T.C. Sağlık Bakanlığı
Dr.Lütfi Kırdar
Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi
I.Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği
Klinik Şefi Uz.Dr.Serhan Çolakoğlu
REJYONEL İNTRAVENÖZ ANESTEZİDE LİDOKAİN,
LİDOKAİN -TENOKSİKAM VE
LİDOKAİN -LORNOKSİKAMIN ETKİNLİKLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASI
(Uzmanlık Tezi)
Dr.Gökhan Nalbant
İstanbul - 2009
ÖNSÖZ
Uzmanlık eğitimim süresince, bilgi ve deneyimlerinden faydalandığım
II.Anesteziyoloji ve Reanimasyon Şefi Uzm .Dr. SERHAN ÇOLAKOĞLU’na
ve I. Anesteziyoloji ve Reanimasyon Şefi Yrd. Uzm . Dr Tamer
KUZUCUOĞLU’ na ,
Tez çalışmalarımdaki ilgi ve desteğinden dolayı Uzm . Dr. Yaman Özyurt ‘a
Uzmanlık eğitimim sırasında bilgi ve deneyimlerinden faydalandığım, I. ve II.
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Klinikleri şef yardımcıları, başasistanları ve
uzmanlarına,
Birlikte çalışmaktan büyük keyif aldığım tüm asistan arkadaşlarıma,
Beni her zaman destekleyen ve doğduğum günden beri hep yanımda olan
aileme,
Sabrı ve gülümsemesiyle hep yanımda olan eşim Betül’e
Sonsuz teşekkürlerimle …
Dr.Gökhan NALBANT
İstanbul-2009
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ………………………………………………………….1
GENEL BİLGİLER…………………………………………..2
MATERYAL ve METOD………………………………….....25
BULGULAR………………………………………………….30
TARTIŞMA…………………………………………………..49
SONUÇ………………………………………………………..55
ÖZET………………………………………………………….56
KAYNAKLAR………………………………………………..57
GİRİŞ VE AMAÇ
Çeşitli cerrahi girişimler esnasında uygulanan rejyonel anestezi yöntemleri her geçen gün
daha güncel hale gelmektedir. Rejyonel anestezi peroperatif ve özellikle postoperatif dönemde
analjezi sağlaması, peroperatif morbiditeyi ve postoperatif hastanede kalış süresini azaltması
ve maliyeti düşürmesi açısından da uygun vakalarda genel anesteziye göre tercih sebebi
olmaktadır (1).
Rejyonel anestezi yöntemlerinden biri olan, “Rejyonel İntravenöz Anestezi” (RİVA), ilk
olarak 1908 yılında Karl Agust Bier tarafından tanımlanmış, 1931’de Morrison, 1963’de
Holmes tarafından modifiye edilerek güncellik kazandırılmıştır. Özellikle üst ekstremitede
olmak üzere ekstremite cerrahisinde gerek güvenilirliği, gerekse tekniğin kolaylığı nedeniyle
yaygın olarak kullanılmaktadır (1-4).
Ancak RİVA’ da kullanılan lokal anestezik hacminin yüksek olması, turnike açıldıktan
sonra analjezinin kısa sürmesi gibi dezavantajları nedeniyle; bu tekniği geliştirmek amacıyla
son yıllarda lokal anesteziklere adjuvan ilaçlar ilave edilmektedir. Bu amaçla morfin,
meperidin, fentanil, ketamin, antihistaminikler, kas gevşeticiler, nonsteroid antienflamatuar
ajanlar, deksametazon ve klonidin ilavesi ile yapılan çalışmalar mevcuttur (5-16).
Çalışmamızda üst exremite cerrahisinde %2’lik lidokaine tenoksikam ve lornoksikam
ekleyerek rejyonel intravenöz anestezinin; anestezi-analjezi kalitesi, hemodinamik etkileri,
duyusal bloğun süresi, motor bloğun varlığı , postoperatif analjezi kalitesi ve süresi ile
gelişebilecek yan etkiler açısından karşılaştırılması amaçlandı .
1
GENEL BİLGİLER
Yaklaşık 150 yılı aşkın bir geçmişe sahip olan anesteziyoloji bilimi özellikle son yıllarda
büyük bir aşama göstermiştir. Bu tarihçe içinde genel ve rejyonel anestezi gelişmelerini
sürdürmüş, genel anestezi tekniklerindeki hızlı ilerlemenin olduğu dönemlerde genel anestezi
tercihi ağırlık kazanmıştır. Daha sonraki yıllarda genel anestezinin yan etki ve
komplikasyonları daha geniş olarak araştırılıp , rejyonel anestezi teknikleri 1970’li yıllarla
birlikte tekrar güncelleşmiş ve anesteziyoloji içinde hak ettiği yeri almıştır. Rejyonel anestezi
ve genel anestezinin birbirinin alternatifi değil, bütünün ayrılmaz parçaları olduğu sonucuna
varılmıştır (4) .
Rejyonel anestezi vücudun anatomik bir bölgesinin sinir dokusunda iletimi bloke
edebilecek özellikte bir ilaç ile sinir iletisinin ve ağrı duyusunun ortadan kaldırılması olarak
tarif edilebilir (1).
REJYONEL ANESTEZİNİN SINIFLAMASI
Rejyonel Anestezi aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:
a-Topikal anestezi: Etki etmesi beklenen ajanın cilt veya müköz membran yüzeyine
uygulanmasıdır.
b-İnfiltrasyon bloğu: Anestezik ajanın kesi yapılacak doku içine enjekte edilerek
uygulanmasıdır.
c-Alan bloğu: Cerrahın opere edeceği sahanın çevresindeki doku içine lokal anesteziklerin
enjekte edilmesi tekniğidir.
d-İletim (Conduction) Anestezisi: Sıklıkla rejyonel anestezi şeklinde kullanılır. Anestezik
solüsyonun sinir boyunca veya belli sinirlerce innerve edilen vücut bölgesi içine motor ve
duysal innervasyonu kesecek tarz ve miktarda uygulanmasıdır.
Bunlar içinde:
1- Sinir Blokları (minör, majör sinir blokları ve pleksus blokları)
2- Santralnöroaksiyel Blokları (spinal anestezi, epidural anestezi,kombine spinal ve
epidural anestezi, kaudal anestezi)
3- İntravasküler lokal anesteziklerle rejyonel blok (1,4).
2
REJYONEL İNTRAVENÖZ ANESTEZİ (RİVA)
İskemik turnike uygulanmış bir ekstremitenin venöz sistemi içine anestezik madde
verilerek sinir iletisi ve ağrı duyusunun ortadan kaldırılmasına RİVA (Rejyonel İntravenöz
Anestezi) denir. Kullanılan ajan dokuda kalıcı hasar oluşturmadan, geçici fonksiyonel
bozulma yapmalıdır. Yöntem; basit ve hızlı etkilidir. Teknik başarısızlık oranı düşüktür ve
yüksek güvenilirlik derecesine sahiptir (1).
RİVA’ nın üst ve alt ekstremitelerin cerrahisinde kısa süreli ameliyat için uygun bir teknik
olduğu bilinmektedir (17).
Tarihçesi
İlk kez 1908 yılında Berlin Üniversitesi'nde cerrahi Profesörü olan Karl Agust Bier
tarafından tanımlanmıstır. Fakat tekniğin uygulamasının zor olması nedeniyle çok ilgi
görmemiştir. Bier tekniğinde üst ekstremitenin proksimalinden ve cerrahi bölgenin distalinden
lastik bir turnike sarılmış ve sonrasında iki turnike arasındaki bölgeden infiltrasyon anestezisi
ile superfisiyal bir ven açığa çıkartılarak ve buraya yönü perifere doğru olacak sekilde kanül
yerleştirilmiştir (2). Daha sonra %0,25 veya %0,5’lik prokainden üst ekstremite için 100 ml,
alt ekstremite için 150 ml enjekte edilmiş ve bazı olgularda turnikenin açılması sonrasında
toksik sonuçlar izlenmiştir. Bu raporunda Bier, iki turnike arasındaki bölgede cerrahiyi hemen
başlatacak kadar hızla gelişen ve turnikenin distalindeki bölgede ise 15 dk. sonra oluşan
anestezik etki tanımlanmıştır. Aynı yıl Ransohoff bu metodu intraarteriyel ajan kullanılarak
uygulanmıştır (18).
Perkutan brakial pleksus bloğunun 1911 yılında gelişmesi ve Bier’in tekniğinden daha
kolay ve emniyetli olması bu tekniğe gölge düşürmüştür (2).
Morrison 1931 yılında, Bier bloğunu modifiye ederek tekrar gündeme getirmiştir. Bu
metodda tek bir turnike ve vene takılmış bir perkutan kanüle ihtiyaç duyulmuş; RİVA’nın
etkisinin lokal anesteziklerin majör sinir gövdeleri ve sinir flamentlerinin uç kısımlarına direkt
etkisi ile oluştuğunu bildirmiştir (2).
Leriche 1935 yılında, intravenöz lokal anestezikleri çeşitli vasküler bozuklukların
tedavisinde, ilerleyen arteritlerde, Reynaud Sendromuna bağlı ağrıların giderilmesinde
kullanmıştır (1).
3
Bu teknik 1963 yılında Holmes’in %0,5 lidokain kullanımına kadar sessiz kalmıştır.
Holmes yayınladığı çeşitli makalelerle bu tekniği tekrar güncel hale getirmiştir. Holmes
modifikasyonunda kan basıncı degisiklikleri, kolun kaldırılarak veya “Esmarch” bandajla
kanının dikkatlice nasıl boşaltılacağı ve pnömotik turnikenin kullanımı hakkında bilgi
vermiştir. Ayrıca subkutan bant tarzında lokal anestezik enjeksiyonu ile veya çiftli pnömotik
turnike ağrısının önlenileceğini yayınlamıştır (2).
Kullanım Alanları ve Endikasyonları
RİVA üst ekstremitede dirsek altı ve el bileği, alt ekstremitede diz altı bölgede 60 dakikayı
geçmeyecek uygulamalar için uygundur (19). Özellikle turnike uygulanması gereken üst
ekstremitedeki el ve ön kol cerrahisinde tercih edilmektedir. El ve önkolda % 95’ den fazla
olguda yeterli bir analjezi ve kas gevşemesi oluşturmaktadır. Özellikle dirseğin distalindeki
açık ve kapalı işlemler için uygundur (20). Tendon operasyonları, el apseleri, yabancı
cisimler, cilt yaralanmaları, Colles kırığı, ayak amputasyonu gibi vakalarda kullanılabilir.
Yaşlı hastalar, uyumlu çocuklar, ASA değerlendirmesi I-III olan hastalarda güvenle
kullanılabilir (1).
Kontrendikasyonları
ASA değerlendirmesi IV olan hastalar, şuuru kapalı veya kooperasyon kurulamayan
hastalar, malnütrisyonlu ve debil hastalar, karaciğer yetmezliği olan hastalar, periferik
vasküler hastalığı (Reynaud sendromu, skleroderma ) orak hücreli anemi gibi iskemi ile
tetiklenebilecek hastalıklar, nöromüsküler hastalıklar (Miyastenia Gravis), dekompanse kalp
yetmezliği olanlar ile lokal anesteziklere duyarlılığı olan hastalarda RİVA uygulanmamalıdır
(1, 19).
4
Teknik
Tüm diğer rejyonel anestezi metodlarında olduğu gibi, hastanın açlık süresini tamamlamış
olması gerekir. Premedikasyon uygulamasında kullanılacak ilaç, hastanın anksiyetesini
gidermek için sedasyon amacıyla kullanılabilir (1, 4).
Operasyon uygulanacak ekstremitede venöz kanülasyon gerçekleştirilir. Bunun için
seçilecek ven distalde ve operasyon bölgesine yakın olmalıdır. Bulunamadığı taktirde ön
kolda, hatta antekubital fossadaki venler de kullanılabilir, ancak bu durumda anestezinin yer
yer tutmadığı görülebilmektedir (4). Venöz kanülasyon, gerçekleştirilip, tespiti yapılır. Diğer
bir ekstremiteden de başka bir venöz kanülasyon, intravenöz ilaç uygulamaları için hazır
bulundurulur. Turnike humerus veya femur üzerine yerleştirilir (21).
Ekstremitenin kanının boşaltılması ile daha etkin blok sağlanabileceğinden; turnikenin
şişirilmesinden önce geleneksel olarak bir “Esmarch” bandaj, ekstremitenin distalinden
proksimaline doğru sıkıca sarılır. “Esmarch” bandajın sarılmasının ağrılı olabileceği
durumlarda ise basitçe ekstremite yukarı kaldırılır ve bu dönemde 20-30 sn. brakiyal veya
femoral arterin üzerine bası yapılabilir. Bu şekilde venöz sistemden kan direne olurken
arteriyel dolum da kısmen önlenmiş olur. Yerleştirilmiş olan turnike sistolik arter basıncının
üzerinde bir basınca (oklüzyon basıncı) kadar şişirilir (1, 22). Bu basınç değeri geleneksel
olarak sistolik arter basıncının 100 mmHg üzeri veya üst ekstremitede en az 250 mmHg ve alt
ekstremitede 300 mmHg veya sistolik arter basıncının iki katı olacak şekilde seçilmektedir (4,
21).
Turnike şişirildikten sonra “Esmarch” bandaj çıkarılıp, turnike şişirilmiş halde iken hazır
bulunan venöz kanül vasıtasıyla lokal anestezik ajan üst ekstremitede 40 - 50 ml. ve alt
ekstremitede 80-100 ml. hacimde, yavaş olarak, boşaltılmış venöz sistem içine enjekte edilir.
Analjezi lokal anesteziğin etki süresiyle bağlantılı olarak genelde 10 dakika içinde oluşur.
Cerrahi analjezi ve anestezi sağlandıktan sonra operasyon gerçekleştirilir. Cerrahinin bitimini
takiben turnikenin açılıp dolaşımın tekrar sağlanması aşamasına gelinir (1).
Turnike, tekniğine uygun metotla, lokal anesteziğin ani dolaşıma karışıp toksik etki
oluşturmamasına dikkat edilerek indirilir. Bier orijinal makalesinde lokal anesteziğin toksik
sistemik düzeylere ulaşmasını engellemek amacıyla aralıklı turnike indirilmesini
önermektedir (23). Turnikenin daha planlı “siklik” aralıklı teknikle aşağıdaki gibi indirilmesi
de önerilmektedir (24, 25):
5
1. Turnike basıncının sıfıra kadar indirilmesi ve tekrar hızlı şişirilmesi.
2. İlk 1 dk. sonra, ikinci kez 10 saniyelik bir süre için, basınç sıfır olacak şekilde indirilmesi
ve tekrar şişirilmesi.
3.Ayrıca 2 dk.sonra, 30 saniyelik süre için turnike basıncı sıfır olacak şekilde kafın
indirilmesi ve tekrar şişirilmesi.
4. Ve 3 dk.sonra, turnike basıncı sıfır olacak şekilde turnikenin indirilmesi.
Turnikenin indirilmesini takiben normal duyular hızla geri döner. Lokal anesteziğin
sistemik dolaşıma karışmasına bağlı olarak gelişebilecek yan etkilerinin gözlenmesinin
ardından işlem tamamlanmış olur (4).
Arteryel Turnike
1873’te Esmarch, “Esmarch” bandajını ve 1904’ te Cushing pnömotik turnikeyi
kullanmıslardır. RİVA için olduğu kadar cerrahide kansız ameliyat sahası sağlamak amacıyla
da turnike kullanılır. Bu şekilde kan kaybı önlenmiş ayrıca anatomik yapıların daha rahat
görülmesi sağlanmış olur (4).
“Esmarch” kullanılan ilk turnikedir. Lastik bant şeklindeki turnike ekstremite üzerine bir
çok kereler dolandırılarak distalden proksimale doğru sarılır. Esmarch turnikenin birincil
dezavantajı oluşturulan yüksek basınçlardır. 1000 mmHg üzerine çıkabilen yüksek basınçlar
gözlenmiştir (4). Ayrıca, cilt üzerinde bandajın döndürülerek sarılması sırasında cilt travmaya
maruz kalabilir. Genelde “Esmarch” bandajın bu dezavantajları göz önüne alınarak, tek başına
turnike amaçlı kullanılması terk edilmiş olup sadece ekstremiteyi boşaltmak amacıyla
kullanıma devam edilmektedir (4, 26).
Pnömotik turnike ile ekstremiteye uygulanan basınç manometre vasıtasıyla görülebilmekte
ve çok yüksek basınçlara çıkılması bu şekilde önlenebilmektedir (4). Çift kaflı pnömotik
turnike kullanımı, turnike ağrısı açısından EMLA krem veya turnike altına halka şeklinde
uygulanan subkutan sinir bloğundan daha etkilidir (24).
6
Turnike Basıncı
Turnike kullanılmasındaki amaç, kansız bir cerrahi saha sağlamak veya lokal anesteziğin
sistemik dolaşıma katılımını engellemek olduğundan kaf basıncının arteryel ve venöz kan
kaçağını önleyecek kadar yüksek olması gerekir. Uygulanacak basınç, arteryel kan geçisini
önleyecek ve hemostasisi bozmayacak en düşük değerde olmalıdır. Bu basınç değerine
oklüzyon basıncı denilmektedir. Oklüzyon basıncının ölçümünde kan akımının durması,
arteriyel nabzın palpe edilememesi, pulse oksimetre veya Doppler kullanımı ile teyit edilebilir
(24-26). Hemostasisi sağlayacak minimum turnike basıncı çeşitli faktörlere dayanır:
1- Ekstremite boyutu: Uyluk üzerinde koldakinden daha yüksek basınçlara ihtiyaç duyulur.
Çünkü, alttan geçen arterleri komprese edecek cilt dokusu daha fazladır (1, 4).
2- Kaf tipi ve kaf genişliği: Kafın genişliği arttıkça kanın akımını engellemek için gerekli
olan kaf basıncı azalır. Geniş kaf ile doku kompresyonunun iletilmesi daha iyi sağlanır.
Özellikle alt ekstremite için 7 cm’lik kaflar tercih edilmelidir (4, 27).
3- Periferik vasküler durum: Yüksek kaf basınçları özellikle hipertansif ve elastikiyeti
bozulmuş kalsifiye damarları olan hastalarda gerekli olabilir (26).
4- İntraoperatif sistolik kan basınç aralığı: Labil kan basıncına sahip hastalarda sistolik kan
basıncının yükseldiği dönemler için daha yüksek kaf basınçları gerekebilir. Kol için bazal
sistolik basıncının üzerine ilave 50-75 mmHg, bacakta 75-100 mmHg’lık turnike basıncının
arttırılması yeterli olabilmektedir (26- 28).
Turnike Zamanı
Bir ekstremiteye RİVA uygulanabilmesi için gerekli olan iskemik turnikenin minimum
ve maksimum kullanım sürelerinden söz edilir.
Minimum süre: RİVA’da turnike kullanımında 15-25 dakikalık minimum süre
önerilmektedir (24). Burada amaç sistemik toksisiteyi engellemektir. İskemik kolda %0.5’lik
lidokainden 2.5-3 mg/kg kullanımını takiben 5.dakikada turnike açıldıktan sonra 4-6 μgr/ml
venöz lidokain düzeyleri elde edilmiştir (25). Halbuki, 3 mg/kg dozda lidokain uygulamasını
takiben 45 dk. sonra turnike açıldığında "peak" plazma lidokain düzeyleri 1.5 μg/ml
düzeylerinde bulunmuştur (1).
7
Maksimum süre: Turnike iskemisi ve sinir kompresyonu açısından henüz anlaşmaya
varılmış kesin değer yoktur. Literatürde uygulanan maksimum güvenli turnike süresi 1-3 saat
arasında olmakla beraber, genelde üst ekstremitede 1.5-2 saat arasında uygulanır (17, 29).
İskemik bölgede histolojik değişiklikler 1 saatin üzerinde turnike uygulanması sonrasında
oluşmakta ancak kas dejenerasyonu ve hücre nekrozu 2-3 saatten sonra başlamaktadır (18).
Turnike kullanımında en güvenli zaman uygulamanın en kısa tutulduğu zamandır.
Turnike uygulamasının kontraendike olduğu durumlar (1, 26):
• Periferik vasküler hastalıklar (Reynoud hastalığı)
• Ciddi yaralanmış / travmatize ekstremite
• Periferik nöropati veya santral sinir sistemi bozukluğu
• İlgili ekstremitede ciddi enfeksiyon
• İlgili ekstremitede derin ven trombozu
• İlgili ekstremitede enfeksiyon, artroz/ aktif artrit bulunması
• İlgili ekstremitede cilt problemleri
• A-V fistül
• Yeterli ekipmanın bulunmaması
• Orak hücreli anemi
Turnike kullanımıyla oluşabilen problemler ve komplikasyonlar:
Volüm yüklenmesi: Ekstremitedeki kanın boşaltılması sırasında periferik sirkülasyondan
santral dolaşıma kanın ototransfüzyonu ile gerçekleşir (26). Bradford 1969 yılında yaptığı
çalışmasında tek bir bacağın kanının boşaltılmasını takiben turnike uygulandığında; santral
venöz basınç’ta (SVP) 9,7 cm H
2
O’ luk, artış görülürken, 2 bacağa turnike uygulandığında
SVP ‘deki ortalama artış 14,5 H
2
O ’ya ulaşmakta olduğu, yine aynı çalışmada her iki bacakta
kanın boşaltılmasını takiben santral sirkülasyonda 700-800 ml. artış olduğunu saptamışlardır
(30).
Pulmoner emboli: Özellikle immobilize hastalarda gelişebilir. Postoperatif dönemde yeni
oluşan kalp blokları ve kardiyovasküler kollaps ile pulmoner emboli tanısı akla gelir.
Transözofajiyel ekokardiografi ile tanı konulabilir (31).
8
Cilt travması: Turnikenin düzgün yerleştirilmemesine veya turnike altındaki desteğin
yeterli olmamasına bağlı ciltte basınç travması ile abrasyon, ekimoz ve ödem gelişebilir (26).
Turnike başarısızlığı: Yetersiz turnike basıncı, kalsifiye sıkıştırılamayan arterler; kanın
yetersiz boşaltılması ve turnikenin sızdırması nedeniyle turnike yeterli hemostaz yapamaz
(26).
Metabolik ve Kan gazı değişiklikleri: İskemik turnike altındaki bölgede hipoksi,
hiperkapni, asidoz, hiperkalemi ve laktikasidemi izlenmektedir. Bu değişiklikler hafiftir ve
tolere edilebilir (26, 32)
Turnike ağrısı: Turnike kullanılmasının sık karşılaşılan bir komplikasyonudur ve nedeni
halen anlaşılamamıştır. Şiddetli, künt, sızı tarzında, turnike bölgesinde veya kafın hemen
distalinde, ekstremitede yeterli anestezi düzeyine rağmen gelişebilen ağrıdır. Birçok teoriler
mevcut olmasına rağmen etiyolojisi ve ağrı duyusunun nöronal iletimi belirsizdir. Turnike
ağrısının; turnike genişliği, şişme basıncı ve turnikenin sağ veya sol ekstremitede olması veya
turnike süresinin ağrının yoğunluğu ile bağlantısı gösterilememiştir. Turnikenin
indirilmesinden sonra ekstremitenin reperfüzyonu ile bağlantılı olarak farklı bir ağrı da
görülür. Bu duyu hastalar tarafından yoğun, vibratuar karakterde, karıncalanma şeklinde tarif
edilmekte ve kimi zaman turnike indirilmeden hemen önceki ağrıdan daha yoğun
olabilmektedir (33, 34). Crews, ağrının oluşmasında sinir gövdesine olan doğrudan iskemik
etkiyi veya anaerobik metabolizmanın lokal ürünlerine bağlı major arterlerin duysal
innervasyonunu etkilemesini suçlamıştır (35).
Turnike hipertansiyonu: Genelde olguların % 11-66’sında görülür. Turnike ağrısı ile
analog olarak asağı yukarı 30-60 dk.da görülür. Etiyolojisi bilinmemektedir. Genel anestezi
altında daha sık görülür (24, 26).
Dostları ilə paylaş: |