Sağlık üzerine etkileri Suda çözünebilen baryum bileşiklerinin yüksek miktarda ağız yoluyla alınması sonucunda, kalp ritminin bozulması ve felç görülebilir. Daha az miktarlarda ve kısa süreliğine alınan baryum neticesinde ise kusma, karın krampları, ishal, nefes almada zorluk, kan basıncında düşüş/yükseliş, yüzde hissizlik ve kas güçsüzlüğü gibi etkiler gözlemlenebilir. Baryum kemiklerde, kaslarda, böbreklerde ya da diğer dokularda birikme yapmaz, hatta kalsiyumdan daha çabuk vücuttan atılır. Hayvanlar ve insanlar üzerinde yapılan çalışmalar neticesinde, baryumun kanser yaptığına dair kanıt bulunamaması sebebiyle, Uluslararası Kanser Araştırma Merkezi (IARC) baryumu kanserojenik maddeler arasında sınıflandırmamıştır.
17) Siyanür (CN-)
Siyanür (CN-), karbon atomunun üçlü bağ ile azot atomuna bağlanarak oluşan ve siyano grubu olarak adlandırılan bileşiklerdir. Organik, inorganik ya da sentetik çeşitleri mevcuttur. Siyanürler; altın ve gümüş çıkarma işlemlerinde, plastik, çelik, elektrokaplama, malzeme endüstrisinde, sentetik elyaf ve kimyasallarda kullanılmaktadır. Kaynağın kirlenmesi ya da siyanoglikozit sentezleyen bazı bitkilerin doğal bozunumu neticesinde, içme sularında görülebilir. Chromobacterium violaceum bakterisi ve Anacystis nidulans siyanobakterisi gibi bazı mikroorganizmalar, serbest siyanür üretebilir. Kirlenmemiş su kaynaklarında, serbest siyanür konsantrasyonları genellikle 0,01 mg/L’nin altındadır.
Sağlık üzerine etkileri Yüksek siyanür miktarlarına kısa süreli maruziyet neticesinde, beyin ve kalp hasarı, hatta koma ve ölüm dahi görülebilir. Az miktarlardaki siyanürün ağız yoluyla alınması neticesinde bile, kısa sürede panzehir tedavisi yapılmadığında ölümle karşılaşılabilir. Siyanür zehirlenmesinin ilk etkileri ani ve derin solunum, nefes darlığı, havale (nöbet) ve bilinç kaybıdır. Bu semptomlar, alınan miktarlara bağlı olarak ani gelişebilir. Siyanürün insanlarda ya da hayvanlarda kansere sebep olduğuna dair bir tespit ise yoktur. Siyanür için 1958 yılından günümüze 0,01mg/L değeri ile 0,2 mg/L değeri arasında zaman içinde azalan ve yükselen limitler belirlenmiştir. WHO’nun 2009 yılında yapmış olduğu ve hala güncel olan değerlendirme neticesinde sağlık açısından bir standart belirlenmesine gerek görülmemiştir. Siyanür için kısa süreli maruziyette sağlık açısından limit değer olarak 0,5 mg/L hesaplanmış olup, bu limit 5 günlük süre için geçerlidir. İçme suyunda bulunan siyanürün öncelikli kaynağı siyanojen klorür olup, dağıtım sisteminde ya da sindirildiğinde kolaylıkla siyanüre dönüştüğünden ve siyanürün içme suyundaki konsantrasyonları oldukça düşük seviyede olduğundan, klorla dezenfeksiyonun yan ürünü olarak meydana gelen siyanojen klorürü de içeren toplam siyanür için uzun süreli maruziyet limitinin belirlenmesine gerek görülmemiştir.
18) Fenoller
Fenol renksiz ve kristal yapıda olup, karbolik asit veya hidroksil benzen de denilen, çok yönlü organik bir bileşiktir. Başlıca üç tipte bulunur: monohidroksifenoller, kresoller, polihidroksifenoller. Fenoller doğal olarak kömür katranında bulunmakla birlikte, sentetik olarak da üretilebilmektedir. Fenol; ilaçlarda, boyalarda, reçinelerde ve diğer ticari ürünlerde geniş ölçüde kullanılmaktadır. Ayrıca deterjan imalatında kullanılan alkil fenoller de, fenolden elde edilmektedir. Fenoller endüstriyel deşarjların yanı sıra, ağaç ürünlerinin doğal bozunumu, biositler ve evsel atıksu deşarjlarından da kaynaklanabilmektedir.