İşbirliği
Sosyalistler, sosyal hayvanlar olduğu düşüncesine dayanarak insanların doğal ilişkilerinin reka
betten daha ziyade işbirliği olduğuna inanırlar. Liberaller ve muhafazakârlar insanlar arasındaki
rekabetin doğal ve bir bakıma sağlıklı olduğunu düşünürler. Bu doğaldır çünkü insanlara kendi
çıkarına olduğunu düşündürür; sahip oldukları beceri ve yetenekleri geliştirdiği ve çok çalışmak
için bireyleri teşvik ettiği sürece de sağlıklıdır. Bireyler, kişisel başarılarından dolayı, örneğin biri
nin diğerinden daha hızlı koştuğu, sınavlarda daha yüksek not aldığı, iş arkadaşlarından daha çok
çalıştığı gibi durumlarda ödüllendirilmelidirler.
Diğer taraftan sosyalistler, rekabetin bireyi diğer birey ile karşı karşıya getirdiğine, onların
sosyal doğasını kabul etm ekten ziyade göz ardı etmek veya inkâr etmek konusunda cesaretlen
dirdiğine inanırlar. Sonuç olarak rekabet, sadece sosyal davranışların sınırlı bir kısmım teşvik eder
ve sosyal davranışlar yerine bencillik ve saldırganlığı destekler. Bununla beraber rekabet ahlâkî ve
ekonomik duyu ve düşünceyi geliştirir. Birbirlerine karşı olmaktan ziyade beraber çalışan bireyler
sempati, şefkat ve yardımseverlik bağlarını gelişletirirler. Ayrıca tek tek bireylerin enerjisinden zi
yade toplumun enerjisinden de faydalanılabilir. Rus anarşist Peter Kropotkin (bkz. s. 2 0 3 ); insan
türlerinin hayatta kalmalarının ve gelişmelerinin temel sebebinin onların karşılıklı yardımlaşmaları
olduğunu iddia etmektedir. Sosyalistler, insanların sadece maddî güdülerle değil ahlâkî güdülerle
de motive edilebileceklerine inanırlar. Teoride, kapitalizm bireyleri yaptıkları iş için ödüllendirir:
Ç ok çalışmaları veya çok fazla yetenekli olmaları durumunda ödül büyük olacaktır. Diğer taraf
tan, çok çalışma ahlâkî güdüsü, hem cinsi insanoğlu için sorumluluk duygusu ve sempati geliştiren
kamu yararına katkıda bulunma arzusudur. M arx (bkz. s. 135), bu fikri, komünist dağıtım teo
risini önerirken ifade etm işti: “Herkesten yeteneğine ve herkese ihtiyacına göre!” Birkaç modern
sosyal demokrat, maddî güdülerin tamamen ortadan kaldırılmasını düşünmesine rağmen, yine de
maddî ve ahlâkî güdülerin arasında denge oluşturulması ihtiyacı olduğu üzerinde de durur. Ö rne
ğin, sosyalistler, toplumda zayıf ve çok hassas grupların refah ve sağlık içinde hayataları için gerekli
olan maddî desteği sağlamanın ekonom ik büyümeyi başarmak için önemli bir güdü olduğuna ina
nırlar.
Sosyalistlerin işbirliğine bağlılığı, kapitalizm altında artmış olan rekabetçi ve hiyerarşik iş
letmelerin yerini alsın diye tasarlanmış ortak teşebbüslerin büyümesini teşvik etmiştir. Üretici ve
tüketici kooperatiflerinin her ikisi de karşılıklı fayda için çalışan insan gruplarının enerjilerinden
faydalanmak için çalışmaktadır. Birleşik Krallık’ta, kooperatif ortaklıkları 19. Yüzyıl’ın başlarında
ortaya çıkmışlardır. Bu topluluklar malları toptan almış ve kendi işçi sınıfı üyelerine ucuz olarak
satmıştır. “Rochdale Pioneers” 1 8 4 4 ’te bir süpermarket kurmuş ve onların örneklerini endüstri
yel İngiltere’den İskoçya’ya kadar genişletmiştir. İşçilerin kendilerinin sahip oldukları ve işlettikleri
üretici kooperatifler, endüstrinin işçilerin kendi kendine yönetim prensibine göre organize oldu
ğu eski Yugoslavya ve Kuzey İspanyanın bir kısmında yaygındır. Sovyetler Birliğindeki kolhozlar
kendi kendine yönetim ve işbirliği üzerine dizayn edilmişlerdi; ne var ki uygulamada, yerel parti
yöneticileri tarafından kontrol ediliyorlar ve sıkı bir planlama sistemi içinde çalışıyorlardı.
Eşitlik
Eşitliğe bağlılık, sosyalist ideolojiyi birçok açıdan tanımlayan özelliktir ve politik değeri olan eşit
lik, sosyalizmi diğer rakiplerinden, özellikle liberalizm ve muhafazakârlıktan, çok açık şekilde ayırt
eder. Muhafazakârlar toplumun doğal olarak hiyerarşik olduğuna inanırlar ve bu yüzden son de
rece anlamsız gördükleri sosyal eşitlik düşüncesini reddederler. Liberaller ise eşitliğe bağlıdırlar,
fakat temelde tüm bireyler eşit ahlâkı değere sahiptir ve bundan dolayı eşit haklara ve saygıya lâyık
tırlar düşüncesini benimserler. Onlar çok farklı yetenek ve becerilerle doğmuşlardır ve çok çalışma,
kimsenin olmadığından daha çok zengin olmak için gerekli kabiliyetlere sahip olma gibi özelliklere
göre ödülü hak eder. Bu yüzden liberaller fırsat eşitliğini desteklerler, fakat bunun sosyal ve ekono
mik eşitliğe sebep olması gerektiği veya olacağı yönünde herhangi bir neden göremezler.
Sosyalizm, sosyal eşitlik inancı veya sonuçların eşitliği tarafından karakterize edilmiştir. Sos
yalistler, eşitliğin bu şeklini destekleyen en az üç argüman geliştirmişlerdir. Birincisi, sosyal eşitlik,
adâleti ve dürüstlüğü destekler. Sosyalistler, bireyler arasındaki doğuştan gelen yetenek farklılıkla
rına göre servetin eşit olmadığı yönündeki açıklamaya karşıdırlar. Sosyalistler, kapitalizmin reka
betçi ve bencil davranışları desteklediğine ve insan eşitsizliğinin çok geniş ölçüde toplumun eşit
olmayan yapısını yansıttığına inanırlar. Onlar tüm insanların hemen hemen aynı doğduğu, tam
anlamıyla aynı yetenek ve becerilere sahip oldukları gibi saf inançlara sahip değildirler. Eşitlikçi
(
egalitarian
) toplum tüm öğrencilerin matematik sınavlarında aynı notu aldıkları toplum değildir.
Bununla birlikte, sosyalistler, insan eşitsizliğinin en önemli biçimlerinin doğa tarafından eşit ol
mayarak yaratılmışlıktan ziyade toplum tarafından eşit olmayan davranışlar sonucunda oluştuğu
na inanırlar. Sosyalistler açısından adâlet, toplum tarafından, insanlara maddî koşullara ve onların
ödüllerine göre en azından şu anda olduğundan daha eşit davranılmasım gerektirir. Yasal ve siyasal
|