ÇÜTAD
Çukurova Üniversitesi
Türkoloji Araştırmaları Dergisi
Cilt 3, Sayı 2
Aralık 2018
19
biçimlerinde ne gibi değişimler olduğu bu çerçevede ele alınan
hususlardır.
Her iki eserde de evlenme konusunda istekli iki genç erkek
ve kendileri için eş olarak belirledikleri iki genç kız bulunmaktadır.
Farklı sebeplerle başka kadınlar tarafından bu genç erkeklere tuzaklar
kurulur ve isteklerinin dışında daha yaşlı kadınlarla evlendirilmeye
çalışılırlar. Bu Şair Evlenmesi’nde Kumru’nun kırklı yaşlarına
ulaşmış ve artık saçları beyazlamaya başlamış ablası Sakine Hanım,
Hayal-i Celâl’
de ise genç kızın annesi Akile Hanım’dır. Şeyda Bey,
ahlaksız tavırlarıyla bu durumu hak etmekle birlikte Müştak Bey,
gençliğinin ve acemiliğinin kurbanı olur. Şair Evlenmesi’nde olay
tatlıya bağlanır ve Müştak Bey, sevgilisi Kumru’ya kavuşur. Ancak
aynı mutlu son Şeyda Bey için geçerli değildir. Şair Evlenmesi’nde
olayların tatlıya bağlanması çiftin birbirlerini sevmeleri ile yakından
ilişkilidir. Şinasi sevgiye dayalı bu evliliği ödüllendirerek yeni nesil
için model olarak sunar. Ancak ahlaksız tavırlarıyla etrafında büyük
bir nefret uyandıran ve bir ilişkinin temelini oluşturan görme, tanıma,
sevme, gönülden isteme vb. gibi önemli kriterleri hiçe sayan Şeyda,
Mehmet Celâl tarafından türlü trajikomik durumlara düşürülerek
cezalandırılır.
Sonları farklı olmakla birlikte her iki eserde de verilmek
istenen mesaj aynıdır. Yazarlar evliliğin karşılıklı sevgi ve rıza
temelinde gerçekleşmesi gerektiğini savunurlar. Şinasi’nin yaklaşımı
eserin komedi olması sebebiyle daha yumuşaktır. Mehmet Celâl’in
tarzı biraz daha serttir. Diğer taraftan yazar, eserinde olumlu bir evlilik
örneğini öne çıkarmayarak adeta bu kurumu tümüyle olumsuzlamaya
çalışır. Nitekim eşlerini bir şekilde kaybetmiş olan erkekler ve
kadınlar yeniden evlenmeyi düşünmezler. Erkekler için net bir sebep
belirtilmemekle birlikte kadınlar evliliği erkeğin boyunduruğu altına
gir
mek olarak algıladıklarından bekar kalmayı tercih etmektedirler.
Ayrıca yazar bu tavrıyla kadın ile erkek arasındaki ilişkinin yaşanma
biçimine de eleştiri getirir. Şeyda’nın içine düştüğü durum onun
şehvet düşkünlüğünün yanı sıra evlenmesi için gerekli şartları
taşımamasıyla da ilgilidir. Bir ailesinin olmayışı, babanın maddi ve
manevi desteğinden mahrum olması, görücüye gidecek, ona yol
yordam öğretecek annenin yokluğu Şeyda Bey’in içine düştüğü
çözümsüzlüğün bir diğer sebebidir. Yazar aynı zamanda bu duruma da
dikkat çekerek toplumsal veya sosyolojik bir eleştiriye de gider. Kadın
ve erkeğin bir aracı olmaksızın veya arada nikah bulunmaksızın bir
araya gelememesi aradaki ilişkinin kurulmasını zorlaştırmakta ve türlü
trajedilere yol açmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |