nasıl oldu diye şaşkınlıkla düşünüyor. Mekanik köpeği evine gönderdiğim zaman yeteri kadar uy
armadam mı?
Montag, yüzü taşlaşmış gibi duruyordu.
Gözlerini, ön tarafına bîr dizi çiçek dikilmiş karanlık eve dikmişti.
Beatty homurdandı.
— Oh, hayır! Şu küçücük hileye kanmadın, değil mi, ya? Çiçekler, kelebekler, yapraklar, gün batışı.
Hepsi kızın dosyasında var. Tam on ikiden vurdum. Şu yüzündeki hasta ifadeye bak. Bakırdan bir
heykele benziyorsun. Ne pısük. Bütün çiçekler acaba ne işine yarıyordu?
Montag, kamyonun soğuk çamurluğu üzerine oturmuş başım hafif hafif sallıyordu.
— 106 —
— Her şeyi görürdü. Kimseye bir zararı yoktu, kimseye karışmazdı, kendi halinde bir kızdı.
— Kendi halinde,haî Senin peşinde değil miydi? Bir melek kadar masum yüzüyle
senin peşine düşmemiş
miydi? Kendisini masum gösterip başkalarını etkisi altına almaya çalışmıyor muydu? Böyleleri insanın
gözüne çarpan güneş gibidir.
Evin kapısı açıldı; Mildred elinde küçük bir valizle koşarak çıktı. Kaldırımın yanına küçük bir taksi
yanaşmıştı.
— Mildred!
Mildred, kimseye aîdırş etmeden koştu; yüzünü pudraya bulamıştı, fakat dudaklarında ruj yoktu.
— Mildred, alarmı sen mi verdin?
Mildred, bavulunu
bekleyen taksiye koydu, kendisi de bindi.
— Zavallı aile, zavalLU aile, oh,
her şey gitti, her şey, her şey gitti şimdi...t diye söyleniyordu.
Araba saatte yetmiş mille hareket ederken Beatty, Montag'ın omzunu tuttu.
Montag'ın sanki rüyası yıkılmıştı. Donuk bakışlarla Stonenıan'la Black'in baltalarla pencereleri
parçalamalarını izledi. Pencereleri kırmakla yangının kolay olmasını sağlıyorlardı.
Kulağında hafif bir fısıltı duydu.
— Montag, ben Faber. Beni duyuyor musun? Ne oluyor?
— Olan bana oldu. Beatty:
— Ne korkunç bîr sürpriz, dedi. Bugünlerde insanlar kendilerine bir şey olmayacağından
çok emin
görülüyorlar. Başkaları ölür, onlar Ölmez. Sonuç ve sorumluluk yok. Oysa, her ikisi de var. Neyse
bunlardan söz etmeyelim,
— 107 —
ha? Sonuç kavranıncaya
kadar iş işten geçmiş oluyor, öyle değil mi, Montag? Faber sordu:
Dostları ilə paylaş: