İbrahim Yınal’ın Tuğrul Bey’in Yanındaki Faaliyetleri
Tuğrul Bey’in Bağdad’a gitmesinden sonra Selçuklu askerleri ve
Araplar arasında çıkan bazı karışıklıklar üzerine Vezir Amîdülmülk devreye
girmiş, özellikle Arap kabileleri ile Selçuklular arasında arabuluculuk
vazifesi üstlenmişti. Tuğrul Bey, bu sorunu hallettikten sonra daha batıya
yönelerek Diyarbakır’a geldi. Diyarbakır bu sırada Mervânîler’den
Nasrüddevle Ahmed’in
43
hâkimiyetinde bulunuyordu. Bir süre sonra İbrahim
Yınal yanındaki 20 bin kişilik kuvvetle Tuğrul Bey’in yanına gitmeyi uygun
buldu. Bölgedeki ümerâ ve halk onu karşıladı. İbrahim Yınal, Vezir
Amîdülmülk’e Araplar ile Selçuklular arasındaki arabuluculuk yapması
sebebiyle kızmış ve: “Bu Araplar kim oluyor ki, sen onları sultana rakip
kabul edip de aralarını düzeltmeye çalışıyorsun?” demişti. Vezirin cevabı
ise: “Sen sultanın nâibisin, nasıl istersen öyle yap.” şeklinde olmuştu.
44
Bu
sırada kendisini karşılamaya gelenlerin getirdiği hediyeleri beraberinde
bulunan Türkmenler’e dağıtan İbrahim Yınal, sultanla görüşmeden önce
dinlenmeye çekildi. Ertesi gün Tuğrul Bey’le görüşmeye giden İbrahim
Yınal’ı Tuğrul Bey ayağa kalkarak karşılamış, bu sırada İbrahim Yınal
sultanın elini öpmüş, sultan da İbrahim Yınal’ın boynuna sarılarak ve onu
öperek karşılık vermişti. İki taraftaki bu iyi niyet ve samimiyet Musul ve ona
bağlı yerlerin İbrahim Yınal’a verilmesine zemin hazırlamıştı. Daha sonraki
dönemde Tuğrul Bey’in Sincar’a yönelik faaliyetlerinde İbrahim Yınal’ın
rolü arabulucuk olmuştu.
45
Bölgede yaşananlar ve baş gösteren yiyecek
sıkıntısı sebebiyle Tuğrul Bey askerlerini Horasan’a göndermiş, kendisi de
Bağdad’a gitmeyi uygun görmüştü. Bu İbrahim Yınal’a daha rahat hareket
edebilme imkânı sağlayabilecek bir gelişmeydi. Nitekim İbrahim Yınal, ilk
isyanından sonra Sultan Tuğrul Bey’in yanında kalmayı tercih etmesinden
bu yana bir hayli zaman geçmişti. Onun için kendisinin hâkim olacağı bir
43
Mervânîler, 983-1085 tarihleri arasında Meyyâfarikîn (Silvan) merkezli olarak Diyarbakır
ve çevresinde hüküm sürmüş bir hanedandır. Arslan Yabgu’ya bağlı Oğuzlar’ın (Yabgulular)
bu bölgede sorun çıkarması üzerine Tuğrul Bey’le iyi ilişkiler kurmuş, Büveyhîler adına
okutmakta olduğu hutbeyi Selçuklu sultanı adına çevirmiştir, bkz. Abdürrahim Tufantoz,
“Mervânîler”, DİA, XXIX, 230-231.
44
Sıbt İbnü’l-Cevzî, II, 45-46.
45
Sincar halkı daha önce Kutalmış’la mücadele ederek onu mağlubiyete uğratmış,
Kutalmış’ın ölen askerlerinin başları, kulak, burun ve dudakları kesilerek mızrakların ucunda
teşhir edilmişti, bkz. Bundârî, s. 10.
134
Türkiyat Mecmuası, C. 23/Güz, 2013
yönetim bölgesine sahip olmanın zamanı artık gelmişti. Bu amaçla Tuğrul
Bey’e başvurarak kendisine yeniden bir iktâ, hatta daha fazlasının
verilmesini talep etti. Tuğrul Bey bu isteğe: “Biz ancak sana senin fethettiğin
yerleri veririz, eğer Rahbe’ye gidersen orası senin olsun.” şeklinde cevap
verdi. Bu sözlerin İbrahim Yınal’ın pek hoşuna gitmediği anlaşılmaktadır.
Ancak Tuğrul Bey, bu tarz bir cevap vermiş olmasına rağmen, daha sonra
mevcut şartları da göz önünde bulundurarak Musul’u İbrahim Yınal’a
bırakmayı uygun bulmuştu. Bu sayede hem bölgedeki Selçuklu hâkimiyeti
devam ettirilmiş hem de İbrahim Yınal’ın isteği kabul edilerek muhtemel bir
kırgınlığın önüne geçilmiş oldu. İbrahim Yınal bölgeye geldikten sonra Arap
emîrlerden ikisi olan Nûruddevle b. Mezyed ile Musul hâkimi Kureyş b.
Bedrân’a haber göndererek artık bölgenin yeni hâkiminin kendisi olduğunu,
bu sebeple davranışlarına dikkat etmeleri gerektiğini bildirmişti.
46
Diğer bir
ifadeyle Tuğrul Bey’e göstermiş oldukları itaatsizliğin tekrarlanmaması için
onları ciddi şekilde uyarmıştı. Tuğrul Bey ise Musul’u İbrahim Yınal’ın
hâkimiyetine bıraktıktan tekrar Bağdad’a dönmüştü.
47
Dostları ilə paylaş: |