Ellerin kap tokmaklarını tuttuğunu hisesetti.
Nehrin kokusu serindi. Gırtlağı kurumuş, gözlerinden ip gibi yaş akıyordu. Koşmaktan gözleri sulandı.
Bağırda sanki bağırışından güç alıyordu. Son bir yüz metre kalmıştı.
—Altı, yedi, sekiz!
Beş bin kapının tokmağı döndü.
— Dokuz!
Son dizi evlerin önünden hızla geçti. Yokuş aşağı, kütle halinde akan suya doğru koştu-
— On!
Evleri kapılan açıldı.
— 129 —
Binlerce, onbitılerce gözün (sokaklara, bahçelere baktığm tahayyül etti.
Fakat nehre ulaşmıştı.
Gerçek
olduğuna inanmak için, elini suya soktu. Sonra beline kadar suya girdi ve soyunmaya başladı.
Vücudunu, kollanın, bacaklarını soğuk, suyla oğuşturdu;
biraz su içti, burnuna çekip temizledi. Sonra
tekrar kıyıya çıkıp Faber'in eski elbisesini giydi. Kendi elbiselerini akıntıya bıraktı ve uzaklaşmalarını
seyretti. Sonra, valizi eline alarak nehrin içinde yürüdü, ayaklan yerden kesilince karanlıkların ortasında
sürüklenmeye başladı.
**
Nehrin aşağısına
doğru yüz metre ilerlemişti ki, mekanik köpek nehrin kıyısına geldi. Yukarda
helikopterin büyük pervanesi uğultuyla dönüyordu. Suyun üzeri gündüz gîbi aydınlanınca
Montag hemen
daldı. Nehir tarafından aşağılara doğru sürüklendiğini hissediyordu.
Işık tekrar karaya doğru döndü ve helikopter şehre yöneldi. Sanki başka bir iz bulmuşlardı. Mekanik
(köpek gözden kaybolmuştu. Montag, karanlık içinde tek başına kalmıştı;
mekanik köpekten, takipten
kurtulmuş akıntıda sürüklenip duruyordu.
Sanki arkasında bir aahne dolusu artist bırakmış gibi hissediyordu. Sanki peşinde bir sürü hayal vardı.
Gerçek olmayan korkulu bir yerden gerçek olan korkusuz bir yere hareket ediyordu.
Karanlık kara parçayı gözlerinin Önünden kayarak geçiyordu.
Daima dağlann, vadilerin araşma doğru
sürükleniyordu. Yıllardan beri ilk defa yıldızları böylesine parlak görüyordu. Sanki elini uzatsa onları
tutacakmış gibi yalan görünüyorlardı,
— 130 —
Elindeki valiz ıslanıp battığı zaman sırt üstü sürükleniyordu. Nehir, gölgeleri gıda
diye kullanan insanlardan
kaçarmış gibiydi. Sesiszlik içinde akıp giderken, beraberinde sürüklediği şeylere imkân tanıyabiliyordu.
Monfcag, kalp atışlarını bile duyabiliyordu. Düşünceleri de nehir gibi sakin akmaya başlamıştı.
Dostları ilə paylaş: