Kan Kültürleri
Katetere bağlı sepsis tanısında SVK ve perifer venden ayrı ayrı olmak üzere en az
iki kan kültürü alınmalıdır. Otomatize sistemlerde alınan kan kültürlerinin üreme
zamanı takip edilir. Kantitatif kateter kanı ve periferik kan kültürü, Hickman-Broviac
veya subkütan SVK'lerde yararlı olmakta ve kateterlerin çıkarılmaksızın
mikrobiyolojik tanı ve uygun antimikrobik tedavi sağlamaktadır. Kateter ve periferik
venöz kan kültürünün kateter infeksiyonu tanısı için pozitif prediktif değeri sırasıyla
%63 ve %73; negatif prediktif değeri ise sırasıyla %99 ve %98'dir. Kateter kanından
olan üreme, periferik venöz kana göre cfu/ml olarak 5-10 kat fazlaysa KBKA tanısı
konur. Periferik kanda üreme olmadığında, kateter kanında ≥10²-³ cfu/mL üreme
olması halinde de KBKA sözkonusudur. Hemokültürde ≥25 cfu/mL Candida spp.
üremesi ve tek bir pozitif hemokültür kandidemi tanısı için önemlidir. Üremeyi sinyalle
saptayan otomatize sistemlerde ise kateter kan örneğinin periferik ven kan örneğinden
iki saat daha önce üremesi de kateter infeksiyonuna işaret eder; bu yöntemin duyarlılığı
%91, özgüllüğü %94 olarak bildirilmiştir (25,51,52,53).
SVK lümeninden çekilen EDTA'lı kanın sitosantrifüjleme sonrası Gram ve akridin
oranj boyanması ile de hızlı, duyarlı (%96) ve özgül (%92) sonuçlar alındığı
bildirilmiştir. Bu örnekle, kantitatif kan kültürü çalışılma olanağı da mevcuttur (33).
Kantitatif kan kültürü, lizis santrifugasyon yöntemiyle de yapılabilir ama bu yöntem
uygulanırkan kontaminasyon olabilir, nispeten zaman alıcı ve ayrıca pahalıdır (7,29).
KA bulguları olan laboratuvar doğrulanması yapılamayan birinde, suçlanan kateterin
çıkarılmasından sonra düzelme olması KBKA ’nin dolaylı bulgusudur (1,2,28).
Serolojik Yöntemler
SVK ilişkili stafilokok sepsisli hastalarda ELlSA ile kısa zincirli lipotayikoik asite
karşı oluşan IgG - IgM antikorların seviyesinde, kontrol grubuna göre anlamlı
yükseklik saptanmasının, KBKA tanısına katkı sağlayacağı belirtilmiştir (54).
26
TEDAV
Kateter infeksiyonlarında tedavi, infeksiyonun tipi (lokal, sistemik), etken
mikroorganizma, kateter tipi ve konağın durumuna göre (bağışıklık durumu, altta yatan
hastalık) değişir. KB ’lerde antimikrobik tedavi spesifik olmalıdır. Gram boyama ve
kültür sonuçlarıya tedavinin yönlendirilmesi tercih edilir. Ancak infeksiyonun ciddi
seyri, sonuçları beklenmeden acil antimikrobik tedaviyi gerektirir. Ampirik tedavi için
seçilecek antibiyotik, infeksiyonun ciddiyeti, risk faktörleri, kateterin tipi, bağışıklık
durumu, varsa eksüdanın veya kateter kanı Gram boyama sonuçlarına göre belirlenir.
Stafilokoklar’ın en sık etken olduğu dikkate alınırsa, metisilin direncinin çok yüksek
olduğu birimlerde glikopeptidler ampirik tedavide yer almaktadır. Metisiline karşı
direncin düşük olduğu birimlerde penisilinaza dirençli penisilinler (nafsilin) veya beta
laktamaz inhibitörlü penisilinler (sulbaktam-ampisilin, amoksisilin-klavulanat) veya
birinci kuşak sefalosporinler kullanılır. KBKD şüphesi var ve klinik ciddiyse tedaviye
gram negatiflere etkili antimikrobikler (seftazidim, sefepim) eklenmelidir. Fungemi
kuşkusunda amfoterisin B veya flukonazol başlanır (1,10,29,42,44,55). D K’ler
endikasyon halinde çıkarılmalıdır. TabloVI’da bu endikasyonlar özetlenmiştir.
Tablo VI. Damar içi kateterlerin çıkarılma endikasyonları
•
Uygun antimikrobiyal tedaviye rağmen infeksiyon bulgularının 48 saatte
azalmaya başlamaması, kan kültürü pozitifliğinin devam etmesi (> 72 saat)
•
Tünel infeksiyonu - Polimikrobik bakteriyemi - Hipotansiyon varlığı
•
Septik trombofilebit, port cebi apsesi, tıkalı kateter, endokardit gelişimi
•
Virulan veya "yapışkan özelliği" belirgin mikroorganizmalarla infeksiyon:
S.aureus, C.jeikeium, Bacillus spp., VRE, Lactobacillus casei, P.aeruginosa,
S.maltophilia, Mycobacterium spp., Candida spp., Fusarium, M.furfur
•
Sıklıkla nükseden çıkış yeri infeksiyonu, periferik emboli varlığı
27
Damar içi kateter çıkarılmadan antimikrobik tedavinin başlandığı durumlar Tablo
VII’de özetlenmiştir.
Tablo VII. Kateter çıkarılmadan antimikrobik tedavi
•
KNS, difteroidler (C.jeikeium dışı), α-hemolitik streptokoklara bağlı KB
•
Çıkış yeri infeksiyonu
•
Nötropenik hastalarda antimikrobiklerle ateş düşmezse, kateter çıkarılması
gereksiz* (bakteriyemi/fungemi kaynağı genellikle G S’dir. Tedaviye genellikle 3
günde cevap verir)
•
Hickman-Broviac tip kateterlerde tünel infeksiyonu veya tedaviye direnen giriş
yeri infeksiyonu yoksa**
•
Port üzerinde selülit (fluktuasyon veya bakteriyemi yoksa)***
* Febril nötropenik epizodlarda %94, bakteriyemi ve fungemilerde %89, kanserli
nötropenik çocukta nedeni bilinmeyen ateş durumunda %97 kateteri çıkarmadan
antimikrobik uygulamayla sonuç alınmaktadır.
** SVK'lerde %25'e kadar infeksiyoz komplikasyonlar gelişir. Bir tünel infeksiyonu
olmadıkça veya uygun antibiyotik tedavisinden 48 saat sonra kan kültürü pozitif1iği
devam etmedikçe kateterin çıkarılması gerekli değildir.
*** Port cebi infeksiyonlarında etken çoğunlukla S. aureus olup, genellikle portun
çıkarılmasını gerektirir.
Antibiyotik Kilitleme (Lock) Yöntemi
Bu teknik, kateter lümeninin antibiyotik solüsyonu ile doldurulup etkinliğini
göstermesi için burada belli bir süre kilitlenmesi esasına dayanmaktadır (56). Kalıcı
kateter infeksiyonlarının büyük çoğunluğu kateter lümeni kaynaklıdır (33,57). Bu
nedenle bu tip kateterlerde kateter çekilmeksizin lümeninin sterilize edilmesi
çoğunlukla tedavide etkilidir. lk kez Messing ve arkadaşları (58) tarafından tanımlanan
bu teknik nonkomplike kalıcı kateter infeksiyonlarında sistemik antibiyotik tedavisi ile
28
birlikte önerilmektedir (59). Bu teknikte 1-5 mg/ml dozunda antibiyotik kateter
lümenini dolduracak miktarda (2-5 ml) heparin veya izotik sıvı ile kateter lümenine
doldurulur. Bu şekilde uygulanan antibiyotik kateter lümeninde 12 saat kadar kilitli
olarak tutulur. Bu yöntemle uygulanan antibiyotik miktarı çoğunlukla etkenin MIC
değerinin 40-120 kat üzerindedir. Tekniğin avantajları, kateter lümeninde sağlanan
yüksek antibiyotik konsantrasyonu, sistemik yan etki yokluğu, serum ilaç
konsantrasyonu takibi gereksinimini ortadan kaldırması, düşük maliyet, kolay
uygulanım ve ayaktan tedaviye olanak sağlaması olarak sıralanabilir. Fakat bu teknik
KB ’lerde kan dolaşımına karışan etkene etkisiz olduğundan tek başına
önerilmemektedir. Bu yöntemle tedavi iki hafta sürdürülmelidir (60,61).
KB ’nin yeri ve üretilen etken mikroorganizmalara göre tedavi yaklaşımları:
1.
Kateter infeksiyonu Yerine Göre Tedavinin Planlanması
Çıkış yeri infeksiyonu: Tedavi, eksüdanın Gram boyaması ve/veya kültürüne göre
düzenlenir. Sonuçlar yoksa tedavi ampirik düzenlenir. Hem venöz hem de arter kateteri
çıkış yeri infeksiyonunda kateter genellikle çıkarılır. Tünelli kateterler ve infüzyon
portlarının çıkış yeri infeksiyonları kateter çıkarılmadan tedavi edilebilirse de bazı
bakterilerle (S.aureus, P.aeruginosa) oluşan infeksiyonlar tekrarlayabilir. Tedavide
stafilokokları kapsayıcı sistemik antimikrobik verilir ve lokal bakım yapılır. Hasta
nötropenikse veya kateter çıkış yeri infeksiyonu varsa gram negatiflere etkili
antimikrobikler eklenir. Çok kanallı kateterlerde antibiyotik verilen lümen sıra ile
değiştirilir. Periferik venöz kateterlerde 7 gün, santral kateterler ve arter kateterlerinin
çıkış yeri infeksiyonlarında ise tedavi süresi 14 gün önerilmektedir (28,43).
nfüzyon filebiti: Kateter çıkarılmalıdır. Ateş ve infeksiyonun diğer bulguları
(cerahat varlığı gibi) yoksa antimikrobik madde verilmesine gerek yoktur. Yerel ısı
uygulaması filebitin rezolüsyonunu hızlandırmak açısından yararlı olabilir (5,6).
Septik trombofilebit: Periferik veya santral kateterlere bağlı septik trombofilebit
durumunda kateter çıkarılmalıdır. Antimikrobik tedavi; çıkış yeri eksüdasının Gram ve
kültürüne göre veya hemokültürde üretilen mikroorganizmaya göre düzenlenir.
Ampirik tedavide glikopeptid ve gram negatif etkili bir antimikrobik (karbapenemler,
sefepim, seftazidim), birlikte (özellikle nötropenikse) kullanılır. Endokardit, metastatik
infeksiyon ve uzun süreli bakteriyemi saptanmadıkça tedavi 14 gün verilir. Saptanırsa
29
tedavi daha uzun süreli (4 hafta) devam ettirilir. Heparinle birlikte tam doz
antikoagülanla tedavi desteklenir. Perivenöz apseyi dışlamak için USG yapılır.
Tedaviye cevap vermeyen olgularda cerrahi eksizyon gerekebilir (62).
Tünel infeksiyonu: Tünel infeksiyonları, katetere bağlı bakteriyemi veya
fungemiye göre daha erken oluşur ve ciddi lokal morbidite ve mortalite ile ilişkili
olabilir. Antimikrobik tedavi, çıkış yeri eksüdasında Gram boyamada görülen
mikroorganizma ve/veya kültüründe üreyen mikroorganizmaya karşı belirlenir.
Ampirik tedavide glikopeptidle birlikte gram negatifleri de kapsayan bir antimikrobik
kombine edilir. Lokal inflamasyon bulguları kaybolduktan sonra tedaviye 14 gün daha
devam edilir. Olguların %70'inden fazlasında kateter çıkarılmak zorunda kalınır. Hasta
nötropenikse veya çıkış yeri kültüründe S.aureus veya P.aeruginosa üremişse, tedavi
için kateterin çıkarılması daha bir önem arzeder. Tünel infeksiyonu mikobakterilerle
oluşmuşsa (M.fortuitum), kateter çıkarılıp, bu mikobakterilere etkili uygun tedavi
başlanır ve cerrahi eksizyon gerekebilir (7,37).
Komplike olmamış bakteriyemi: Antibiyoterapiye 48 saatte cevap verir.
Komplike bakteriyemi: Uygun tedavi ve kateter çıkarılmasına rağmen
bakteriyemi veya sepsisin 48 saatten uzun sürdüğü durumlarda (endokardit, uzamış
bakteriyemi, septik tromboz, septik emboli, osteomiyelit, apse) uzun süreli (dört-altı
hafta) antimikrobik sağaltım yapılması gerekir (1,63).
2. Üretilen Etkenlere Göre Kateter infeksiyonlarının Tedavisi
Koagülaz negatif stafilokok (KNS): KNS'ler, kateter infeksiyonlarının en sık
nedenidir. Kontaminant bakteri olarak karşımıza sık çıktığından tanıda karışıklığa
neden olur. KNS'lerde tüm dünyada metisiline karşı direnç (%50-80) artmaktadır.
MSKNS üremişse nafsilin, sulbaktam-ampisilin, sefazolin, sefuroksim kullanılabilir.
Metisiline direnç varsa glikopeptidler kullanılır. Linezolid ve streptograminler
alternatifdir. Slime varlığına rağmen, kateter çekilmeksizin antibiyotik tedavisi
genellikle etkili olur. 48-72 saatte ateş düşerse tedavi süresi 7 gündür. SVK
çekilmeden tedavi edilirse, bakteriyemi tekrarlama riski %20'dir. Etken S.haemolyticus
ise dirençlilik nedeniyle kateter çekilme oranı yüksektir (48,64,65).
30
S.aureus: Virulansı yüksektir, kateter çekilmesini gerektirir; kateterin çekiImediği
durumlarda persisten bakteriyemi ve relaps daha sık olup, mortalite artmasıyla
ilişkilidir. Normal konaklarda %20-30; bağışıklığı bozuklarda %45 oranında
komplikasyon gözlenir. Septik tromboz, fatal sepsis, metastatik infeksiyon, endokardit,
septik emboli, osteomiyelit, apse, bildirilen komplikasyonlardandır. Komplike olmayan
olgularda tedavi 10-14 gündür. Kateter çekilmesine rağmen üç günden fazla ateş veya
bakteriyemi pozitifliği devam ederse veya belirlenen bir komplikasyon varsa daha uzun
süre (dört-altı hafta) verilir. Metisiline duyarlı S.aureus üremişse nafsilin, sulbaktam-
ampisilin, sefazolin, sefuroksim kullanılabilir; metisiline direnç varsa glikopeptidler
kullanılır. Glikopeptidler gentamisin, rifampisin veya ko-trimoksazol ile kombine
edilebilir. Linezolid ve streptograminler glikopeptidlere azalmış duyarlılık gösteren
kökenler için alternatif antibiyotiklerdir (43,66).
Enterococcus spp.: Üreyen enterokok duyarlıysa penisilin/ampisilin + gentamisin
kullanılır. Ampisiline dirençli, glikopeptide duyarlı kökenler için glikopeptidler
kullanılır. Linezolid, alternatif olarak kullanılabilir. Vankomisine dirençli olan
enterokoklarda tedavi zor olup, standart bir tedavi şeması yoktur; yüksek doz ampisilin,
kloramfenikol, linezolid, streptograminler denenmektedir (7,63).
Gram pozitif çomaklar: C.jeikeium ve Bacillus spp. (özellikle nötropeniklerde)
KBKA yapabilir. Kateter çıkarılıp, glikopeptidler verilir. Penisilin + gentamisin
alternatiftir.
Gram negatif çomaklar: Duyarlılık paternine uygun antimikrobikler 1-2 hafta
süreyle kombine edilerek uygulanır. KB ’de kateter çıkarılır. E.coli, Klebsiella spp. için
3.kuşak
sefalosporinler
(ESBL
kökenler-karbapenemler),
fluorokinolonlar;
Enterobacter spp. ve S. marcescens için karbapenemler, sefepim veya fluorokinolonlar;
P.aeruginosa için seftazidim / sefepim / piperasilin-tazobaktam / tikarsilin-klavulanat +
tobramisin / amikasin; Acinetobaeter spp. için karbapenemler ± aminoglikozid,
sulbaktam-ampisilin veya sulbaktam-sefoperazon kullanılabilir. S.maltophilia'da ko-
trimoksazol ilk seçenektir (6,63).
31
Atipik mikobakteriler: Atipik mikobakterilerle (M.fortuitum, M.chelonae) oluşan
tünel infeksiyonunda kateter çıkarılır (bazen tünel eksizyonu gerekir). M.fortuitum
etkense sefoksitin (+probenesid) + amikasin 2 hafta verilir, tedaviye ko-trimoksazol,
doksisiklin, kinolon veya yeni bir makrolidle devam edilir ve tedavi 3 aya tamamlanır;
M.chelonae sefoksitine dirençlidir; klaritromisin ± amikasin ile tedavi edilir (7,62).
Kandida: Katetere bağlı kandidemide, kateter çıkarılması sonrasında
hemokültürler negatifleşse bile antimikotik tedavi gereklidir; çünkü tedavi edilmemiş
KBKA olgularında endoftalmit (%15) komplikasyonu meydana gelir. C.albicans,
C.parapsilosis ve diğer Candida cinsi mayalarla oluşan KB sıklığı artmaktadır.
Mortalite kateter dışı kandidemilere göre %20 daha yüksektir. Nötropenik olmayan
hastada kateter çıkarılmalıdır; amfoterisin B 0.5-1.0 mg/kg/gün veya flukonazol 400-
800 mg/gün verilir. C.glabrata ve C.krusei flukonazole dirençli olduğundan amfoterisin
B kullanılmalıdır. Komplike olmamış olgularda tedavi süresi 10-14 gün, komplike
durumda daha uzundur. Nötropenik hastada kateter çekilmeksizin (çünkü kandidemi
kaynağı genellikle sindirim sistemidir) amfoterisin B 1 mg/kg verilir. Ateş 72 saatten
fazla sürerse veya septik durumlarda kateter çıkarılır. Kandida retiniti için göz dibi
muayenesi gereklidir. Kateter çıkarılmasından iki gün sonrasında tedaviye rağmen
kandidemi devam ediyorsa endokardit için ekokardiyografi, santral ven trombozu
olasılığı için venografi ve gereken diğer tetkikler yapılmalıdır (31,67).
32
KORUNMA
Kateter takılırken ve yerindeyken alınan önlemler sayesinde katetere bağlı
infeksiyon ve bakteriyemi/sepsis, önemli oranda azaltılabilir (1,2,4,28,45,46). KB ile
bağlantılı risk faktörleri korunmada dikkate alınmalıdır. Korunmada değişik önlemler
alınmalıdır. Kateterleri endikasyon durumunda uygulamak, kateter takma ve infüzyon
tedavisi ekibi kurma, maksimum koruma önlemleri (el yıkama, steril eldiven
kullanmak, büyük steril örtü, steril elbise, maske ve kep), kateter tipi ve uygulama yeri
için uygun seçenekleri kullanmak, kateter lümenini antibiyotikle yıkamak, antiseptikli
veya antibiyotikli kateter kullanmak, tünelleme bu önlemler arasındadır. Korunmayla
ilişkili önemli kurallar tablo VIII'de belirtilmiştir (1,3,7,10,68,69).
Kateter Endikasyon Halinde Takılmalıdır
Genel olarak kateter endikasyonları; venöz giriş yetersizliği, uzun süreli total
parenteral beslenme veya kemoterapi gereksinimi, venöz sklerozan madde uygulanması
ve acil durumlardır. Gereksiz kateter uygulanması yanlışına girilmemeli ve gereksinim
ortadan kalkar kalkmaz en kısa sürede kateterler çıkarılmalıdır (70).
Hastanelerde Kateter Takma Ekibi Kurulmalıdır
Kateterler, eğitimli özel bir ekip tarafından takılmalı ve bakımı bu ekibin
elemanlarınca yapılmalıdır. Kateter takma ve izleme ekibinin uyacağı, gerektikçe
güncelleştirilen yazılı kurallar oluşturulmalıdır. Her kademede olayı takip edecek bir
ekip yokluğunda ise ilgili sağlık personeli düzenli aralarla eğitilmelidir. Hastalar,
kateter bakımı, el yıkama konusunda sözlü ve yazılı olarak eğitilmelidir. Son 20 yılda
yapılmış çalışmaların tümü, aseptik teknik standardizasyonu ve bu konuda verilen
eğitimleri takiben infeksiyon riskinde azalma olduğunu, kateter takılması ve bakımının
tecrübeli olmayan kişiler tarafından yapılmasının kateter kolonizasyonu ve KBKA
riskini arttırabileceğini göstermiştir (71). Sağlık çalışanlarına infeksiyon kontrolü ve
SVK konularında verilen bir günlük eğitimin, infeksiyon oranınını %73 azalttığı (1000
SVK gününde 3.3’ten 2.4’e) bildirilmiştir (72). Eğitimli kateter ekibinin, KB ’ye ait
komplikasyonlar ve maliyet üzerinde tartışmasız olumlu etkisi olduğu gösterilmiştir.
Ek olarak, hemşire sayısının kritik bir seviye altına inmesi ile infeksiyon riski
artmaktadır. YBÜ’lerde hemşire/hasta oranının 1/1’den 1/2’ye çıkarılmasının KBKA
için bağımsız bir risk faktörü olduğu gösterilmiştir (44).
33
Tablo VIII. D K infeksiyonlarının önlenmesi için genel kurallar
•
Kateter endikasyon durumunda, eğitimli kateter ekibi tarafından takılmalıdır.
•
Kateter takılmadan önce uygulama alanı klorheksidin glukonat veya povidon-iyot
gibi antiseptiklerle temizlenmelidir; aseton gibi organik çözücüler kateter uygulama
öncesi deriye sürülmemelidir.
•
Çok lümenli kateterler zorunluluk olmadıkça kullanılmamalıdır.
•
≥30 gün kateter gereksinimi halinde tünelli veya implant kateterler tercih edilir.
•
Parenteral besleme gerektiren hastalarda çok lümenli kateterlerin bir lümeni bu
amaçla kullanılır.
•
Kateter yeri seçiminde mekanik ve infeksiyoz komplikasyon riski dikkate
alınmalıdır (juguler veya femoral bölge yerine subklavian bölge tercih edilmeli,
subklavian kateter yerine periferik yerleşimli kateter kullanılmalıdır).
•
Kateter bağlantılı bakteriyemi/sepsis riski olan ve kısa süreli <10 gün) kateter
kullanılacak durumlarda, antibiyotikli veya antiseptikli kateterler tercih edilebilir.
•
Kateter takılması sonrasında düzenli pansuman yapılmalı, pansuman için iyi kalite
steril gazlı bez veya transparan örtüler kullanılmalıdır
•
Kateter giriş yerine lokal antibiyotik kremler uygulanmamalıdır.
•
Kateter çıkartılması veya değiştirilmesi anında, pansuman kirlenince veya ıslanınca,
kanama olmuşsa, pansuman değiştirilmelidir.
•
SVK takılmış hastalara kateterden düzenli antikoagülan verilmelidir.
•
Hemodiyaliz için SVK uygulanmış hastalarda, burun da S. aureus taşıyıcılığının
azaltılması, kateter ilişkili infeksiyonları azaltmaktadır.
•
Çalışmayan kateterler kılavuz tel aracılığıyla değiştirilebilir (kateter infeksiyon
tanısı konmuşsa kılavuz telle kateter değişimi önerilmez)
•
Damar içi uygulama setleri 72 saatten önce değiştirilmez; ama
•
Kan, kan ürünleri, lipid solüsyonları uygulanması halinde ilgili setleri uygulama
sonrasında veya 24 saatte bir değiştirilmelidir
•
Kateter takılmasından önce veya bakım sırasında rutin antibiyotik profilaksisi
önerilmez
34
Kateter Takma Esnasında Gerekli Koruyucu Önlemler Alınmalıdır
Kateter takma esnasında maksimum bariyer ve asepsi önlemleri alınmalıdır.
Özellikle SVK takarken, asepsi kurallarına (uzun kollu steril gömlek, maske, kep,
büyük steril örtü, steril eldiven) ileri düzeyde dikkat edilmelidir. En önemli nokta olan
deri antisepsisinde %2'lik klorheksidin, %10 povidon iyodin ve %70 alkole göre daha
etkilidir. Povidon iyodin 3 dk süreyle uygulanmalı ve kurumaya bırakılmalıdır.
Sonrasında alkol kullanılması tahrişi önler. Deri antisepsisinden sonra giriş yeri palpe
edilmemelidir (steril alanda palpe edilebilir). Kateter takılması veya çıkarılması, giriş
yerinin günlük muayenesi, pansuman öncesi ve sonrasında asepsi kurallarına
uyulmalıdır (69,73).
10> Dostları ilə paylaş: |