Pençe
Van Tıp Dergisi: 7 (3): 120-125, 2000
Serebral Lateralizasyon
Sadrettin Pençe*
Özet: Serebral lateralizasyon, serebral hemisferlerin bir takım spesifik nörolojik fonksiyonların
kazanılması, icrası ve kontrolünde gösterdikleri farklı yeteneklerdir. Serebral lateralizasyon, yüksek
serebral fonksiyonlar ve bunların bozukluklarının anlaşılması için gerekli bilimsel yaklaşımın temelini
oluşturur.
Serebral dominans bazı nörolojik fonksiyonların performansı ve kontrolünde beyin hemisferlerinin diğerine
baskınlığını ifade eder. İnsanda verbal fonksiyonlar sol hemisferde uzaysal fonksiyonlar ise sağ hemisferde
daha dominanttır
.
Anahtar Kelimeler: Serebral dominans, serebral lateralizasyon
İnsandaki serebral ve periferal duyusal motor
asimetriler yüzyıldan fazladır kognitif sinir
biliminin esas konusudur. Serebral lateralizasyon
beynin sağ ve sol hemisferleri arasında anatomik
ve fonksiyonel farklılaşma olarak tarif edilir. Bu
gün asimetri teorileri üç ana fikirde birleşir.
Birincisi, asimetrilerin özel yetenekler için
hemisferden birinin diğerine genel bir
baskınlığının olduğu görüşüdür. Örneğin sol
hemisfer sözel fonksiyonlarla ilgili iken, sağ
hemisferin visual veya görsel fonksiyonlar için
özelleştiği görülür. İkincisi, asimetriler karşı taraf
hemisfer üzerinde dikkate dayanan etkiyi ihtiva
ederler. Örneğin bir çok sözel fonksiyon için
üstünlük sağ görme alanında iken; diğer bir çok
görsel fonksiyon için sol görme alanındadır.
Üçüncüsü, her ne kadar hemisferlerden biri özel
bir davranış sahası için genel olarak dominant
olabilir ise de spesifik bir işlem için her iki
hemisfer birlikte katkıda bulunabilirler. Örneğin,
bir şeyi görmeden onunla ilgili kesin bilgileri
algılama ve ölçüme ait bilgiler sol hemisfer
tarafından alınır. Böyle hemisferik fonksiyonel
asimetriler genel bir hesaplama kriteri olabilir.
Bazı kuşlar ve maymunlar spesifik iletişim
davranışları için sol hemisferde bulunan tek bir
merkeze sahiptirler. Sıçanlar insandaki
asimetrilerin genel temelini anlamaya yönelik
araştırma için faydalı bir çalışma gurubudur.
Sıçanlar, insanlara biyolojik olarak ne kuşlar
kadar uzak ve ne de maymunlar kadar yakındır
(1).
Galaburda ve arkadaşları, talamusun lateral
posterior nükleusunun solda daha geniş olduğunu
buldular (2).
Van Tıp Dergisi, Cilt:7, Sayı: 3, Temmuz/2000
120
*Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı,
Erzurum
Yazışma adresi: Dr. Sadrettin Pençe
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı,
Erzurum
Buna karşın primer işitme korteksine projekte
olan medial genikulat nukleusun sağda daha geniş
olduğu görüldü. Bu anatomik asimetri sol
talamusun sözel işlevlerde dominant olduğunu
düşündürür. Bilim adamları asimetrik kalıtımın
altında, bizzat genetik varyasyonların
bulunabileceğini ifade etmektedirler. Bu bir nevi
asimetri piyangosudur. Genetik varyasyonlar
laterilizasyonun derecesini etkileyebilir.
Sağ elimizi sol beyin, sol elimizi de sağ beyin
yönetmektedir. O halde sağlaklarda sol beyin;
solaklarda ise sağ beyin baskındır. Bu nedenle,
solaklarda sol elin sağ ele göre üstün becerisinin
sağ beyne; sağlaklarda sağ elin sol ele göre üstün
becerisinin sol beyne bağlı olduğu rahatlıkla
söylenebilir. Tan, yukarıdaki saptamaların aksine
solaklarda nonverbal zeka ile sağ el becerisi
arasında doğru ilişki buldu. Bazı insanlar solak
olduğu halde sol el becerileri ile nonverbal
zekaları arasında bir ilişki yoktur (3). Bu bize
solaklarda sol beyin hemisferinin nonverbal
zekayı doğrudan etkilediğini gösteriyor. Tan,
solaklarda sağ eldeki motor öğrenme yeteneğinin
de nonverbal zeka ile ilgili olduğunu; sol el motor
öğrenme yeteneğinin ise bu tür zeka ile ilgili
olmadığını buldu. Bu bulgular solaklarda sol
beynin nonverbal zeka için bir indeks
olabileceğini gösterir. Solaklarda sol beyin
bilinçsel işlevler yönünden plastik özellikler
göstermektedir. Sağ beynin ise böyle bir işlevi
yoktur (4)
Geschwind ve Behan’a göre, erkeklik
hormonu olan testesteron sol beyni baskı altına
almakta ve bu da solaklığa yol açmaktadır. Ancak
ailede solaklık yani kalıtsal faktörler bu ilişkiyi
etkiler. Çünkü ailede solaklık sağ elin becerisinin
ve sağ el tercihinin daha düşük olmasına neden
olmaktadır. Hormonal etkenlerin daha çok
kalıtsal temeldeki yapılanma üzerinde etkili
olduğu sonucu çıkmaktadır (5).
Serebral lateralizasyon, serebral hemisferin bir
takım spesifik nörolojik fonksiyonların
kazanılması, icrası ve kontrolünde gösterdiği
Serabral Lateralilzasyon
farklı yeteneklerdir.
Serebral lateralizasyon
yüksek serebral fonksiyonlar ve bunların
bozukluklarının anlaşılması için gerekli bilimsel
yaklaşımın temelini oluşturur (6).
Broca afazilerin beynin bir hemisferindeki
sınırlı bir bölgenin lezyonu sonucu olduğunu
bildirdi. Broca’nın orijinal serisinde afaziye
neden olan lezyon daima sol hemisferdeydi. Bu
bulgu ve öğrenilmiş karmaşık yeteneklerin beynin
bir yarısında bulunması serebral dominans
kavramını doğurdu. Bu kavram bir hemisferin
belirli bir işlevden ağırlıklı olarak sorumlu
olmasıdır. Vakaların hepsinde lezyonun solda
olması, Broca’ya insan populasyonunda sağ
ellilik ile konuşma merkezi arasında ilişki
kurdurttu. Sağlaklarda sol hemisfer ve solaklarda
da sağ hemisfer düşünüldü. Ayrıca kompleks
aktivitelerde de sol hemisferin rolü olduğu kanısı
hakimdi. Önceleri insan beyninde hemisferlerin
belirgin bir asimetri göstermediği düşünülürken,
daha sonra Broca’nın bulgularıyla uyumlu
anatomik asimetriler tanımlandı. İnsanda verbal
fonksiyonlar sol hemisfer uzaysal fonksiyonlar
sağ hemisferde daha dominanttır. Serebral
dominans bazı nörolojik fonksiyonların
performansı ve kontrolünde beyin hemisferlerinin
diğerine baskınlığını ifade eder. Asimetri
hemisferlerin gelişim hızında da gözlenmiştir.
Kortikal katlanma sağ hemisferde daha erken
oluşur. Heschl girusu sağda daha erken belirir.
Sağ taraf en az iki hafta önde olabilir. Sol
hemisferdeki dil bölgeleri daha yavaş gelişir,
daha büyük bir hacme ulaşması ve daha kompleks
olması için bir avantaj kazandırır. Bu uzun
gelişim süresi aynı zamanda bu bölgeleri
gelişimsel hatalar açısından daha duyarlı yapar.
Gelişimsel dislekside, 16. ve 20. fötal haftalarda
oluşan sol hemisfer malformasyonları
saptanmıştır (7).
Kolb ve arkadaşları, erişkin sıçanların sağ
hemisferlerinin sol hemisferlerinden daha ağır
olduğunu; sağ hemisferin soldan daha uzun,
yüksek ve geniş olduğunu; kedi ve tavşan sağ
hemisferlerinin soldan daha geniş ve yüksek
olduğunu fakat uzunluk yönünden farklı
olmadığını buldular (8).
Crichton – Browne, insanların çoğunda sağ
hemisferin soldan ağır olduğunu gösterdi (9).
Primatlarda beyin asimetrisi ile ilgili ilk rapor
1892 yılında Cunningham tarafından hazırlandı.
Bu çalışma insana ait anatomik asimetrileride
tanımlamaktadır. Cunningham şempanze,
orangutan ve babun beyinlerinde silvian fissürde
asimetriler bulunduğunu gösterdi. Bunlardaki
asimetriler insan beyinindekine benziyordu.
Fissürlerden biri daha kısa, yanlara doğru eğimli
diğeri ise daha uzun ve düzdü (10). 1921’de
Fisher 24 şempanze beyni ile yaptığı çalışmada
hayvanların % 50 sinde sol, %17 sinde sağ
silviyan fissürün daha uzun ve daha düz
olduğunu gördü (11). (Benzer oranlar Komshian
ve Benson, LeMay ve Geschwind tarafından
bulundu). Tan ve Çalışkan köpeklerde sol
silviyan fissürün sağ silviyan fissürden uzun
olduğunu gösterdiler (12). Gyden Stolpe
gorillerde yaptığı çalışmada yüzün sağ tarafının
soldan daha baskın olduğunu, sağ taraftaki
dişlerin daha yıpranmış olduğunu buldu. Bu da
yüzün sağındaki kas-iskelet yapıların daha çok
kullanıldığını ve o tarafta hipertrofi
oluşturduğunu ifade eder. Sherman ve Galaburda
sıçanlarda neokorteksin sağa doğru daha geniş
olduğunu, buna karşılık motor korteksin simetrik
olduğunu gösterdiler (13).
İnsandaki el asimetrisine paralel olarak
beyninde de yapısal asimetriler bulunur. Bunun
en basit örneği insan beyninin sağ hemisferinin
soldan daha ağır olmasıdır. Bu bakımdan insan
beyni tek ve eşsiz olarak kabul edilir (9). Tan ve
arkadaşları yaptıkları çalışmada pençe tercihi
belirlenen köpeklerde sağ beynin sol beyinden
daha ağır olduğunu istatistiksel olarak
gösterdiler. Ağırlık bulgusuna ek olarak
köpeklerde insanda olduğu gibi sağ beyin
uzunluk ve yüksekliğinin soldan fazla olduğunu
belirledi. Köpeklerde olduğu gibi kedi, sıçan, fare
ve tavşanlarda da böyle asimetriler vardır (12).
Yakovlev ve arkadaşları sağ elle ilgili alfa
motor nöronlara gelen piramidal lif sayısının sol
elle ilgili alfa motor nöronlara gelen piramidal lif
sayısından daha fazla olduğunu belirlediler (14).
Sağ beynin soldan neden daha ağır olduğu
henüz açıklanabilmiş değildir. Sağ beyin
mülkiyet davranışı ile ilgilidir. Aynı zamanda sağ
beyin emosyonel durumlar içinde önemlidir.
İnsanda kavga eden kavgadan kaçmayı yeğleyen
ya da daha çok öfkelendiren sağ beyindir.
Konuşmadan daha önemli olduğu anlaşılan yaşam
kavgasından dolayı sağ beyin soldan daha önce
gelişebilir. Sağ beyin üstünlüğü bağışıklık
mekanizmalarının gelişimini yavaşlatır.
Nonverbal zeka sağlaklarda sağ beynin işlevidir.
O halde, sağlaklığın az gelişmiş olduğu kişilerde,
sağ beyin daha iyi gelişmiş olduğundan nonverbal
zeka da daha ileri düzeydedir. Sağlaklığın iyi
geliştiği kişilerde ise verbal zeka; yani sol beynin
iyi gelişmiş olması kaçınılmazdır (15).
Ailede solak olanların daha az sağlak olmaları
bize el tercihinin kalıtımla ilgili olduğunu
gösterir. El tercihi beynin asimetrik yapısını
yansıttığından beynin asimetrisi de kalıtsal olarak
yapılanıyor demektir. Elbette ki beynin
asimetrisinde başka çevresel etkenler de vardır.
Beynin bilinçsel işlevlerinin sadece her iki beyin
Van Tıp Dergisi, Cilt:7, Sayı:3,Temmuz/2000
121
Pençe
hemisferinin gelişimi ile ilgili olmayacağı açıktır.
Beynin iki yarımküresi, fakat bir bilinci vardır.
Bu iki beyin hemisferi birbirine sinir lifleri ile
bağlıdır. Birinin yaptığından diğeri anında
bilgilenir. O halde yüksek zekalı kişilerde aynı
zamanda sağ ve sol beyinler arasındaki
iletişimlerde mükemmeldir (16). Kortikal,
subkortikal yapılarda çeşitli transmiterler
asimetrik olarak bulunur. Oke ve arkadaşları,
postmortem olarak incelemelerde talamusta
norepinefrin düzeyindeki asimetriyi gösterdiler.
Sol pulvinar bölge daha fazla norepinefrin
içerirken, sağ taraftaki ventrobazal kompleks bu
maddeden daha zengin bulundu (17).
Galaburda ve arkadaşları bilgisayarlı beyin
tomografisi ile yaptıkları çalışmalarda sağlak
insanların çoğunda frontal lobun sağ tarafının
sola göre daha geniş, oksipital lobun sol tarafının
ise sağa göre daha geniş olduğunu tespit ettiler
(18).
Hormonların beyni nasıl etkiledikleri henüz
bilinmemektedir. Geschwind ve Behan, oksipital
sulkus ve gyrusların sağ hemisferde soldan daha
erken belirdiğini saptadılar. Geschwind'e göre
testesteron hormonu sol hemisfer üzerine
depresan etkiye sahiptir. Bu hormon fetal hayatta
sol hemisfer büyümesini geciktirmekte ve
dominansın sağ hemisfere kaymasına sebep
olmaktadır (5).
Başka bir hipoteze göre
testesteron beyini iki mekanizma ile
etkilemektedir. Beyinde testesterona karşı
duyarlılığın ve aktivasyon duyarlılığının artışı
muhtemelen doğumdan önceki beyin gelişmesi
esnasında meydana gelmekte ve bebek beyni belli
bir yönde kalıtsal yapıya uygun olarak
programlanmaktadır. Ergenlik dönemindeki
hormonlar ise testesterona duyarlılığı artmış olan
beyni aktive ederek davranışları etkilemektedir.
Eğer kalıtsal faktörler yoksa kanda bulunan
testesteron beyindeki testesteron reseptörleri ile
etkileşemez. Buna karşın erkek ya da dişi
beyininin doğumdan önce testesterona karşı
duyarlılığı artar. Ergenlik döneminde verilen
testesteron motor asimetriyi etkiler (19).
Başka bir hipotez olarak doğumdan önceki
testesteron düzeyi ergenlik dönemindeki
testesteron düzeyi ile yakın ilişki gösterir. Buna
uygun olarak genç erkeklerde ölçülen testesteron
seviyelerinin verbal zeka ile birlikte arttığı
bulundu. Ayrıca ergenlik dönemine geç giren
erkek ve kızlarda konuşma merkezleri ergenlik
dönemine erken giren erkek ve kızlara göre daha
asimetrik olarak gelişmekte ve buna bağlı olarak
nonverbal zeka daha üstün olmaktadır. Dişi yada
dişileştirilmiş beyinler motor sistemde testesteron
reseptör aktivitesi için uygundur. Doğumdan önce
testesteron verilen sıçanlarda yeni doğan dişilerde
kuyruk duruşu sağa kaymakta, erkeklerde bu
görülmemektedir. O halde sadece dişi beyni
testesteron etkilerine karşı daha duyarlıdır. Bu
çalışmanın sonuçları testesteronun sağlaklığın
derecesinin belirlenmesi yönünden önemli bir
hormon olduğunu; bu etkinin ise kalıtsal olarak
programlanmış olan, özellikle dişi yada dişisel
beyinde kendini gösterdiği açık olarak
anlaşılmaktadır (20-22).
Kadın beyni konuşma fonksiyonları yönünden
erkek beynine göre daha simetrik olduğu; bugün
artık araştırıcılarının büyük çoğunluğunun kabul
ettiği kanıtlamış bir gerçektir (23) .
Previc,
insanda serebral lateralizasyonun fetusun
intrauterin hayattaki pozisyonu ile ilgili; kulak ve
vestibulumun asimetrik gelişmesine bağlı olarak
ortaya çıktığını savunmaktadır (24).
Hemisferler arasındaki yapısal değişiklik,
serebral dominansın nedeni olabilir.
Hemisferler arasındaki yapısal asimetriler insan
beyninde bulunur. İşitsel bölgelerdeki silviyan
fissürün asimetrileri fetuste de bulunur. Silviyan
asimetri neanderthal insanda ve bazı hayvanlarda
da bulunur. Fonksiyon yönünden sağ - sol
farklılığı olabilir. Frontal ve oksipital loplarda ve
lateral ventriküllerdeki asimetriler el tercihi ile
ilgilidir. Anatomik asimetriler insan becerilerinin
kazanılan verbal işlevi, rahatsızlıklardan iyileşme
çocuk öğrenme özürleri, orta yaştaki bazı
nörolojik hastalıklardan iyileşme ve primatlardaki
davranışsal lateralizasyon için bir kanıtı
açıklamaya yardımcı olabilirler (25).
Son 25 yılda belli serebral fonksiyonlar için
gerekli unilateral ön etkilere olan ilgi hızla arttı.
Bir çok davranışların karşı taraftan yerine
getirildiği düşünülmektedir. Verbal fonksiyonlar,
el tercihi, müzik yetenekleri görsel ve uzaysal
yetenekler, dikkat ve duygu hepsi üstünlük
derecelerinin birinci derecede önemli olduğu
etkiler olarak ortaya çıkar. İnsan biyolojisindeki
serebral üstünlüğün başlıca önemine rağmen onun
asıl mekanizmaları yıllarca önemsiz kaldı.
Anatomik asimetri konusunda çoğu araştırmacılar
iki hemisferin yapısındaki farklılıkları
araştırdılar. Genellikle dominansın ya ince
anatomik farklılıkları yada belli bir yapısal temeli
olmayan fizyolojik asimetrileri yansıttığı
sanılmaktaydı. Bazıları yinede onun sadece
öğrenmeye bağlı olduğuna inanıyordu. Bununla
birlikte dikkate değer bir değişiklik meydana
geldi. Şimdi insan beyninin tipik olarak boyut
bakımından her iki tarafta da farklı olan bölgeler
içerdiği kabul edilmektedir. Bu farklılıklar
genelde dikkate değer bir büyüklüktedir.
Ölümden sonraki asimetrilerin çoğu çıplak gözle
gözlenebilir. İnsan serebral korteksinin beden
konfigürasyonundaki en iyi tanımlanan
Van Tıp Dergisi, Cilt:7, Sayı: 3, Temmuz/2000
122
Serabral Lateralilzasyon
asimetriler temporal lobun üst yüzeyinde ortaya
çıkar. Pfeifer, Heschl'in gyrusu ile silviyan
fossanın posterior kenarı arasındaki kortikal
bölge olan planum temporaledeki asimetrileri
tanımladı. Geschwind ve Levitsky 100 adet
yetişkin beyinde bu bölge ile ilgili bir çalışmada;
çıplak gözle görerek planumda ki asimetrilerin
varlığını teyit etti. Planumun; beyinlerin %
65'inde sol taraftakinden daha büyük, % 24'ünde
eşit, % 11'inde sağ taraftakinden daha büyük
olduğunu buldu. Wada, planum asimetrisinin
fetusta ve yeni doğanda var olduğunu gösteren ilk
bilim adamıdır. Chidooling ve Gilles gebeliğin
üçüncü haftasında bile gözlenebileceğini
gösterdiler. Kertesz ve Geschwind, piramitlerin
decussasion yapılarında asimetriler buldu. Sol
piramidin decussasionu sağ piramiddekine göre
daha yüksekti. Her iki piramidde de kesişen lifler
genellikle spinal korddaki kol ve el bölgelerine
gittiklerinden bireyin el tercihi ile decussasion
yapısı arasında bir bağlantı kurmaya çalışıldı
(25).
İnsanda spinal motor asimetri araştırmaları
olarak, supraspinal merkezlerin etkisinin dışında
ayrıca bir spinal motor asimetrisi bulunduğu ilk
olarak Tan tarafından gösterildi. Gastroknemius-
soleus sinirinin, sağ ve sol tarafta uyarılması ile
elde edilen Hoffmann refleksine ait toparlanma
eğrileri ile yapılan çalışmalarda; sağlaklarda, sol
toparlanma eğrisinin sağa, solaklarda, sağ
toparlanma eğrisinin sola göre daha yüksekte
seyrettiği, ambidekster grupta ise her iki taraftaki
spinalizasyondan sonra ilk iki gurupta
dominansın değişmediği, son grupta ise sağ veya
sol dominansın oluştuğu gösterildi (26).
Gur Sağ hemisferin hafifçe soldan daha uzun ve
ağır olduğunu, buna karşılık solda gri cevherin
beyaz cevhere oranının daha fazla olduğunu
belirledi (27).
Kolb ve arkadaşları Frontal operkulumun
sağda ve solda farklı bir şekilde organize
olduğunu, beyinin yüzeyinde görülebilir alan,
sağda 1/3 kadar daha büyükken, bu bölgede
sulkusun derinliklerine gömülü alan solda daha
geniş olduğunu buldular. Bu asimetri frontal
operkulumun işlevsel asimetrisini yansıtır.
Muhtemelen sol taraf dilde gramer üretimine
katılırken, sağ taraf sesin tonunu etkilemektedir.
Yine Kolb ve arkadaşları sağ hemisferin daha
fazla öne doğru uzandığını, sol hemisferin ise
daha fazla arkaya doğru uzandığını buldular.
Lateral ventriküllerin oksipital bölgede lateral
boynuzlarının 5 kat daha uzun olduğunu gördüler
(28).
Yapılan histolojik çalışmalar Broca alanındaki
hücrelerin diğer alanlardakilere göre daha fazla
dallandığını gösterdi. Dallanmanın derecesi veya
şekli önemlidir, çünkü dentritik ağaçta her dal,
bölgesel olarak dereceli potansiyellerin
yükseltilmesi veya baskılanmasını sağlar. Daha
fazla dentritik dal, hücrenin son aktivitesiyle
ilişkili olarak daha fazla gelişmeye izin verdiğini
gösterir. Scheibel, Broca alanındaki dentritik
ağacın doğumdan sonraki birkaç yıl içinde
şekillendiğini ve sağ tarafın daha erken
olgunlaştığını bildirdi (28).
Juhn Wada 1960'ta beyin ile ilgili operasyon
öncesi verbal işlevlerin hangi hemisfere lateralize
olduğunu belirlemeye yönelik teknik geliştirdi.
Hastaya karotid arterinden sodyum amobarbital
adı verilen kısa süreli anestezik madde enjekte
edilerek bir hemisfer birkaç dakika için anestezi
altına alınır. Bu esnada hastanın karşı taraftaki
kolu kucağına düşer ve eğer o hemisfer verbal
işlevlerden sorumlu ise, hasta kısa bir süre
konuşma yeteneğini kayıp eder. Daha sonra aynı
işlem karşı hemisfer için tekrarlanır. Yapılan
testlerde sağlaklarda %90 gibi yüksek oranda
verbal işlevlerin sol hemisfere lateralize olduğu;
sağlak olmayanlarda ise, yine sol hemisferin sağ
hemisfere göre daha yüksek oranda verbal
işlevlerden sorumlu olduğu, her iki hemisferin
veya sağ hemisferin sorumlu olma oranının
sağlaklarda belirgin şekilde arttığı görüldü.
Böylece, Bolca'nın solaklarda verbal işlevlerin
lateralizasyonunun sağlaklardakinin aynı hayali
olduğu tezi çürütülmüş oldu (28).
Her iki hemisferde konuşmanın bulunması
verbal işlevlerin simetrik bir duplikasyonu
anlamına gelmektedir. Örneğin bir hemisfere
enjeksiyon haftanın günlerinin isimlendirilmesini
bozarken, diğer hemisfere enjeksiyon seri bir
şekilde haftanın günlerini söylemesini bozar.
WADA testi ile yapılan bir çalışma sol beyinde
erken dönem beyin hasarı olan solaklarda sağ
beyin konuşması varken, lezyon olmayanlarda
sol beyin konuşmasının hakim olduğunu
göstermiştir. Mishkin ve Forgays sağ elli
bireylerde İngilizce kelimlerin sağ görme alanına
sunulduğunda, sol görme alanına sunulmasına
göre daha iyi tanındığını söylediler. Bu çıkarım
sağ ve sol hemisferler tarafından yürütülen
işlemler arasındaki farklılıkların, iki hemisferin
algısal işlemlerdeki farklılığına dayanması nedeni
ile çok önemliydi. Kelimeler ve harfler için sağ
görme alanı avantajı bulunurken, yüz ve diğer
görsel-uzaysal uyaranlar için sol görme alanının
avantajlı olduğu bulundu. Konuşmanın üretimi ve
tetkiki kısa aralıklarla analiz gerektirir. Bu fikrin
gelişmesi, uyaran özel olsun veya olmasın sol
hemisferin zaman boyutunda ayırım kapasitesine
sahip olduğu fikrini destekler. Buna karşılık sağ
hemisferin daha büyük ayırımlar için özelleştiği
ileri sürüldü. Sergent, sağ hemisferin yüz
Van Tıp Dergisi, Cilt:7, Sayı:3,Temmuz/2000
123
Pençe
tanımada daha uzun olduğunu, çünkü uyaran
olarak büyük özelliklerinin tanınmasında daha
önemli olduğu bildirildi. Sağ hemisferin diffüz
organizasyonu uzaysal yetenekler için bir
avantajdır, uzaysal analiz enformasyonun değişik
tiplerinin tek bir özelikte bütünleştirilmesini
gerektirir. Verbal özelikler aynı özellikte
bütünleştirilemezler fakat tekil üniteler halinde
korunurlar. Her iki hemisferin farklı işlevlerine
ilişkin temel fikirler hemisferin iki ayrı işlem
modunu temsil ettiği fikrini getirmiştir. Sol
hemisfer uyaranları ardıl inputlar olarak analiz
eder ve ilgili detayları sözel işaretle soyutlayarak
mantıksal ve analitik olarak işler, bir bilgisayar
tarzında çalışır. Sağ hemisfer ise bir sentizayzer
gibi çalışır ve tüm uyaranların konfigürasyonu ile
ilgilidir.
Hemisferler bir süreç içinde anatomik ve
hücresel düzeyde farklılaşmışlardır. Bu
farklılıklar bir hemisfere göreceli olarak zaman
boyutunda, diğer hemisfere uzaysal boyutta
analiz yeteneği kazandırmıştır. Bu nedenle
insanda, karmaşık ve ardışık hareketlerin
kontrolü sol hemisfere ve bütünsel-uzaysal
işlevlerin kontrolü sağ hemisfere lateralize
olmuştur. Zamanla gelişen verbal işlevler, sol
hemisferin getirdiği avantajlar nedeni ile sol
tarafa yerleşme eğilimi göstermiştir. Bir bireyin
yaşamında, genetik olarak kodlu bir evrimsel
süreç yaşanmaktadır. Doğum öncesi ve bebeklik
döneminde iki hemisfer anatomik ve histolojik
olarak farklılaşmaktadır. Birey konuşmaya
başladığında verbal yetenekler, konuşmanın
algılanmasından üretilmesine kadar birçok
avantaj sağlayan sol hemisfere kaymaktadır.
İnsan davranışları, bu iki ayrı işlem kapasitesine
ve yeteneğine sahip nöral yapının işlevlerinin
bütünleştirilmesi ile belirlenmektedir.
Cerebral Lateralization
Abstract: Cerebral lateralization is the different
capability of cerebral hemispheres in performance,
control and acquire of some specific neurologic
functions. Cerebral lateralization is the base of the
scientific approach requiring for understanding of
high cerebral functions and their disabilities.
Cerebral dominance is explained as the dominance of
one cerebral hemisphere in performance and control
of some neurologic functions.Verbal functions are
more dominant in left hemisphere and spatial
functions in right hemisphere in humans.
Key Words: Cerebral dominance, cerebral
lateralization
Kaynaklar
1. Nicholas P, La Mendola A: Peripheral and
cerebral asymetries in the rat. Science 278: 31-
34, 1997.
2. Galaburda A, Sherman G, Gescwind N: Cerebral
lateralization: historical note on animal studies. In
Glıck S D ed. Cerebral lateralization in non
human species. New York: Academik press ınc,
1985 pp: 1-10.
3. Tan Ü, Akgün A, Telatar M: Relationships
among nonverbal intelligence, hand speed, and
serum testosterone level in left-handed male
subjects Int J Neurosci 71: 21-28, 1993.
4. Tan Ü. Motor stability in visuomotor control of
repetitive hand movements and its differential
cerebral control in right - handed subjects. Int J
Neurosci 65: 103-116, 1992.
5. Geschwind N, Behan P: Left-handednes:
association with immune disease, migraine and
developmental learning disorder. Proc Natl Acad
Sci 79: 5097-5100, 1982.
6. Tan Ü, Çalışkan S. Allometry and asymmetry in
the dog brain: right hemisphere is heavier
regardless of paw preference. Inf J Neurosci 35:
189-194, 1987.
7. Geschwind N, Galaburda A M: Cerebral
lateralization biological mechanisms. Ass. and
pathology.part I. Arch Neurol 42: 428-459, 1985.
8. Kolb B, Sutherland R J, Nonneman A J, Wisham I
Q. Asymmetry in the cerebral hemispheres of the
rat, mouse, rabbit and cat. The right hemisphere is
longer. Exp Neurol 78: 348-359, 1982.
9. Crichton-Browne J: On the weight of the brain
and its component parts in the insane. Brain 2:
42-67, 1880.
10. Cunningham D J: Contribution to the surface
anatomy of the cerebral hemispheres. Dublin:
Royal Irish Academy 97-133, 1892.
11. Cunningham D J: Right-handedness and left-
brainedness.J.of the Royal Antropological
Institute of Great Britain and Ireland 1902; 32:
273-296.
12. Tan Ü, Çalışkan S. Asymmetries in the cerebral
dimensions and fissures of the dogs.Int J
Neurosci 32: 943-952, 1987.
13. Sherman G F, Galaburda A M. Asymmetries in
anatomy and pathology in the rodent brain. In
Stanley DG ed. Cerebral lateralization non-human
species. NewYork: Academic press,: 51-87, 1984.
14. Yakovlev P I. A proposed definition of limbic
system. In Hockman G H ed. Lymbic system.
London: Springfield III,: 1972, pp: 65-87.
15. Fcysenck H S. The theory of intelligence and the
psychophysiology of cognition. In R.J. sternberg
ed. Advances in the physiology of human
intelligence. Lawrence New Jersey: Erlbaum
Hillsdale,:1986, pp: 196-217.
16. Cole J. Paw preferences in cats related to hand
preferences in animals and men. J Comp Physiol
48: 1239-1247, 1955.
Van Tıp Dergisi, Cilt:7, Sayı: 3, Temmuz/2000
124
Serabral Lateralilzasyon
17. Oke A, Keller R, Mefford I. Lateralization of
norepinephrine in human thalamus. Science 200:
1411-1433,1978.
18. Galaburda A M, LeMay M, Kemper T L. Right-
left asymmetries in the brain. Science 199: 852-
856,1978.
19. Tan Ü, Akgün A. There is a direct relationship
between non verbal intelligence and serum
testosterone level in young men. Int J Neurosci
60: 211-220, 1992.
20. Tan Ü. Testosteron and hand skill in right -
handed men and women Int J Neurosci 53: 179-
189, 1990.
21. Tan Ü. Testosterone and hand performance in
right handed young adults. Int J Neurosci 54:
267-276, 1990.
22. Tan Ü. Testosterone and nonverbal intelligence in
right handed men and women. Int J Neurosci 154:
267-282, 1990.
23. Tan Ü. Relationship of testosterone and nonverbal
intelligence to hand preference and hand skill in
right- handed young adults. Int J Neurosci 54:
283-290, 1990.
24. Previc F H. A general theory concerning the
prenatal origins of cerebral lateralization in
human. Psychol Rev 98: 299-334, 1991.
25. Galaburda A M, LeMay M, Kemper T L,
Geschwind N. Right-left asymetries in the brain.
Science 199 (4331): 852-856, 1978.
26. Tan Ü. Left-right differences in the hoffman
reflex recovery curve associated with handedness
in normal subjects. Int J Neurosci 3: 75-78,
1985.
27. Gur R C. Asymmetries in normal brain anatomy
and physioloğy are ubiquitous systematic and
relate to sex differences and aging effects on
cognitive performance. 4
th
laterality and
psychopathology conference, programme and
abstracts June 26:19-21, 1997.
28. Kolb B, Whishaw I Q. Fundamentals of human
neuropsychology, 4
th
edition, W H freeman and
and company, New York, 1996.
Van Tıp Dergisi, Cilt:7, Sayı:3,Temmuz/2000
125
Dostları ilə paylaş: |