T. C. Erciyes üNİversitesi eczacilik faküLtesi Dİyabet tedaviSİ GÖren hastalarin hastalik ve tedavileri hakkindaki BİLGİ DÜZEYleriNİn değerlendiRİlmesi Hazırlayan



Yüklə 473,44 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə6/7
tarix24.01.2017
ölçüsü473,44 Kb.
#6284
1   2   3   4   5   6   7

Açlık Kan Şekeri

kadın

erkek


1

7

3



2

1

3



12

1

0



2

4

6



8

10

12



14

16

normal



üst sınırda

kontrolden çıkmış

fikri olmayan

hasta say

ıs

ı

HbA1C Yüzdesi



kadın

erkek


51 

Ankete katılan diyabetlilerin %20’si sigara kullanmakta, %80’i ise kullanmamaktadır 

(Şekil 4.12). 

 

Şekil 4.12. Hastaların Sigara İçme Durumları Açısından Değerlendirilmesi 

 

Ankete katılanların %50’sinde eşlik eden herhangi bir kronik hastalık bulunmazken 



kalan %50’sinde bir veya daha fazla kronik hastalık mevcuttur. Eşlik eden kronik 

hastalıklar sık rastlanma sırasına göre, hipertansiyon, hiperlipidemi, koroner arter 

hastalığı, astım ve anemidir (Şekil 4.13.). 

 

 



Şekil 4.13. Hastaların Diyabete Eşlik Eden Kronik Hastalıkları Açsından 

Değerlendirilmesi 

5

8

1



16

0

5



10

15

20



25

30

evet



hayır

hasta say

ıs

ı

Sigara İçme Durumu



kadın

erkek


15

12

7



3

2

1



0

5

10



15

20

25



30

kronik hastalığı

olmayanlar

kronik hastalığı

olanlar

hasta say



ıs

ı

Eşlik Eden Kronik 



Hastalıklar

anemi


astım

koroner arter

hastalığı

hiperlipidemi

hipertansiyon


52 

Diyabetin semptomlarından polidipsi hastaların %60’ında, poliüri %43,33’ünde, polifaji 

%46,66’sında, nefes kokusu %26,66’sında ve yaraların geç iyileşmesi %33,33’ünde 

görülür (Şekil 4.14.).  

 

Şekil 4.14. Hastaların Diyabet İle İlgili Sıklıkla Yaşadıkları Semptomlarla İlgili 

Değerlendirme 

 

Tedavide hastaların %43,33’ü insülin, %26,66’sı oral antidiyabetik, %30’u ise insülin+ 



oral antidiyabetik kombinasyonu kullanmaktadır. Tip 1 diyabetlilerin %88,88’i sadece 

insülin kullanırken Tip 2 diyabetlilerin %35’i sadece OAD, %40’ı ise insülin+ OAD 

kombinasyonu kullanmaktadır. Tip 2 diyabette sadece insülinle tedavi oranı %25’dir. 

Buna göre Tip 1 diyabette insülin,, Tip 2 diyabette ise oral antidiyabetik kullanımı daha 

yaygındır (Şekil 4.15.).  

 

 



Şekil 4.15. Hastalara Uygulanan Tıbbi Tedavilere Göre Hastaların Sınıflandırılması 

9

6



7

3

5



1

9

7



7

5

5



6

0

2



4

6

8



10

12

14



16

18

20



polidipsi

poliüri


polijaji

nefes kokusuyaraların geç

iyileşmesi

diğer


hasta say

ıs

ı



Sıklıkla Yaşanan Belirtiler

kadın


erkek

3

7



3

10

1



6

0

2



4

6

8



10

12

14



insülin

oral antidiyabetik

insülin + OAD

hasta say

ıs

ı

Uygulanan Tıbbi Tedavi



kadın

erkek


53 

 

Kan  şekerini dengede tutmak için hastaların %53,33’ü diyet, %23,33’ü egzersiz 



yaptığını bildirmiştir. %6,66’lık kesim ise bitkisel destek almaktadır (Şekil 4.16.). 

 

 



Şekil 4.16. Uygulanan Non-Farmakolojik Tedavi Yöntemlerine Göre Hastaların 

Sınıflandırılması 

 

Ankete katılanlarda hastaların %26,66’sı retinopati, %30’u nöropati, %6,66’sı nefropati, 



%3,33’ü diabetik ayak, %16,66’sı KAH, %63,33’ü ani hiperglisemi, %26,66’sı 

lipodistrofi, %13,3’ü koma (ketoasidoz koması, hiperosmolar nonketodik diabetik 

koma, laktik asidoz koması) gibi komplikasyonlarla sıklıkla karşılaştığını belirtmiştir 

(Şekil 4.17.).  

 

 

Şekil 4.17. Hastaların Hastalıkla İlgili Yaşadıkları Komplikasyonların 



Değerlendirilmesi 

7

4



9

3

2



0

5

10



15

20

diyet



egzersiz

bitkisel destek

hasta say

ıs

ı



Uygulanan Non-farmakolojik Tedavi 

Yöntemleri

kadın


erkek

2

1



0

0

3



7

2

2



1

6

8



2

1

2



12

6

2



0

0

2



4

6

8



10

12

14



16

18

20



hasta say

ıs

ı



Sıklıkla Karşılaşılan Komplikasyonlar

kadın


erkek

54 

 

Hastaların %73,33’ü komplikasyonlarla ilgili rutin kontrollerini yaptırırken, % 26,66’sı 



hiçbir kontrolünü yaptırmamaktadır. Yapılan kontroller arasında sırayla göz, böbrek, 

kalp-damar ve nöroloji muayeneleri sayılabilir (Şekil 4.18.). 

 

 

Şekil 4.18. Hastaların Komplikasyonlarla İlgili Rutin Kontrole Gidip Gitmediklerinin 



Değerlendirilmesi 

 

Diyabet hastalarının %53,33’ü eczacısı tarafından hastalık ve tedavi hakkında 



bilgilendirildiğini, %46,66’sı ise bilgilendirilmediğini ifade etmiştir (Şekil 4.19.).  

 

 



Şekil 4.19.  Hastalık Ve Tedavi Açısından Eczacı Tarafından Bilgilendirilme 

Tercihlerinin Değerlendirilmesi 

8

3

5



0

2

9



8

5

2



6

0

5



10

15

20



göz

böbrek


kalp-damar

diğer


hiçbiri

hasta say

ıs

ı

Komplikasyonlar İle İlgili Yapılan Rutin 



Kontroller

kadın


erkek

7

6



9

8

0



2

4

6



8

10

12



14

16

18



evet

hayır


hasta say

ıs

ı



Hastalık Ve Tedavi 

Hakkında Eczacı 

Tarafından Bilgilendirilme

kadın


erkek

55 

 

Diyabet tedavisi gören hastaların %46,66’sı tedaviden çok memnunken, yine aynı 



oranda kişi orta derecede memnundur. %6,66’lık kesim ise tedavisinden hiç memnun 

değildir (Şekil 4.20). 

 

 

Şekil 4.20. Hastaların Tedaviden Memnuniyet Durumlarının Değerlendirilmesi



8

5

6



9

2

0



2

4

6



8

10

12



14

16

çok



orta

az

hiç



hasta say

ıs

ı



Tedaviden Memnuniyet Durumu

kadın


erkek

 

 

 

5. TARTIŞMA VE SONUÇ 

Diyabet,  Türkiye’de prevalansı oldukça yüksek olan kronik metabolik bir hastalıktır. 

Diyabetin uzun yıllar süren ve komplikasyonları fazla olan bir hastalık olması nedeniyle 

hem hastalık hakkında hem de tedavileri hakkında hastaların doğru ve etkin bir şekilde 

bilgilendirilmesi tedavinin başarısı açısından önemlidir. Bu nedenle çalışmamızda 

Kayseri’de yaşayan 30 diyabet hastası üzerinde hastalıkları ve tedavileri ile ilgili bilgi 

düzeylerini değerlendirmek üzere gerçekleştirdiğimiz anket sonuçları 

değerlendirilmiştir. Ayrıca çalışma sonucunda, hastaların eczacılardan hastalık ve 

tedavileri ile ilgili aldıkları danışmanlık hizmetlerinin kalitesinin artırılmasına yönelik 

öneriler oluşturmak da hedeflenmiştir.  

Yaşları 8-78 arasında değişen 17’si (% 56,66) kadın, 13’ü (% 43,33) erkek 30 diyabet 

hastası üzerinde gerçekleştirilen anket değerlendirmesi sonuçlarına göre hastaların yaşa 

göre dağılımları incelendiğinde %76,66’sının 45 yaş üzerinde olduğu belirlenmiştir. 45 

yaşından küçük hastaların %71,43’ü Tip 1 DM hastası iken, %28,57’si Tip 2 DM’dur. 

45 yaş üzeri hastaların ise %17,39’u Tip 1 DM, %82,66’sı Tip 2 DM’dur. Hamit 

Acemoğlu ve ark. tarafından Tip 2 diabetes mellituslu hastaların sağlık hizmetlerinden 

yararlanma düzeylerinin araştırıldığı çalışmaya göre Tip 2 DM hastalarının %67,6’sı 50 

yaş ve üzerindedir ve bu değerler bizim çalışmamıza paraleldir (83).  Bu sonuçlar 45 

yaş üzerinde Tip 2 DM görülme yüzdesinin arttığını göstermiştir.  

Ankete katılan hastaların %60’ında 7 yıldan uzun süredir diyabet varken, %6,66’sına 

yeni tanı konmuştur. Eyüp Karahan ve ark. tarafından yapılan çalışmada ise hastaların 

%63’ü 10 yıldan fazla süredir diyabet hastasıdır (84). 

Tip 2 diyabet hastalarında kilo artışı hastalığın kaçınılmaz sonuçlarından birisidir. 

Anket sonucu yapılan değerlendirmede BKİ’ne göre hastalar 3 gruba ayrılmıştır. Buna 

göre hastaların %26,66’sı normal, %46,66’sı şişman ve %26.66’sı çok şişman (obez)dır. 

Bu durum eczacıların diyabet hastalarına danışmanlık hizmeti verirken yaşam tarzı ile 



57 

ilgili düzenlemeler hususunda da bilgi vermeleri gerektiğini göstermektedir. Çünkü 

hastaların çoğunun  şişman sınırının üzerinde olması tedaviyi güçleştiren önemli 

faktörlerden biridir. Rıza Çıtıl ve ark. tarafından yapılan diyabetik hastalarda tıbbi ve 

sosyal faktörlerin yaşam kalitesine etkisinin araştırıldığı çalışmada hastaların BKİ’lerine 

bakıldığında % 13,6’sının normal, % 40,5’inin şişman ve % 45,9’unun obez olduğu 

görülmüştür. Diyabetli bireylerde obezitenin genel popülasyona göre daha yüksek 

olduğu bilinmektedir (85). Türkiye’de ve değişik bölgelerde yapılmış olan çalışmalarda 

da diyabet prevalansının obezite ile arttığı saptanmış ve en yüksek DM prevalansına 

obez grupta ulaşıldığı bildirilmiştir (86).  

Hastaların hastalıkları ile ilgili bilgi düzeyleri değerlendirildiğinde ankete katılan 

hastalardan %3,33’ü diyabetinin tipini bilmezken, %66,66’sı Tip 2 DM, %30’u da Tip 1 

DM hastası olduğunu bilmektedirler. Acıbadem Kadıköy Hastanesi tarafından yapılan 

çalışmada diyabetlilerin  %86,36’sı Tip 2 DM, % 13,63’ü Tip 1 DM’dur (87). Hastalık 

türünün hasta veya hasta yakını tarafından bilinmesi tedavinin doğru uygulanabilmesi 

ve takibi açısından önem taşımaktadır. O nedenle yapılan değerlendirmede hastaların 

sadece %3,33’ünün hastalığının tipi hakkında bilgi sahibi olmaması bu konuda 

toplumun bilinçlenmeye başladığının bir göstergesi olarak kabul edilebilir. 

Anket uygulanan hastaların %86’sında ailesel diyabet öyküsü olması Türk toplumunda 

diyabet görülme sıklığının fazla olmasını destekleyen bir bulgudur. Diyabetli bireylerin 

birinci derece akrabalarında diyabet görülme oranının oldukça yüksek olduğu, diyabetli 

anne ve babanın çocuklarında diyabet olma olasılığının %75’e kadar yükselebildiği 

belirtilmektedir Rıza Çıtıl ve ark. tarafından yapılan çalışmaya katılan hastaların 

%54,8’i ailesinde diyabet olduğunu belirtmiştir (85). Kuzey İtalya’da yapılan bir 

çalışmada diyabetli kişilerin %33’ünde ailesel diyabet öyküsü saptanmıştır (88). 

Hastaların yakınlarında ailesel diyabet olması hastaların hastalık ve tedavi hakkındaki 

bilgi düzeylerinin artışını etkilemiş olabilir.  

‘Hastaların hastalıkları ve tedavileri ile ilgili bilgi düzeyleri; düzenli doktor kontrolüne 

gidip gitmedikleri ve düzenli kan şekeri takipleri vb unsurlarla da paralellik 

göstermelidir’ düşüncesi ile hazırlanan anket sorusunun cevapları incelendiğinde 

hastaların %63,3’ünün düzenli doktor kontrolüne gittiği sonucuna varılmıştır. Hatta 

erkeklerin düzenli kontrol alışkanlığının kadınlara göre daha fazla olduğu görülmüştür. 



58 

Mehtap Göç tarafından yapılan çalışmada hastaların %15,5’i diyabetle ilgili olarak 

kontrole gitmediğini söylerken, %28,2’si her ay, %41,8’i üç ayda bir ve %14,5’i yılda 

bir kontrole gitmektedir. Buradan diyabetli hastaların kontrole gitmenin gerekliliğini 

bildikleri sonucu çıkmaktadır (89). 

Ayrıca evde düzenli kan şekeri takibi yaptığını belirtenlerin oranı %76,66’dır. Bu 

ölçümlerin bazıları günde birkaç kez, bazıları haftada birkaç kezdir. Kadınlar erkeklere 

göre daha düzenli kan şekeri takibi yapmaktadır. Diyabet tedavisinde istenilen hedeflere 

ulaşılabilmesinde ve hipogliseminin önlenmesinde, evde kan şekeri ölçümü tedavinin 

önemli bir parçasıdır. Tüm diyabetli bireylerin şeker ölçme cihazına sahip olması ve 

gerektiğinde kan şekerlerini ölçebilmeleri; hiç olmazsa, insülin kullanan hastaların evde 

kan  şekeri ölçümüne önem vermeleri gereklidir. Rıza Çıtıl ve ark. tarafından yapılan 

çalışmada evde düzenli kan şekeri ölçümü yapanların oranı %33,3, yapmayanların oranı 

ise %66,7’dir (85). Hamit Acemoğlu tarafından yapılan çalışmada ise hastaların %18’i 

evde kan şekerini ölçtüğünü bildirmiştir (83). Bu oranların bizim çalışmamızla 

paralellik göstermemesinin nedenleri arasında bizim çalıştığımız hasta sayısının daha 

kısıtlı olması ve çoğunluğunu ev hanımlarının oluşturması sayılabilir  

Hastaların düzenli kontrollerinin bir parçası olarak kan şekeri düzeyleri ve HbA1C 

düzeyleri incelendiğinde %16,66’sının açlık kan şekeri üst sınırdayken, %83,33’ünün 

yüksek bulunmuştur. Mehtap Göç tarafından yapılan çalışmada ankete katılan hastaların 

%42,7’sinin AKŞ düzeyleri normalken, %57,3’ünün yüksektir (89). Tedavi 

görmelerine, düzenli doktor kontrolü ve kan şekeri kontrolü yapmalarına rağmen tedavi 

başarılarının düşük olması seçilen tedavi yönteminin doğruluğu ile ilgili şüphe 

uyandırmaktadır. Eczacıların diyabet hastalarına danışmanlık hizmeti verirken tedavi 

başarısını hasta-eczacı ve doktor üçgeninde bilgi akışı sağlayarak daha başarılı hale 

getirmeye çalışması gerekmektedir. 

HbA1C yüzdesi metabolik kontrolün göstergesidir. Buna göre hastaların %50’sinin 

metabolik kontrolü kötü, %33,33’ünün sınırda, %6,66’sının iyi olarak 

değerlendirilmiştir. Bu sonuçlar kan şekeri düzeyleri ile ilgili varılan sonuçları 

desteklemektedir. Yusuf Öztürk ve ark. tarafından yapılan çalışmada hastaların 

%45,9’unun metabolik kontrolü kötü, %29,3’ünün sınırda ve %24,8’inin iyidir (90). 

Mehtap Göç tarafından yapılan çalışmada ise hastaların %2,7’si HbA1C düzeyi 



59 

hakkında bilgi sahibi değilken, %15,5’inin normal seviyede, %80,8’inin ise yüksektir 

(89). Hem kan şekeri düzeyleri hem de HbA1C düzeyleri dikkate alındığında hastaların 

tedavilerinin çok da başarılı olmadığı sonucuna varılabilir. 

Hastaların tedavilerinin başarılı olabilmesi için yaşam tarzlarını düzeltmeye yönelik 

gösterecekleri çaba da önem arz etmektedir. Bu amaçla hastaların diğer kronik 

hastalıkları da davet edebilecek ve diyabet kontrolünü zorlaştıracak unsurlardan biri 

olan sigara içme durumları incelendiğinde ankete katılan diyabetlilerin %20’si sigara 

kullandığı, %80’i ise kullanmadığı görülmüştür. Levent Özdemir ve ark. tarafından 

yapılan çalışmada bizim çalışmamıza benzer şekilde sigara içenlerin oranı %15,32, 

içmeyenlerin oranı %83,6 bulunmuştur (91). Bu oranlar hastaların sağlıklı yaşama 

verdikleri önemin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.  

Hastalar diğer kronik hastalıkları açısından değerlendirildiğinde ankete katılanların 

%50’sinde eşlik eden herhangi bir kronik hastalık bulunmazken kalan %50’sinde bir 

veya daha fazla kronik hastalık mevcuttur. Eşlik eden kronik hastalıklar sık rastlanma 

sırasına göre, hipertansiyon, hiperlipidemi, koroner arter hastalığı, astım ve anemidir. 

Mehtap Göç tarafından yapılan çalışmada diyabet hastalarında, diyabete ek olarak en 

çok hipertansiyon, kalp hastalığı, guatr ve damar hastalığı mevcuttur (89). Hastaların 

yarı yarıya başka bir kronik hastalığa sahip olması tedavi başarısını etkileyecek bir diğer 

önemli faktördür. Çünkü bu hastalıklar için polifarmasi uygulamak zorunda kalan 

hastalar açısından ilaç etkileşimleri de önem kazanmaktadır. Eczacıların kullanılan 

ilaçları ilaç etkileşimleri açısından değerlendirmesi ve doktorlarla işbirliği içinde 

çalışması hastaların tedavi başarılarını önemli derecede artıracaktır.  

Hastaların diyabetle ilgili semptomları değerlendirildiğinde hastaların %60’ında 

polidipsi, %43,33’ünde poliüri, %46,66’sında polifaji, %26,66’sında nefes kokusu ve 

%33,33’ünde yaraların geç iyileşmesi görüldü. Gülsen Güneş ve ark. tarafından 40 yaş 

üzeri diyabetlilerle çalışılan bir araştırmada en fazla görülen semptomun poliüri, en az 

rastlanan semptomun ise polifaji olduğu görülmüştür (92). Bu da yüksek seyreden kan 

şekeri düzeyleri ile ve tedavi başarılarının düşük olması ile paralellik gösteren bir 

sonuçtur. 

Tedavi başarılarının düşük olması nedeniyle hastalara uygulanan antidiyabetik tedavi 

rejimleri incelendiğinde hastaların %43,33’ü insülin, %26,66’sı oral antidiyabetik 



60 

(OAD), %30’u ise insülin+oral antidiyabetik kombinasyonu kullanmaktadır. Tip 1 

diyabetlilerin %88,88’i sadece insülin kullanırken Tip 2 diyabetlilerin %35’i sadece 

OAD, %40’ı ise insülin+OAD kombinasyonu kullanmaktadır. Tip 2 diyabette sadece 

insülinle tedavi oranı %25’dir. Buna göre Tip 1 diyabette insülin,, Tip 2 diyabette ise 

oral antidiyabetik kullanımı daha yaygındır. Yusuf Öztürk ve ark. tarafından yapılan 

Kayseri il merkezinde bir sağlık ocağına başvuran diyabetik hastalarda metabolik 

kontrol durumu ve eşlik eden faktörlerin araştırıldığı çalışmada hastaların %11,2’si 

sadece insülin, %63.6’sı sadece OAD ve %12,3’ü insülin+OAD kombinasyonu 

kullanmaktadır. %7,8’lik kesim ise tedavi almamaktadır (90). Sonuçların farklı 

çıkmasının sebebi bizim kısıtlı sayıda hasta ile çalışmamız olabilir.  Mehtap Göç 

tarafından yapılan çalışmada ise bizim çalışmamıza daha yakın sonuçlar elde edilmiştir. 

Hastaların %62,7’si insülin kullanırken %37,3’ünün OAD kullandığı tespit edilmiştir 

(89). 


Hastaların yaşam tarzına dikkat edip etmedikleri ve non-farmakolojik tedaviler 

uygulayıp uygulamadıkları dikkate alındığında %53,33’ü diyet uyguladığını, %23,33’ü 

egzersiz yaptığını bildirmiştir. %6,66’lık kesim ise bitkisel destek almaktadır. TURDEP 

2 sonuçlarına göre diyabet hastalarının %9’u tedavi almamakta, %33.2’si diyet 

uygulamakta, %1’i bitkisel destek almakta, %83.3’ü OAD kullanırken %14,7’si insülin 

kullanmaktadır (93). Yusuf Öztürk ve ark. tarafından yapılan çalışmada bireylerin 

%56,5’i diyabet nedeniyle diyet yaptığını belirtmiştir. Yunanistan’da yapılan çalışmada, 

diyabet nedeniyle diyet yaptığını belirtenlerin oranı ise %74,9’dur (90). Eczacıların 

hastalara vereceği danışmanlık hizmetinde diyete ve egzersize ağırlık vermelerini 

sağlamaları gerekmektedir. Diyabetli kişilerin tedavisinde medikal tedavinin yanı sıra, 

oldukça önemli olan beslenme ile ilgili hedeflere ulaşabilmesi, ancak bir diyabet 

ekibinin kontrolü ve bu ekibin vereceği eğitimle olanaklıdır. 

Diyabet hastalık semptomlarının yanı  sıra komplikasyonları da çok olan kronik bir 

hastalıktır. O nedenle hastaların yaşadıkları komplikasyonların önlenmesi de tedavide 

önemli bir yere sahiptir. Bu amaçla yapılan değerlendirmelerde ankete katılanlarda 

hastaların %26,66’sı retinopati, %30’u nöropati, %6,66’sı nefropati, %3,33’ü diabetik 

ayak, %16,66’sı KAH, %63,33’ü ani hiperglisemi, %26,66’sı lipodistrofi, %13,3’ü 

koma (ketoasidoz koması, hiperosmolar nonketodik diabetik koma, laktik asidoz 

koması) gibi komplikasyonlarla sıklıkla karşılaştığını belirtmiştir. Bu oranlar hastaların 


61 

özellikle de ani hiperglisemik koma gibi hayatlarını tehdit edebilecek komplikasyonlarla 

sıklıkla karşılaştıklarını göstermiştir. Hatta komplikasyonlar cinsiyete göre 

değerlendirildiğinde kadınlarda hemen hemen bütün komplikasyonların daha fazla 

görüldüğü söylenebilir. Mehtap Göç tarafından yapılan çalışmada hastaların %86,4’ü 

göz, %85,5’i böbrek, %64,5’i sinirlerle ilgili komplikasyon yaşadığını bildirmiştir (89). 

Bu nedenle eczacıların diyabet hastalarını komplikasyonlar ve bu komplikasyonlarla 

karşılaşmaları durumunda alacakları önlemler hususunda bilgilendirmeleri 

gerekmektedir. Bu komplikasyonlar ve alınacak önlemlerle ilgili Türk Diyabet Vakfının 

ücretsiz olarak sağladığı broşürler ve bilgilendirme kitapçıkları hastalara temin edilerek, 

eczacıların iyi farmasötik bakım uygulamalarını eczanelerinde de sürdürmeleri 

sağlanabilir.  

Hastaların düzenli doktor kontrolleri sırasında komplikasyonları ile ilgili olarak da 

belirli periyotlarda göz, böbrek, kalp-damar ve nöroloji muayeneleri yaptırmaları 

gerekmektedir. Bu amaçla gerçekleştirilen değerlendirmede hastaların %73,33’ü 

komplikasyonlarla ilgili rutin kontrollerini yaptırırken, % 26,66’sı hiçbir kontrolünü 

yaptırmadığı görülmüştür.  Yaklaşık %30’luk bu kesimin de komplikasyonlarla ilgili 

rutin kontrollerin önemi hakkında bilgilendirilmesi ve kontrollere yönlendirilmesi 

eczacının üstlenmesi gereken bir diğer sorumluluktur. Yusuf Öztürk ve ark. tarafından 

yapılan çalışmaya göre diyabet hastalarının %53,1’i düzenli doktor kontrollerine devam 

ederken %46,9’luk kesim doktor kontrollerini yaptırmamaktadır (90).  

Hastaların tedavilerinden memnuniyet dereceleri değerlendirildiğinde diyabet tedavisi 

gören hastaların %46,66’sı tedaviden çok memnunken, yine aynı oranda kişi orta 

derecede memnundur. %6,66’lık kesim ise tedavisinden hiç memnun değildir.  

Diyabet hastalarına hem tedavileri hem rutin kontrolleri hem de komplikasyon takibi ile 

ilgili mutlaka bilgilendirme yapmak gerekmektedir. Bu açıdan hastaların hastalık ve 

tedavileri ile ilgili eczacılarından danışmanlık hizmeti alıp almadıkları sorgulandığında 

%53,33’ü eczacısı tarafından hastalık ve tedavi hakkında bilgilendirildiğini, %46,66’sı 

ise bilgilendirilmediğini ifade etmiştir. Bu sonuçlar ise eczacıların hastaları yeterince 

bilgilendirmedikleri veya hasta bilgilendirmesine gereken önemi vermediklerini 

yansıtmaktadır. O nedenle eczacıların meslek örgütleri tarafından düzenlenebilecek 

bilgilendirme toplantıları ile mesleklerinde farmasötik bakıma verdikleri önemi 



62 

artırmaları sağlanmalıdır. Diyabette sadece hasta değil, hastaların yakınları da 

bilgilendirilmelidir. Buna yönelik sağlık personeli, hasta ve halk için eğitim materyalleri 

hazırlanmalı. Yeni diyabet teşhisi konmuş hastanın yakınlarına ücretsiz eğitim materyali 

verilmelidir

 



 

 


Yüklə 473,44 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin