as wars,
migrations and epidemic diseases. Nursing nuns who came to Turkey during the
Crimean War (1853-56) looked after the wounded and sick soldiers of their armies.
Nursing sisters were greatly appreciated due to their devoted service for patients
during the cholera epidemic in 1865. Nursing sisters also served at hospitals estab-
lished by the Ottoman Red Crescent Society together with the International Red
Cross Society during the Ottoman-Russian War (1877-78). Women were commis-
sioned in Ottoman hospitals to care for homeless and forlorn sick women immi-
grants from the Caucasus and Balkans.
During the end of the 19th century women who cared for female patients in Otto-
man hospitals and wards established for women were employed as “female maid”
or “female servant”. Organization of women within the Ottoman Red Crescent
Society, founded in 1877 at the start of the Russian War under the name “Relief of
Wounded and Sick Soldiers”, was not realized until1912. During the Ist World War
Ottoman ladies worked as volunteer nurses in hospitals and aided the immigrants.
Nursing was adopted socially as a female career under the leadership of Dr. Besim
Ömer Pasha and he also pioneered the development of professional nursing through
the support of the Ottoman Red Crescent Society. Disasters, one after another,
constituted grounds for Ottoman women to participate in social life together with
men and opened the way for the adoption of nursing in hospitals as a female career.
Tıbbi Sürecin Gelişimiyle ilgili bir Değerlendirme:
Mezopotamya, Eski Yunan, Roma ve İslam Dönemi
An Evaluation about the Development Process of Medicine:
Mesopotamia, Ancient Greek, Roman and Islamic Period
Şükran SEVİMLİ
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik AD. Van
e-mail:sukransevimli@gmail.com
Özet
Tıp disiplini insanın acısına son vermeyi amaçlayan ilk aktivitelerin
gelişmesiyle ortaya çıkmıştır. Tıp gibi, sosyal, kültürel ve teknolojik gelişmeleri
içeren tüm insan çalışmaları son derece karmaşık bir ürün veya faaliyetler olarak
kabul edilir. Bu süreçte, farklı toplulukların bilim adamları yeni bilgi ve teknikleri
ile katkıda bulunmuştur. Coğrafya, iklim ve bitki örtüsü, tıbbi bilgi iyileştirilmesi
önemli bir rol oynamıştır. Bu nedenle tıbbi bilgiler akılcı ve mistik yaklaşımlarla
birlikte geliştirilmiştir. İslam tıbbı Mezopotamya, Eski Yunan ve Roma dönemler-
ine ait tıbbi bilgi içeren ve daha gelişmiş, ayrıntılı bir biçimi olarak kabul edilir. Bu
süreç zaman çizgisi dikkate alınarak incelendiğinde daha iyi ortaya çıkmaktadır.
Zaman çizelgesi tıbbi tedavi programı bileşenleri hekim faaliyetleri bilim ve
bilginin gelişmesine göre değiştiğini gösteriyor.
Mezopotamya dönemi tıbbı aktiviteleri cerrahi müdahaleler, bitkilerle tedavi ve
büyüleri içermekteydi. Eski Yunan döneminde, cerrahi müdahaleler gelişirken, tıbbi
bitkiler kullanılmaya devam etti, tıbbi gözlem gelişmeye başladı, mistik tedaviler
azaldı. Roma döneminde, mistik tedaviler azalmaya devam ederken, jeolojik
materyaller spa, çeşitli taşlar hekimlerin tedavilerinde önem kazandı, rasyonel tıbbi
tedaviler gelişti. İslam tıp tarihi döneminde bazi bilgeler önceki dönemlere ait
kitapları tercüme ettiler. Rhazes (Al-Razi) Avicenna (Ibn Sina) Ibn a-Nafis Al Kindi
Al Tabari, Serapion gibi bilim insanları önceki bilgileri ve uygulamaları
öğrendikten sonra, yeni tıbbi kavramların oluşturulmasına ve iletimine katkıda
bulunmuşlardır. Bu şekilde, İslam dönemi hekimlerinin buluşları içeren çalışmaları,
yeni tıbbi yöntemleri içeren birçok ileri çalışmalar için bir başlangıç noktası oldu.
Bu dönem tıp dünya tarihinde önemli bir iz bırakmıştır.
Bu yazıda, Mezopotamya, Eski Yunan, Roma, İslam dönemine göre tıbbi katkılarını
değerlendireceğiz.
Summary
Medical discipline that aims to put an end to human suffering has emerged
with the development of the first activity. Medicine is considered as a highly com-
plex products or activities of whole human studies that includes such as social,
cultural and technological developments. In this process, scientists of different
communities have contributed it with new knowledge and technics. Geography,
climate and flora have played an important role improving medical knowledge.
Therefore, medical information has been developed together with these rational and
mystical approaches. Islamic medicine includes medical knowledge of Mesopota-
mia, Ancient Greek and Roman periods and it is accepted as a more advanced,
detailed form. Timeline shows that medical treatment schedule components are
changing according to development of science and knowledge of physician activi-
ties. Also, this development process of treatment methods has explained how to
improve new treatment methods.
Mesopotamian era of medicine was including surgical intervention activities, the
treatment of plants and mystic treatments. Ancient Greek period, surgical interven-
tion was developed, physicians have continued to use medicinal plants, medical
observations were began, and the mystical treatments were reduced. In the Roman
period, while some kind of geological materials such as spa, land, stones were used
to treat for diseases by physicians, the mystical treatments have continued to
decline, and rational medical treatment has continued. In Islamic medicine period,
some wise persons translated previous books. Rhazes (Al-Razi) Avicenna (Ibn
Sina) Ibn a-Nafis Al Kindi Al Tabari, Serapion had researched on the previous
medical knowledge. After learning previous information and application, they had
contributed to medicine both by creation of new medical concepts and by the trans-
mission of medical knowledge. In that way, their studies containing of their own
discoveries were became the starting point for many further studies involving new
medical methods. This period had left a significant mark in the history of the world
of medicine.
In this paper we will evaluate medical contributions according to Mesopotamian,
Ancient Greek, Roman, Islamic period.
61