Siyasi. İDeolojiler


yal ve siyasî örgütlenme için gerekli bir özellik olduğunu kabul ediyorlar. Dolayısıyla ataerkil yapılar ve erkeklerin



Yüklə 11,67 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə167/240
tarix11.08.2023
ölçüsü11,67 Mb.
#139183
1   ...   163   164   165   166   167   168   169   170   ...   240
1723-Siyasi Ideolojiler-Andrew Heywood-Chev-K.Bayram-O.Tufekchi-H.Inac-2011-345s (1)

yal ve siyasî örgütlenme için gerekli bir özellik olduğunu kabul ediyorlar. Dolayısıyla ataerkil yapılar ve erkeklerin 
liderliği, dolayısıyla doğal ve istenen bir durumdur.
dınların toplumsal cinsiyete sahip hâle getirildikleri ve bu yüzden baskı gördükleri süreçlere de 
dikkat çekmişti.
Pek çok feminist, cinsiyet/toplumsal cinsiyet ayrımını yetki sağlayıcı bulsa da bazıları buna 
saldırmıştır. Bu saldırılar iki yönden gelmiştir. İlki yani “farklılık feministleri” adı verilen grup, er­
kek ve kadın arasında temel farklılıklar olduğunu ileri sürer. Bu “özcü” bakış açısından sosyal ve kül­
türel özelliklerin daha derin biyolojik farklılıklar yansıttığı düşünülür. Ancak böyle bir bakış açısı, 
“kadınsı niteliklerin” baskı ve ikincil konumda olma ile bağlantılı olumsuz durumlardan çok, bes­
leme, işbirliği ve sezgi kapasitesi gibi olumlu özellikleri içermesi nedeniyle muhafazakâr anti-femi- 
nizmden farklılık gösterir. Cinsiyet/toplumsal cinsiyet ayrımına yapılan ikinci saldırı, kategorilerin 
kendisine meydan okuyor. Post-modern feministler, genelde varsayıldığı gibi “cinsiyet ’in biyolojik 
ayrım için açık bir sınır çizip çizmediğini sorgulamışlardır. Örneğin “ biyolojik kadınlık” nitelikleri 
kadın olarak sınıflandırılan birçok kişiye uygun olmayabiliyor: Bazı kadınlar çocuk doğuramıyor, 
bazıları erkekleri cezbedici bulmuyor vs. Sabit biyolojik/kültürel bir ayrımdan çok biyoloji-kültür 
devamlılığı söz konusuysa “erkek” ve “ kadın” kategorileri az veya çok keyfî bir hâl alır ve cinsiyet ve 
toplumsal cinsiyet kavramları istemeden de olsa birbirine karışır.


Eşitlik ve Farklılık
Feminizmin amacı ataerkilliği yıkmak ve cinsiyet baskısına son vermek olmasına rağmen femi­
nistler, pratikte bunun ne anlama geldiği ve nasıl gerçekleştirilebileceği konusunda bazen emin 
olamamışlardır. Geleneksel olarak kadınlar erkeklerle eşitlik istemişlerdir; hatta feminizm çoğu 
kere cinsiyet eşitliği elde etmek için yapılan bir hareket olarak nitelendirilir. Ancak eşitlik konusu 
feminizm içinde temel çatlaklar da meydana getirmiştir: Bazı feministler, zıt eşitlik fikirlerini kabul 
etmişler; bazıları ise farklılık fikrini desteklemek amacıyla eşitliği tamamen reddetmişlerdir. Libe­
ral feministler, erkeklerle yasal ve siyasî eşitliği savunurlar. Bunlar, cinsiyete bakmaksızın kadınların 
kamusal hayatta erkeklerle eşit ölçülerde rekabet etmesine imkân veren eşit haklar gündemini des­
teklemişlerdir. Böylece eşitlik, kamusal alana eşit giriş anlamına gelir. Sosyalist feministler, bunun 
aksine, kadınlar da sosyal eşitlikten faydalanmadıkları sürece eşit hakların bir anlam taşıyamayaca­
ğını ileri sürerler. Bu anlamda eşitlik, ekonomik açıdan uygulanabilir olmalıdır ve dolayısıyla eşit­
lik, mülkiyet sahipliği, ödeme farklılıkları ve maaşlı ve maaşsız işgücü gibi konulara yönelmelidir. 
Radikal feministler, temelde aile ve kişisel hayattaki eşitlik ile ilgilenirler. Dolayısıyla eşitlik, çocuk 
bakımı ve diğer ev içi sorumlulukları, kendi bedeninin kontrolü ve cinsel ifade ve ifa gibi konular 
açısından işlerlik göstermelidir.
Aralarındaki gerginliklere rağmen bu eşitleyici konumlar, olumsuz bir anlatımdaki toplumsal 
cinsiyet farklılıklarını ele alma konusunda birleştirilir. Eşitleyici feminizm şekilleri, baskının bir 
göstergesi olarak gördüklerinden “farklılığı” ataerkillikle ilişkilendirir. Bu açıdan feminist amaç, 
kadınları “farklılık”tan kurtarma isteği ile tanımlanabilir. Ancak diğer feministler eşitlikten ziyade 
farklılığı savunuyorlar. Farklılık feministleri, eşitlik fikrini yanlış yönlendirilmiş veya istenmeyen 
bir durum olarak görüyorlar. Erkekle eşit olmayı istemek, erkeklerin olduğu veya sahip olduğu şeye 
göre hedeflerini tanımlamaları açısından kadınların “erkek kimlikli” oldukları anlamına gelir. Femi­
nistler ataerkilliği yıkmaya çalışsalar da birçoğu, erkeklere göre şekillenmeye karşı uyarıyorlar: Bu 
şekillenme sonucunda kadınlar, erkek toplulukların özelliğini taşıyan rekabetçi ve saldırgan davra­
nışlar benimsemek durumunda kalacaktır. Birçok feminist için özgürleşme, kadın olarak gelişme 
ve amaçlarını gerçekleştirme isteği, yani başka bir ifadeyle “ kadın kimlikli” olma anlamına gelir.
Böylece farklılık feministleri, cinsiyet farklılıklarının siyasî ve sosyal önemi olduğunu savunan 
“kadın lehine” bir konumu onaylarlar. Bu, erkek ve kadınların temelde psiko-biyolojik düzeyde 
farklı oldukları inancına dayanır. Erkeklerin saldırgan ve rekabetçi doğasının, kadınların ise yaratıcı 
ve empatiye yatkın karakterlerinin toplum yapısından ziyade hormonal ve diğer genetik farklılık­
ları yansıttığı düşünülür. Kişiliği idealize edip cinsiyet farklılıklarını göz ardı etmek hata olur. Ka­
dınlar, kendi cinslerinin farklı özelliklerinin görmeli ve onlarla övünmelidir; özgürlüğü cinsiyetsiz 
“kişiler” olarak değil gelişmiş ve tatmin olmuş kadınlar olarak aramalılar. Kültürel feminizm şek­
linde bu, kadın hünerleri, yani, sanat ve edebiyat ile sadece kadınlara özgü deneyimlerin üzerinde 
önemle durulmasına ve çocuk doğurma, annelik ve âdet görme gibi bir “ kız kardeşlik” fikrinin 
desteklenmesine neden olmuştur.


Feminizm İçindeki Gerilimler (1

Yüklə 11,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   163   164   165   166   167   168   169   170   ...   240




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin