Tıp’ta ve Genelde Ahlâki Olmanın Ortak Ölçütü Var mı?
Nazım BERATLI
- Dr.Girne Amerikan Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Fakültesi. Hemşirelik
Okulu. Öğretim Görevlisi.
e-mail:beratli@yahoo.com
Özet
Bütün zamanlar ve mekânlar için geçerli bir tek ahlâk tanımı yoktur denilir.
Bilindiği gibi batı felsefesi, İmmanuel Kant’ı özellikle ahlâk konusunda,
bir dönüm noktası olarak kabul eder. Bu kabulün altında, Kant’ın eylemin şeklinin
değil, içeriğinin ahlâki olması ile ilgili önermesi yatır. Kant’ın söz konusu öner-
meyi, Spinoza’dan aktardığı, bir sır değil. Öte yandan, Frankfurt Okulu
düşünürlerinden Walther Benjamin’in de İmmanel Kant’tan aktararak, aynı öner-
meyi, sol felsefeye de aktardığını biliyoruz: “ Eylemin ahlâk normuna uyması,
yetmez! Ahlâk normu için yapılmış olması da gerekir!”
Bu çalışma, ahlâk felsefenin dinlerle bağlantısına dikkat çekecektir.
Bu bakımdan, Spinoza’nın Musevi, Kant’ın ise “ İsevi” din adamları
olmaları, insanı şaşırtmıyor.
İlgi çekici olan, Batı Felsefesi’ne 17-18. Yy’larda giren bu ahlâki
ölçütünün, Hz. Muhammet’in hadisleri arasından beşleyerek, doğu felsefesinde çok
daha eskiden beri var olmasıdır. “Ameller, niyetlere göredir!”
İtiraf etmeliyim ki bu konuda beni uyaran, Bektaşi postnişini Hamdullah
Çelebi olmuştur. 1832’de Tokat Şer’i mahkemesindeki savunması esnasında,
Çelebi aynı ölçüyü, elbette Kant’tan değil, Hacı Bektaş-ı Veli’den aktararak
söylemiştir.
Günümüzde ahlâkın zaman ve zemine göre belirlendiğini söylüyoruz ama
bütün dinler, düşünceler, ülkeler ve zamanlarda genel kabul gören bir ahlâk ilkesi de
vardır!
“Ahlâki olan, iyi olandır! Ama bu yetmez, iyi için de yapılmış olması
gerekir!”
Summary
There is no single definition of morality valid for all times and places .
As is known, Immanuel Kant, regarded as a major figure and the turning point for
moral principles in the Western philosophy.
Under this assumption, the principle of Kant's moral action determines not the
moral content but the emphasis in the moral proposition.It's not a secret that Kant
quoted this proposition
in question, from Spinoza.On the other hand, prominent thinker of the Frankfurt
School, Walter Benjamin ,transferred the same philosophical impact from Kant, to
the left-wing political philosophy.
"Action, that is comply with the norms of morality, is not enough! Principle of
action,should also be made for moral norms !"
This study will draw attention to the connection of ethics with religion.
In this respect, Spinoza's Jewish and Kant's "Christian" cleric personalities does not
surprise people.
Interestingly,even though these moral criteria entered in Western Philosophy in
17-18 Century; feeding from hadiths of Hz. Muhammad all that exists in teachings
and practice of Eastern Philosophy since time immemorial.
“Deeds are according to intentions!"
I must admit ,it was Chalabi Hamdullah from Bektashi dargah who first warned
me about it.During the defense of Shariah court in Tokat 1832, Chalabi, passed the
same measures referring of course not from Kant; but Haci Bektas-i Veli.
Today, we say that morality determined by the time and place but also in all
religions, thoughts, countries, and at times there is a generally accepted principles
of morality!
"Morally good it is not enough that it should conform the need to be done for
good!"
Tıp Tarihi Müzeleri içinde İslam Tıp Tarihi’nin Yeri
Place of Islamic Medical History in the Museums of History
of Medicine
Müge DEMİR*, Aslıhan AKPINAR*
*Öğr.Gör.Dr. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Ana-
bilim Dalı, Ankara
aslyakcay@yahoo.com
mdemir@hacettepe.edu.tr
mydere@gmail.com
Özet
İnsanlığın kültür ve bilim mirasını gelecek kuşaklara taşıyacak en önemli
araçlardan biri olan tıp tarihi müzeleri, tıbbın sanatsal, bilimsel ve kültürel
özelliklerinin öncelikle geleceğin hekimlerine ulaştırılması, toplumun ve sağlık
alanındakilerin eğitimi, sağlık çalışanlarının tarihsel bağlarının güçlendirilmesi gibi
işlevlere sahiptir. Ayrıca Tıp Tarihi alanında araştırma ve eğitim çalışmalarında
önemli yeri sahibidir.
Son yıllarda Avrupa ve Amerika’da kurulan tıp tarihi müzeleri ve ziyaretçileri hızla
artmaktadır. Avrupa’da yaklaşık 240, ABD ve Kanada’da 150 tıp tarihi müzesi
bulunduğu bildirilmekte, tıp tarihi müzeciliği hakkında bilimsel etkinlikler düzen-
lenmektedir. Bu durum tıp tarihi müzeciliğine toplumsal ve bilimsel ilginin arttığını
düşündürmektedir.
Tıp tarihinde dokuzuncu ve on altıncı yüzyıllar arasında altın çağını yaşamış olan
İslam tıbbının önemi tartışılamaz. Dünyada çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olan
milyonlarca el yazmasının da dâhil olduğu İslam tıp tarihi eserlerinden söz edile-
bilir. Bununla birlikte bu eserlerin toplanması, korunması ve yaygınlaştırılmasına
hizmet edebilecek müzecilik anlamında İslam tıp tarihine yönelik benzer ilgiden
söz edilememektedir.
Ülkemizde az sayıda da olsa İstanbul Üniversitesi, Gülhane Askeri Tıp Akad-
emisi, Trakya Üniversitesi gibi bazı üniversiteler bünyesinde kurulmuş olan tıp
tarihi müzeleri bulunmaktadır. Gerek bu müzelerin bir kısmında bulunan İslam tıp
tarihi eserleri, gerek 2008 yılında kurulmuş olan İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji
Tarihi Müzesi’ndeki tıp tarihi eserleri İslam tıp tarihi müzeciliğine katkı sunabi-
lecek az sayıdaki örneklerdendir. Bu nedenle İslam tıp tarihi eserlerini toplayarak
eğitim ve araştırma amacıyla kullanılmasını sağlayacak bir İslam Tıp tarihi müzes-
inin gerekliliğinden söz edilmektedir.
Bu çalışmada Türkiye ve dünyadaki tıp tarihi müzelerine ilişkin literatür gözden
geçirilerek tıp tarihi müzeciliğinde İslam tıp tarihinin yerini tartışmak
amaçlanmıştır.
Summary
Some functions of history of medicine museums are carrying the culture of medi-
cine to the future physicians, training community and the health care professionals,
and strengthening ties within the medical community. History of medicine muse-
ums are also important sources for research and education activities in history of
medicine area.
It is reported that in Europe and America, several museums of history of medicine
were established recently and their visitors have been gradually increasing. In addi-
tion there have been several scientific meetings were conducted in more than
hundreds of history of medicine museums in Europe, Canada, and the USA. There-
fore it can be said that public and scientific interest of history of medicine museums
has been increased in the western countries.
Contribution of Islamic medicine in the history of medicine was unchallengeable. It
is mentioned that historical heritage of Islamic medicine including more than
millions of manuscripts spread across the world. However there is less interest for
collection and preservation of this heritage and dissemination of this knowledge by
museums.
In Turkey, there are several history of medicine museums especially affiliated to
universities such as Istanbul and Trakya Universities. History of Islamic medicine
heritage within these museums and the Istanbul Museum for the History of Science
and Technology were rare examples for Islamic history of medicine. Therefore the
necessity of a museum for Islamic medical history was stated.
In this study we aimed to discuss the place of Islamic history of medicine within the
literature on history of medicine museums.
94
Doktor Mehmet Kâtibzâde Refi Efendi ve Tıp Eserleri
Doctor Mehmet Kâtibzâde Refi and His Medical Works
Nilüfer DEMİRSOY
Arş.Gör.Dr.Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik
Anabilim Dalı
e-mail: npoyraz@ogu.edu.tr
nilufer_p2@hotmail.com
Özet
Kâtibzâde Mehmet Refi Efendi 1682–1769 yılları arasında yaşamıştır. Osmanlı
İmparatorluğu'nun 39. Hekimbaşıdır. Ayrıca, tıp sanatının yanında hattatlıktada
büyük bir ün kazanmıştır. Babası Mustafa Efendinin, Divan-ı Hümayun çavuşları
katiplerinden olmasından dolayı " Katipzade " ünvanıyla tanınmıştır. Teoloji
eğitimin ilk yılında sonra, Tıp eğitimi almaya başlamıştır. Hayatının ve
çalışmalarının tüm dikkatlice incelendiğinde, üç önemli alan ortaya çıkmaktadır;
Din , Tıp ve Hat Sanatı .
Tıp eğitimi tamamladığında, 1714 yılında Saray hekimi olarak göreve başlamış ve
1757 de hekim başı , 1758’de İstanbul Kadısı, 1762’de Rumeli Kadıaskeri
olmuştur. Bugüne kadar , tıp alanında vermiş olduğu 5 adet önemli eser
bulunmaktadır. Bunlar 1) "Ziyki Sadr Risalesi " - Göğüs Hastalıkları, 2) " Evcaı
Mefasil " - Ekstremite Hastalıkları, 3) " risâlei mesane " - İdrar Kesesi Hastalıkları,
4) " risâlei Beyani Cedvar " - Antidotlar ve Bitkisel ilaçlar, Tıbbi Bitkiler ve 5 ) "
Bahname "- formüller
Prof.Dr.Süheyl Ünver " Hekimbaşı ve Talik Üstadı Kâtibzâde Mehmet Refi
Efendi Hayatı ve Eserleri e " başlıklı eseri yazmıştır . Çalışmamız bugünkü tıbbi
bilgi ve uygulamalar çerçevesinde bu eser esas alınarak karşılaştırmalar
yapılmasına dayanmaktadır.
Summary
Kâtibzâde Mehmet Refi Effendi lived between 11682 and 1769. He was the 39th
chief physician of the Ottoman State. In addition to the art of medicine, he earned
reputation for his success in calligraphy. He received the title of “Katipzade"
because his father Mustafa Effendi was one of the clerks (katip) of the Divan-ı
Hümayun (Ottoman Imperial Council). Following the first year of his study in
theology, he started studying medicine. His biography and works provide us with
three fields in which he was interested: religion, medicine and calligraphy.
Completing his study in medicine, he started working as a physician in the palace
in 1714, and became the chief physician in 1757, the kadi of Istanbul in 1758, and
Tıp’ta ve Genelde Ahlâki Olmanın Ortak Ölçütü Var mı?
Nazım BERATLI
- Dr.Girne Amerikan Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Fakültesi. Hemşirelik
Okulu. Öğretim Görevlisi.
e-mail:beratli@yahoo.com
Özet
Bütün zamanlar ve mekânlar için geçerli bir tek ahlâk tanımı yoktur denilir.
Bilindiği gibi batı felsefesi, İmmanuel Kant’ı özellikle ahlâk konusunda,
bir dönüm noktası olarak kabul eder. Bu kabulün altında, Kant’ın eylemin şeklinin
değil, içeriğinin ahlâki olması ile ilgili önermesi yatır. Kant’ın söz konusu öner-
meyi, Spinoza’dan aktardığı, bir sır değil. Öte yandan, Frankfurt Okulu
düşünürlerinden Walther Benjamin’in de İmmanel Kant’tan aktararak, aynı öner-
meyi, sol felsefeye de aktardığını biliyoruz: “ Eylemin ahlâk normuna uyması,
yetmez! Ahlâk normu için yapılmış olması da gerekir!”
Bu çalışma, ahlâk felsefenin dinlerle bağlantısına dikkat çekecektir.
Bu bakımdan, Spinoza’nın Musevi, Kant’ın ise “ İsevi” din adamları
olmaları, insanı şaşırtmıyor.
İlgi çekici olan, Batı Felsefesi’ne 17-18. Yy’larda giren bu ahlâki
ölçütünün, Hz. Muhammet’in hadisleri arasından beşleyerek, doğu felsefesinde çok
daha eskiden beri var olmasıdır. “Ameller, niyetlere göredir!”
İtiraf etmeliyim ki bu konuda beni uyaran, Bektaşi postnişini Hamdullah
Çelebi olmuştur. 1832’de Tokat Şer’i mahkemesindeki savunması esnasında,
Çelebi aynı ölçüyü, elbette Kant’tan değil, Hacı Bektaş-ı Veli’den aktararak
söylemiştir.
Günümüzde ahlâkın zaman ve zemine göre belirlendiğini söylüyoruz ama
bütün dinler, düşünceler, ülkeler ve zamanlarda genel kabul gören bir ahlâk ilkesi de
vardır!
“Ahlâki olan, iyi olandır! Ama bu yetmez, iyi için de yapılmış olması
gerekir!”
Dostları ilə paylaş: